İsrail Muhalefeti 'Ekonomik Vaatleri' Ön Plana Çıkarıyor
ANALİZ HABER - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu, "güvenlik konularını fazla ön plana çıkartmak ve ekonomiyi umursamamakla" eleştiren merkez-sol eğilimli Siyonist Birlik, seçmenin karşısına daha çok ekonomik vaatlerle çıkıyor.
TURGUT ALP BOYRAZ - ANALİZ HABER - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu, "güvenlik konularını fazla ön plana çıkartmak ve ekonomiyi umursamamakla" eleştiren merkez-sol eğilimli Siyonist Birlik, seçmenin karşısına daha çok ekonomik vaatlerle çıkıyor.
Siyonist Birlik, seçmene "yeni konut inşası, sağlık, eğitim ve diğer temel ihtiyaçların masraflarını düşürme" gibi ekonomik vaatlerde bulunarak oylarını arttırmaya çalışıyor.
İsrail'de 17 Mart'ta yapılacak genel seçimlere günler kala yayınlanan anketler ise Siyonist Birlik hareketinin 17 Mart seçimlerinde, Netanyahu'nun Likut partisinden birkaç puan fazla oy alarak birinci çıkacağını gösteriyor.
Anketlere göre, 120 sandelyeli Knesset'te hükümeti kurmak için hiçbir partinin yeterli çoğunluğu elde edemeyeceği hesaba katıldığında ise Netanyahu'nun, seçimden ikinci çıksa da başbakan olarak dördüncü dönemine başlama ihtimali hala yüksek görülüyor.
Ülkenin tamamının tek bir sec¸im bo¨lgesi olarak kabul edildigˆi sistemde sec¸menler, parti listesindeki herhangi bir adaya degˆil, Knesset'teki 120 ismin bulundugˆu parti listesine oy veriyor. Hükümet kurmak için ise 61 koltuğa sahip olmak gerekiyor.
İsrail'de 11 partinin katılacağı 17 Mart'ta yapılacak seçimlerde, seçim barajının yüzde 2'den yüzde 3,25'e çıkarılması nedeniyle küçük partilerin meclise girmesi ise zorlaşmıştı.
Netanyahu'ya karşı "Siyonist Birlik"
Netanyahu'nun Likut partisine en güçlü rakip olarak çıkan Siyonist Birlik ittifakının oluşumu ise hükümeti erken seçime gitmeye zorlayan, koalisyon içerisindeki anlaşmazlıklara dayanıyor.
Netanyahu, "Yahudi Ulus Devleti Yasa Tasarısı"nı meclisten geçirme denemesinin başarısız olmasının ardından, geçen yıl Aralık ayında tasarıya muhalefet eden koalisyon ortakları Adalet Bakanı Tzipni Livni ve Maliye Bakanı Lari Yapid'in de aralarında bulunduğu 6 bakanı görevden aldığını açıklamıştı.
Lapid ve Livni'nin, içinde bulundukları hükümete sert eleştiriler yönelttiklerini belirten Netanyahu, "Hükümet içerisinde bir muhalefete daha fazla göz yumamam. Bakanların, hükümetin politikalarına ve başbakana saldırılarını artık tolere etmeyeceğim" ifadesini kullanmıştı.
"Aşırıcılık, provakosyon ve paranoya"
Adalet bakanlığı görevinden alınmasının ardından İsrail'in Milli Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünde konuşan Hatnuah partisi lideri Livni, "Önümüzdeki seçimler, 'aşırıcılık, provakosyon ve paranoya' suçlarına bulaşmış bir hükümetin değiştirilmesi ile ilgili olacak" ifadelerini kullanmıştı.
Netanyahu'nun politikalarını "aşırı güvenlik endeksli" olmakla eleştiren eski Adalet Bakanı ve Hatnuah Partisi lideri Tzipi Livni ile İşçi Partisi Genel Başkanı İsaac Herzog, geçen yıl Aralık ayında, 17 Mart'ta yapılacak seçimlere birlikte girme kararı almıştı.
Livni ve Herzog yaptıkları ortak açıklamada, seçimlere "Siyonist Kamp Partisi" adı altında ortak katılacaklarını duyurmuştu.
Merkez-sol eğilimli olan ve hükümetin "sağcı" politikalarını eleştiren birliğin, "Siyonist Birlik" ismini seçmesi ise "İsrail'de çoğunluğu oluşturan sağ seçmenin oylarını almaya yönelik bir hamle" olarak yorumlanmıştı.
Bununla birlikte Siyonist Birlik, seçim kampanyasında kullandığı afiş ve tişörtlerin üzerine Che Guvera resimleri bastırarak sol seçmene "değişim" vaad ettiğini vurgulamaya çalışıyor.
Hatnuah ve İşçi partisini, Netanyahu'ya karşı bir ara getiren nedenlerin başında ise "ekonomiye gereken önemin verilmediği", "demokrasi-güvenlik dengesinin gözardı edildiği" ve "İsrail'in uluslararası arenada yalnızlaştığı" eleştirileri geliyor.
"Diplomatik tsunami" suçlaması
Siyonist Birlik ittifakı, ekonomik vaatlerinin yanında "Filistin ve İran meselesinde" de kendilerinin, "İsrail'i Netanyahu'dan daha iyi savunacağını" söylüyor.
Seçimlere sayılı günler kala Netanyahu'yu, "ülkeyi diplomatik tsunamiye" sürüklemekle eleştiren Siyonist Birlik liderlerinden Livni, "İran ve Filistin meselesinde biz İsrail'i daha iyi koruruz" ifadesini kullandı.
