İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyarbakır'da HDP önündeki bir aile daha evladına kavuştuDİYARBAKIR'da HDP il binası önünde oturma eylemi yapan ailelerden Kadran ailesi, 6 yıl önce PKK tarafından kaçırılan çocukları İbrahim Halil Kadran'a (21) kavuştu.

Diyarbakır'da HDP önündeki bir aile daha evladına kavuştu

DİYARBAKIR'da HDP il binası önünde oturma eylemi yapan ailelerden Kadran ailesi, 6 yıl önce PKK tarafından kaçırılan çocukları İbrahim Halil Kadran'a (21) kavuştu. Örgütten kaçıp güvenlik güçlerine teslim olan Kadran, ailesiyle buluşturuldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın 31 Aralık günü yaptığı ziyaret sırasında HDP il binası önüne gelen Halime Kadran, 2014'te Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinde, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan torunu İbrahim Halil için oturma eylemine başladı. Irak'ta 4 teröristle birlikte örgütten kaçan İbrahim Halil, dün Habur Sınır Kapısı'na gelip Şırnak'ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu.

İşlemleri yapılan teröristlerden İbrahim Halil, bugün Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde ailesiyle buluşturuldu. Buluşmada duygusal anlar yaşandı.

İbrahim Halil Kadran'ın teslim olmasıyla birlikte oturma eylemi yapıp evlatlarına kavuşan aile sayısı 4'e çıktı.

DUYGULU ANLAR YAŞANDI

Diyarbakır'da HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Kadran ailesi, terör örgütü PKK'dan kaçıp güvenlik güçlerine teslim olan çocukları İbrahim Halil Kadran'a kavuştu. Kavuşma anında duygusal anlar yaşandı. İbrahim Halil Kadran, babaannesi Halime Kadran ve halası Gülbahar Aşiri'ye sarılarak gözyaşı döktü. Uzun süre sarılan aile bireyleri, hasret giderdi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber: DİYARBAKIR

===========================

Kızı için bu kez kırık elbise dolabından tekne yaptı

HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinde, daha önce 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü görmek isteyen kızı için köprünün maketini yapan Aydın Güder (32), şimdi de kızı için kullanılmayan elbise dolabından tekne yaptı.

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, Aydın Güder, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü görmek isteyen kızını İstanbul'a götüremeyince köprünün ışıklı ve martı sesli maketini yapmıştı. Haberi gören İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yetkilileri ise Yağmur'u İstanbul'da misafir ederek, İstanbul'un tarihi yerlerini gezdirip boğaz turuna çıkarmıştı. Şu anda 11 yaşında olan Yağmur'un aklında ise boğaz turu ve deniz havası kaldı. Baba Güder de kızı Yağmur için tekne maketi yapmaya karar verdi. Kızı okulda veya dışarda olduğu zamanlarda tekneyle uğraşan Güder, elbise dolabından yaptığı maket tekneyi kızı okuldan dönünce sürpriz yaparak kendisine gösterdi.

AKLINDA BOĞAZ HAVASI VE TEKNELER KALDI

Baba Güder, 2017'de kızının en büyük hayalinin İstanbul'u ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü görmek olduğunu belirterek, "Kızımın hayali olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü yapmıştım. Bunun üzerine İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, kızım Yağmur'u İstanbul'da misafir etti. Gezi sırasında aklında boğaz turu kalmıştı. Bende bu tekneyi kızım için sürpriz yaptım. Deniz havasını ve boğaz turundan bahsediyordu. Bende o boğaz turu ve deniz havasını Yağmur uyurken ve okula giderken gizli yaptım" dedi.

KIRIK EBLİSE DOLABINDAN TEKNE YAPTI

Teknenin maketinin yapımında kırık elbise dolabı, vitrin camları, dondurma çubuklarını kullandığını söyleyen Baba Güder, kızının bu sürpriz karşısında çok mutlu olduğunu söyledi. Kızı Yağmur ise babasının daha önce yaptığı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü çok beğendiğini ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce çağrıldığı İstanbul'da müzeleri, camilerini ve boğazı gezdiğini söyledi. Aklında en çok boğaz turunun kaldığını belirten Yağmur, "En çok aklımda kalan İstanbul boğazı, gemileri ve deniz havası oldu. Babamda beni böyle bir hasretle görünce bu tekneyi yaptı. Çok mutlu oldum. Babama ne kadar teşekkür etsem azdır. Bende ilerde bir meslek sahibi olunca babama çok güzel sürprizler yapacağım" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Tekne çalışmasından detaylar

-Teknenin ince işlerin yapması

-Okuldan gelen kızını dışarıdan karşılaması

-Aydın Güderi'n kızı Yağmur Güder'e sana bir sürprizim var konuşması

-Kızının elinden tutup eve girmesi

-Yağmur'un evdeki tekneyi görmesi ve şaşkınlığı

-Yağmur'un babasına sarılması elini öpmesi

-Yağmur'un tekneyi incelmesi

-Teknenin ışıklandırılması ve seslendirilmesi

-Tekneden genel detaylar

-Baba Aydın Güder ile röportaj

-Yağmur Güder ile röportaj

-Evden detaylar

Haber: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari),

=========================

Kazıda bulunan top mermileri böyle imha edildi

Zonguldak'da, Kilimli Emniyet Müdürlüğü binası inşaatında iki top mermisi bulundu. Top mermileri imha edildi.

Kilimli Emniyet Müdürlüğü binası yapımı için temel kazısı yapan işçiler, iki top mermisi buldu. Toprakla kaplı iki top mermisinin ne olduğunu anlamayan işçiler, satmak için hurdacıya götürdü. Hurdacının top mermisi olduğunu söylemesi üzerine polis ekiplerine haber verildi. İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri eski yıllardan kalma top mermilerini koruma altına aldı.

İki top mermisinin, 1. Dünya Savaşı sırasında Zonguldak'ı işgal etmek için savaş gemileriyle limana gelen Rus askerlerinden kaldığı tahmin ediliyor. Mermiler polis gözetiminde boş bir arazide imha edildi

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------------

-Patlama anı

-Polisler

-Kilimli İlçe Emniyet Müdürlüğlü

-Top mermisin bulunduğu inşaat

-Şantiye şefi Mehmet Lostar ile röp.

-Anons

-Hurdacı Veysel Türker ile röp.

-Hurdacı Türker'in çalışması

-Topların fotoğrafları

Gürkay GÜNDOĞAN-Aytaç ÖZTÜRK/KİLİMLİ(Zonguldak)

=========================

Tamir ettiği midibüsle kapı arasına sıkışan usta yaralandı

Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde tamir edildiği sırada viteste çalıştırılması sonucu hareket eden midibüsle işyerinin kapısı arasına sıkışan oto elektrik ustası Özden Yavaş (41) yaralandı.

Olay, Malkara Sanayi Sitesi'nde bir iş yerinde meydana geldi. Malkara'da seyir halinde arıza yapan midibüs, tamir için oto elektrik ustası Özden Yavaş'ın sanayideki işyerine getirildi. Özden Yavaş, midibüsün ön kaputunu açıp arızayı gidermek için çalışmaya başladı. Yavaş, park halindeki midibüsün sürücüsünden aracı çalıştırmasını istedi. Viteste çalıştırılan midibüsün hareket etmesi sonucu Yavaş, araçla işyeri kapısı arasında sıkışarak, yaralandı.

İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağ bacağında ve vücudunda kırıklar olduğu belirlenen Özden Yavaş, ambulansla kaldırıldığı Malkara Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Polis, midibüsün sürücüsünü ifadesini almak üzere emniyete götürdü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Sağlık ekiplerinin gelişi ve yaralıya ilk müdahale yapılışı

-Yaralının ambulansa taşınması

-İçeri göçen işyeri kapısından ve midibüsten detay

-Olay yerinden detay

-Yaralının hastaneye getirilişi ve indirilişi

Haber-Kamera: Murat YAYIN /MALKARA(Tekirdağ),

=========================

Eviyle birlikte çeyizi de kül olan Fatma'nın yüzünü AFAD güldürdü

ERZURUM'un İspir ilçesine bağlı Zeyrek Mahallesi'nde, elektrik kontağından çıkan yangında 3 ev, 6 ahır kullanılamaz hale geldi. Yangında kullanılamaz hale gelen Özçelik ailesinin evinde bulunan Fatma Özçelik'in çeyiz eşyaları da kül oldu. Şubatta yapılacak düğününü hazirana erteleyen Özçelik'in yüzünü bir iş adamının hediye ettiği çeyiz eşyasını götüren AFAD ekibi güldürdü.

İspir ilçesi Zeyrek Mahallesi'nde 28 Aralık 2019 günü Ali Özçelik'e (51) ait evde yangın çıktı. Elektrik kontağından çıktığı belirlenen yangında Ali Özçelik ile birlikte Halil, İsmail ve Halil Yıldırım'a ait ev ve ahırlar da kullanılamaz hale geldi. 5 adet büyükbaşın da telef olduğu yangında Ali Özçelik'in kız kardeşi Fatma'nın çeyizi de küle döndü. Köye giderek hasar tespiti yapan Erzurum Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürlüğü ekipleri, 3 ay sonra İstanbul'da düğünü olacak Fatma Özçelik'in çeyizinin yandığını da kayıt altına aldı. Ev ve ahırları yanan ailelere acil durum desteği veren AFAD, Özçelik ailesine de 8 bin 500 TL acil durum parası ödemesinde bulundu.

ÇEYİZ HEDİYESİNİ AFAD TESLİM ETTİ

Ali Özçelik, eşi, iki çocuğu ve kız kardeşi evleri kullanılamaz hale geldiği için akrabalarının evine yerleşti. Şubat ayında yapmayı planladıkları düğünü de Haziran'a erteleyen aileye sevindirici haber Erzurum'dan geldi. Yangın sonrası hasar tespiti yapan AFAD ekibinin raporu ve yanan çeyizle ilgili yerel medyada haberlerin çıkması üzerine Ebu İshak Vakfı harekete geçti. Vakıf yöneticilerinin girişimleri sonucu ismini açıklamak istemeyen bir iş adamı 20-25 bin TL değerinde çeyiz hediyesinde bulundu. 13 koli halindeki eşyayı teslim alan AFAD ekipleri Zeyrek köyüne götürdü. AFAD Sivil Savunma Uzmanı Yavuz Kaya, çeyiz eşyasını Ali Özçelik ve Fatma Özçelik'e teslim etti.

Yangında evleriyle birlikte eşyalarının da yandığını söyleyen Ali Özçelik, ihtiyaçlarını konu komşunun desteğiyle giderdiklerini anlattı. Özçelik, çeyiz takımı yanan kardeşine gelen hediyeden dolayı mutlu olduklarını belirterek teşekkür etti. Yıllardır biriktirdiği çeyizi yandığı için üzgün olduğunu ifade eden Fatma Özçelik, AFAD'ın sayesinde yüzünün güldüğünü söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Yanan evin fotoğrafları

-Yanan çeyiz eşyasından görüntü

-AFAD aracının yolda ilerlemesi

-Ekibin çeşiz eşyasını taşıması

-AFAD görevlisi Yavuz Kaya'nın eşyaları teslim etmesi

-Ali Özçelik'in konuşması

-Fatma Özçelik'in konuşması

Haber-Kamera: ERZURUM,

=========================

Sedanur davasında 2 sanığa ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıl hapis

KARS'ın Kağızman ilçesi Paslı köyünde kaybolduktan 7 gün sonra cesedi bulunan Sedanur Güzel'in (9) öldürülmesi ile ilgili davada tutuklu sanıklardan 2'sine ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıl hapis cezası verildi, 1'i beraat etti.

Köyde 16 Eylül 2018 tarihinde kaybolan Paslı Esin Çağdaş İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi Sedanur Güzel'in, 7 gün sonra taşlarla örtülmüş halde cesedi bulundu. Sedanur'u alıkoyarak cinsel istismarda bulunup, öldürdükleri suçlamasıyla haklarında dava açılan tutuklu 3 sanığın yargılanmasına Yozgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya, tutuklu sanıklar, Ertan Bozkurt, Ahmet Bilen ve Himmet Uç, Diyarbakır 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan, Sedanur'un annesi Handan ve babası Abdullah Güzel ise Kağızman Ağır Ceza Mahkemesi'nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile katıldı.

