İş Temposu ve Doğaya Özlem, Dağlara Yöneltiyor"
Genelde üniversite mezunu, kentte yoğun iş temposuyla çalışan ve doğaya özlem duyanlarca tercih edilen dağcılığa ilgi, her geçen yıl artıyor Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Kozan: "Dağlara keyif almak için gitmek gerekir. Zirve bile amaç olmamalıdır"
EMRE UMURBİLİR - Genelde üniversite mezunu, kentte yoğun iş temposuyla çalışan ve doğaya özlem duyanlarca tercih edildiği ifade edilen dağcılığa ilgi, her geçen yıl artıyor.
Spor Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye Dağcılık Federasyonu'na kayıtlı lisanslı sporcu sayısı, son 7 yılda yüzde 75 artarak 21 bin 717'den 37 bin 290'a çıktı.
Bunlardan bin 368' kadın, 5 bin 178'i faal olarak dağcılıkla ilgileniyor.
Türkiye'den Uluslararası Dağcılık ve Tırmanış Federasyonuna (UIAA) üye tek kulüp olan Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün başkanı Orhan Kozan, AA muhabirine, son yıllarda doğa yürüyüşlerine ilginin, büyük kentlerde hızla arttığını belirtti.
Kentin içinde barındırdığı sorunlar, teknolojinin içinde doğaya özlem duyma, doğa ve toprağın enerjisini alma gibi duygular ile insanların kendini doğaya atmak istediğini ifade eden Kozan, şunları söyledi:
"Dağcılığı tercih edenlerin birçoğu, üniversite mezunu, kentte yaşayan, yoğun iş temposu olan ve doğaya özlem duyan kişiler. Bunların bir kısmı ise köy ya da kırsal kesimlerde çocuklarının bir bölümü geçmiş kişiler ve buralara özlem duyuyorlar. Doğa yürüyüşüyle başladıktan sonra işin keyfini ve içinde barındırdığı güzellikleri fark edip çıtayı yükseltmeye karar veriyorlar, eğitimlerini alıp daha yükseklere ve kamplı etkinliklere katılıyorlar. Macerayı seven ve kendini tanıdıkça daha fazlasını yapabileceğine inananlar ise daha ekstrem sayılacak duvar tırmanışlara yöneliyorlar. Bu nedenle büyük kentlerin çevrelerinde kayalık alanlarda spor tırmanış bahçeleri dediğimiz alanlar oluşturuluyor. İzmir'de Kaynaklar, İstanbul'da Ballıkayalar, Antalya'da Geyikbayırı, bunlara örnek olarak verilebilir."
Kozan, artan ilgiyle "dağcılık kulübü" adıyla ancak bir kısmı tescil almamış, hatta dernek olarak oluşumunu tamamlamış birçok grubun, etkinlikler düzenlediğine işaret ederek, "Bu konuda Türkiye'de yetkili kurumlar arasında koordineli çalışma yapılmaması, yetkin insanların işin başında olmaması gibi nedenler, dağcılığın hak ettiği noktaya ulaşmasını engelliyor" görüşünü dile getirdi.
"Dağlar, bir tutkudur"
Orhan Kozan, iyi eğitimin, oluşabilecek pek çok kazayı engelleyeceğini kaydederek, risklerin neler olduğunun bilinmesi, iyi eğitim, iyi ekip, iyi ekipman, antrenman, rota ve uygun hava koşullarının iyi değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Kazalardan az zarar görmek ve sonrasında "keşke" denilmeyecek ölçüde gerekli tedbirlerin alınmış olmasının önemine değinen Kozan, şöyle devam etti:
"Dağlar, bir tutkudur. O ateş düşünce içine, insan kolay kolay kopamaz. Ama dağlara keyif almak için gitmek gerekir. Zirve bile amaç olmamalıdır. Geride bekleyenlerimizi, sevenlerimizi düşünerek, kendi sınırlarımızı bilerek dağlarda olmalıyız. Dağlarda sadece fotoğraf almalı, oralarda sadece ayak izi bırakmalıyız. Dağcı, bir doğasever olarak doğayı ve dağı da korumalı, sahiplenmeli ve evi gibi görmelidir."
Kozan, 5 bin faal lisanslı sporcudan ancak yarısının 3 bin metrenin üstüne çıktığını tahmin ettiklerini dile getirerek, "Geleneksel kaya tırmanan ve daha temiz dağcılık dediğimiz alpinist dağcılık yapan sayı ise iyimser tahminle maalesef 200-300 kişi ile sınırlıdır" ifadesini kullandı.
Kadınların ilgisinin, hem doğa yürüyüşlerine hem de dağcılık alanında arttığına değinen Kozan, kulüp olarak dağcılığa yeni başlayanların tamamı için ücretsiz seminerler düzenlediklerini, ileri aşamada tırmanış eğitimleri verdiklerini sözlerine ekledi. - İzmir