-Siyonist Birliğin Filistin meselesine bakışı
İsrail'de seçim sürecinde Filistin meselesiyle bağlantılı olarak en çok gündeme gelen konulardan birisi de Yahudi yerleşim yerleri.
Merkez-sol eğilimli "Siyonist Birlik" hareketinin lideri İsaac Herzog, Yahudi Yerleşim yerleri konusunda Netanyahu'dan farklı bir siyaset izleyeceklerinin sinyallerini veriyor.
Herzog, geçen haftalarda bir ABD televizyonuna yaptığı açıklamada, "Duvarın (Batı Şeria'yı çevreleyen Ayrım Duvarı) iç tarafında yeni yerleşim yerleri inşa etme niyetinde değilim" ifadesini kullanmıştı.
Siyonist Birlik'in Filistin meselesine bakışını AA muhabirine değerlendiren İsrail'in Arap milletvekillerinden Hanin Zuabi, Herzog-Livni ikilisinin "1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması", "Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki mevcut Yahudi yerleşim yerlerinin kaldırılması", "Sürgündeki Filistinlilerin geri dönüş hakkı" gibi konularda Netanyahu'dan farklı bir politika izlemeyeceği" görüşünü belirtti.
İttifakın liderlerinden Livni'nin, "ABD'de Yahudi yerleşim yerlerinin tanınması ve ve uluslararası toplumun Filistinlilerin geri dönüş hakkını kabul etmemesi" yönünde geçmişte yürüttüğü diplomatik çabalarla övünmesi ve "Filistin meselesinde kendimi ispatladım" şeklinde ifadeler kullanması, muhalefetin bu konuda İsrail'in mevcut politikalarında büyük değişiklikler öngörmediği tezini destekler nitelikte.
Netanyahu'nun sık sık dile getirdiği, "Filistin meselesinde taviz verecekleri" iddiasını reddeden Siyonist Birlik ittifakı ise "İsrail'in güvenliğini sağlama" ve "Filistinlilerle müzakereler", konularında da Netanyahu'dan "daha iyi politikalar" üretebileceğini savunuyor.
Farklı politika beklentisi
Öte yandan, Livni-Herzog ikilisinin Filistin meselesinde Netanyahu'dan farklı olarak bazı adımlar atabileceğini savunanlar da var.
"Peace Now" adlı İsrailli sivil toplum kuruluşunun Yahudi Yerleşim Yerleri İnşasını İzleme Komisyonu Başkanı Hagif Ofran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Siyonist Birlik'in yerleşim birimi yanlısı olmadığını düşünüyorum. Bunun ötesinde Filistinliler ile bir barış anlaşması için de uğraşacaklardır. Eğer böyle bir anlaşmaya varılırsa tüm bu yerleşim birimi inşaatları geçmişte kalacak" ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuka göre illegal olan bu yerleşim yerleri, İsrail ile Filistinliler arasında kesintiye uğrayan barış görüşmelerinin yeniden başlamasının önündeki en büyük engel olarak görülüyor.
Sağcı kesimden yoğun destek alan Netanyahu ise Avrupalı liderler ve ABD yönetiminden gelen eleştirilere rağmen işgal altındaki Filistin topraklarında yeni Yahudi yerleşim yerleri inşa etme politikasından vazgeçmemekte kararlı.
Seçim kampanyası çerçevesinde bu yerleşim birimlerine de ziyaretler düzenliyor. Geçtiğimiz ay Batı Şeria'daki Eli yerleşim birimine yaptığı ziyarette büyük ilgi gören Netanyahu'yu, yerleşimciler ellerinde "Netanyahu: Yerleşimcilerin Başbakanı" yazılı pankartlarla karşılamıştı.
Netanyahu, geçtiğimiz aylarda parlamentoda yaptığı konuşmada, Doğu Kudüs'te yerleşim birimleri inşa edilmesi konusunda İsrail'de geniş bir görüş birliği olduğunu savunarak, "Filistinliler de her hangi bir anlaşmada bu yerleşim birimlerinin İsrail'de kalacağını biliyor" ifadesini kullanmıştı.
Yahudi yerleşim yeri inşaası 1 yılda yüzde 40 arttı
Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına karşı çıkan "Peace Now" adlı İsrailli sivil toplum kuruluşunun geçen ay yayınladığı rapora göre, Yahudi yerleşim birimi inşaatları 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 40 arttı.
"Peace Now" tarafından yayınlanan rapora göre, 31 Mart 2009 - Ocak 2015 arasındaki Netanyahu hükümetleri dönemlerinde İsrailli yetkililer, farklı yerlerde 13 bin 77 yerleşim birimi için en az 106 inşaat planı hazırladı.
Dünyanın farklı ülkelerinden getirilerek İsrail yönetiminin işgal politikası çerçevesinde Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e yerleştirilen Yahudi yerleşimciler, Filistin tarafından, sekteye uğrayan barış görüşmelerinin yeniden başlamasının önündeki en büyük engel olarak gösteriliyor.
İsrail'in 8,5 milyonluk nüfusunun yaklaşık 2 milyonunu 1948 işgalinden sonra yurtlarında kalan İsrail vatandaşı Filistinliler oluşturuyor. Filistinliler, İsrail'i "işgal unsuru" olarak gördükleri için bu bölgeyi "1948 toprakları" şeklinde tanımlıyor. İsrail'in 1967'de işgal ettiği Gazze ve Batı Şeria'da ise yaklaşık 4 milyon Filistinli yaşıyor.