Kararını açıklayan mahkeme, sanıklardan Ertan Bozkurt ve Ahmet Bilen 'nitelikli adam öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'cinsel istismar' suçundan 30'ar yıl, 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak' suçundan 9'ar yıl hapis cezası verdi. Diğer sanık Himmet Uç'un ise beraatına ve tahliyesine karar verildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-ARŞİV görüntülerle

Haber: Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT,

===========================

Çift kol nakilli Yusuf Oğuz, taburcu edildi

Türkiye'nin dördüncü çift kol nakillisi Yusuf Oğuz Şimşek (26), 45 günün ardından taburcu edildi.

Antalya'da, yaklaşık 5 yıl önce güneş enerjisi paneli montajı sırasında elektrik akımına kapılarak kollarını kaybeden ve 26 Kasım'da Prof. Dr. Özlenen Özkan, öğretim üyesi eşi Prof. Dr. Ömer Özkan'ın da aralarında bulunduğu ekip tarafından çift kol nakli yapılan Yusuf Oğuz Şimşek, 45 günün ardından taburcu edildi. Taburcu edilmeden önce annesi ve babası eşliğinde klinik doktoru Ege Bora Özpar'ı odasında ziyaret eden Şimşek, evinde kullanacağı ilaçları konusunda bilgi aldı. Her şeyin yolunda olduğunu ifade eden doktorları, Yusuf Oğuz'un bundan sonraki tedavisinin evinden takip edileceğini, fizik tedavisinin ise hastanede olacağını söyledi.

Evine döneceği için mutlu olduğunu söyleyen Yusuf Oğuz Şimşek, "Tek düşündüğüm evime gidip sağlığıma kavuşup kollarımı kullanabileceğim günü beklemek" dedi. Sadece sağlığını düşündüğünü aktaran Yusuf Oğuz Şimşek, "Mutluyum, sevinçliyim, ailemle birlikte olacağım. Sağlıklı olduktan sonra gerisi nasıl olsa olur" diye konuştu.

Zabıta memuru olan baba Mustafa Şimşek de "Çok mutlu ve heyecanlıyız. Her şey yolunda. Bugünü bekliyorduk. Tedavi ve ilaçlar konusunda bilgilendirildik. Tedaviye evde devam edeceğiz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------

Kol nakilli Yusuf Oğuz Şimşek detay

Ellerinden detay

Doktor Ege Bora Özpar detay

Şimşek ve Özpar'ın karşılıklı diyalogu

Şimşek ve Özpar'ın el sıkışması detay

Şimşek'in taburcu olup servisten ayrılması

Haber: Erol AKKIR - Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,

=============================

Marketteki hırsızlık kamerada

Antalya'nın Manavgat ilçesinde alışveriş bahanesiyle girdiği marketten kasayla alkollü içki çalan hırsızlık şüphelisi, güvenlik kameralarına yansıdı. Polis, şüphelinin kimliğinin tespit edilerek yakalanması için çalışma başlattı.

Manavgat Sorgun Bulvarı'ndaki bir markete dün saat 19.00 sıralarında gelen bir kişi, şans oyunu oynadıktan sonra market sahibi Arife Aydemir'e, 'Bugün hangi oyun var' diye sordu. Şüpheli, Aydemir'in verdiği cevabın üzerine yanlış oyun oynadığını belirtip dışarı çıktı. Bir süre dışarda bekleyen şüpheli, market sahibinin diğer müşterilerle ilgilendiğini görünce, market önündeki bir koli alkollü içkiyi alarak uzaklaştı. Kısa süre sonra durumu fark eden Aydemir, polisi arayarak şikayetçi oldu. Kamera kayıtlarını inceleyen polis, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

'KASAYLA ALIP GÖTÜRDÜ'

Arife Aydemir, eşinin ameliyat olması nedeniyle dün akşam markette tek başına olduğunu, müşteri yoğunluğundan dolayı olayı fark etmediğini anlattı. Şüphelinin dışarıda şans oyunu oynadığını anlatan Aydemir, "İçeri girdi ve 'Bugün günlerden ne?' diye sordu. Ben de günü söyleyince, 'Yanlış oyun oynadım. Bunu düzelteyim' dedi. Tekrar dışarı çıktı. Kalabalıktı. Ben müşterilerle ilgileniyordum. Sonra dışarıdaki malzemelerin olmadığını fark ettim. Kameralardan izlediğimde erkek müşterinin alkollü içkileri kasayla alıp götürdüğünü gördüm" dedi.

Öte yandan, hırsızlık olayı marketin güvenlik kameralarına yansıdı. Marketten içeri girip işyeri sahibiyle konuştuktan sonra dışarı çıkan şüphelinin, bir süre oyalandıktan sonra kapının önünde duran bir koli alkollü içkiyi alıp götürdüğü görülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Şüphelinin markete girmesi

Market sahibiyle konuşup dışarı çıkması

Marketin önünde oyalanması

Kapının önünden alkollü içkiyi kendi bulunduğu yere alması

Bir koli alkollü içkiyi alıp gitmesi

Marketten genel görüntü

Market sahibi  Arife Aydemir'in açıklaması

Haber- Kamera: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),

=========================

Ayılara yem bırakırken mahsur kalan ekip, ateş yakarak ısındı

BİTLİS'te Nemrut Krater Gölü çevresinde yaşamını sürdüren 2 yavru ayı ve yaban hayvanları için doğaya yem bırakırken paletli aracın arıza yapması sonucu mahsur kalan 5 kişi, kurtarılmayı beklerken ateş yakıp ısındı. Ekipler, yem bırakma ve ısınma anlarını ise cep telefonlarıyla görüntüledi.

Doğa Koruma Milli Parklar İl Müdürlüğü'nden 3 kişi ile AFAD görevlisi 2 kişi, Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) kapsamında 'Mükemmeliyet Ödülü' alan 2 bin 250 rakımlı Nemrut Krater Gölü çevresinde yaşayan 2 yavru ayı ve diğer yaban hayvanlarına yem bırakmak için dün öğle saatlerinde bölgeye gitti. Yemi bıraktıktan sonra dönüşe geçmek isteyen ekibi taşıyan aracın palet kısmında arıza meydana geldi. Kar kalınlığının 1 metreyi aştığı bölgede mahsur kalan 5 kişi, yanlarında bulunan uydu telefonuyla yetkilileri arayarak yardım istedi. Bunun üzerine AFAD, UMKE, 112, Jandarma ve Özel İdare Müdürlüğü Karla Mücadele ekipleri, bölgeye sevk edildi.

Harekete geçen ekipler, saat 18.00 sıralarında 2 bin 250 rakımlı Nemrut Dağı'nın zirvesine ulaşmayı başardı. Ancak bölgede 1 metreyi aşan kar, ekiplerin daha fazla ilerlemesine olanak tanımayınca bu kez paletli kar aracı devreye sokuldu. Paletli kar aracıyla yaklaşık 2 saat sonra krater gölünün çanağına inen ekip, toplam 8 saat süren çalışmanın ardından mahsur kalan 5 kişiye ulaştı.

ATEŞ YAKARAK ISINDILAR

Mahsur kalan 5 kişinin, kurtarılmayı beklerken topladıkları odunlarla ateş yakarak ısınmaya çalıştığı ortaya çıktı. Ekip, doğaya yem bırakma çalışmalarını ve mahsur kaldıktan sonra yaktıkları ateş etrafında ısınırken yaşadıkları zorlukları cep telefonlarıyla görüntüledi.

GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ

HABER: Özcan ÇİRİŞ- Ceren KURTYE/BİTLİS,

=========================

Sokak köpekleri için Mamamatik yaptırdılar

TUNCELİ'de gönüllü olarak sokak hayvanlarının bakımını ve beslenmesini üstlenen Cihan Karaca, uzun zaman üzerinde çalıştığı sokak köpekleri için Mamamatik projesini, bir spor kulübünün sponsorluğunda hayata geçirdi. Hayvanseverler, kent merkezinde bir parka yerleştirilen Mamamatik makinesine attığı 1 TL karşılığında 200 gram mama alıp, hayvanların sokak köpeklerinin beslenmesine katkı sağlayabiliyor.

Kentte uzun yıllardır sokak hayvanlarının bakım, barınma ve beslenme sorunlarıyla ilgilenen ve bu yönde çalışmalar yapan Cihan Karaca, hazırladığı Mamamatik projesini kentte faaliyet gösteren Dersim Akademi Spor Kulübü'nün sponsorluğu ile tamamlayarak hayata geçirdi. Montajı tamamlanan ilk Mamamatik, kentin en işlek noktalarından çok sayıda sokak köpeğinin bulunduğu Seyit Rıza Meydanı'ndaki bir parka yerleştirildi. Mamamatik, günı şığı enerjisi ile çalıştığı için 24 saat boyunca açık kalabiliyor. Mamamatik'e hayvanseverler 1 TL demir para attığında 200 gram köpek maması alt kısmındaki kutuya düşüyor ve bölgede bulunan sokak hayvanları bu mamayı yiyebiliyor.

Projeyle ilgili bilgi veren Cihan Karaca, amacının kış aylarında yiyecek bulamayan sokak hayvanlarının beslenmesine katkı sağlamak olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Ben, Tunceli genelinde uzun zamandır sokak hayvanlarının sağlıklı beslenmesi ve korunması için çaba gösteriyorum. Sokak hayvanlarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için mutlaka beslenmeleri gerekiyor, bunun için de insan yardımına ihtiyaçları var. Özellikle kış aylarında yiyecek bulmaları çok zor. Kafamda tasarladığım Mamamatik projesini Dersim Akademi Spor Kulübü'nün desteği ile tamamlayarak hayata geçirdik. Medeni toplumlarda olması gereken bir proje bu. Biz de bunu herkes yaygınlaştırsın diye bir adım olarak attık. Bizim gücümüz 1 tane yapmaya yetti, inanıyorum özellikle belediyeler bu projeleri destekler ve birçok yere bu Mamamatikleri yerleştirerek sokak köpeklerinin beslenme sorununu ortadan kaldırırlar. Maliyeti çok yüksek değil. Gün ışığı enerjisi ile çalıştığı için elektrik sorunu da yok"

Mamamatik'in yapımını üstlenen Dersim Akademi Spor Kulübü Başkanı Suat Başaran ise "Toplumumuz sokaktaki ve doğadaki bütün hayvanlara karşı empatisi ve duyarlılığı yüksek bir toplum. Özellikle sokak hayvanlarının barınma ve beslenmesi konusunda zaman zaman olumsuz durumlar oluyor her yerde. Biz bu proje ile 1 TL gibi sembolik para ile bilinçlendirmeyi ve sokak hayvanlarına karşı ilgilerinin artmasını sağlamak için bir adım attık. Görüyoruz ki vatandaş duyarlı ve bu cihaz kendi kendisini finanse ediyor. Atılan paralar ile sokak hayvanlarına mama alınıyor ve da bizi mutlu ediyor. Umarım belediyeler bu projeyi daha da geliştirir ve yaygınlaştırır."

KÖPEKLER İÇİN SUMATİK DE KURULDU

Yine Cihan Karaca tarafından tasarlanan Sumatik de Mamamatik cihazının 20 metre yakınına kuruldu. Karaca, şehrin şebeke suyuna bağlı sistemde alt tarafta suyun aktığı bir bölümün olduğunu, suyun bir küp içinde biriktiğini, sokak hayvanlarının da bu sudan içtiğini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Cihan karaca sokak köpekleri ile birlikte Mamamatik'in yanına giderken

Mamamatik hazinesinde bulunana mamalar ile köpekler beslenirken

Cihan karaca  Mamamatik'i neden kurduklarını  ve çalışma düzenini anlatıyor

Sokak köpekleri beslenirken

Sokak köpekleri sumatik'te su içerken

Vatandaşlar mamamatik'e para atarken ve açıklamaları

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ferit DEMİR/ TUNCELİ,

============================

Öğrenciler tasarladıkları yazılımla yerli otomobile destek vermek istiyor

BURSA'nın İnegöl ilçesinde Kocatepe İlk ve Ortaokulu'ndaki 'Teknoloji Tasarım Atölyesi'nde eğitim gören öğrenciler, tasarladıkları projeyle yerli otomobile destek vermeyi hedefliyor.

