İsrail'in Özründen Sonra Mavi Marmara Davası'nın Akıbeti
Aylin Sırıklı Dal - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türkiye'den özür dilemesinin ardından, saldırıyı düzenleyenler hakkında açılan davanın seyri merak konusu oldu.
Aylin Sırıklı Dal - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türkiye'den özür dilemesinin ardından, saldırıyı düzenleyenler hakkında açılan davanın seyri merak konusu oldu.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Mehmet Karlı, AA muhabirine İsrail'in özür dilemesinin ardından dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında açılan davanın seyrini değerlendirdi.
Karlı, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın kabul edildiği için çekilip çekilmeyeceğine davaya bakan hakimin karar vereceğini bildirdi.
İsrail'in özrünün yanı sıra "iki tarafın da her türlü hukuki takibatlardan vazgeçecekleri"ne ilişkin anlaşmaya varıldığı yönünde iddialar bulunduğunu hatırlatan Karlı, "Anlaşmanın böyle bir parçası varsa bu doğrudan bahsettiğimiz yargılamalara yöneliktir" dedi.
-Uluslararası sözlü veya yazılı anlaşma davayı etkiler-
Başlamış davaların, ancak herhangi bir kanun hükmünde bir madde ortaya çıkarıldığında etkilenebileceğini, bunun uluslararası bir anlaşmayla da mümkün olabileceğini anlatan Karlı, şöyle devam etti:
"Anayasa'nın 90. maddesine göre, yapılan uluslararası anlaşmalar kanun hükmündedir. Eğer Türkiye ile İsrail, bizim şu an basında okuduğumuz yönde bir uluslararası anlaşmaya imza atarlarsa uluslararası anlaşma yaparlarsa davanın etkilenmesi söz konusu olur. Uluslararası anlaşma yazılı da olmak zorunda değildir. Sözlü anlaşmalar da uluslararası anlaşma kabul görür, ama sözlü bir anlaşma olduğununu en azından Dışişleri Bakanlığı'nın mahkemeye tebliğ etmesi gerekebilir. Böylece davanın takipsizliğe uğratılması, davanın sonlandırılması söz konusu olabilir."
Anlaşma metnine, "başlatılacak veya başlatılan soruşturmalara son verileceğine dair açık hüküm konulması" gerektiğini vurgulayan Karlı, şunları kaydetti:
"Çünkü mahkeme, şu anda bu operasyonu yapanların şahsi cezai sorumluluklarını yargılamaktadır, İsrail Devletini değil. İsrail ile Türkiye arasında, 'bu konuda başlatılmış bütün hukuki ve cezai takibat sonlandırılacak' şeklinde bir hüküm içeren yazılı anlaşma yapılır ve bu mahkemenin önüne getirilirse veya Dışişleri Bakanlığı mahkemeye, 'biz sözlü olarak anlaştık, bir anlaşma yaptık' gibi bir beyanda bulunursa bu davayı etkileyecek ve sonlandıracaktır."
Mehmet Karlı, saldırıyı düzenleyenlerin yanı sıra İsrail Devleti'nin de olayda sorumluluğu bulunduğunu savunarak "Bu anlaşma yazılı bir hale dökülüp, uluslararası anlaşma olarak bir hüküm konulur ve mahkemenin önüne gelirse o zaman dava kabul edildiği için kanun değerinde yeni bir uluslararası anlaşma gelir ve yargılamayı etkileyecektir" dedi.
İstanbul'da süren davanın siyasi bir irade gösterisi olarak başlatıldığını, Türkiye'nin bu davayla kararlılık içinde olduğunu göstermek istediğini belirten Karlı, adı geçen kişilerin Türkiye'ye getirileyeceği için nihai kararın da çıkartılamayacağını ileri sürdü.
Yayıncı: Tolga Özgenç - ANKARA