Haberler
Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu Yapıldı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu, "Edebiyatımızda Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellem" başlığı altında yapıldı.

"Sempozyum" Güzel, "Edebiyat" Çok Güzel, "Peygamber Sevgisi" Hepsinden Güzel

Yağmur Dergisi tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu, "Edebiyatımızda Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellem" başlığı altında yapıldı. İki gün süren sempozyum süresince, alanında uzman akademisyenler, Peygamber Efendimiz'i edebiyatın öznesi yapan edebi tür ve eserler hakkında hazırladıkları tebliğlerini edebiyatseverlerle paylaştılar.
"İslamî Türk Edebiyatı'nın amaç ve çerçevelerini belirlemek" ve "Edebiyatımızda Cenâb-ı Allah" ana temalarından sonra "Edebiyatımızda Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellem" başlığıyla üçüncüsü düzenlenen İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu, iki gün boyunca Peygamber Efendimiz'in zenginleştirdiği ve güzelleştirdiği edebi türler ve bu istikamette ortaya konan klasik eserler üzerine hazırlanan 25 adet tebliğin sunumuna sahne oldu. Açılış ve kapanış oturumları da dahil olmak üzere 39 akademisyenin konuşmacı olarak katıldığı sempozyumun gelecek yılki ana başlığı ise "Edebiyatımızda Kur'an-ı Kerim" olacak.

Eğer kainattan Risalet-i Muhammediye'nin (sallallahu aleyhi vesellem) nuru çıksa, gitse kainat vefat edecektir!

Tanzimat'tan itibaren İslami özelliği zayıflayan ve Batı kültür ve edebiyatının tesiri altında yol almaya çalışan Türk Edebiyatı'nın, kendisini yaklaşık 10 asır besleyen temel kaynağına dikkat çekmek ve Türk Edebiyatı'nın İslam'la özdeşleşen yapısına vurgu yapmak amacıyla organize edilen sempozyumların üçüncüsünün açılış konuşmalarında söz alan Fatih Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mahmut Kaplan, 'Eğer kainattan Risalet-i Muhammediye'nin (sallallahu aleyhi vesellem) nuru çıksa, gitse kainat vefat edecektir!' cümlesine atıfta bulunarak, edebiyatta da aynı durumun söz konusu olduğunu, Hazreti Peygamber'in izlerini barındırmayan bir edebiyatın gerçek manada yaşama şansının çok az olacağını dile getirdi.

Her konuşmacının salavatı şerif getirerek söze başladığı sunumlarda Peygamber Efendimiz'in edebiyattaki izdüşümlerine dair birbirinden ilginç bilgiler paylaşıldı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Terzi, Esma-i Nebi'yi anlatırken, Allah'ın kendi isimlerini Habibi ile paylaştığına dikkat çekti ve şairlerin de bu özel duruma işaret ettiğini söyledi. Muhtelif mekân ve topluluklara ve dahi zamanlara göre farklı isimler alan Nebi'nin doğmadan önce Ahmed, yaşarken Muhammed ve vefatından sonra da Mahmud isimleriyle anıldığını aktaran Terzi, İslam kültüründe, isimlerin çokluğunun, isim sahibinin şerefine delalet edeceği düşüncesinin hakim olduğunu belirtti.

Mevlit, Dünyanın En Çok Okunan Şiiridir!

İpek Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan bu başlık altında hazırladığı sunumuna başlamadan önce iddiasının tartışılabilir olduğunu belirtmekten çekinmedi. Süleyman Çelebi'nin şiirinin etkisini araştırmak maksadıyla 12 ülke dolaştığını, çalışmalarının sonucunda 120'yi aşkın Mevlit olduğu bilgisine ulaştığını ifade eden Bilkan, bu evsafta bir şiirin müellifi olan Süleyman Çelebi'yi Shakespeare, Baudelaire ya da Rimbaud gibi dünyaca tanınmış şair ve yazarlarla kıyasladığında onların eserlerinin Mevlit kadar çok okunup okunmadığı konusunda tereddüt yaşadığını söyledi. Sünnet, doğum, vefat, asker uğurlaması için okunan Mevlit'in Peygamber'in doğumunu anlatan bir metin olmasına karşın ölümlerde de okunuyor olmasını Peygamber sevgisine bağlayan Bilkan, bu eserin İspanyolca, Rumca, Tatarca, Çerkezce, Arnavutça, Boşnakça, Arapça gibi dünya dillerine çevrildiğini ve her milletin Mevlit'e kendi kültüründen bir şeyler kattığını, bunun da esere olan ilgiyi artırdığını ve de canlı tuttuğunu anlattı.

"40" rakamı, Türk ve İslam kültüründe önemli bir sayıdır!

Efendimiz'e peygamberliğin 40 yaşında gelmesi, tasavvufta tarikata girenlerin 40 gün çile çekmesi gibi örneklerle söz konusu rakamın önemine değinen Prof. Dr. Mehmet Gümüşkılıç, 40 hadis geleneğinin de Efendimiz'in 'Ümmetimden 40 hadis toplayan şefaatime nail olur.' hadisi sonrası ortaya çıktığını dile getirdi. Zayıf bir hadis olsa da Peygamber'e atfedilen her söze büyük değer veren alim ve yazarların bu geleneği günümüze değin sürdürdüğünü ve bunun üzerinde en çok Türklerin ve Arapların çalıştığını aktaran Gümüşkılıç, 'Arapçada yazılı 252'nin üzerinde 40 hadis kitabı vardır. Türklerde ise bu sayısı 120'nin üzerindedir.' dedi.