Kocatepe İlk ve Ortaokulu'nun kendi imkanlarıyla kurduğu atölyede öğrenciler, yazılım ve kodlama eğitimi alıyor. Yerli otomobilden ilham kaynağı alarak çalışmalar yapan öğrenciler, robotik sistem dahilinde yaptıkları yazılımla kazaların önlenebileceğini söyledi. Araçta yer alacak sensör sayesinde, başka bir araçla yakınlaştığında ya da önlerine aniden herhangi bir canlı çıktığı zaman aracın durmasını sağlayacağı belirtilen yazılım için testler de başladı. Öğrencilerin küçük robotik araçlarda test ettiği yazılımda başarı sağlandı.

50 BİN LİRAYA MAL OLDU

'Teknoloji Tasarım Atölyesi' ile ilgili bilgi veren Kocatepe İlk ve Ortaokulu Müdürü Mahsuni Canbay, yaklaşık 2 ay önce atölyeyi kendi imkanlarıyla kurduklarını ve kısa süreçte sonuçlar aldıklarını kaydetti. Canbey, "Gelecekte memleketimize hizmet edecek bilim adamlarını ve mühendislerini yetiştirmeyi hedeflemekteyiz. Çünkü biz biliyoruz ki; bu milletin evlatlarına imkan ve fırsat verilirse yapamayacak ve başaramayacak hiçbir şey yoktur" dedi.

Atölyenin yaklaşık 50 bin liraya mal olduğunu ifade eden Canbay, "10 bilgisayarı bankaların desteğiyle, 10 tanesini de kendi imkanlarımızla aldık" diye konuştu.

HAYALLERİ, YAZILIMLARININ YERLİ OTOMOBİLDE KULLANILMASI

Teknoloji ve Tasarım Sınıfı Öğretmeni Levent Şanlı ise, yerli ve milli teknolojiye destek verecek programları hayata geçirdiklerini belirtti.

Öğrencilerden Samet Gazihan Özsoy ise, "Kazaların önlenmesi adına güzel bir yazılım yaptık. Yerli ve milli araçlarımıza yazılım konusunda destek vermek istiyoruz. Hayalimiz projemizin yerli otomobilde de kullanılması" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------

-Öğrencilerin çalışmalarından detaylar

-Testten detaylar

-Röportajlar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa),

===========================

Engelli genç, cep telefonu kullanarak kitap yazdı

GAZİANTEP'in Nurdağı ilçesinde yaşayan Friedreich Atasisi (FRDA) hastası Umut Yalvaç (21), cep telefonun not bölümünü kullanarak kitap yazdı. Yalvaç, satışa çıkardığı 'Umuda Yolculuk' adlı kitabında engellilerin pes etmediği sürece her şeyi başarabileceğini anlatıyor.

İçerisu Mahallesi'nde 5 çocuklu ailenin 4'üncüsü olan Umut Yalvaç, ilkokul 4'üncü sınıfta FRDA hastası olduğunu öğrendi. Ablaları Sevgi ve Nurgül Yalvaç'ı aynı hastalık nedeni ile kaybeden Umut Yalvaç, genetik olan hastalığı nedeni ile zaman içerisinde duyma, konuşma, yürüme bozuklukları yaşayarak hayatına tekerlekli sandalye ile devam etmeye başladı. Babası Ellez ve annesi Safiye ile birlikte yaşayan Umut Yalvaç, 3 yıl önce doktor olan ağabeyi Yusuf Yalvaç'ın kendisine hediye ettiği cep telefonunun not bölümünü kullanarak kitap yazmaya başladı. Bu süreçte tamamlanan 48 sayfalık 'Umuda Yolculuk' adlı kitaptan 1000 adet basıldı.

'KİTABIMDA SEVGİYİ ANLATTIM'

Kitabında mutluluğu anlattığını söyleyen Yalvaç şunları dedi: "Herkesin bir hikayesi vardır diyerek kitabımı elime aldığımda mutluluğu tattım. İlkokulda yakalandığım hastalık nedeniyle açık liseyi de sınavlara gitme zorluğu ve yorulmam nedeniyle bırakmak zorunda kaldım. İlkokulu bitirdikten sonra ağabeyimin cep telefonu hediye etmesi ve beni yazmaya yönlendirmesiyle yazamaya başladım. Kitabımda sevgiyi anlattım, her insan hayata biraz sevgi dolu bakarak mutlu olmalıdır diyerek yazdım. Kitabımı ilk elime aldığımda çok heyecanlandım, çok mutlu oldum. Mutluluğu hem yazarken, hem de kitabımı elime alınca tattım. Özellikle yazmamı isteyen ağabeyim Yusuf Yalvaç'a, kitabımın basılmasına ve basımına destek olan rehabilitasyon merkezine ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.ö

'BİZLER İÇİN DE UMUT OLDU'

Yalvaç'ın eğitim gördüğü rehabilitasyon merkezi öğretmenlerinden Pınar Budak ise, "Umut, kitabıyla engellerin gerçekten var olmadığını sadece insan zihninde var olduğunu bizlere hatırlattı. Umut, sürekli şiir ve yazılarını yazarken kendisini hep geliştirmeye çalışan, daha iyisini yapmaya çalışan biridir. Sadece kendisi için değil bizler için de umut oldu. Bize bakmak ve görmek arasındaki farkı gösterdi. Yeni yazıları üzerinde de çalışıyor. Umarım bu kitabıyla herkesin kalbine dokunur ve umudu ve inancıyla diğer öğrencilere de örnek olurö dedi.

FRİEDREİCH ATAKSİSİ NEDİR?

Genetik bir hastalık olduğu bilinen Friedreich Ataksisi, insan DNA'sında bulunan 9'uncu kromozomdaki bozukluk nedeniyle ortaya çıktığı belirtilmektedir. 1860 yılında ilk kez Alman doktor Nikolaus Friedreich tarafından tanımlanan Friedreich Ataksisi, ismini de bu şekilde almıştır. Friedreich Ataksisi, sinir sisteminde hasara neden olan ilerleyici bir hastalıktır. Zaman içinde konuşma bozuklukları, yürüme bozuklukları ve denge kaybı gibi sorunlara neden olur. Neden olduğu fiziksel engellerin yanı sıra kalp ve şeker hastalığına davetiye çıkaran Friedreich Ataksisi, genetik bir hastalıktır.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Rehabilitasyon merkezi

Öğretmenler ile Umut Yalvaç'ın sohbeti

Öğretmen Kitapta şiir okuması

Umut Yalvaç ile röp

Genel ve detay görüntüler

Haber: Kadir ÇELİK/İSLAHİYE (Gaziantep),

============================

Orman Mühendisi fotoğrafladı Egeli akademisyen literatüre kazandırdı

İZMİR Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yıldırım, orman mühendisi Rasim Çetiner'in fotoğraflayarak kendisine ulaştırdığı farklı bir Yünlügelin (Rindera) fotoğrafından yola çıkarak dünyada sadece Denizli'nin Çameli ilçesi sınırlarında bulunan 'Denizli Yünlügelini' isimli yeni türü keşfetti. Hazırladığı bilimsel makale yayınlanarak bitkiyi dünya literatürüne kazandıran Doç. Dr. Yıldırım'ı ziyaret eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, "Bu tür çalışmalar, sadece bilimsel anlamda araştırma üniversitesi hedeflerimize katkı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda da insanlığa ve ülkemize ekonomik anlamda katma değer sağlıyor" dedi.

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yıldırım, yeni bir bitki türünü daha bilim literatürüne kazandırdı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, çalışmalarla ilgili ziyaret ettiği Doç. Dr. Yıldırım'dan bilgi aldı. EÜ Botanik Bahçesi ve Herbaryum Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu üyesi de olan Doç. Dr. Yıldırım, bitkiyi ilk olarak, Denizli Orman Bölge Müdürlüğü'nde görev yapan orman mühendisi Rasim Çetiner'in tespit edip fotoğrafladığını söyledi.  Hem arazi hem de laboratuvarda yaptıkları incelemeler sonucunda bitkinin dünyada yalnızca Denizli'nin Çameli ilçesi sınırlarında bulunduğu belirlediklerine dikkat çeken Doç. Dr. Yıldırım, bitkinin Türkçe adını 'Denizli Yünlügelini' olarak belirlediklerini söyledi. Doç. Dr. Yıldırım, yeni türün bilimsel adını ise bitkiyi ilk bulan kişi olan Rasim Çetiner'e atfen 'Rindera cetineri' olarak bilim dünyasına kazandırdıklarını kaydetti.

'BİTKİNİN İNSANLIK YARARINA KULLANIMI ARAŞTIRILACAK'

Türkiye çapında yeni türlerin keşfedilmesi adına çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Doç. Dr. Yıldırım, son olarak keşfettikleri 'denizli Yünlügelini' türüne ilişkin bilgiler verdi. Doç. Dr. Yıldırım, "Bu bitkinin dünyada şu ana kadar keşfedilmemiş 'Yünlügelin' dediğimiz 'Rindera' cinsine ait bir tür olduğunu fark ettik. Bitkiyle ilgili hazırladığımız makalemiz yayınlandı ve bitkimizi bilim dünyasına kazandırdık. Bu grup enteresan bir grup çünkü çok fazla tür sayısı mevcut değil. Dünyada 25 kadar türü mevcut, bunlardan 'Denizli yünlügelini' ile birlikte ülkemizde 5 türü oldu. Bu türlerden ise 3'ü yalnızca ülkemizde görülen endemik türlerdir. Son olarak keşfettiğimiz bitki de ülkemizin endemiklerinden ve dünyada sadece Denizli'nin Çameli ilçesi sınırlarında Toroslar'ın bir uzantısı olan dağın zirvesinde yer alıyor. Bitkiyi 2 bin 200 rakımda topladık. Bu bitkilerden elde edilen kimyasal içeriklerden özellikle 'alkaloid' olarak bilinen çalışmalarında içinde özellikle 'naftakinon' olarak bilinen maddelerin kanser hücre hatları üzerinde çok önemli öldürücü etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Bu tarz çalışmalar halen devam ediyor. Keşif safhasından sonra bir sonraki amacımız da bu bitkinin bu tarz bir kimyasal içeriğe sahip olup olmadığını belirleme yönünde çalışmaları planlamaktayız. Bitkinin popülasyonuna zarar vermeyecek şekilde, hem alanında bitkiyi koruyup hem de içeriğinde insanlık yararına her hangi bir olumlu sonuç verecek içerik var mı bunu bulmaya çalışacağız" diye konuştu.

'ÜNİVERSİTEMİZİN HEDEFLERİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA'

Daha önce de birçok bitki türünü literatüre kazandıran Doç. Dr. Yıldırım'ı çalışmalarından dolayı tebrik eden Rektör Budak, "Hasan hocamız koordinesinde yapılan çalışmalar tamamlandı ve makale yayınlanarak bitki dünya bilimine kazandırıldı. Bu bitkinin içeriğiyle ilgili de çeşitli hastalıkların tedavisine yönelik çalışmalar yapılıyor. Ege Üniversitesi'nin amacı araştırma üniversitesi olmak. Araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda yapılan bu çalışmalar çok değerli. Çalışmalar, sadece bilimsel anlamda araştırma üniversitesi hedeflerimize katkı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda da insanlığa ve ülkemize ekonomik anlamda katma değer sağlıyor. Üniversitemize ve ülkemize katkı sağlayacak projelerin içinde yer alan hocalarımızın her zaman yanlarındayız. Maddi ve manevi desteklerimiz her zaman sürecek" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber: İZMİR,

============================

'Deniz kumunun inşaatlarda kullanılması tehlikeli'

EDİRNE'nin Keşan ilçesi Mecidiye köyü muhtarı Ali Balaban'ın, Saros Körfezi'nde 1'inci derece sit alanı olan İtalyan Koyu'ndan kumları kaçak olarak alıp, muhtarlık ve tüzel kişiliğe ait otel inşaatında kullandığının ortaya çıkmasının ardından, uzmanlar deniz kumunun inşaatlarda kullanılması halinde yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çekti. İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilcisi Nihat Çolak, "Maalesef deniz kumunun inşaatlarda kullanılması çok büyük sıkıntılar ve tehlikeler içerir. Bunun bilinçsizce alınması, inşaat malzemesi olarak kullanılması çok büyük sıkıntılara yol açabilir" dedi.

