Haberler
Suriye Devlet Başkanı Esad'dan ilk açıklama: Müttefiklerimizin yardımıyla tüm düşmanlarımızı yeneceğiz

Suriye Devlet Başkanı Esad'dan ilk açıklama

Suriye'de Esad'a darbe iddiası! Başkent Şam'da şiddetli çatışmalar yaşanıyor

Esad'a darbe iddiası! Başkent Şam'da şiddetli çatışmalar var

Halep Havalimanı'nın kontrolü artık muhaliflerde

Halep'te kritik nokta artık muhaliflerde

Suriye'de muhalifler mahkumları serbest bırakıyor

Muhalifler ele geçirdikleri yerde ilk iş bunu yapıyor

İkinci Gazetecilere Özgürlük Kongresi Başladı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Gazeteciler Cemiyeti desteğiyle "İkinci Gazetecilere Özgürlük Kongresi Taksim'deki The Marmara Oteli'nde başladı.

Türk ve dünya basınından çok sayıda gazeteci İkinci Gazetecilere Özgürlük Kongresi'nde biraraya geldi. Kongrede, gazetecilerin üzerindeki ağır baskıların kaldırılması; tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması, Türkiye'deki yasaların uluslarası standartlara kavuşturulması, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki her türlü engelin bir an önce giderilmesi çağrısı yapıldı.

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) tarafından, sansürün ilk kez kaldırılışının (1908)105'inci yıldönümü olan 24 Temmuz 2013 tarihinde "İkinci Gazetecilere Özgürlük Kongresi, Taksim'deki The Marmara Oteli'nde başladı.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) desteğiyle düzenlenen kongreye, GÖP'ü oluşturan 93 meslek örgütünün yanı sıra uluslararası gazetecilik örgütlerinin temsilcileri de katıldı.

Kongreye Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, TGC Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, TGC Onur Kurulu Üyesi Atilla Özsever, CHP İstanbul Milletvekilleri Oktay Ekşi, İlhan Cihaner ve Melda Onur, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkan Vekili Savaş Kıratlı ve Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, Basın Enstitüsü Derneği Başkanı ve Milliyet Gazetesi ve Al-Monitor yazarı Kadri Gürsel, Yurt Gazetesi Köşe Yazarı Ayşenur Arslan, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Posta Gazetesi yazarı Nedim Şener, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Şükran Soner, gazeteci Ferai Tınç, Ahmet Şık'ın yanı sıra çok sayıda gazeteci katıldı.

Toplantıyı ayrıca Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) Başkanı Jim Boumelha, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkan Yardımcısı Nadezda Azhgikhina, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven Ellis, Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) Genel Sekreteri Oliver Vujovic, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Avrupa Büro Temsilcisi Johann Bihr, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Başkan Yardımcısı Rob Mahoney, Uluslararası Yayıncılar Birliği'nden (IPA) Jose Borghino ve Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin izledi.

Yaklaşık 7 yıldır tutuklu bulunan gazeteci -radyocu Füsun Erdoğan'ın ablası Şengül Tanrıverdi, oğlu Aktaş Erdoğan, Mustafa Balbay'ın eşi Gülşah Balbay toplantıya katılan isimler arasındaydı.

Kongre, GÖP Dönem Başkanı ve TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna'nın konuşmalarıyla başladı. Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, basın ve ifade özgürlüğünün önemine değinerek konuşmasına başladı. Sorunlarının sadece basın özgürlüğünden ibaret olmadığını söyleyen İpekçi, şöyle konuştu: "Bizler konuşmaktan, fikrimizi açıklamaktan, hakkımızı aramaktan, doğruları haberleştirmekten, işten atılmaktan, sendikalaşmaktan, toplu sözleşme yapmaktan, birbirimize sahip çıkmaktan korkarak, toplumun diğer kesimlerinin dayanışma çağrılarına kulaklarımızı tıkayarak demokrasi mücadelesine katkı veremeyiz. Medya patronları; sermayenizi kaybetmekten korkarak bir yere varamazsınız, nasıl olsa bir gün kaybedeceğiniz medyanızı şimdiden halkın sesiyle paylaşın, hiç değilse onurunuzu kurtarın. Amerika Birleşik Devletleri'nde gaz kaçağı nedeniyle bir patlama meydana geliyor; patlamanın şiddeti Türkiye'deki televizyonların stüdyosunda hissediliyor, anında canlı yayınlara geçiliyor. Ama Türkiye'de evlerin balkonlarına, otel lobilerine, insanların yüzlerine atılan gaz bombalarından hiç kimse haber kokusu alamıyor. Gezi Parkı'nda başlayan ve tüm ülkeye yayılan barışçıl eylemler sırasında, olayları izlemekle görevli olan 50'den fazla gazeteci polislerin kullandığı biber gazı ve plastik mermilerle yaralandı, tekmelendi, coplandı, fotoğraf makineleri kırıldı, çektikleri resimler silindi, Soru sormalarına izin verilmedi, görev yapmaları engellendi. Bu dönemde, Türk ve yabancı uyruklu 20'den fazla gazeteci gözaltına alındı. Birkaç günlük ifade sürecinden sonra serbest bırakıldılar, ama hırpalandılar, yabancı uyruklu gazeteciler ise 1 yıl boyunca Türkiye'ye girmeleri yasaklanarak sınır dışı edildi, bazılarının hakkında davalar açıldı. Eylemlerinin başlamasından bu yana medya patronu mağduru olan gazetecilerin sayısı da giderek arttı. Bu süreçte en az 22 gazeteci işten atıldı, 37 gazeteci istifaya zorlandı, 14 gazeteci zorunlu izne çıkarıldı. İşten atmalar, Türkiye'deki basın özgürlüğü mücadelesinin önemli bir parçası haline geldi. Öte yandan, siyasi iktidarın baskılarına teslim olmayıp, özgür habercilik yapmakta direnen televizyon kuruluşlarına ağır para cezaları verildi."

