"İkinci Yargı Paketi'yle amaç cezaevlerini boşaltmak değil"
Ceza Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin, İkinci Yargı Paketi'ndeki hedefin cezaevlerini boşaltmak olmadığını söyleyerek, "Cezasızlığa yol açacak bir algının oluşması istenmiyor.
Ceza Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin, İkinci Yargı Paketi'ndeki hedefin cezaevlerini boşaltmak olmadığını söyleyerek, "Cezasızlığa yol açacak bir algının oluşması istenmiyor. Bu yüzden kişinin az ceza almış olsa bile mutlaka belli bir kısmını cezaevinde çekmesi hedefleniyor" dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde (FSMVÜ) af, ceza indirimi ve infaz kanununda yapılması planlanan düzenlemelerin ele alındığı 'Af Tartışmaları' isimli bir panel gerçekleşti.
Panelin açılışında konuşan FSMVÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Naim Demirel, af tartışmalarında her zaman bu affın kapsamında kimler olacağı sorusunun gündeme geldiğini dile getirdi. Af çıkarırken toplumdaki yansımaları dikkate alınarak tüm dengelerin gözetilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Demirel, "Af iyidir ama o suçun mağdurunun katılımı olursa iyidir. Aksi takdirde olayın tarafı olmayınca bir af yapılması halinde, suçun mağdurlarının vicdanlarında rahatsızlıklar oluşabilir. Tüm bu dengelerin gözetilerek yapılması lazım" diye konuştu.
Panelde, 'Tarihsel Süreç İçerisinde Af Tartışmaları' başlıklı bir sunum yapan FSMVÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Balcı ise, toplumsal olayların af konusunu etkilediğini vurgulayarak, geçmişten bugüne Türkiye'de ve dünyada çıkarılan aflar ve kapsamlarını anlattı.
TÜRKİYE'DE 52 KEZ AF ÇIKTI
Türkiye tarihinde 52 kez af ve benzeri düzenlemelerin yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Balcı, "Toplumsal barışın sağlanması, kişilerin topluma kazandırılması amacıyla böyle düzenlemeler yapılıyorsa da sonuç olarak baktığımız zaman herhangi bir çözüm sağladığını görmüyoruz. Rahşan affı olarak bilinen 4616 sayılı kanunun uygulamaları ve sonuçlarına baktığımız zaman birçok kişi kasten öldürme, yağma gibi suçları işleyerek yeniden cezaevine girdi. Yani bu düzenleme toplumsal barış açısından olumlu sonuç doğurmadı. Hükümetin ve diğer partilerin çıkarılacak olan düzenlemelerle ilgili 'af' kelimesini kullanmamalarını doğru buluyoruz. Sonuç itibariyle mağdur olan bir kesim var. Bu kişilerin tekrar mağdur edilmemesi için sadece infazın özel düzenlemelerle yeniden ele alınması yerinde olacaktır" ifadelerini kullandı.
HER MAHKÜMUN CEZAEVİNE GİRMESİ HEDEFLENİYOR
Marmara Üniversitesi'nden Ceza Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin de, "İkinci Yargı Paketi'nde af beklentisi var. Hükümet yetkilileri, af konusunda cezasızlık sebebi veya cezasızlığa yol açacak bir algının oluşmamasını hedefliyor. Bu amaçla az ceza almış olsa bile mutlaka her mahkümun cezanın belli bir kısmını cezaevinde çekmesi amaçlanıyor. Yine İkinci Yargı Paketi'nde cezaevlerinin boşaltılmasına yönelik bir anlayış söz konusu değil" dedi.
AFLA KASIT CEZA İNDİRİMİ
Yargı paketindeki afla ilgili temel anlayışın ceza indirimi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Alşahin, hamileler, çocuklar, yaşlılar ve kadınların ceza infaz kurumunda kalacakları sürelerde bir değişlik veya alternatiflerin söz konusu olduğunu ifade etti.
SUÇ İŞLEYEN HAMİLE KADINA 1,5 YIL ERTELEME
Yeni düzenlemeyle hamile olan kadınların suç işledikten sonra cezaevine girmeleri halinde çocuklarının kötü koşullardan etkilenmemesi için evlerinde bu cezayı çekmelerinin önünün açılacağını belirten Doç. Dr. Alşahin, "Burada geçerli olan şart, 3 yıl ve daha az ceza almış olmaktır. Mevcut düzenlemede hamile bir kadın suç işledikten sonra mahküm edilmişse hamile olduğunu belgelemek suretiyle cezaevine girmesi 6 ay ertelenebiliyordu. Getirilmesi düşünülen değişiklikle birlikte bu süre 1,5 yıla çıkacak" diye konuştu.
1 AY HAPİS CEZASI ALAN 12 GÜN CEZAEVİNDE KALACAK
Doç. Dr. M. Emin Alşahin, "Mevcut düzenlemede kişi işlediği suçtan dolayı 2 yıl ve daha az süreli hapis cezasına mahküm edilmişse belli şartların varlığı halinde hükmün açıklanması erteleniyor ve 5 yıllık denetim süresi öngörülüyordu. Hükmün açıklanması ertelenmeyen kişiler de cezaevine girmeden denetimli serbestlikten faydalanarak cezayı çekmekten kurtuluyordu. Yapılan değişiklikle yine hükmün açıklanmasının geri bırakılması varlığını koruyacak. Denetimli serbestlik süresi 5'te 1 olacak" ifadelerini kullandı.
DÜZENLEMEYLE 30 YIL CEZA ALAN KİŞİ 12 YIL HAPİS YATACAK
Yürürlükteki düzenlemede 30 yıl hapis cezasına çarptırılan kişilerin 19 yıl cezaevinde kaldığını söyleyen Doç. Dr. Alşahin, "Getirilmesi düşünülen değişiklikle birlikte 30 yıl hapis cezasına çarptırılan bir kişi cezasının ½'sini iyi halli çektikten sonra yani 15 yıl cezaevinde kaldıktan sonra şartlı tahliyeden faydalanıyor. Denetimli serbestlikte 5'te 1'lik bir süre öngörülüyor. 3 yıl da burada bir indirim söz konusu, böylece 12 yıl sonra tahliye olabilecek" dedi.
300 BİN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ VAR
Ceza infaz kurumlarında 300 bin tutuklu ve hükümlünün olduğunu belirten Doç. Dr. Alşahin, "Temel 10 suç 300 bin hükümlünün yüzde 90'ına tekabül ediyor. Bu şartlar altında eğer cinsel suçlar, adam öldürme, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlar kapsam dışında tutulursa faydalanacak kişi sayısı azalacaktır. İlk etapta hedeflenen 40 bine yakın hükümlünün cezaevinden tahliyesidir" diye konuştu.
"AFTAN FAYDALANAN KİŞİLERİN TAKİBİ SAĞLANMALI"
"Cezanın temel amacı caydırıcılıktır" diyen Doç. Dr. Alşahin, "Kişilerin tekrar suç işlemesinin önüne geçilmesi ve suç işleyen kişinin cezalandırılmasının ardından suç işleme potansiyeli olan kişilerin de suç işlemekten vazgeçmesi hedeflenir. Ceza almış bir kişi tahliye edilip, cezasızlık algısı oluşursa potansiyel suçluların suç işlemesi de mümkün hale gelecektir. Af kanunu çıkarılırken buna dikkat edilmesi gerekir. Aftan faydalanan kişilerin takibinin sağlanması lazım" ifadelerini kullandı.