Keşan'a bağlı Mecidiye köyündeki Saros Körfezi'nde 1'inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan ve 'İtalyan Koyu' olarak bilinen bölgeden kaçak kum alındığı yönünde İlçe Jandarma Komutanlığı'na ihbarda bulunuldu. Bunun üzerine bölgede inceleme yapan jandarma ekipleri, sahil kumunun, kamyonlarla Mecidiye köyü muhtarlığınca alındığını tespit etti. Kumlar nedeniyle çökmelerin meydana geldiği sahil, jandarma tarafından şerit çekilerek, girişe kapatıldı. Jandarma ekiplerince gözaltına alınan köy muhtarı Ali Balaban, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıkta avukatı ile birlikte ifade veren muhtar Balaban, kum almanın suç olduğunu bilmediğini öne sürdü. Savcılıkça serbest bırakılan muhtar Ali Balaban hakkında 'Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet'ten başlatılan soruşturma sürüyor.

'SUÇ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM, OTEL İNŞAATI İÇİN KULLANDIK'

Mecidiye köyünün muhtarı Ali Balaban, kumun alınmasının suç olduğunu bilmediğini savunarak, "Bilseydim almazdım, aldığımız kumları köy muhtarlığı ve köy tüzel kişiliğine ait olan otel inşaatında kullandık. Eski belediye binasını köyümüze otel olarak kazandırmak için restorasyona başladık. Bu restorasyon sırasında da bizim tadilat için kuma ihtiyacımız oldu. Oradan kum alarak otel inşaatımızın restorasyonu için getirdim. Şu an adli soruşturma devam ediyor. Kamu malı olan kumu, kamu malı olan Mecidiye köyü muhtarlık binasının ve muhtarlığa ait binaların restorasyonu için aldık. Ben kamu görevlisiyim. Kumu kullandığımız yer de kamu malı. Oradan kum alınmasının yasak olduğunu bilmiyordum. Bilseydim almazdım. Bize gelip de aldığınız kumu yerine götürün, diyen de olmadı" açıklamasını yaptı.

'BÜYÜK SIKINTILAR VE TEHLİKE İÇERİR'

Saros Körfezi'nden kaçak alınan kumun inşaatlarda kullanıldığının ortaya çıkmasının ardından uzmanlar, bu durumun tehlike oluşturduğunu söyledi. İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilcisi Nihat Çolak, Saros Körfezi'ndeki olayı öğrendiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Burada bizim mesleğimiz açısından önemli olan bunun deniz kumu olması. Maalesef deniz kumunun inşaatlarda kullanılması çok büyük tehlikeler içerir. Bunun bilinçsizce alınması, inşaat malzemesi olarak kullanılması çok büyük sıkıntılara yol açabilir. Deniz kumu, içeriği gereği yaklaşık yüzde 30 deniz suyu, yüzde 30 kadar da tuz ihtiva ettiği için, bu deniz kumunda da hem tuz kalıntıları vardır, hem de midye kabukları, organik malzemeler ve içerisinde bir çok istenmeyen malzemeler barındırır. Yıkanmadan, işlemden geçmeden, elenmeden bir kumun inşaatta yapı malzemesi olarak kullanılması son derece tehlikelidir. Hele hele deniz kumu olunca bu daha da büyük tehlikeler yaratır. Burada tahminimiz, kullanılan kumun bir taşıyıcı beton malzemesinde değil de, harç veya sıva gibi bir harç yapımında kullanıldığını tahmin ediyoruz anladığımız kadarıyla. Fakat bu da son derece tehlikeli bir durum. Bunun zararını kendi yapılarında ileride göreceklerdir. Sıvaların dökülmesiyle, patlamasıyla, çatlamasıyla karşılaşacaklardır."

'ANALİZ EDİLMESİ GEREKİR'

Çolak, deniz kumunun yapılarda, elenmeden, işlenmeden, analiz edilmeden kullanılmaması gerektiğini belirterek, "Öncelikle kesinlikle bir analiz edilmesi gerekir, eleme - yıkama işlemine tabi tutulması gerekir. Daha sonra dane çapına, kumun niteliğine göre de bir yapı malzemesi olarak kullanılmasına karar verilebilir. Ama bir çok işlemden geçmesi gerekir. Geçmediği takdirde de yapılarımızda büyük hasarlara, sıkıntılara, yapısal bozulmalarla karşılaşılabilir. Yapılarda harç olarak kullanılacak kumun özellikleri farklıdır. Resmi, tanımlanmış, analiz edilmiş, içerisinde ne olduğunu bildiğimiz kumun kullanılması gerekir. Burada aslında deniz kumunu hiçbir işleme tabi tutmadan bilinçsizce kullanılması muhtemelen yapılarında bir takım çatlak ve bozulmalara sebep olacaktır fakat burada daha kötüsü doğaya verilen çok büyük bir zarar söz konusudur. Telafisi mümkün olmayan bir zarar verilmiştir. Burada doğaya verilen zarar, kendi yapısına verilen zarardan çok daha büyüktür" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Saros Körfezi'nde kum alınan bölge

-Oluşan çukarlar

-Körfezden detaylar

-Alınan kumların kullanıldığı otel binası

-Kumların kullanıldığı muhtarlık binası

-Muhtar Ali Balaban'ın açıklaması

-Binalardan detaylar

-İnşaat Mühendisi Çolak ile röp.

-Detaylar

Haber-Kamera: Olgay GÜLER/EDİRNE,

=========================

İlk ve ortaokul öğrencilerine zeka oyunları seti hediye ettiler

Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölümü öğrencileri, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine zeka oyunları seti hediye etti.

Oltu Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölümü öğretim görevlisi Ferdi Ayaz ve öğrencileri 'Köy Okullarında Zeka ve Akıl Yürütmeye Yönelik Zeka Oyunları Uygulama' projesi hazırladı. Kırsaldaki ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan proje kapsamında öğretim görevlisi Ayaz ve öğrencilerince temin edilen zeka oyunları bulunan set, Orcuk Mahallesi'ndekt ilkokul ve ortaokul öğrencilerine dağıtıldı.

Okullarda zeka sınıfları oluşturulacağını belirten proje sorumlusu Öğretim Görevlisi Ferdi Ayaz, çalışmalarının Atatürk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi tarafından desteklendiğini söyledi. Orcuk'taki ilk ve ortaokulda zeka oyunları sınıfı oluşturacaklarını vurgulayan Ayaz, "Projemizin ilk uygulamasını yaptık, çocuklarımıza 20'ye yakın oyun kazandırdık. Çocuklarımız burada sıkılmadan çeşitli oyunlar oynayacaklar" dedi.

Küçük Orcuk Köyü Ortaokulu Müdürü Ömer Sayan, "Çocuklarımızın zeka gelişimine katı sağlaması için zeka oyunları sınıfı oluşturduk. Üniversitedeki arkadaşlarımız böyle proje yapıyorlamış bizi buldular çok teşekkür ederim kendilerine böyle bir sınıf ortamıyla bu dersleri işleyelim dedik. Çeşit çeşit oyunları getirdiler. Çocuklarımızın zaten çok  oyun imkanları yok. Bu sayede hem zekalarını geliştirecekler hemde iyi vakit geçirecekler" diye konuştu.

Küçük Orcuk Köyü Ortaokulu öğrencilerinden Esmanur Demir, üniversiteli ağabeyi ve ablalarına teşekkür ederek "Artık okulumuza geldiğimizde teneffüslerde canımız sıkılmayacak" derken, Edanaz Çevik, yeni oyun setleriyle bol bol oyun oynayacaklarını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Okul tabelesı

-Öğrenciler okul bahçesinde oynamaları

-Üniversitelerinin okula girişleri

-Oyuncakları açmaları

-Öğrenciler oyunlarla oynamaları

-Öğrencilerin oynamaları

-Proje sorumlusu araştırma görevlisi Ferdi Ayaza Röp

-Üniversite öğrencisi röp

-Okul müdürü röp

Haber-Kamera: Murat AYDIN / OLTU (Erzurum),

=========================

Kontrolsüz şekilde yokuş aşağı giden bebek arabasını durduran genç faciayı önledi

BURSA'da ara sokaktan kontrolsüz şekilde yokuş aşağı yola doğru giden bebek arabasını koşarak durduran genç, muhtemel bir facianın önüne geçti.

Olay, geçtiğimiz günlerde merkez Osmangazi İlçesi Koğukçınar Mahallesi'nde meydana geldi. Arkadaşlarıyla sohbet ettiği sırada ara sokaktan yokuş aşağı yola doğru giden bebek arabasını gören Erman Day (27), bebek arabasının peşinden koştu. Yola girmeden bebek arabasını durduran Day, olası faciayı önledi. İçerisinde bebek bulunan arabayı annesine teslim eden genç mahalleli tarafından takdir topladı.

Olay anı bir iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

-Olay anı güvenlik kamerası

Haber-Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,

===========================

Bulduğu çantadaki 5 bin 500 lirayı harcayan kişi yakalandı

KAHRAMANMARAŞ'ta, yolda bulduğu kadın çantasını sahibine teslim etmek yerine içindeki 5 bin 500 lira para ve altını harcayan Adnan T. (53), polis tarafından yakalandı. Gözaltına alınan şüphelinin çantayı alması ve paraları sayması güvenlik kameralarına yansıdı.

Olay, pazartesi günü şehir merkezindeki en işlek caddelerden birinde meydana geldi. Emekli öğretmen Seher D. (75), bir akrabasının aracından inip bir süre gittikten sonra çantasının yanında olmadığını fark etti. Düşürmüş olabileceğini düşünen Seher D., yaklaşık 5 bin 500 lira para, yarım altın ve cep telefonu bulunduğunu belirttiği çantasının bulunması için polisten yardım istedi. Dulkadiroğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, çevredeki güvenlik ve MOBESE kamerası görüntülerini inceledi.

Yapılan araştırmada, Seher D.'nin ışıklarda düşürdüğü çantasının bir kişi tarafından alındığı tespit edildi. Çantayı alan kişinin çok sayıda suç kaydı olan Adnan T. olduğunu belirleyen polis, şüpheliyi evine düzenlediği operasyonda gözaltına aldı.

Üzerinden kadının cep telefonu ile bir miktar para çıkan şüpheli, paranın büyük bir kısmını harcadığını söyledi. Çantayı alması ve paraları sayması güvenlik kameraları tarafından da kaydedilen Anan T., adliyeye sevk edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Polis otosu

Şüphelinin hastaneye getirilmesi

Polis otosuna bindirilmesi

Polis otosunun gidişi

Adnan T.'nin çantayı alması

Paraları sayması

Haber: Ömer KOÇ/KAHRAMANMARAŞ,

===========================

Ata sporu cirit Bayburt'ta yaşatılıyor

BAYBURT'ta düzenlenen etkinliklerle, ata sporu atlı cirit, tanıtılıp, genç nesillere aktarılmaya çalışılıyor. Kentte eksi 15 derecede, karla kaplı zeminde cirit gösterisi yapan sporcuların yarışları nefes keserken, cirite, yöre halkının yanı sıra kent ziyaretçileri de yoğun ilgi gösteriyor.