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, 24 Temmuz'ların Cumhuriyet döneminde basın bayramı olarak kutlandığına dikkat çekti. Başkan Olcayto, sözlerini şöyle sürdürdü: "24 Temmuz'lar Basın Bayramı olarak ancak 1971 yılına kadar kutlandı. Sonrasında basın bayramından söz etmenin anlamı kalmadı. 1971 yılında TGC Yönetim Kurulu, 24 Temmuz'u Basın günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü olarak saptadı. O günden itibaren 24 Temmuz'ları Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü olarak anıyoruz. Etkinlikleri de bu şekilde düzenliyoruz. 1989 yılından itibaren de bir yıl için basın özgürlüğü için mücadele edenlere de basın özgürlüğü ödülü veriyoruz. Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele yasasındaki bazı maddeler yoruma açık. Biz o dönem, bu maddelerin yol açacağı sorunları defalarca dile getirdik. Nitekim bugün 64 meslektaşımız cezaevinde. Yasalar kadar uygulama da çok önemli. Kafadaki demokrasi fikri, özgürlük fikri değişmedikçe uygulamalar böyle olmaya devam edecek. Daha adil yargının, daha eşitlikçi bir dönem gelmedikçe, siyasetin yargıya müdahelesi bitmedikçe basının önündeki engeller kalkmayacak. Türkiye'de uzun süredir hiçbir şey değişmiyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller azalacağına daha da artarak önümüze konuluyor. Yaratılan bir korku iklimidir. Yaratılan bir oto sansür iklimidir. Bu iklimde gazetecilerden bir şey beklemek de çok zor. Sahadaki arkadaşlarımızın çalışmaları, direnişleri onların ya işten atılmalarıyla ya da susturulmalarıyla sona eriyor"

Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Türkiye'de demokrasi sorunun yaşandığını aktardı. Ümit Gürtuna özetle şöyle konuştu: "Hapise atılmış gazetecilerin özgürlüğünü öngören bir felsefe ile bu kongrenin temelleri iki yıl önce atıldı. Geçen süre içinde gördük ki, demokrasi ayıbı yerini rejim tehdidine bırakmış durumda. Bugün burada dünya basının önemli temsilcilerinin yanımızda olması Türkiye'deki basın özgürlüğünün önündeki engellerin dünyaya duyurulması açısından oldukça önemli".

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT - OSCE) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mujatovic de görüntülü bir mesajla kongreye katkı sundu.

Mujatovic, şunları söyledi:

"Gazeteciler, korkutuluyor, dövülüyor, ekipmanlarına el konuluyor, terörizm gibi ağır suçlarla korkutuluyor. Nasıl oluyor da basın mensubu bu kadar çok davaya konu oluyor? İşini kaybediyor veya artık düşüncelerini yazamıyor, yazma özgürlüğü elinden alınarak işinden kovuluyor? Bu kişiler bence, özgürlüğü kısıtlanmış bireylerdir. En yüksek makamlardan bu kişilerin objektif ve eşit koşullarda yargılanmalarını, davalarının sonuçlandırılmasını ve bir an önce özgürlüklerine kavuşturulmalarını istiyoruz. Biz de elimizden geleni yapacağız. Sizin yanınızdayız"

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkan Yardımcısı Nadezda Azhgikhina, bugün karşımızda 64 gazetecinin tutuklu olduğu gerçeğinin durduğunu söyledi. Azhgikhina,şunları söyledi:

"64 gazeteci buzdağının görünen kısmı. Biz sadece 64 gazetecinin basın özgürlüğü için mücadele etmiyoruz. Gazetecilerin maruz kaldığı düşmanca çalışma ortamıyla da mücadele ediyoruz. Hem Türkiye'den hem de Rusya'dan bahsediyorum. 2010 yılında kurulan Gazetecilere Özgürlük Platformu hepimize örnek oldu. Bu dayanışmaya pek çok ülke de destek oldu. Tehdit edilen, dövülen gazeteciler var. Gazetecilere karşı şiddete sessiz kalınmamalı. Üyelerimizden 348 gazeteci öldürüldü. Bu sayılar arasında üyemiz olup da ortadan kaybolan gazeteciler yok. Öldürülen gazeteciler adına müze hazırlamayı düşünüyoruz. Panik olmamalıyız. Gazetecileri ve gazeteciliği korumalıyız. Gazetecileri korumak için plaform kurabiliriz. Eylül ayında Rusya'da bir araya gelebiliriz. Online bir yapı oluşturup herkesin kullanımına açabiliriz."

