İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesi
Ürdün Prensesi ve Kral Hüseyin Kanser Vakfı Başkanı Dina Mired, Türkiye Cumhuriyeti'ni tebrik ettiğini belirterek, "Çünkü sağlık sigortası burada çok iyi oturtulmuş durumda.
Ürdün Prensesi ve Kral Hüseyin Kanser Vakfı Başkanı Dina Mired, Türkiye Cumhuriyeti'ni tebrik ettiğini belirterek, "Çünkü sağlık sigortası burada çok iyi oturtulmuş durumda. Bu anlamda onların deneyimlerinden de faydalanıp öğreneceğimiz şeyler olduğunu söylemem gerekiyor."dedi.
Mired, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla düzenlenen "Kanserle Mücadelede Hanımefendilerin Liderliği Özel Oturumu"nda, İslam ülkelerinin kanserle ilgili yaşadıkarının, gelişmekte olan ülkelerde görülen sıkıntının aynısı olduğunu söyledi.
Mired, 57 teşkilat üyesinin yüzde 85'inin gelişmekte olan devletler olduğunu, yeni kanser vakalarının yüzde 60'tan fazlasının bu ülkelerde ortaya çıktığını ifade ederek, bunların yüzde 70'inin de kendi ülkelerinde meydana geldiğini vurguladı.
Dina Mired, "İslam ülkelerinde özellikle hepimiz kanser bakımına erişim konusunun, bir kanser merkezi bulmak ya da kanser tedavi merkezi bulmak kadar kolay olduğunu biliyoruz ama maalesef tabi ki böyle bir durum yok. Bu teşkilatın altında 57 tane ülkeyiz, hepimizin farklı farklı güçlükleri, sıkıntıları var. Kötü haber şu ki hala önümüzde çok fazla güçlük var. Kanser tedavisine erişim konusunda halkımıza verecek daha çok şeyimiz var." diye konuştu.
Kanser tabusuna değinerek, kanser kelimesinin telafuz dahi edilmek istenmediğini vurgulayan Mired, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunun bir mantığı var. Şayet insanların bir kanser merkezine doğrudan, dikey olarak gidip, yatay olarak çıktıklarını görürsek tabi ki korkarız. Bu hepimiz için geçerli bir durum. Çünkü bu üye ülkelerin çoğunda nitelikli kanser tedavisi yok. Tabi ki bu Allah'ın iradesi, Allah'ın takdiri. Cinsiyet sıkıntıları da var. Meme kanseri olan kadınlar korkularından kocalarına bunu söyleyemiyorlar. Kendilerini terk edeceklerini düşündükleri ya da ikinci bir hanım alacaklarından korktukları için. Bu olumsuz şeyler. Diğer taraftan olumlu şeyler de var ama aşamadığımız sıkıntılardan bazıları bunlar. Hastalarımızın onkologlarımıza hekimlerimize geç gelmesiyle alakalı bir durum. Geldiklerinde artık hastalık çok yayıldığı için tedavi edilmesi de çok zor oluyor."
Daha ziyade bulaşıcı hastalıklarla mücadele konusunda eğitim aldıklarını, bulaşıcı olmayanlarla ilgili eğitimli olmadıklarını, bunun da tanı ve teşhisin geç çıkmasına sebep olduğunu belirten Mired, "Böyle olunca da bir hastanın sağlık hizmetini aldığı aşama artık çok geç oluyor. Hatta bazı ülkelerde kanser tedavi tesisleri bile yok. Buradaki çoğu ülke biliyor bunu. Filistin'de Ortadoğu'da maalesef kanser tedavi merkezleri yok. Şu anda Libya'da, Suriye'de, Yemen'de diğer ülkelerde iç savaşlar devam ediyor ve sağlık sistemi mahvolmuş durumda. İnsanların gidecek yerleri de yok. Bu insanları gördüğümüz için biliyoruz. Kral Hüseyin Kanser Tedavi Merkezi'ne her gün geliyorlar. Suriye'den bir genç kadının hasta olarak geldiğini biliyorum. Bir yaşındaki çocuğun kan kanseri olduğu için bize geldiğini biliyorum. Biz bu merkezde onların tedavi masraflarını karşılıyoruz." diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeti'ni de tebrik etmem gerekiyor"
Çocuğuna 1997 yılında iki yaşındayken kan kanseri teşhisi konulduğunu, bunun için yurt dışında nitelikli tedavi aldıklarını anlatan Mired, ancak buna imkanı olmayan insanların bulunduğunu aktardı.
Nitelikli kanser tedavi merkezlerine sahip olmayan kişilerin bu anlamda sıkıntı yaşadığını, kanser tedavilerine mali engellerin de bulunduğunu aktaran Mired, "Kimin yarım milyon doları var. Bu anlamda bizler maliyetlerimizi de iyi değerlendirmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti'ni de tebrik etmem gerekiyor. Çünkü sağlık sigortası burada çok iyi oturtulmuş durumda. Bu anlamda onların deneyimlerinden de faydalanıp öğreneceğimiz şeyler olduğunu söylemem gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Ülkemiz bir bitkisel ilaç cenneti"
Dr. Elif Güveloğlu da kansere ilişkin genel bir değerlendirmede bulunarak, kanser hücrelerinin tesadüfen yan yana dizilen hücre yığını olmadığını söyledi.
Kanser hücrelerinin akıllı olduğunu ifade eden Güveloğlu, bu hücrelere ilişkin görüntüleri aktardı.
Kanserin anormal hücre yığını olmadığını, aklı, davranışı ve huyu olan hücre olduğunu dile getiren Güveloğlu, "Allah'tan bizim vücudumuzda da çok önemli savaşçı hücreler var. Daha doğuştan buna sahibiz ve bu hücreleri çalıştırırsak zaten kanser olmuyoruz. Olduğumuzda da daha çabuk iyileşiyoruz." dedi.
Bazı doğal gıdaların insanları kanserden koruduğunu anlatan Güveloğlu, şöyle konuştu:
"Çin tıbbının binlerce yıldır keşfettiği gibi ülkemiz zaten bir bitkisel ilaç cenneti. Çin tıbbındaki, ülkemizdeki birçok etnobotanik bitkisel drogda bunu yapıyor ama evimizdeki baharatların bir kısmı bile bunu yapabiliyor. Onca fakirliğe, onca kanserojen denizinde yüzmelerine rağmen Hintliler dünyada en az kanser olan insanlar. Bunun sebebi onların daha kahvaltılarındaki yumurtalarına koydukları, ekledikleri zerdeçaldaki kurkumin. Acı biber bize hep kötü bir şey olarak öğretilir en azında bizim ülkemizde öyle. 'Ülser yapar dikkat et, acı yeme' diye. Hayır hücre deneyleri gösterdi ki kapsaisin içerisinde bağırsak meme ve rahim kanseri hücrelerinin olduğu birçok kanser hücresinin üremesini yavaşlatıyor."
Konuk devlet başkanlarının eşleri de kanser hastalığına ilişkin görüşlerini ve ülkelerindeki çalışmaları anlattı.
Cumhurbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve konuk ülke başkanlarının eşleri daha sonra kürsüde "İstanbul Deklarasyonu"nu imzaladı.
İmza töreninin ardından Emine Erdoğan ile diğer ülke başkanlarının eşleri fotoğraf çektirdi.