Bayburt'ta, atın ve insanın mücadelesine dayanan, erliğin göstergesi olarak yüzyıllar öncesinden günümüze gelen Ata sporu cirit geleneğinin unutulmaması için mücadele veriliyor. Türklerin yüzyıllardır Orta Asya bozkırlarında savaşa hazırlık için oynadığı cirit geleneği bölgede yaşatılmaya çalışılıyor. Kentteki tüm köylerde oynanan ve rakibin affedildiği tek spor olma özelliği bulunan cirit, vatandaşlar ve kenti ziyarete gelenlerin de büyük ilgisini görüyor. Cirit sporu için hazırlanan atlar da sahipleri tarafından maç öncesi sıkı bir antrenman programına tabii tutup, müsabakaya hazır hale getiriliyor. Kış aylarında kar üzerinde cirit oynayan sporcular, hem kıyasıya mücadele ediyor, hem de atalarından gelen bu sporu, zorlu koşullara rağmen gelecek kuşaklara aktarmak için çaba gösteriyor.

KAR ALTINA CİRİTE İLGİ

Kentte, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2020 yılının ilk cirit müsabakası da, izleyenlerin ilgi odağı oldu. Bayburtspor'un başkanı merhum Kurban Yazoğlu anısına Belediye Cirit Sahası'nda düzenlenen organizasyonda; cirit gösterileri nefes kesiyor. Hava sıcaklığının eksi 15 olmasına aldırış etmeyen Bayburtlular, kar yağışı ve soğuk havaya rağmen, yarışları, büyük bir heyecanla izliyor.

'CİRİT BİZİM İÇİN VAZGEÇİLMEZ'

Bayburt Atlı Spor Kulübü Başkanı Arif Köprücü, bu sene 6 takımın katılımıyla ilk kez cirit ligi düzenlediklerini belirterek, "Çok güzel etkinliklere imza attık. Bayburt Atlı Spor Kulübü sporcularını tebrik ediyorum. Bayburt'ta, kışlar çok sert geçiyor ama buna rağmen cirit bizim için vazgeçilmez. Özellikle kış aylarının vazgeçilmez sporu ve bu spor kışın çok daha farklı oluyor. Elimizden geldiği kadarıyla bu geleneği yaşatmaya çalışıyoruz" dedi.

KARLI ZEMİNDE ATLAR ISINDIRILIYOR

Bayburt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde okuyan ve müsabakalarda cirit oynayan Emirhan Görücü (14) de her hafta sonu cirit oynamaya geldiğini belirtti. Sporcu Kadir Köprücü ise her mevsim cirit oynadığını ifade ederek, "İlk olarak ciridin oynanacağı karlı zeminde atlar ısındırılıyor ve zemindeki karlar çiğnenerek eziliyor. Daha sonra ise müsabaka başlıyor. Cirit meraklıları da alkış ve sloganlarla takımlarını destekliyor. Bu bizim vazgeçilmez geleneğimiz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Drone çekimi

-Cirit yarışlarından detaylar

-Bayburt Atlı Spor Kulübü Başkanı Arif Köprücü ile röportaj

-Cirit sporcularıyla röportaj

Haber-Kamera: Murat SÖYLEMEZ/Bayburt,

=========================

Kişilik tiplerine göre üniversite tercihi yapıyorlar

İZMİR'deki özel eğitim kurumunca, Türkiye'de iki pilot okulda uygulanan ve bir kişilik analiz yöntemi olan 'enneagram' sistemi kullanılarak öğrencilere eğitim veriliyor. Dünyaya bakış açılarına göre dokuz farklı kişilik tipinden birine yönelik eğitim alan öğrenciler, üniversite tercihlerini de bu doğrultuda gerçekleştiriyor. Böylelikle öğrencilerin kariyerlerinde daha başarılı olmaları hedefleniyor.

İzmir'deki bir eğitim kurumunca, Türkiye'de ilk kez Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından gündeme getirilen ve şu an yalnızca iki pilot okulda uygulanan bir çeşit kişilik analiz yöntemi olan 'Enneagram Kişilik Sistemi' kullanılarak eğitim veriliyor. Yöntem kapsamında, 105 soruluk bir testi çözen ve sonucuna göre 'başarı odaklı', 'mükemmeliyetçi', 'güvenilir', 'özgün', 'yardımsever', 'araştırmacı', 'iddialı', 'yenilikçi' ve 'barışçı' olmak üzere dokuz farklı kişilik tipinden birine yakın olduğu tespit edilen öğrenciler, eğitimlerini bu tiplere uygun olarak alıyor. Kişilik tipinin uygun olduğu mesleklere psikolog eşliğinde görüşmeler yapılarak yönlendirilen öğrencilerin, bu yöntemle daha başarılı olması hedefleniyor.

İzmir'de 'enneagram' temelli eğitimi ilk kez uygulayan isim olan Eğitim Uzmanı Ercan Ağlamış, "Üniversite tercihlerinde genellikle aile başka, öğrenci ise başka bir alan istiyor. Öğrencinin aslında hangi alanda mutlu ve başarılı olacağını ise kimse bilmiyor. Böyle bir ortamda sağlıklı ve doğru tercih yapmayı ise Enneagram Sistemi sağlıyor. Öğrencilerin mizaç özellikleriyle meslekler arasında bağlantı kuruluyor. Enneagram Testi'nde, testin güvenilirliğinin sağlanması için bazı kilit sorular bulunuyor. Tutarlılık oranı yüzde 70'in altına indiği zaman testi tekrarlıyoruz" dedi.

'AMAÇ KENDİLERİNİ KEŞFETMELERİ'

Enneagram'ın dokuz  ayrı kişilik tipini inceleyen, mizacı ölçen bir sistem olduğunu vurgulayan Ağlamış, "Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından gündeme getirilen bu yöntem, şu an Türkiye'de yalnızca iki pilot okulda uygulanıyor. Bu sistemin maliyetli olması nedeniyle tüm devlet okullarına hızlıca yayılması kolay değil. Öğrencilerimiz test sonrasında kendilerini keşfettiklerini söylüyorlar. Burada önemli olan kendilerini keşfetmeleri ve kariyer basamaklarını da bu doğrultuda tırmanmaları" diye konuştu.

'SADECE EĞİTİM DEĞİL EVLİLİK VE İLİŞKİ, İŞ YAŞAMI KONULARINDA IŞIK TUTUTUYOR'

Bu modelin kişiliğe bir ışık tutup, kör noktaları gösterdiğine dikkati çeken Enneagram Kişilik Sistemi'nin temsilcilerinden Fatih Aydın, "Bu eğitim kurumunda öncelikle meslek seçimi ve kariyer planlama konusunda enneagramdan faydalanıyoruz. Birçok araştırmaya göre öğrencilerin çoğu yanlış bölüm tercih ediyor. Geçici ilgiler, sadece para ve dönemsel algılar bireyi yanlış tercihe itiyor. Mizaç, karakter ve kişilik özelliklerimiz ise çok fazla değişmiyor, temelde kalıcı oluyor. Bunları tanıyıp, merkeze alırsak doğru bir kariyer planlaması yapabiliriz. Bu model aslında bizim topraklarımızdan çıkmış ve dünyaca ünlü otoriteler tarafından kullanılan bir model. İnsanlar 15 dakika içinde kendi raporunu alabiliyor. Yalnızca eğitim değil, evlilik ve ilişki, iş yaşamı konularında da ışık tutuyor" dedi.

'ARTIK EMİN OLDUM'

Testi uygulayan 12'nci sınıf öğrencilerinden Yaren Çetin, "Sorular insanın kendini tanımasını sağlıyor. Bazı sorularda tereddüt ettim. Sonuçta ise 'Barışçıl' çıktım. Yüzde 74 tutarlılık oranım vardı. Barışçıl, hem memnuniyetçi yönü fazla olan hem de uzlaşmacı bir kişiliği ifade ediyor. Bu doğrultuda en çok mutlu olacağım mesleklerin ise psikoloji, sosyoloji, hukuk gibi meslekler olacağını öğrendim. Bu meslekler daha önce de hedefimdi ve bu testle birlikte artık emin oldum" diye konuştu.

Testi çözen bir diğer öğrenci İhsan Altınok(18) ise, şunları söyledi:

"Bu testle kendimi tanımadığımı anlamış oldum. Testin sonucunda tip 6 yani 'Güvenilir' olarak kişiliğim tespit edildi. Bu doğrultuda da mühendislik ve tıp gibi dallara yatkın olduğumu öğrendim."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Öğrencilerle röp.

-Testi çözen öğrencilerden görüntü

-Enneagram Kişilik Sistemi'nin temsilcilerinden Fatih Aydın ile röp.

-Eğitim Uzmanı Ercan Ağlamış ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

=========================

Eşine yardımla başladı, azmiyle aranan usta oldu

MANİSA'da, Hatice Şeşen (47), eşine yardım etmek için başladığı elektronik eşya tamirinde, merakı, becerisi ve azmiyle erkeklere taş çıkarıp, kentte aranan usta oldu.

Gördes'te evinin bahçesinde halı dokuyan 2 çocuk annesi Hatice Şeşen, elektronik eşya tamircisi eşi Rıfat Şeşen'e (51) destek için yardım etmeye başladı. Gün geçtikçe tamirat işini öğrenen Hatice Şeşen, 10 yıl önce eşiyle birlikte Şehzadeler ilçesinde dükkan açtı. İşin yükünü üstlenen Hatice Şeşen, becerisi ve azmiyle erkek meslektaşlarına taş çıkardı. Kilolarca ağırlığa sahip beyaz eşya malzemelerini söken, tamir eden ve müşterilerine teslim eden Hatice Şeşen, aranan bir usta oldu. Kadınların kimseye muhtaç olmamasını dileyen Hatice Şeşen, şöyle konuştu:

"Önce eşimle birlikte malzemeleri tanıdım. Onunla malzemeleri söküp taktım. Sürekli izleyip öğrendim. Şimdi çamaşır, bulaşık makinesi, klima, kombi, buzdolabı tamiratını yapıyorum. Makineleri söküp takıyorum, topluyorum. Eşim emekli oldu. Bana arada yardımcı oluyor" dedi. Dükkana gelen müşterilerin kadın tamirciyi gördüklerinde şaşırdıklarını söyleyen Şeşen, "Usta nerede?' diyorlar. 'Benim' diyorum. Önce temkinli yaklaşıyorlar sonra işi yapınca 'vay be' diyorlar. Çoğu insan takdir ediyor. Erkeklerin daha sağlam yapacağını düşünüyorlar. Ben işimi çok seviyorum. Kadınlar yapamayacaklarını düşünmesin. İstemek önemli. Ben muhtaç olmaktan çok korkarım. Kimseye muhtaç olmayalım."

Hatice Şeşen'in eşi Rıfat Şeşen de yıllarca birlikte çalıştıklarını ve eşine iş konusunda güvendiğini söyledi. Rıfat Şeşen ise, "Eşimle gurur duyuyorum. Kadınların da bu tarz meslekleri yapabilmesi çok güzel bir şey" dedi.

MÜŞTERİLERDEN TAM NOT

Beyaz eşyalarını sürekli tamir için Hatice Şeşen'e getirdiğini anlatan Terzi Ceyhun Okol (35), "Ben buraya beyaz eşyamı tamire getirdiğimde Hatice ablayı karşımda görünce şaşırdım. 'Siz mi yapacaksınız' dedim. 'Evet' deyince tereddüt ederek bıraktım ama sonunda tamir edildiğini görünce şaşırdım ve takdir ettim" dedi. Bir diğer müşteri telefon tamircisi esnafı Mustafa Yıldırım (47) ise "Hatice hanımın yaptığı iş bizim için gurur verici bir olay. Bir kadının her şeyi başarabileceğinin, her şeyin üstesinden gelebileceğini kanıtlamasıdır. Bu işlerin sadece erkeklerin yapamayacağını gördük. Kendisini tebrik ediyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

Hatice Şeşen'in dükkanından genel görüntü

Hatice Şeşen'in çamaşır makinesi tamirinden görüntüsü

Hatice Şeşen'in çalışmasından genel görüntü

Hatice Şeşen, eşi Rıfat Şeşen röp.