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven Ellis, Türkiye'de yaşanan olumsuzluklara rağmen 3 yıldır işini yaparken öldüren gazeteci olmamasından dolayı mutlu olduklarını belirtti.

Ellis: "Türkiye'de gazetecilerin yaşadıklarını görmekteyiz. İşlerini kaybetmelerinden, çeşitli ceza suçlamalarıyla karşı karşıya kalmalarını, ofislerine baskı yapılmalarını, cezaevlerine gönderilmelerinden son 2 ayda sokakta olaylara karşı, televizyonlarda penguenlerin yayınlanmasından haberdarız. Gazetecilere müdahale yapanlar, aynalara dönüp kendilerini eleştirmiyor. Sokaklara çıkan insanları düşman ilan etmek bence yapılabilecek en büyük yanlış. Biz, sizin çalışmalarınızı yürekten takdir ediyor ve sizi destekliyoruz. Özgürlük yolunca her zaman size destek vereceğiz" dedi.

Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) Genel Sekreteri Oliver Vujovic, şöyle konuştu:

"Geçen bir yıl içinde Sırbistan'da 38, Makedonya'da 21, Türkiye'de 138 dava açılmış. Çünkü bu durum Türkiye için olumsuzluk yaratıyor. Türkiye, ekonomi, kültür, sanat alanında hatta dizi alanında çok tanına bir ülke. Ama bunun yanı sıra Türkiye'nin başka meşhur olduğu bir konu da insan hakları, düşünce özgürlüğü ve diğer haklar konusunda çok kısıtlayıcı olması. 64 gazeteci nedeni belirlenemeyen bir sebepten ötürü hapishanede tutuluyor. Bu konuda yapılması gereken Türkiye'deki politikacıları eleştirmektir. Türkiye'deki politikacıların öğrenmesi gereken de gazetecilerin yaptığı eleştirilerin normal olduğudur. Hapisteki gazetecilerin en kısa zamanda serbest bırakılması önemlidir. Bizler binin üzerinde editör ve yazı işleri temsilcileri olarak bir araya gelerek sizlere dayanışma mesajı gönderdik. "

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Ankara Büro Temsilcisi Johann Bihr: Uluslarası örgütlerin Türkiye'de yaşananlar yakından takip ettiklerini dile getirdi. Türkiye'nin basın özgürlüğü noktasında 234 ülkeden 138. sırada iken 154. sıraya gerilediğini belirten Bihr, "Türkiye'de yaşananların uluslararası platformlarda duyurulması, toplum bilincinin oluşturulması gerçekten çok büyük önem taşıyor. Tutuklu bulunan gazetecilerin ve yazarların yasal reform yoluyla serbest bırakılması, düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor" dedi.

Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı, Yazar Eugene Schoulgin, tutuklu gazetecilerin sayısının artış göstermesine dikkat çekti. Türkiye'deki tutuklu gazetecilerin isimlerini tek tek okuyan Schoulgin, "Yaşananlar uluslarası anlamda kabul edilemez hal aldı. Biz de olup bitenleri yakından takip ediyoruz. Kişilerin ne kadar ızdırap çektiklerini görüyoruz. Bugün 119 gazeteci tutuklu ve yargılanıyor. Hepsinin tek tek ismini söyleyemeyiz ama hepsi bir ızdırabı temsil ediyor."

Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) temsilcisi José Borghino, yayıncılar üzerindeki baskılar değindi. Kıbrıs Basın-Sen Temsilcisi Beran Dağtaş, Kıbrıs'ta gazetecilerin yaşadığısorunlara dikkat çekti. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ-FIJ)Başkanı Jim Boumelha ise, İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye'den 207 davanın geldiğini ve çoğunun basın, ifade ve düşünce özgürlüğü ile ilgili olduğunu aktardı.

Kongreye, ilk kongrede olduğu gibi, yargılanan gazetecilerin yanı sıra hapisteki gazetecilerin aileleri ve avukatları ile tahliye edilen gazeteciler de katıldı. Mustafa Balbay'ın eşi Gülşah Balbay, "Sansürün kaldırılışının 105. yılında Türkiye'de basın özgürlüğü içler acısı. Ben 5 yıldır tutuklu bulunan bir gazeteci eşiyim. Benim bunları anlatıyor olmam bile basın özgürlüğünün nasıl bir noktada olduğunun göstergesidir. Mustafa, başı dik ve onurlu bir gazetecidir. Nazım Hikmet'e yazması için bir daktilo verildi ama Mustafa'ya içeride yazabilmesi için bir daktilo bile verilmiyor. Onlar içeride kitap yazmaya devam ediyorlar. Onların çürümesine, bitirilmesine izin vermemek için lütfen sesimizi duyurun. 5 Ağustos'taki duruşmaya hepinizi bekliyoruz" diye konuştu.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title