Haberler
CHP lideri Özel'den çok konuşulacak Öcalan iddiası: Bir günde izin çıkaracak

Özel'den bomba Öcalan iddiası

Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

'Ahmet Özer' tartışması tansiyonu yükseltti, İmamoğlu çileden çıktı

İBB Meclisi'nde tansiyon yükseldi, İmamoğlu çileden çıktı

Irak'ta Öldürülen Türk Şoförün Ağabeyinden 'Tazminat' Tepkisi

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

IRAK'taki ABD üssüne 13 yıl önce inşaat malzemesi taşırken Amerikalı askerlerin 'Dur' ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurularak öldürülen ve cenazesi yakıldıktan sonra kayıtlara 'Var Olmayan Adam' anlamına gelen 'John Doe' olarak geçirilen kamyon şoförü Şeyhmus İlan'ın kardeşi Ahmet İlan, yengesi...

IRAK'taki ABD üssüne 13 yıl önce inşaat malzemesi taşırken Amerikalı askerlerin 'Dur' ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurularak öldürülen ve cenazesi yakıldıktan sonra kayıtlara 'Var Olmayan Adam' anlamına gelen 'John Doe' olarak geçirilen kamyon şoförü Şeyhmus İlan'ın kardeşi Ahmet İlan, yengesi ve 3 yeğeninin mağduriyetlerinin giderilmesini istedi. Ağabeyinin çalıştığı şirketlere açtıkları tazminat davasını kazandıklarını hatırlatan Ahmet İlan, "Davayı kazandığımız şirket ortada var ama üzerlerinde bir mal varlığı yok bütün mal varlıklarını taşeron firmalar üzerine yapmışlar. Şu an firmaların ikisi de ödeme yapacak bir durumda değil. Bu firmalar acımızı hafifleteceklerine acımıza acı katıyorlar" dedi.

Şeyhmus İlan, 17 Mart 2005'te, Mardin'den kamyonuna çakıl taşı yükleyip, çalıştığı şirketteki diğer kamyon şoförleriyle birlikte konvoy halinde yola çıktı. Ancak İlan'ın kamyonunun lastikleri patladı ve konvoydan geri kaldı. Lastikleri değiştirdikten sonra hızla yoluna devam eden Şeyhmus İlan, tek başına Musul'a vardı. İlan, 18 Mart'ta yükünü teslim edeceği noktaya 100 metre kala ABD'li askerlerin kontrol noktası girişinde vuruldu. Yaralanan Şeyhmus İlan, tedavi gördüğü Bağdat'taki bir hastanede 15 gün sonra yaşamını yitirdi.

'TEDAVİSİ ALMANYA'DA YAPILIYOR' DENİLDİ

İlan'ın ölümü, eşi ve 3 çocuğu ile anne babasından saklandı. Amerikalılar ve Türk şirketlerin yetkilileri, aileye Şeymus İlan'ın yaralı olarak Almanya'da Ramstein-Karserslaite arasında bulunan Amerikan hastanesinde tedavi altına alındığı bilgisini verdi. Aile ise İlan'a ulaşamadı.

Önce kayıp olduğu söylenen İlan'ın izini süren ailesi, Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile ABD'ye kayıp şoförün durumunu sordu. Aileye, ABD ordusunda görevli Yüzbaşı Andrew S. Lunoff tarafından rapor gönderildi. Raporda, Şeyhmus İlan'ın 'Dur' ihtarına uymadığı için vurulduğu ve tedavi için kaldırıldığı hastanede 15 gün sonra yaşamını yitirdiği, cenazesinin de Hristiyan geleneklerine göre yakıldığı belirtildi. Raporda ayrıca, İlan'ın ABD'de 'Var olmayan adam' anlamındaki 'John Doe' adıyla kayda geçirildiği belirtildi.