Müşteriler Ceyhun Okol ve

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA,

=========================

Ahşaptan yaptığı ürünlere Bulgaristan'da yoğun talep

TEKİRDAĞ'ın Ergene ilçesinde, 23 yıllık marangoz ustası Hasan Özlem (60), Bulgaristan'dan bir müşteriye yaptığı ahşap vazo sonrası siparişlere yetişemiyor. Yaptığı işlerden kalan parçalar ile ağaç sanatı yaptığının altını çizen Hasan Özlem, "Ben ağaca hayat veriyorum. Bir vazo da 400 parçanın birleşmesiyle oluyor" dedi.

Bulgaristan'dan, 1992 yılında Türkiye'ye gelerek Ergene ilçesine yerleşen evli ve 2 çocuk babası marangoz ustası Hasan Özlem'in kapı, dolap ve gardırop gibi eşyaların yanı sıra arta kalan malzemelerle ahşaptan yaptığı vazo ve bardaklar yoğun ilgi görüyor. Alışveriş için şehre gelen Bulgaristan vatandaşlarının ürünlere ilgi gösterdiğini belirten Özlem, özellikle Bulgaristan'dan gelen taleplere yetişmekte zorlandığını kaydetti.

'AĞACA HAYAT VERMEKTEN MUTLUYUM'

Ağaca hayat vermekten mutlu olduğunu belirten Özlem, "1996 yılında marangoz dükkanı açtım. Kapı, dolap ve gardırop yapıyorum. Neden bardak yapmıyorum diye düşündüm. Sonra bardak yaptım. Vitrine koydum. Bardaklar satıldı. Sonra tekrar yaptım ve başka ne yapabilirim dedim. Desenli olarak iki ağacı birleştirip tabak yapmaya başladım. Derken fıçı, vazo yaptım. Vazo için kendime göre küçük bir torna makinesi yaptım. Sonra değişik boylarda vazo yapmaya başladım. Talepler artmaya başladı. Vazo ve bardaklara Bulgaristan'dan çok talep geldi. Bu arada diğer işlerimi de yapıyorum onları da aksatmıyorum" dedi.

'AĞACA HAYAT VERMEK ÇOK FARKLI BİR DUYGU'

Yaptığı işlerden kalan parçalar ile ağaç sanatı yaptığının altını çizen Hasan Özlem, "Ben ağaca hayat veriyorum. Bir vazo da 400 parçanın birleşmesiyle oluyor. Bu parçaların her birini tek tek yapıştırdıktan sonra tornada bu hale getiriyorum. Yolda gördüğüm ağaç parçalarını alıp onlara hayat veriyorum. Baktığım zaman vazomu, yoksa tabak mı olacak diye anlayabiliyorum. Bir ağaca hayat vermek çok farklı bir duygu. Ben çok mutluyum. Sobada yanacak bir ağacı alıp onu değişik objelerde değerlendirip hayat veriyorsunuz. Bu bana çok mutluluk veriyor. Ben kalan parçaları yakmıyorum. Topladığım parçaları biriktirip bir gün lazım olur diye saklıyorum" dedi.

Mesleğe olan ilginin azaldığını ve çırak yetiştiremediğini ifade eden Özlem, "Çırak yetişmiyor. Dört beş senedir çocuklar bile gelip, 'uçurtma çıtası var mı?' diye sormuyor. Çırak maalesef yok. Herkes masa başı, kravatlı işte çalışmak istiyor. Benim hayalim gençleri yetiştirmek. Onlara ahşap sanatını sevdirmek. Gelsinler sorsunlar, 'nasıl yapıyorsun?' diye. Ben de onlara hepsini anlatırım. Meslek saklamak olmaz. Bu ahşap işiyle uğraşsınlar çok isterim" diye konuştu.

'İLÇEMİZ İÇİN BÜYÜK KAZANÇ'

Ergene Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Cebeci ise, "Bu  marangoz atölyesi önünde geçerken yapılmış tabakları gördüm ve içeriye girdim. Çok güzel yapılmış, vazo, el arabası, biblolar, bardaklar ve tabakları gördüm. Çok mutlu oldum. Bu ilçemiz için sanatsal anlamda büyük bir kazanç. İlçemizde sektör olabilme anlamında bir çalışma başlattık. Burada hakiki ahşap sanatı yatıyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Marangoz dükkanında çalışma

-Vazo yapımı,tabak ve ürünlerin yapılması

-Hasan Özlem ile röp.

-Başkan Yardımcısı Mehmet Cebeci ile röp.

-Ürünlerden detaylar

-Yapılmış ürünlerin sergilenmesi

-Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ERGENE(Tekirdağ),

==============================

Çaldıran buz tuttu

DOĞU Anadolu Bölgesi'nde etkili olan soğuk hava, Türkiye'de sıcaklığın en düşük olduğu bölgelerden Van'ın Çaldıran ilçesinde, hayatı olumsuz etkiliyor. Hava sıcaklığının sıfırın altında 23 dereceye kadar düştüğü ilçede her yıl olduğu gibi ağaçlar kırağı, akarsu ve dereler ise buz tuttu.

Bölgede, kar yağışının ardından etkili olan soğuk hava, yaşamı olumsuz etkiliyor. Türkiye'deki en düşük sıcaklığın 9 Ocak 1990 tarihinde sıfırın altında 46.4 derece olarak ölçüldüğü Van'ın Çaldıran ilçesinde, bu yıl da kış zorlu geçiyor. Çaldıran'a 12 kilometre uzaklıktaki Bezirhane Mahallesi'nde hava sıcaklığı sıfırın altında 23,1 dereceyi gördü. Etkili olan soğuk nedeniyle yaşam durma noktasına geldi. İlçede soğuk hava nedeniyle, ağaçlar, sular, çatılar dondu. Van'a 110 kilometre uzaklıktaki ve denizden 2 bin 50 metre yükseklikteki ilçede soğuk hava nedeniyle tarım faaliyetleri de kısıtlı yapılıyor.

Meteoroloji yetkilileri, Çaldıran'ı 8 Ocak günü Türkiye'nin en soğuk ilçesi olarak kayıtlara geçirdi. Yılın 6 ayını kar altında geçiren Çaldıran'da hava sıcaklığı, Temmuz ve Ağustos ayları dışında geceleri sıfırın altında ölçülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Buz tutan ağaçlar

-Çatıları buzlu evler

-Muhabir anonsu

-Buz tutan çamaşırlar

-Evler, çevre ve ağaçlardan genel detaylar

Haber: Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/ÇALDIRAN (Van),

===============================

Bu müzede 240 hayvan ırkına ait 340 yumurta sergileniyor

AFYONKARAHİSAR'da, Türkiye'nin ilk Yumurta ve Sanatları Merkezi'nde, 240 hayvan ırkına ait 340 yumurta sergileniyor. Kanatlı hayvan, vahşi hayvan ve balık türlerinin yumurtalarından oluşan, aralarında 10 sanatçının tasarladığı 100 yumurtanın da yer aldığı merkezde en dikkati çeken ise köpekbalığı yumurtası ile ipekböceği yumurtası oldu.

Dünyada 5 ülkede bulunan Yumurta ve Sanatları Merkezi'nin 6'ncısı, yaklaşık 1 yıl önce, Türkiye'nin en fazla yumurta üretiminin yapıldığı Afyonkarahisar'da açıldı. Özel sektör ve devlet iş birliğinde, hayırsever Mehmet Kumartaşlı'nın desteğiyle yaptırılan merkeze, Kumartaşlı'nın babasının adı verildi. İsmail Kumartaşlı Yumurta Sanatları Merkezi'nde kanatlı hayvan, vahşi hayvan ve balık türlerinden oluşan 240 hayvan ırkına ait 340 yumurtanın yanı sıra, 10 sanatçı tarafından tasarlanan 100 yumurta da sergileniyor. 100 yumurta dışındakilerin belirli aralıklarla veteriner incelemesinin ardından değiştirildiği merkezde, en dikkati çeken ise köpekbalığı yumurtası ile ipekböceği yumurtası oldu.

AMAÇ YUMURTA SANATINI ÖNE ÇIKARMAK

İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır, yumurta borsasının merkezi olan Afyonkarahisar'da yaklaşık 20 milyon tavukla, yılda 18 milyona varan yumurta üretimi yapıldığını söyledi. Yumurtanın kalbi olan Afyonkarahisar'da yumurta ve sanatları üzerine bir müze açılmasının şehre önemli katkı sağladığını vurgulayan Tanır, şöyle konuştu:

"Afyonkarahisar İsmail Kumartaşlı Yumurta ve Sanatları Müzesi bu alanda Türkiye'deki ilk müzedir. Afyonkarahisar için de Türkiye için de büyük bir şanstır. Dünyada Ukrayna, Rusya, Çin, ABD ve Avusturya'da yumurta ve sanatlarıyla ilgili müzeler bulunuyor. Afyonkarahisar'da hizmet veren müzemiz, diğer ülkelerdeki müzelerden daha değerli ve seçkin eserlerin bulunduğu bir müze olma özelliği taşıyor. Biz Afyonkarahisar'da markalaşma adına Afyon Kocatepe Üniversitemizde bulunan Müzik Müzesi, Çeşmeli Konak, Arkeoloji Müzemiz gibi müzelerimizle beraber yeni bir destinasyon alanı, yeni bir müze oluşturmuş olduk. Açıldığı günden itibaren İsmail Kumartaşlı Yumurta ve Sanatları Müzemize 10 bini aşkın ziyaretçimiz gelerek, inceleme fırsatı buldu. Bu sayıya ulaşmaktan dolayı çok mutluyuz. Yumurta ve Sanatları Müzemize gerçekleştirilen ziyaretler bize de yeni bir ziyaretçi profili ve yeni bir ziyaret alanı oluşturma adına önemli bir çalışma oldu."

10 USTANIN 100 ESERİ VAR

22 ilden yumurta sanatıyla uğraşan ustalara ait 100 eserin merkezde yer aldığını aktaran Tanır, "Müzemizde 240 hayvan ırkına ait 340 yumurta bulunuyor. Oyma, boyama ve işleme sanatlarıyla ilgili sanatçılarımız tarafından hazırlanan 100 eser de müzemizde sergileniyor. 22 ilden getirilen bu yumurtalarla beraber, vahşi hayvanlara ait yumurtaları da müzemizde ziyaretçilerimizin görmesi mümkün. Kum köpekbalığı yumurtasından piton yumurtasına, ipekböceği yumurtasından kaz yumurtasına varıncaya kadar böyle bir zenginliğe sahip. Aynı zamanda tahnitlerimiz var, çocuklarımızın eğitimleri amacıyla da kullandığımız bir mekan haline geldi. Dolayısıyla Afyonkarahisar'ın markalaşması adına Yumurta ve Sanatları Müzesi önemli bir görevi yerine getiriyor" diye konuştu.

EN İLGİNÇ OLANI KÖPEK BALIĞI VE İPEK BÖCEĞİ YUMURTASI

Müzenin en ilginç yumurtasının köpekbalığı yumurtasıyla ipek böceği yumurtası olduğunu anlatan Müdür Tanır, "İstanbul'dan getirdik. Dolayısıyla buraya gelenler tavuk yumurtalarını, güvercin yumurtalarını, kaz yumurtalarını ve yılan yumurtasından tutun da diğer canlıların yumurtalarını gördükten sonra köpekbalığı yumurtası ve ipek böceği yumurtasını görünce daha da heyecanlanıyor. 240 ırka ait yumurtanın burada bulunmasını, bu müzenin ayrı bir zenginliği olarak ifade edebiliriz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Yumurta türlerinden detaylar

Ustalar tarafından hazırlanmış eserlerden detaylar

Öğrencilerin müze ziyaretlerinden detaylar

Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır'ın açıklamaları

HABER- KAMERA: Mustafa KILINÇ/AFYONKARAHİSAR,

=============================

Anı olsun diye çektiği videodaki gibi yaşamını yitirdi

ANTALYA'da 20 gün önce geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Akdeniz Böbrek Hastaları ve Organ Sosyal Yardımlaşma Derneği (AKBÖHONDER) üyesi Ali Baş'ın (28), 2 ay önce anı olması için yeğeniyle çektiği videoda, kalp krizi geçirme anının canlandırmasını yaptığı ortaya çıktı.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde, 8 yıl önce by-pass, 5 yıl önce de böbrek nakli olan Ali Baş, yaklaşık 3 yıldır bu hastanede çalışıyordu. Tedavi süresince yaptığı katkılar nedeniyle AKBÖHONDER üyeliğine kabul edilen Baş, derneğin 'İl İl Türkiye' etkinliklerine de katılıp, sosyal projelerle organ bağışına katkı sağladı. Ali Baş, Antalya'da 20 gün önce bir arkadaşının evine ziyarete gittiği sırada geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

VİDEODA KALP KRİZİ CANLANDIRMASI YAPMIŞ

Ali Baş'ın, 2 ay önce yeğeniyle çektiği videoda, kalp krizi geçirme anının canlandırmasını yaptığı ortaya çıktı. Ali Baş yeğeni Gülsüm ile çektirdiği videoda kalp krizi geçirmiş gibi yaparken, yeğeni de kalp masajı yapıp onu hayata döndürüyor.

