"İsrail'in koalisyondaki varlığını toprak bütünlüğümüze apaçık tehdit olarak görüyoruz"
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, İsrail'in Basra Körfezi'nde oluşturulacak koalisyonda yer almasının İran'ın "ulusal güvenliğine ve toprak bütünlüğüne" tehdit oluşturduğunu ve buna cevap vereceklerini belirtti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, İsrail'in Basra Körfezi'nde oluşturulacak koalisyonda yer almasının İran'ın "ulusal güvenliğine ve toprak bütünlüğüne" tehdit oluşturduğunu ve buna cevap vereceklerini belirtti.
Musevi, ABD yönetiminin Basra Körfezi'nde oluşturmak istediği uluslararası koalisyona İsrail'in katılmasına ilişkin Dışişleri Bakanlığı sitesinden yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, oluşturulacak koalisyonun gerginlik üretme amacını taşıdığını belirten Musevi, "İşgalci İsrail rejiminin sözde koalisyona katılmasıyla ilgili her türlü ihtimali; ulusal güvenliğimize, egemenliğimize ve toprak bütünlüğümüze yönelik apaçık bir tehdit olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Böyle bir adımın Basra Körfezi'nde istikrarsızlığa ve krize yol açacağını ve İran'ın "caydırıcılık politikasıyla bu tehdide karşı her türlü karşılığı verme hakkını saklı tuttuğunu" hatırlatan Musevi, "Böyle bir adımın fiiliyata geçmesi durumunda ülkeyi savunmakta tereddüt etmeyeceğiz. Böyle bir eylemin tüm sonuçlarından ABD ve İsrail sorumlu olacaktır." uyarısında bulundu.
İran'ın Basra Körfezi'nde bin 500 mil kıyısı bulunduğunu ve burayı topraklarının bir devamı olarak gördüğü için güvenliğinden de sorumlu olduğunu açıklayan Musevi, şöyle devam etti:
"Hangi ad ve unvan altında olursa olsun yabancı askeri güçlerin bölgedeki varlığı Basra Körfezi'ndeki güvenliğe hizmet etmeyeceği gibi gerginliği tırmandıracaktır. İran bu tür koalisyonlara muhalif olduğunu ilan etmekte, bunları gerginliği artırıcı ve aldatma amaçlı olarak görmektedir. Düzenleyici, planlayıcı ve üyelerini de bölgede meydana gelecek muhtemel gerginlik ve krizin faktörleri olarak değerlendirmektedir."
ABD'nin İran'a yönelik baskıları artırması Körfez'i gerdi
ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra İran petrolünü hedef alan yaptırımlarının bir sonucu olarak görülen Basra Körfezi ve çevresindeki tansiyon son aylarda iyice yükseldi.
İlk olarak 13 Haziran'da Japonya Başbakanı Abe Şinzo'nun Tahran ziyareti sırasında Hürmüz Boğazı'nın hemen güneyinde bulunan Umman Körfezi'nde biri Japonya, diğeri Norveç'e ait iki tankere saldırı düzenlendi. ABD ve İran saldırılarla ilgili karşılıklı birbirini suçladı.
İran, 20 Haziran'da hava sahasını ihlal eden ABD'ye ait insansız hava aracını (İHA) düşürdü. Washington'un doğruladığı olay sonrasında ABD Başkanı Donald Trump, İran'a yönelik askeri saldırıdan son anda vazgeçtiğini açıkladı.
Trump, 18 Temmuz'da Basra Körfezi'nde ABD'nin USS Boxer savaş gemisine yaklaşan İran'a ait bir İHA'nın düşürüldüğünü duyurdu ancak iddia İran tarafından reddedildi.
Körfez'de 19 Temmuz'da İngiltere'ye ait Steno Impero adlı petrol tankeri denizcilik kurallarına riayet etmediği gerekçesiyle İran tarafından alıkonuldu.
Tankerin, 4 Temmuz'da Cebelitarık'ta İran'a ait Grace 1 adlı petrol tankerinin Suriye'ye yönelik ambargoları ihlal ettiği gerekçesiyle İngiltere tarafından el konulmasına misilleme olarak alıkonulduğu belirtiliyor.
ABD yönetiminin Hürmüz Boğazı ve Babu'l Mendeb'de "seyrüsefer güvenliğini sağlamak için" uluslararası koalisyon kurma girişimine İngiltere haricinde Avrupa ülkeleri olumsuz yanıt vermişti.
Son olarak İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Tel Aviv yönetiminin, ABD'nin Körfez'de kurmaya çalıştığı uluslararası koalisyonun bir parçası olduğunu söylemişti.