İltihak Değil Birleşme Olmalı
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, "Eğer Birleşme, Yeni Bir Terkip Anlamına Gelen Bir Çözüm Olmayacaksa, Erkan Mumcu, Anavatan'ın Amblemi Dışında Herhangi Bir Partinin Amblemi Altında Seçime Girmeyecektir" Dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, "Eğer birleşme, yeni bir terkip anlamına gelen bir çözüm olmayacaksa, Erkan Mumcu, Anavatan’ın amblemi dışında herhangi bir partinin amblemi altında seçime girmeyecektir" dedi.
Hürriyet ekibini Anavatan Genel Merkezi’nde ağırlayan Mumcu, "2002’de bir kez kurban edildim, etimden küpe kavurma bastılar. Ruhum bir daha bunu kaldırmaz" diye konuştu. Mumcu’ya yöneltilen soru ve yanıtları şöyle:
DSP GİBİ YAPILARA DA MUTLAKA AÇIK OLMALI
Çölaşan: DYP ile birleşme girişimleri var. İşbirliği, güçbirliği diyorsunuz, bunun ayrıntıları kararlaştırıldı mı?
Hayır henüz süreç hakkında bir şey konuşmuş değiliz. Ama iyi niyet beyanlarını dile getirdik. Toplumda, ulus devletin varlığını sürdürememesine yönelik endişe var. 4-5 yıllık AKP iktidarının kifayetsizliği, toplumsal talebi ortaya çıkardı.
Berberoğlu: Mehmet Ağar bunun adını şöyle koyuyor: "Seçime kısa süre kaldı çatı ve genel başkanlık konusunda çekişme yok" diyor.
Bunun birleşme olması gerekir. İltihak ve katılma anlamına gelecek herhangi bir girişimin değeri, toplum nezdinde yüksek olmayacaktır. Bunun mutlaka yeni bir terkip olması gerekir. Bunun ’baraj engelini dikkate alan seçim işbirliği’ gibi kurgulanması sağlıklı olmaz. Beklenen sinerjiyi yaratacak model, iki partinin de ortak kültürüne atıfta bulunuyor olması bakımından DP gibi bir çatıdır. Bu birleşme, sadece iki partiden ibaret de olmamalıdır. Toplumsal ölçekte kabul görmüş şahsiyetlere ve kurumlara da açık olmalıdır. Özellikle DSP gibi yapılara ittifak yoluyla dahi olsa açık olmalıdır. Henüz muhatabım genel başkanla konuşmadan model ’şöyle olur böyle olur’ demek istemiyorum. Ancak hukuken bir çatının seçime girme yeterliliği için 20 milletvekiline ihtiyacı var. O da fazlasıyla mevcut.
HAREKETİN MİMARI OLMAK İSTİYORUM
Berberoğlu: Ağar’ın dediği gibi zaman yetmezse ille de o başkan olmaz gibi bir ısrarınız var mı?
Bakın ben ittifak değil, iktidar arıyorum. Bu arayış, partilerin değil, milletin arayışı. Bu arayış içinde benim bir makamda gözü yok. Başkanlıkta gözüm yok. Ben milletin bu arayışının lideri olmak istiyorum. Yani, sadece DYP ve ANAP’a oy verenlerin değil, vermeyenlerin de arayışına cevap verecek bir oluşumun öncülüğünü yapmalıyız. Mesele, merkezi yeniden inşa etme projesidir. İlla da genel başkan ben olacağım gibi bir meselem yok. Ben bu hareketin mimarı olmak istiyorum. İşte o nedenle önce bu yeni oluşumu mutlaka denemeliyiz.
Berberoğlu: Cumhurbaşkanlığı sürecinde işbirliği konusunda kafanız net gibi? Tavrınızı adaya göre mi belirleyeceksiniz?
Tabii önce iktidar partisinin ve çoğunluğun tutumunu göreceğiz. Şu ana kadar uzlaşma arayışında olmadılar. Bu tutumu DYP ile ortaklaşa belirleyeceğiz.
KÖŞK İÇİN DYP İLE ORTAK TAVIR ALACAĞIZ
Çölaşan: Oy vermeye girecek misiniz?
Giriyoruz ya da girmiyoruz diye bir açıklama yapmam. Çünkü Anavatan Partisi’nin oyları bu süreçte etkili olacaksa; ne anamuhalefetin meseleyi mahkemeye götüren tutumuna elimizdeki kartları teslim ederiz ne de iktidarın hiçbir türlü uzlaşmaya yanaşmayan tutumuna teslim oluruz.