'AKLINA GELEN BAŞINA GELDİ'

Videoyu gördüklerinde şoke olduklarını belirten arkadaşları, Ali Baş'ın aklına gelenin başına geldiğini söyledi. Arkadaşları, Ali Baş'ın Sivas'a gitmeden önce kendilerine, "Yeğenlerimle hastalığım nedeniyle doyasıya zaman geçiremedim. Şimdi iyiyim, memlekete gideyim de büyümeden onlarla anı biriktireyim" dediğini kaydetti.

AKBÖHONDER Başkanı Mehmet Şahan ise videonun Ali Baş'ın Sivas'taki ağabeyinin evinde çekildiğini belirterek, "Demek ki içine doğmuş ve hatıra kalsın diye bu videoyu çektirmiş. Hayat doluydu, arkadaşları tarafından çok sevilirdi. Şimdi bizler ve tüm ailesi bu videoya bakıp onu anıyoruz" diye konuştu.

Şahan, Ali Baş'ın 8 yıl önceki by-pass ameliyatının çok başarılı geçtiğini, son zamanlarda yapılan muayenelerinde 2 kalp damarının yeniden tıkalı olduğunun tespit edildiğini, yeni bir operasyon için istekli olduğunu, ancak kalbinin o zamanı kendisine tanımadığını aktardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Akdeniz üniversite hastanesi dış plan görüntü

Organ nakil merkezi dış plan görüntü

Organ nakil derneği dış plan görüntü

Ali Baş yeğeni ile birlikte çektiği kalp krizi videosundan görüntü

RÖP: Mehmet Şahan

HABER: Erol AKKIR-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

=========================

Yatalak hastaya borçları yüzünden hapis şoku

HATAY'ın Samandağ ilçesinde diyabet hastalığı nedeniyle yüzde 99 engelli hale gelen 2 çocuk babası Semir Köseoğlu (40), tedavisi nedeniyle borçlandığı ve çalışamadığı için borçlarını ödeyemedi. Hastalığı nedeniyle 9 aydır yatağa mahkum şekilde yaşayan Köseoğlu, borçlarını ödeyemediği için 3 aylık hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı. Köseoğlu ailesi, Hatay Valiliği'nin izniyle başlatılan yardım kampanyasına vatandaşlardan destek beklediğini belirtti.

İlçeye bağlı Yeni Mahalle'de oturan ve önceden Suudi Arabistan'da kuaförlük yapan Semir Köseoğlu'na, yaklaşık 18 yıl önce diyabet teşhisi kondu. Köseoğlu, hastalığı nedeniyle 9 aydır yatağa mahkum bir şekilde yaşamaya başladı. Tedavisi nedeniyle borçlanan Köseoğlu, borçlarını ödeyemediği için 3 aylık hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı. Köseoğlu ailesi, Hatay Valiliği'nin izniyle başlatılan yardım kampanyasına yardımseverlerden destek beklediğini kaydetti.

Semir Köseoğlu'nun eşi Sezen Köseoğlu, eşinin diyabet hastalığı nedeniyle sinir sisteminin tamamen tahrip olduğunu ve hastalığın polinöropatiye dönüştüğünü belirterek, "Rahatsızlığından dolayı eşimin beline ve boynuna iki elektrik cihazı takıldı. Ağrılarını biraz dindirmek adına takılan bu cihazlar eşime fayda sağlamadı, aksine hastalığı daha da ilerledi. Şu an sinirlerinde ve organlarında ciddi tahribatlar var. Ayağında hastalığa bağlı yaralar oluşmaya başladı. Doktorların verdiği yeşil ve kırmızı reçeteli ilaçlar biraz geciktiği zaman yoksunluk sendromuna giriyor" dedi.

'GELİRİMİZ OLMADIĞI İÇİN İLAÇLARI ALAMIYORUZ'

Ayda yaklaşık 2 bin lira ilaç masrafları olduğunu, eşinin engelli maaşı ile kendisine verilen bakıcı maaşı dışında bir gelirleri olmadığını dile getiren Köseoğlu, "Eşten dosttan borç almak zorunda kaldık. Bir süre sonra aldığımız borçlar için senet imzaladık ve icra müdürlüğünde imzaladığımız taahhütnamenin gerekliliğini yerine getiremediğimiz için bize 3'er aylık hapis cezası verildi. Biz de Hatay Valiliği'ne başvurduk ve araştırmaların ardından bağış ve yardım kampanyası başlatıldı. Yardımseverlerden yardım bekliyoruz" diye konuştu.

'AİLEMİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'

Semir Köseoğlu ise ailesinin geleceğini düşündüğünü, tedavi için birçok hastaneye başvurduklarını ancak bir sonuç alamadıklarını söyledi. Borçlarını ödeyebilmek için yardım beklediklerini kaydeden Köseoğlu, "Çocuklarımın ve ailemin durumunu düşünüyorum. Hangi doktora gittiysek bir faydası olmadı. Ağzımda ve ayaklarımda yaralar oluştu. Çalışmaya da durumum müsait değil. Bundan dolayı yardım bekliyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Hasta Semir Köseoğlu'ndan detay görüntü

Eşi Sezen Köseoğlu'nun konuşması

Semir Köseoğlu'nun konuşması

Ayağındaki yaralardan detay

Haber-Kamera: Ali ARSLAN/SAMANDAĞ, (Hatay),

=========================

Şahmeran'ı Kars Kalesi'nden uçurdu

Mardinli Zahit Mungan, 8 metrelik üç boyutlu "Şahmeran" görünümlü uçurtmayı Kars Kalesinden uçurdu.

Çocukluğundan başlayan uçurtma hobisini sürdüren 25 yaşındaki Zahit Mungan, yaklaşık 10 yıl önce sosyal medya üzerinden temas kurduğu bir uçurtma kulübü vesilesiyle 3 boyutlu modern uçurtmaları dünyanın ve ülkemizin çeşitli noktalarında uçuruyor. 800 parçadan oluşan 3 boyutlu 'Şahmeran uçurtması' yapan Mungan, bu uçurtmasıyla Hindistan'dan Fas'a, Fransa'dan Ukrayna'ya kadar farklı ülkelerde festivallere katıldı. Mungan'ın bu sefer ki durağı ise Kars Kalesi oldu. Kalede önce güvercin ardından da farklı bir uçurtmaları göklere çıkaran Mungan, Şahmeran görünümlü uçurtmasını da havalandırdı.

Çocukluğundan itibaren uçurtma merakı olduğunu belirten Mungan, "Yapmış olduğum uçurtmaları burada uçurmaya çalışıyorum. Mardin'de 7'den 70'e herkes, 4 mevsim uçurtma uçuruyor. Uçurtma sadece bir ip ve parçadan oluşmuyor. Önce saatlerce hayal edip, çizime döküyorsun. Sonra bunu birleştirip ve sonrasında onu uçurabilmek inanılmaz bir mutluluk. Uçurtmanın heyecanı sadece ipini tutmak değildir. Havada dalgalanması ve onun için saatlerce emek veriyor olman heyecan verici bir şey. Kendime özgü uçurtmalarım var. Şahmeran ile 5 ay uğraştım, 800 parçadan oluşuyor. 8 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde, 7 yılanbaşı var" diye konuştu.

Uzun zamandır Kars'a gelmek istediğini belirten Mungan, "Bu seneye kısmet oldu. Kars kalesinde Şahmeran uçurtmamı havalandırdım. Kars'ı gerçekten çok beğendim. Şahmeran uçurtma Mardin'de bir efsanedir. Ani Harabeleri'nde de Şahmeran efsanesi varmış bunu da yeni öğrendim. Dünyanın bir çok bölgesinde düzenlenen uçurtma festivallerine katılıyorum. Çünkü uçurtma uçurmayı seviyorum ve bu beni mutlu ediyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Güvercin görünümlü uçurtma

-Dier uçurtma

-Kars Kalesi ve Kars'tan detaylar

-Şahmeran Uçurtmanın havalandırılması

-Zahit Mungan'ın konuşması

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

=========================

İki bacağı kesildi, böbreklerini kaybetti; pes etmedi nakille sağlık buldu

Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde, belde su keseciği toplanması rahatsızlığıyla dünyaya gelen ve yürüyemeyen Ergün Solak'ın (25), hastalığa bağlı olarak iki bacağı kesildi ve böbrekleri iflas etti. Ayakta kalmak için mücadele eden Solak, 1 yıl önce başvuru yaptığı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Organ Nakil Merkezi'nde böbrek nakliyle sağlığına kavuşarak, diyalize bağlı yaşamaktan kurtuldu.

Burhaniye'nin Karadere Mahallesi'nde oturan Ergün Solak, 25 yıl önce doğuştan belde su keseciği toplanması rahatsızlığıyla dünyaya geldi. Bu hastalıkla Solak'ın bacaklarında yürüme ve idrar kesesinde kasma problemleri ortaya çıktı. Yıllarca yürümekte zorluk çeken ve ilaç tedavisiyle hayatını devam ettiren Solak'ın 20 yaşında sağ, 22 yaşında ise sol bacağı kesildi. 1 yıl önce de idrar kesesi düzgün çalışamadığı için iki böbreği iflas etti. Bacaklarının kesilmesi ve böbreklerinin iflas etmesine rağmen yaşam mücadelesinden pes etmeyen Ergün Solak, 1 yıl önce ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezine başvurup, kendisine sıra gelmesini beklemeye başladı. 3 kez sıra gelmesine rağmen uygun doku bulunamadığı için Solak nakil olamadı. Umudunu yitirmeyen Solak'a beklediği nakil haberi 25 Aralık'ta geldi. Bursa'da beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin ailesi tarafından bağışlanan böbreği, sıra bekleyen Ergün Solak'a nakledildi. Sağlığına kavuşan Solak, kana kana su içti.

'MAKİNE'YE BAĞLI YAŞAMA ELVEDA'

ÇOMÜ Organ Nakil Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cabir Alan, "Bu hastalıkta omurilik dediğimiz vücudun sinir sisteminin ortal kısmında bir kesecik meydana geliyor. Bu keseciğe bağlı olarak da genelde bacaklarda yürüme problemi ve idrar kesesinde kasma problemleri ortaya çıkar. Maalesef bu hastalıkla ilgili tedavi görmesine rağmen bacaklarda yeterli bir düzelme sağlanamadı. İdrar kesesi de normal insanlar gibi çalışmadığından zaman içinde hem böbrek, hem bacaklarını kaybetti. 20-22 yaşlarında bacaklarını kesmek zorunda kaldılar. Çünkü artık hem yürümesine engel olduğu gibi, kangrene dönüşüp vücudu zehirleme durumu ortaya çıkmıştı. Bunun akabinde de bu hastalığın devamında böbreklerde de bir sene önce bozulma oldu. Diyalize girmeye başladı. 1 sene önce merkezimize müracaat etti. 3 kere çağırıldı. Ancak uygun doku bulunamadığı için böbrek nakil edilemedi. 4'ncü kez çağırıldığında böbrek nakli işlemini gerçekleştirdik. Şu an gayet iyi durumda. Hayata 2'nci kez tekrar merhaba dedi. Diyalizden kurtuldu. Makineye bağlı yaşama 'elveda' dedi. Yeni bir hayata başladı. 2020 Ergün Solak iyi bir yıl oldu" dedi.