Ancak Allah'ın izin verdiği kişiler şefaatçi olabilir!

İslami Türk Edebiyatı'nda Şefaat konusunu işleyen Prof. Dr. Sebahat Deniz, sunumuna şefaat hakkında bilinmesi gereken en önemli bilgiyi vererek başladı: 'Ancak Allah'ın izin verdiği kişiler şefaatçi olabilir.' Şefaatname, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin ahirette ümmetine şefaat edişini anlatan eserlere verilen addır. Dini, tasavvufi ve didaktik eserlerde ve yalnızca Peygamber Efendimiz için yazılan Ahmediyye, Muhammediyye gibi kitaplarda şefaatle alakalı bölümler varken salt şefaatin konu edildiği eserler, 125 beyitlik Ömeroğlu ve 154 beyitlik Yahya Şefaatnameleri olmak üzere iki tanedir. Sunumunda, diğer eserler içinde kendine yer bulan şefaat bölümleriyle, müstakil şefaatnameler arasında, konuyu işleyiş itibariyle ortaya çıkan farklara temas eden Deniz, Şefaatnamelerde kullanılan hikaye diline ve anlatılan hikayelere dikkat çekti.

Şefaatnameyle ilgili ulaşılabilen iki örnek olsa da bunun bir tür sayılabilmesi için birkaç örneğin daha olması gerektiğini anlatan Deniz, bu alandaki araştırmaların devam ettiğini söyledi.

Sempozyum Salavat-ı Şeriflerle Sona Erdi

Prof. Dr. Emine Yeniterzi, Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, Prof. Dr. Ali Çelik, Prof. Dr. Sebahat Deniz ve Sempozyum Koordinatörü Hasan Ahmet Gökçe'nin yer aldığı kapanış oturumunda belli bir formata büründürülmüş sonuç bildirgesi yerine spontane ve samimi ifadeler vardı:

Peygamberi övmek için satırlar, sözler, sempozyumlar yetmez. İnşallah bundan sonra daha niceleri yapılacaktır. Bu tip organizasyonlar bir nevi bilgi şölenleridir. İki gün boyunca bizler de burada bilgiyi ve Peygamber sevgisini paylaştık. Ve elimiz, kolumuz doğru bir şekilde ayrılıyoruz. Umuyorum ki en kısa zamanda yapılan sunumlar ve konuşmalar kitaplaştırılır ve bizlerin istifadesine sunulur. / Prof. Dr. Emine Yeniterzi

Peygamberimiz'in ismi duyulduğunda salavat getirme mevzusuna bazıları farzı ayn bazıları da farzı kifaye diyorlar. Ben böyle bir ayrıma katılmıyorum. Efendimiz'in ismi zikredildiğinde muhakkak salavat getirmeliyiz. Ki bu her Müslümanın üzerine farzdır. Ayrıca Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne de serzenişlerimi iletiyorum. / Prof. Dr. Ahmet Yılmaz

İki gündür zengin ve lezzetli bir program akışına hep birlikte şahit olduk. Aile içi bir sempozyum oldu ama iyi de oldu; herkes birbirini dinledi ve istifade etti. Bereketli oldu yani. Sempozyum koordinasyon ekibinde olan arkadaşlarıma da özel bir teşekkür etmek istiyorum. Bizden hiç bunalmadılar; bitse de gitsek havasını onlarda hiç görmedim. Aksine nasıl hizmet edebilirim telaşesindeydiler hep. Allah hepsinden razı olsun. / Prof. Dr. Ali Çelik

Omuz omuza şefaat diledik burada. Katmerli olarak Efendimiz'in şefaatine nail oluruz inşallah. Ve bu tip programların sayısının önümüzdeki günlerde çokça artmasını diliyorum. Kendi adıma çokça istifade ettiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. / Prof. Dr. Sebahat Deniz

Sempozyum boyunca hocalarımızla, öğrenci-öğretmen muhabbeti ve münasebetinin çok çok üstünde bir duyguyla bir arada olduk. İlk iki sempozyumda bizimle olan bazı hocalarımızın bugün aramızda olmayışından ötürü üzgünüm. Ancak inanıyorum ki ilerleyen süreçte onlarla yine birlikte olacağız. Şunu bilmelerini isterim ki kendilerine karşı saygı ve sevgide hiçbir zaman kusur etmeyeceğiz ve her daim başımızın üstünde yerleri var. Çünkü bize yakışan budur. Önümüzdeki yıl 25-26 Nisan tarihlerinde gerçekleştirme niyetinde olduğumuz "Edebiyatımızda Kur'an-ı Kerim" konulu sempozyumda tekrar birlikte olmak ümidiyle hepinizden Allah razı olsun. Muhabbetle… / Dr. Hasan Ahmet Gökçe

Kapanış konuşmalarından sonra salonda bulunanlarla birlikte topluca getirilen salavat şeriflerle sempozyum sona erdi.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title