İlker Başbuğ AKP'li vekillerin sözleriyle beraat istedi
İlker Başbuğ'un o konuşmasıyla ilgili AK Partililer'in söylediği sözler "tahliye ve beraat" dilekçesine girdi.
Ergenekon Davası'ndan Silivri 5 Nolu L tipi Cezaevi'nde 574 gündür tutuklu tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, mahkemeye esas hakkındaki mütaalaya ilişkin ek beyanlarını sunarak tahliye talebinde bulundu. Avukat Sezer'in dilekçesi Başbuğ'a ait olan twitter hesabından ve www.ilkerbasbug.com isimli sitede "Adalete son Çağrı" başlığıyla verildi.
Avukat İlkay Sezer dilekçede, "Müvekkilim ve Genelkurmay Başkanlığı karargahındaki silah arkadaşlarını 2009 yılında demokrasi düşmanı gibi göstermeye çalışan iddia makamı eğer şüphelilerin haklarını korumakla görevli olmalarının gereğini yapsalardı, iddia edilen suç tarihi içinde olan, müvekkilimin 14 Nisan 2009 günü Harp Akademilerinde yapmış olduğu Yıllık Değerlendirme Konuşması'nı da dikkate alırdı. Bu konuşma, iddia edilen suçun oluşumu için gerekli olan maddi ve manevi zor kullanımının söz konusu bile olmayacağını, hayal bile edilemeyeceğini göstermesi açısından hayati öneme haizdir" ifadelerine yer verdi.
"KONUŞMA 3 ANA BAŞLIKLA HAZIRLANDI"
Dilekçede, "Yaklaşık iki saat süren bu konuşma, üç ana başlık altında hazırlanmıştı. Bunlar, sivil-asker ilişkisi, terörle mücadele ve laiklik karşıtı hareketleridi. Yıllık Değerlendirme Konuşması'nın yapıldığı toplantıya yarısına yakını basın mensubu olan 400′e yakın davetli katılmıştır. Konuşmanın bütününde, terör din, Türkiye, demokrasi, cumhuriyet ve etnisite kavramları öne çıkmıştı. Teröre 95, dine 63, Türkiye'ye 55, demokrasiye 45, cumhuriyete 44 ve etnisite kavramına ise 41 defa değinilmişti. 9 ulusal kanal tarafından naklen yayımlanan konuşma büyük bir ilgi görmüştü. Müvekkilimizin Yıllık Değerlendirme Konuşmasına ilişkin 100′ün üzerinde köşe yazısı yazılmıştır" denildi.
"OBJEKTİF BİR KONUŞMAYDI"
Dilekçe'de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ ve bazı köşe yazarlarının sözkonusu İlker Başbuğ'un konuşmasına ilişkin gazetelerde yer alan beyanlarına da yer verildi. Bazı siyasilerin beyanına ise dilekçede şöyle yer verildi: "Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Ben konuşmayı canlı olarak izleyemedim. İnternetten metni alıp okudum. Önce şunu söylemek isterim çok ince ayrıntılı bir hazırlıktan sonra oluşturulmuş bir konuşma. Zaman ve emek harcanmış. Akademik yönü olan bir konuşmaydı. Bilimsel atıflar dikkat çekici. Ayrıca ben konuşmayı gerçekçi buldum. Türkiye gerçeklerini kapsayan bir konuşmaydı. Objektif bir konuşmaydı." AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, 16 Nisan 2009) "Genelkurmay Başkanı, uzun, kapsamlı, kendi içinde analizleri tutarlı ve entelektüel derinliği olan bir konuşma yaptı. Üst ve alt kimlikten söz etti. Genelkurmay Başkanı'nın yaklaşımı demokrasiyi güçlendirici bir yaklaşım."
"TERÖRİST VE DARBECİ SUÇLAMASI KABUL EDİLEMEZ"
Dilekçede "Açıkça görüleceği gibi iddia edilen suçun mağduru olarak gösterilen hükümeti kuran iktidar partisine mensup kişilerin sözleri ve farklı siyasi bakış açılarına sahip köşe yazarlarının kaleme aldıkları bir kısmı yukarıda verilen yazılarda müvekkilim hakkında tereddütsüz hemfikir oldukları nokta; müvekkilimin demokrasiye ne kadar bağlı olduğu, darbelere ise ne kadar karşı olduğunun net olarak ifade edilmiş olmasıdır.
14 Nisan 2009 günü yapılan bu konuşmada müvekkilim '45′ defa demokrasiye ve demokrasinin önemine değinmiştir. Müvekkilimin yapmış olduğu bu ve buna benzer diğer konuşmaları ve gösterdiği davranışları görmezlikten gelerek aynı tarihlerde müvekkilimin ve emrinde görev yapan silah arkadaşlarının 'terörist' ve 'darbeci' olarak suçlanması, akıl, sağduyu, vicdani sorumluluk ve hukukun üstünlüğü, adil yargılanma kapsamında düşünülemez, kabul edilemez. Aksi değerlendirme ise tarihi bir hata olur." ifadelerine yer verildi.
"BERAATİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDERİM"
Dilekçe'de "Müvekkilimize isnat edilen terör örgütü üst düzey yönetici olarak yönetme ile cebir ve şiddet yöntemleri kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçlaması asılsızdır, gerçek dışıdır. Anayasa 148. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmesine, aksi halde müvekkilimize atılı suçlamalara ilişkin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu 223. maddesi 2/b uyarınca beraatine ve derhal tahliyesine karar verilmesini arz ve talep ederim" denildi.