"İmam Gazali Aristo'cu, Nietzsche Modern Peygamber"
Müslüman alimler 200 yıl boyunca Yunan filozofların peşinden gitti.
İmam Gazali Aristo'cu, Nietzsche ise modern peygamberdi!
Bu sözler Doğu'nun filozofu Muhammed İkbal'e ait. 100 yıl sonra yeniden aramıza dönen Muhammed İkbal, Müslümanları sarsmaya devam ediyor.
Muhammed İkbal, Timaş Yayınları'ndan çıkan 'İslam'da Dinî Düşüncenin Yeniden İnşâsı' isimli eserinde Müslüman filozofları acımasızca eleştiriyor.
İslam alimlerinin Kur'an'ın mesajlarını anlamak için Yunan filozofların peşinden gittiğini belirten İkbal, Müslüman düşünürlerin Kur'an'ın gösterdiği istikamet ile klasik Yunan felsefesi arasındaki karşıtlığı farketmesinin iki yüzyıldan fazla bir zaman aldığını belirtiyor.
İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn isimli eseriyle İslam düşüncesini canlandırma ve yeniden inşa etme girişiminde bulunan İmam Gazali'nin bile Aristocu olduğunu söyleyen İkbal, Müslümanları kuşatan Yunan mantığını şöyle eleştiriyor:
KURAN'I YUNAN FELSEFESİYLE ANLAMAYA ÇALIŞTILAR!
"Müslüman düşünürler, entellektüel hayatlarının başında öylesine arzuyla araştırdıkları Yunan düşüncesiyle çatışmaya sürüklenmiştir. Kur'an'ın ruhunun özü itibariyle klasik-karşıtı olduğunu farketmedikleri için, Yunan düşünürlere sarsılmaz bir güvenle, ilk teşebbüs Kur'an'ı Yunan felsefesinin ışığında anlamaktı. Kur'an'ın müşahhas ruhu ve Yunan felsefesinin teoriyi sevip vakıayı ihmal eden spekülatif tabiatı dikkate alındığında, bu girişim başarısızlığa mahkumdu.
Sanıyorum, bilginin başlangıcı olarak "şüphe" ilkesini formülleştiren ilk kişi Nazzam'dı. Gazâlî İhyâ-u Ulumi'd-Dîn isimli eserinde bunu daha da genişletmiş ve "Descartes'in Metodu"na giden yolu hazırlamıştı. Fakat Gazâlî ana hatlarıyla mantıkta Aristo'nun takipçisi olarak kalmıştır. Kıstâs50 isimli eserinde bazı Kur'ânî argümanları, Aristocu kıyas figürleri şeklinde koyar.
Şüphesiz ki Irakî'nin zihni de doğru istikamette hareket etmişti, fakat onun Aristocu önyargıları, psikolojik tahlilden mahrumiyetle birleşince ilerlemesine engel olmuştur.
Yunan mantığının sistemli olarak reddini İşrâkî [Sühreverdî el-Maktûl] ve İbn Teymiye üstlenmiştir. Ebû Bekir er-Râzî belki de Aristo'nun ilk kıyas figürünü eleştirecek ilk şahıstı ve günümüzde onun itirazı baştan başa tümevarımsal bir ruhla tasavvur edilmiş ve John Stuart Mill tarafından yeniden formülleştirilmiştir."
NİETZSCHE'NİN PEYGAMBERANE COŞKUSU
İkbal, Müslüman filozofları eleştirirken, bir yandan da Alfred North Whitehead ve Nietzsche gibi modern filozofların düşüncelerine övgüler yağdırıyor.
İkbal, 'modern peygamber' olarak nitelediği filozoflarla ilgili düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
"Modern düşünce tarihinde, ölümsüzlük hakkında bir tane müspet görüş vardır. Nietzsche'nin bengî dönüş (ebedî tekrar) (Eternal Recurrence) öğretisini kastediyorum. Bu görüş biraz tetkiki hak ediyor. Bunun sebebi onun sadece peygamberane bir coşkuyla Nietzsche tarafından savunulması değil, aynı zamanda modern zihindeki gerçek bir eğilimi haber vermesidir. Bu fikir, Nietzsche'nin aklına geldiğinde, şairâne bir ilham gibi pek çok zihne gelmiştir. Onun tohumları Herbert Spencer'da da bulunmaktadır. Bu modern peygambere gerçekten cazip gelen o fikrin mantıksal ispatından ziyade, onun gücüydü. Bizatihi bu durum nihâî şeyler hakkındaki müsbet görüşlerin, metafizikten ziyade ilhâmın işi olduğunun bir delilidir. Ancak Nietzsche öğretisine muhakeme edilmiş bir teori şekli vermiştir. Sanıyorum onu böyle incelememiz gerekir. Bu öğreti âlemdeki enerji miktarının sabit ve dolayısıyla sonlu olduğu varsayımından hareket eder..."
DİKKAT! OKUYUCUYU SARSABİLİR!
"İkbal'in İslam düşüncesini yeniden inşâ etmek için, klasik İslam düşüncesinde yaygın kabul görmüş görüş ve kavramlara farklı açılardan bakabilmesi okuyucuyu ilk anda sarsabilir" uyarı notuyla satışa sunulan kitapta ele alınan meseleler bugün de hâlâ canlılığını koruyan, din felsefesi ve teoloji gibi sahalarda hararetle tartışılan daha birçok konuyu içeriyor.