'SAĞLIĞIMA KAVUŞTUM'

Böbrekleri iflas ettiği için haftada iki kez diyalize gittiğini belirten Ergün Solak, "Su içemiyordum, gezemiyordum. Diyalize girdiğim için bir yere bağlı kalıyorsun. 4 saat yatıyorsun. Bu sırada tansiyonun düşüyor. Biraz miden bulanıyor. Nakil için başvurdum. Nakil sırası gelince hocam sağolsun davet etti, ameliyatı gerçekleştirdi. Sağlığıma kavuştum. Bütün herkes rahat etmem için ilgilendi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------

-ÇOMÜ Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesinden görüntü

-Böbrek nakli ameliyatından arşiv görüntü

-Böbrek nakli olan Ergün Solak'tan ve kana kana su içmesinden görüntü

-Prof. Dr. Cabir Alan'ın nakil sonrası Ergün Solak'ı kontrol etmesinden görüntü

-Prof. DR. Cabir Alan ile röp.

-Ergün Solak ile röp.

Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,

============================

Sokak köpeklerinden kaçarken düşüp yaralandı

Kars'ta sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan iki gencin zor onları işyeri kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. Gençlerden biri koşarak işyerine kendini atarken diğeri ise ayağının kayması sonucu yere düşerek kafasını kaldırıma çarpması sonucu yaralandı.

Çalıştıkları işyerinden çıkan gençler dün akşam saat 22.30 sıralarında Faikbey Caddesi'nde geçerken köpeklerin saldırısına uğradı. Bu saldırı işyerinin güvenlik kameralıran yansıdı. Köpeklerden kurtulmak için koşmaya başlayan gençler, sığınmak için kendilerine en yakın olan bir işyerine girmek istedi. Gençlerden biri bunu başarırken peşinden gelen arkadaşının ayağı kayması sonucu sırt üstü yere düştü ve kafasını kaldırıma çarptı. Kafasından yaralanan genç, canın yanmasına rağmen tek hamlede yerden kalkarak arkadaşının girdiği işyerine kendini attı.

TURİSTLERİ DE KORKUTTULAR

Öte yandan Kars Kalesi karşısındaki, bisiklet yolu civarında da gruplar halinde gezen sokak köpekleri, turistlere de korku salıyor. Bir turist grubu, sokak köpekleri ile karşılaşınca oldukları yerde kalmak zorunda kaldı. Turistler, köpeklerin uzaklaşmasıyla rahat nefes aldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Köpeklerin gençlere saldırması

-Gençlerin işyerine sığınma çabası

-Birinin düşmesi

-Köpeklerin uzaklaşması

-Kars kalesi civarındaki köpeklerin turistlerin arasında boğuşma çabası

-Turistlerin beklemesi

-Akşam saatlerinde aynı bölgede köpeklerin boğuşması

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

=========================

Çanakkale Boğazı'nda balıkçı teknesi, feribota çarptı

Çanakkale Boğazı'nda Gelibolu-Çardak seferinin yapıldığı 'NG' isimli feribota, Gelibolu iskelesi önlerinde, 'Kestanelik' isimli balıkçı teknesi çarptı. Kazada yaralanan olmazken, denize feribottan mazot sızıntısı meydana geldi.

Çardak'tan bu sabah araç ve yolcular ile Gelibolu seferine başlanan, 44 metre uzunluğundaki 'NG' isimli feribota, saat 07.30 sıralarında, kaptanın uyuduğu iddia edilen, 26 metre uzunluğundaki 'Kestanelik' isimli balıkçı teknesi, iskele kıç omuzluğundan çarptı. Kazada, yaralanan olmazken, balıkçı teknesinin baş kısmında hasar oluştu. Çarpmaya bağlı olarak feribotun mazot deposu delindi. Gelibolu iskelesine hızla yanaştırılan feribottan yolcu ve araçlar, tahliye edilirken, mazot sızıntısı meydana geldi. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne bağlı KEGM-9 (Hızlı Tahlisiye Botu) ile çevre kirliliğinin önlenmesi için yakıt sızan bölge, su üstü bariyerle çevrildi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK

Burak GEZEN- Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,

=============================

Şehit polis Fethi Sekin'in babasına, otomobil hediye edildi

İZMİR Adliyesi'ne düzenlenmek istenen terör saldırısını engellerken kahramanca şehit olan polis memuru Fethi Sekin'in babası Mehmet Zeki Sekin'e, Antalya'nın Alanya ilçesinde, hayırseverler tarafından alınan otomobil hediye edildi.

İzmir Adliyesi'ne 5 Ocak 2017 tarihinde düzenlenmek istenen terör saldırısını önleyen şehit polis memuru Fethi Sekin'in babası Mehmet Zeki Sekin ile kız kardeşi Fikriye Sekin, Aydın'daki bir program için Elazığ'dan yola çıktı. Baba ve kız kardeş, Alanya'ya geldiklerinde kaymakamlığı ziyaret etti. Burada baba Sekin'in geldiği otomobilin eski model olduğunu gören Alanya Kaymakamı Mustafa Harputlu'nun organizesinde Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre, Alanya İlçe Emniyet Müdürü Alper Avcı ile Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'in yardımlarıyla hayırseverlere ulaşıldı.

Kısa sürede Alanyalı hayırseverler baba Sekin'e hediye etmek üzere 150 bin TL değerindeki otomobili aldı. Şehit Fethi Sekin'in adı ve soyadının baş harflerini taşıyan 07 FS 223 plakalı otomobil, bugün kaymakamlık binası önünde düzenlenen sade törenle baba Mehmet Zeki Sekin'e hediye edildi. Törene şehit Fethi Sekin'in babası ve kız kardeşinin yanı sıra Kaymakam Mustafa Harputlu, Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Rektörü Ekrem Kalan, Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel, Alanya Emniyet Müdürü Alper Avcı, MHP İlçe Başkanı Mustafa Türkdoğan ve hayırseverler katıldı.

'SAYESİNDE BÜYÜK BİR FACİA ÖNLENDİ'

Şehit polis memuru Fethi Sekin ile İzmir'de beraber çalışmanın onur ve gururunu yaşadığını belirten Kaymakam Mustafa Harputlu, "Fethi hakkında söylenecek çok şey var ama ben sadece iki şey söyleyeceğim. O hadiseli günde İzmir Adliyesi'nde görevliydim ama Fethi Sekin'in kahramanlığı sayesinde büyük bir faciayı önledik. Hain terör örgütü o gün İzmir Adliyesi'ni kafasına koyarak, oraya eylem yapmak için gelmişti. O gün Fethi o hainlerin peşlerine takılarak gereken cevabı vermiş bir kahramanımız. Onun dışında Fethi'nin çok özel bir özeliği daha var. Fethi gerçekten kişiliğiyle kimliği ve insanlığıyla dört dörtlük bir kardeşimiz. Adliyede yanına gelen ve görevli olan herkese gereken yardımı ve insanlığı yapmıştır" dedi.

'ŞEHİDİMLE GURUR DUYUYORUM'

Otomobil hediyesinden dolayı duygulanan baba Mehmet Zeki Sekin, hayırseverlere teşekkür etti. Baba Sekin, "Hainlerin İzmir Adliyesi'ne düzenlemiş olduğu saldırıyı bertaraf etmek için canını ortaya koyan, bu uğurda şahadet şerbetini içen, Elazığ'ın bağrından çıkmış, adını tüm dünyaya duyuran, canımın parçası ve gözümün nuru Fethi Sekin'in babasıyım. Ben şehidimle gurur duyuyorum, bu gurur tüm Türkiye'nin gururdur. Benim Fethi'm Türkiye'nin kalbinde yaşıyor. Güzel ülkemizde Fethi Sekin'ler bitmez. Bir Fethi Sekin ölür, bin Fethi Sekin doğar" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------------------------

Baba Mehmet Zeki Sekin'in görüntüsü

Arabanın Hükümet konağı önüne getirilmesi

Arabaya plaka takılması

Protokol üyelerinin görüntüsü

Alanya kaymakamının konuşması

İlçe emniyet müdürünün konuşması

Protokolün Baba Mehmet Zeki Sekin'e aracın anahtarı teslim edilmesi

Baba Mehmet Zeki Sekin'in konuşması

Detaylar

HABER: Engin ANAK- Kamera: ANTALYA

==============================

Sattığı mısırın parasını hırsızlarla kaptırdı, şoka girdi

KONYA'da çiftçi Fatih Elmalı, sattığı mısırın parası olan 49 bin lirayı bankadan çekip kamyonetinin torpido gözüne koyduktan sonra aracını kilitlemeden inip, bir iş yerine girdi. Elmalı'yı takip eden kimliği belirlenemeyen şüphelilerde torpidodaki parayı 5 saniye içerisinde çalarak kayıplara karıştı. Paranın çalındığını gören Elmalı ise şok yaşadı.

Olay, dün  merkez Karatay ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi Akan Caddesi üzerinde meydana geldi. Fatih Elmalı, hasat ettiği mısırı sattı. Mısırın parası olan 49 bin lirayı Büsan Sanayi Sitesi içerisindeki bankadan çeken Elmalı, parayı kamyonetinin torpido gözüne koydu. Elmalı, yolda  aracından inip, kapısını kilitlemeden bir iş yerine girdi. Bu sırada bankadan itibaren Elmalı'yı takip eden şüpheliler, sahte plakalı otomobilleriyle kamyonetin yanına gelerek, 5 saniye içerisinde torpido gözündeki parayı alıp kayıplara karıştı. Hırsızlık anları çevredeki güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

Bu anları gören bir TIR şoförü ise Elmalı'nın yanına giderek şüphelilerin aracından bir şey aldığını söyledi. Arabasına gelen Elmalı, paranın olmadığını görünce durumu polise bildirdi. Torpido gözünde ve kamyonda parmak izi çalışması yapan polis, şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Polisin kamyonet üzerinde inceleme yapması

Çiftçi Elmalı'dan detay

Olay anı güvenlik kamerası

Haber- Kamera: Tolga YANIK- Hasan DÖNMEZ / KONYA

==============================

Öğrenci kartını gösteren üniversiteliye ücretsiz yemek

Van'ın Erciş ilçesindeki bir kafede, öğrenci kartını gösteren üniversite öğrencilerine çeşitli ikramlar yapılıyor. Kafe işletmecisi Ali Togay, öğrenciler için farkındalık oluşturmak için böyle uygulama yapmak istediklerini söyledi.

Erciş'in Sahil Kent Mahallesi'nde bulunan bir kafenin işletmecisi Ali Togay, öğrencilerin maddi durumunu göz önüne alarak bir uygulama başlattı. Kafede öğrenciler için farkındalık oluşturmak amacıyla öğrenci kartı olan üniversite öğrencilerine ücretsiz ikramlarda bulunuyor. Togay, özellikle madde durumu kötü olan öğrenciler için böyle bir uygulamayı hayata geçirdiklerini söyledi.

Togay, "İlçemizde üniversite okuyan ve maddi durumu kötü olan öğrencilerimiz için böyle bir uygulama başlattık. Günlük belli kotalarımız var. Ama elimizden geldiğince öğrencilerimiz için kafemizde ikramlar yapıyoruz. Öğrencilerin kimlik kartlarını göstermeleri yeterli oluyor. Bizde onlara çeşitli yemek, çay ve kahve ikramlarında bulunuyoruz" dedi.

Bu uygulamadan öğrenciler çok memnun. Böyle bir uygulamayı hayata geçiren Togay'a teşekkür eden öğrenciler, "Bu duyarlılıktan ötürü öğrenciler adına kendilerine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Kefeden öğrencilerin görüntüleri

-Öğrenciler ile röportaj

-Kafe müdürü ile röportaj

-Detaylar

Barbaros KUL/ERCİŞ (Van),

==============================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close