İram'da "İran-Rusya İlişkileri ve Suriye'ye Yansımaları" Paneli
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Suriye'nin yeniden inşasının gerektiğini belirterek, "Bölgenin yeniden inşası için tek başına ne Rusya'nın ne de İran'ın gücü var.
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Suriye'nin yeniden inşasının gerektiğini belirterek, "Bölgenin yeniden inşası için tek başına ne Rusya'nın ne de İran'ın gücü var. Bölge devletlerinin, Körfez ülkelerinin belki diğer Müslüman ülkelerin sosyal, siyasal ve kültürel destek ve katkısı önemli. Bunu da gözeterek Astana süreci başlatıldı." dedi.
İRAM ve Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi iş birliğinde "İran-Rusya ilişkileri ve Suriye'ye yansımaları" başlıklı panel İRAM'da düzenlendi. Panele çok sayıda uzman, öğretim görevlisi ve davetli katıldı.
İRAM Başkanı Uysal, panelin açılışında yaptığı konuşmada, Rusya'nın Suriye politikasına ilişkin, "Rusya biliyor ki (Suriye'yi) askeri olarak ele geçirseniz de kalıcı olamazsınız. Doğru bir düzen kurmazsanız, adil, kalıcı bir yapı olmazsa burada düzen tesis edilmez ve yine başka sorunlar ortaya çıkar." dedi.
Uysal, "Rusya, eğer Suriye'de kalıcı bir çözüm olacaksa toplumun içine sinecek kalıcı bir çözümün olması gerektiğini biliyor. Rusya, tabana yakın bölge ülkelerinin de içine sinecek bir formülün gerektiğini biliyor." ifadelerini kullandı.
Suriye'nin yeniden inşasının gerektiğini vurgulayan Uysal, "Bölgenin yeniden inşası için tek başına ne Rusya'nın ne de İran'ın gücü var. Bölge devletlerinin, Körfez ülkelerinin belki de diğer Müslüman ülkelerin sosyal, siyasal ve kültürel destek ve katkısı önemli. Bunu da gözeterek Astana süreci başlatıldı." diye konuştu.
Uysal, İran ve Rusya'nın Suriye'de ortak hareket ettiğine fakat bölgedeki amaçlarının farklı olduğuna işaret ederek bölgede oldukça karmaşık bir dönemin yaşandığını aktardı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) düzenlediği gayrimeşru referanduma ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Uysal, söz konusu referandumun bölge dengelerini değiştirebilecek potansiyele sahip olduğunu ve bu durumun bölge ülkeleri arasında yeni bir iş birliği imkanı ve anlayış zemini ortaya koyduğunu kaydetti.
"Rusya, 20 yılın ardından Ortadoğu'ya tekrar döndü"
Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi uzmanı Dr. Abdullah Türkmani de ülkelerin politikalarının belirlenmesinde coğrafyanın önemine dikkati çekerek, Rusya'nın İran'a bakış açısının da coğrafi temelli olduğunu ve Rusya'nın İran politikasını bu algının oluşturduğunu belirtti.
Türkmani, "İran, Rusya'nın arka bahçesi diyebileceğimiz Orta Asya'ya açılan bir konuma sahiptir." ifadesini kullandı.
Rusya gibi büyük devletlerin daima tecrit edilmiş bölgeleri aradığını söyleyen Türkmani, "Şüphesiz İran, Orta Asya'nın, Körfez'in ve Ortadoğu'nun bir komşusu ve paydaşı. Bilindiği üzere Rusya'nın sıcak denizlere ulaşma arzusu var ve bu da Arap Körfezi üzerinden olabilir." dedi.
Türkmani, Rusya ve İran'ın, Amerika'nın Asya ve Orta Asya bölgesindeki nüfuzunu engelleyecek bir blokajı oluşturabileceğini dile getirdi.
Rusya'nın Suriye'ye yaptığı müdahaleyle 20 yılın ardından tekrar Ortadoğu'ya döndüğünü ve varlık göstermeye başladığını vurgulayan Türkmani, Rusya'nın bölgeye dönmesi ve kalıcı olmasında İran'ın önemli rol oynayabileceğinin altını çizdi.
Türkmani, "Rusya, ABD ve Batı ile ilişki kurmak istiyor. Bu ilişkiyi gerçekleştirebilmek için İran kartını güçlü şekilde kullanmak istiyor ve Batı'ya baskı konusunda İran'ı önemli bir kart olarak görüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasında bölgedeki silahlanma yarışına da değinen Türkmani, Rusya'nın çok nitelikli silahları İran'a verme konusunda isteksiz olduğuna işaret ederek, "Rusya her ne kadar İran ile belli ortak çerçeveler içinde hareket etse de İran politikasına ve İran'a tam olarak güvenmiyor. Gelecekle ilgili kafasında soru işaretleri var." dedi.
İran'ın Rusya'ya bakış açısında, Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) veto hakkına sahip olmasının oldukça önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Türkmani, "Bu bağlamda İran, Rusya'nın bu gücünden dolayı ona daha yakın olmayı ve yakın ilişkiler kurmayı, bölgeye yönelik herhangi bir olumsuz adım karşısında Rusya'nın bu veto hakkından istifade etmeyi düşünüyor." ifadesini kullandı.
Türkmani, Rusya'nın İran'ı bölgede coğrafi anlamda müttefik olarak gördüğünü belirterek, "Ancak, İran'ın bölgedeki rolü konusunda Rusya oldukça temkinli davranmakta. Rusya, İran'ın daha fazla nüfuza sahip olmasını istemiyor. Özellikle, İran'ın bölgede kurmak istediği Şii hilalinin kullanılması, İran'ın yayılmacı politikalarını görmesi ve şu anda dört Arap başkentini ele geçirmesi ciddi anlamda bu kaygıları Rusya nezdinde artırmakta." şeklinde konuştu.
İran ile Rusya arasındaki ilişkilerde ortak çıkarların dışında farklılıkların da olduğunun altını çizen Türkmani, "Eğer Amerika ve Batı farklı bir teklifle gelirse aslında İran ve Rusya arasındaki bu ilişki her an bozulabilir." dedi.
Türkmani, İran'ın Rusya kartını tamamıyla kendi yayılmacı politikalarını hayata geçirmek için kullandığını, Rusya'nın ise İran kartını uluslararası meselelerde güç elde etmek amacıyla kullandığını vurguladı.
Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi adına konuşan Halkla İlişkiler Müdürü Nur El-Amo, merkezin, 2016 Nisan'da Suriye'nin tekrar bağımsızlığına kavuşması düşüncesiyle kurulduğunu dile getirdi.
Demokratik ve modern temeller üzerine kurulu Suriye arzusuyla çalışmalarını yürüttüklerini belirten El-Amo, merkezin ticari kaygı gütmeden tamamıyla bilimsel ve ilmi çalışmalar yaptığını kaydetti.
El-Amo, merkezin Suriye'nin içinde ve dışındaki değişimleri dikkate alarak çalışmalarına devam ettiğini belirtti.