Babacan: Sizin oylamadaki tavrınızı ne belirleyecek?
Kimin aday olacağı, adayın bir müzakere sürecinden geçip geçmeyeceğidir. Benim o günkü kararımı, bugün açıklamam kartları teslim etmem demektir. Ben bunu yapmayacağım. Başbakan’a aday olmamasını tavsiye ediyorum. Aday olması durumunda girip kabul oyu vermek yok. Girip ret verebilirim, girmeyebilirim. Biz DYP ile bu konuyu birlikte müzakere etme ve ortak tavır geliştirme konusunda mutabakata vardık.
BAŞBAKAN GELDİ ’ADAY BELLİ DEĞİL’ DEDİ
Coşkun: Başbakan size niye geldi?
Kendisi görüşlerimizi almak için geldiğini ifade etti. Ben aday olmayı istediğini, ama tereddütleri olduğunu düşünüyorum. Buraya geliyor, ilk sözü ’aday belli değil’ oluyor. O zaman buyurun çayınızı kahvenizi için. Benden ne duymak istiyor? Türkiye gibi büyük bir ülke, aday için son gün gece yarısına kadar bekleyecek. Tam bir Sinderella masalı. Birinin elinde bir değnek var, dokunursa kraliçe yapıyor, dokunmazsa balkabağı.
Çölaşan: Kendisi olmazsa, başka bir isim üzerinde uzlaşabilirler mi?
Şundan eminim; Erdoğan-Gül ikilisinden biri ya da ikisinin birlikte karar verecekleri biri olacak. Başka biri değil.
Berberoğlu: Hangi seçenek sizin daha çok işinize gelir. Erdoğan’ın Köşk’te olması mı, partisinin başında olması mı?
Benim açımdan fark etmez. Benim tercihim, 5 yıllık icraatının hesabını gelip kendisinin halka vermesidir. Demokratik olan da budur.
Özal’la birlikte
Anavatan Lideri Mumcu, Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, yazarlar Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Temsilci Yardımcısı Şükrü Küçükşahin ve Parlamento Büro Şefi Nuray Babacan’ın sorularını yanıtladı. Görüşmeye Anavatan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ve Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir de katıldı. Çok canlı görünen fotoğrafta Özal da görüşmeyi izliyor gibiydi.
Ruhum bu acıyı kaldırmaz
ŞU mümkün değil; Partilerden birinin diğerine takviye anlamına gelecek bir çözüm mümkün değildir. Eğer birleşme, yeni bir terkip anlamına gelen bir çözüm olmayacaksa, Erkan Mumcu, Anavatan’ın amblemi dışında herhangi bir partinin amblemi altında seçime girmeyecektir. Ben bugünden sonra birleşme anlamına gelmeyen, toplumun birleşme kabul etmediği herhangi bir çözümde kişisel olarak olmam.
KARİYERİST DAMGASI Bir kişi bir kez kurban edilir. Ben 2002’de bir kez kurban edildim, etimden küpe kavurma bastılar. Bunun acısını biliyorum. Toplum hálá benden bunun hesabını soruyor. Kişisel beklentilerimi ve siyasi birikimlerimi bir tarafa bırakıp, millet için hayırlı olacak diye bir fedakarlıkta bulunuyorsunuz. Bunun ardından kariyerist damgası yiyorsunuz, bir kez daha ruhum bunu kaldıramaz. Bir kez daha ’Erkan Mumcu, parlamentoya girmek için böyle yaptı’ anlamına gelecek hiçbir çözümde olmam.
Türkiye alternatif iktidar arıyor
Çölaşan: Seçimlerden nasıl bir Meclis görüyorsunuz?
Ben Türkiye’nin AKP iktidarından kurtulmasının büyük öncelik olduğuna inanıyorum. Seçim sonrasını bugünden kestirmek zor. 2002’nin tam bu günleriydi; AKP’nin yüzde 16 oy alacağı söyleniyordu, yüzde 45’ler seviyesinde de kararsız vardı. Şimdi ciddi kamuoyu araştırmalarına bakıldığında, ’oy vereceğiniz partiye karar verdiniz mi?’ sorusuna, ’henüz karar vermedim’ diyenlerin oranı yüzde 53-55’dir. Türkiye alternatif bir iktidar arıyor, tutunduğu dalın çürüdüğünü görüyor. O dalı bırakıp başka bir dala tutunma ihtiyacı içindeler, ama ortada tutunacak kadar kudretli bir dal görememektedir. Mesele budur. Ben gözümü yumduğumda, bir AKP iktidarı görmüyorum.