Bu gelişmenin ardından ailesi, Şeyhmus İlan'ın çalıştığı iki firmaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtı. Mahkemenin dosyayı gönderdiği bilirkişi, hazırladığı raporunda iki şirketi, iş güvenliği konusunda yüzde 40'ar, Şeyhmus İlan'ı ise kontrol noktasında güvenliği sağlayan Amerikalı askerlerin işaret ve uyarılarına uymadığı gerekçesiyle yüzde 20 kusurlu buldu. Mahkeme bilirkişi raporu doğrultusunda iki şirketin, evli ve 3 çocuk babası Şeyhmus İlan'ın eşi Zekiye İlan'a 1 milyon 254 bin TL maddi, 80 bin TL manevi; çocukları ile İlan'ın anne ve babasına ise toplam 931 bin TL maddi, 65 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verdi.

'ACIMIZA ACI KATIYORLAR'

Şeyhmus İlan'ın kardeşi Ahmet İlan, Irak'ın kuzeyinde 3 ay boyunca aradıkları ağabeyinin akıbetini Dışişleri Bakanlığı üzerinden ABD'ye sordukları soruyla öğrendiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Bir süre sonra ABD ordusunda görevli Yüzbaşı Andrew S. Lunoff, bize bir mektupla bir rapor göndererek, olayı adeta itiraf ederek süreci tek tek anlattı. Ağabeyim Şeyhmus İlan'ın 18 Mart 2005'te ABD'li askerler tarafından yanlışlıkla vurulduğunu bildiren Yüzbaşı Lunoff, 15 günlük tedavi süresince ağabeyimin kimlik bilgilerine ulaşılamadığı için ABD'de yaygın olarak kullanılan 'Var olmayan adam' anlamındaki 'John Doe' adıyla kayda geçirdiklerini bildirdi. Sonra da vefat edince Hristiyan geleneklerine göre yakılarak, küle dönüştürüldüğünü yazmış. Bunun üzerine bizler de ağabeyimin çalıştığı firmalar aleyhinde hukuk sürecini başlattık. Davayı kazandık ama amacımız kesinlikle para değil. Ailesi olarak en azından eşi ve çocuklarının bir nebze bile olsa mağduriyetleri giderilsin istiyoruz. Yoksa ağabeyimin bir mezar taşının bile olmaması dünyadaki hiçbir maddi değerle ölçülemez. Dava açtığımız şirketler önce bizimle ilgilenmediler, hatta inkar ettiler, sonra ortaya çıkarınca bu sefer bize komik rakamlarla 'Tazminat ödeyelim' teklifinde bulundular. Bunların hiçbirini kabul etmedik. Şu anda mahkemeyi kazandık ama ortada bir şey yok meğer şirketlerin ortasını boşaltmışlar. Davayı kazandığımız şirket ortada var ama üzerlerinde bir mal varlığı yok bütün mal varlıklarını taşeron firmalar üzerine yapmışlar. Şu an firmaların ikisi de ödeme yapacak bir durumda değil. Bu firmalar acımızı hafifleteceklerine acımıza acı katıyorlar."

Şeyhmus İnal'ın kayınbiraderi Murat İnal ise 2005'ten beri eniştesinin davasının peşinde olduğunu ifade ederek, "Tazminat kazanmış olduğumuz firmalar her ne kadar isimlerini değiştirseler de firmaların işlerini boşaltsalar da kesinlikle onların peşini bırakmayacağım. Yeğenlerimin hakkı olan bu parayı onlardan kuruşuna kadar tahsil ettireceğim. Bu tazminat her ne kadar yeğenlerim ve kız kardeşimin acısını dindirmese de en azından nasıl vefat ettiğini, nerede vefat ettiğini, ne durumda olduğunu öğrenmiş olduk" diye konuştu

'KEŞKE BİR MEZAR TAŞI OLSAYDI'

Şeyhmus İnan'ın oğlu Rufai İnan da 13 yıl baba hasretiyle yaşadığını anlatarak, "Annem yıllarca bizi babamızın geleceği tesellisiyle büyüttü. Bir gün çıkar diye hep bekledik. Her gün güzel bir haber alırım diye beklerken, mahkeme sonucunda vefat ettiğini öğrenmiş oldum. Mezar taşı olmadığı için halen öldüğünü kabullenemiyorum. Keşke bir mezarı olsaydı da ben en azından kendisini orada ziyaret eder, orada gözyaşlarımı dökerdim" dedi.

- Mardin

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title