Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

İlim bağnazların en korktuğu düşmanlarıdır

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Çorum TDED Osmancık Şubesi "Gülün Adı" filminin okumasını gerçekleştirdi.

İlim bağnazların en korktuğu düşmanlarıdır

TDED Osmancık Şubesi"Gülün Adı" filminin okumasını gerçekleştirdi.

GENÇLER ARTIK HİÇBİR ŞEYİ ÖĞRENMEK İSTEMİYOR

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Osmancık Şubesi gelenekel hale getirdiği film okuma programı kapsamında bu hafta "Gülün Adı" filminin okumasını gerçekleştirdi.

Film Okuma Programı'nın yöneticiliğini Memur-Sen Osmancık İlçe Başkanı Mahmut Tökel ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Osmancık Şubesi Başkanı Kâzım Sekili yaptı.

Ortaçağ İtalya'sında bir manastır… Yedi günlük bir zaman dilimi çerçevesinde işlenen cinayetler ve onları çözmeye çalışan bir Frensisken ve eski sorgucu William, yardımcısı Adso… Tarihselgerçeklere uygun bir şekilde kurgulanan bir eser olan film dini sorgulayan bir yapıda karşımıza çıkıyor diye söze başlayan Kâzım Sekili, " 1986 yılında çekilen film bizi Ortaçağ'a doğru kısa bir yolculuğa çıkarıyor; ruhban sınıfının gücünü ölçüsüz bir şekilde kullandığı, skolastik düşünce yapısının egemen olduğu, kilise-devlet-tarikatlar arası çekişmelerin yaşandığı bir döneme… Manastır kütüphanesi etrafında gelişen olaylar zinciri ve dinsel hoşgörüsüzlüğün kütüphaneye olan yansımaları izleyeni oldukça etkiliyor." diye filmin konusuna dikkat çekti.

Filmdeki su meteforu ile konuşmasına başlayan Mahmut Tökel, su meteforunun hıristiyanlıkta insanın günahlı olarak doğduğuna inanılmasının ve su ile yıkayarak temizlenmesi olduğunu ifade etti. Manastıra girerken de ellerini su ile yıkayarak temiz bir yere geldiğini belirtti. Ayrıca karga, baykuş, kedi meteforları da kullanılarak uğursuzluk olarak verilmiştir. Mahmut Tökel konuşmasının devamında, "çok bilgelikte çok acı vardır ve bilgisini artıran acısını da artırır.

Bağnazların din tüccarlığı yaptığı bir bölgede ilimle ilgilenenler sevilmez. Çünkü bilgi beraberinde öğreti ve olgunluk getirir. Ve bu öğreti de bu kör sisteme karşı çıkar. Sonuç olarak ilim bu bağnazların en korktuğu düşmanlarıdır.

Bayağı insanları kullanarak onların kusurlarından zevk alarak kendi kusurlarını örtmeye çalışan insanlar her zaman olacaktır." diye konuştu.

Daha sonra karşılıklı fikir teatisinde devam eden program bilgiye ulaşmanın önemine dikkat çekilerek sona erdi.

HABER:Mustafa ULUSOY

Kaynak: Temsilci / Güncel
title