İkbu Rektörü Prof. Dr. Erhan: "Türkiye'nin Ortadoğu'da Attığı Adımları Başka Hiç Kimse Atmıyor"
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde (İKBU) düzenlenen “Ortadoğu Denklemi, Türkiye Ortadoğu İlişkileri ve Terör” başlıklı panelin moderatörlüğünü yapan İKBU Rektörü Prof. Dr.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde (İKBU) düzenlenen "Ortadoğu Denklemi, Türkiye Ortadoğu İlişkileri ve Terör" başlıklı panelin moderatörlüğünü yapan İKBU Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, "Türkiye araya girmemiş olsaydı Halep'te olup bitenler maalesef hiçbir dünya devletinin umurunda değil gibi gözüküyor. Türkiye'nin Ortadoğu'da attığı adımları başka hiç kimse atmıyor" dedi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman ve İKBU Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel'in de konuşmacı olarak yer aldığı panelde "Ortadoğu'da ne olup bitiyor? Suriye nereye gidecek? Suriye ve Irak'ın geleceği ile ilgili ne gibi bir denklemden bahsediyoruz? Terör örgütleri FETÖ, DHKP C, PKK ve DEAŞ Türkiye üzerinde neler yapmaya çalışıyor?" başlıklı konular tartışıldı. Ortadoğu'da özellikle 2010 yılından bu yana son derece önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Çağrı Erhan, "Öncelikle Arap Baharı olarak nitelendirilen, daha sonra Arap ayaklanmaları olarak isimlendirilen bu süreçte bugün maalesef insanların, sivillerin katliam tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir noktaya geldik. Bunlardan bir tanesi de Suriye'nin Halep şehrinde yaşanıyor" dedi.
Türkiye'nin müdahalesi sonucu dün Halep'te bir ateşkes sağlandığını hatırlatan Erhan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yardım konvoyları tarafından binlerce insanın tahliyesi için Türkiye'den Suriye'ye bir koridor oluşturuldu. Tüm bunlar yaşanırken bir taraftan da saldırılar devam ediyor. Şunu açıkça ifade etmek lazım; Türkiye araya girmemiş olsaydı Halep'te olup bitenler maalesef hiçbir dünya devletinin umurunda değil gibi gözüküyor. Ortadoğu'da Türkiye'nin attığı adımları başka hiç kimse atmıyor."
"Türkiye Ortadoğu'da liderlik pozisyonuna tırmanıyor"
Türkiye'nin Ortadoğu'da birtakım hükümetler ile ikili ilişkiler kurmasının yanı sıra bölge halklarının gözündeki yerinin de her geçen gün bir liderlik pozisyonuna doğru tırmandığını söyleyen Erhan, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:
"Türkiye dışındaki bütün ülkeler olup bitenlere kendi çıkarlarını öne çıkarmak suretiyle gözlerini kaparken Türkiye ise insani perspektiften yaklaşıyor. Elbette Türkiye'nin de stratejik çıkarları var. Elbette biz de Irak'ın kuzeyinde veyahut Suriye'nin kuzeyinde bir etnik devlet kurulmasına karşıyız. Bunun için de gerekli önlemleri aldık. Bunun da ötesinde Türkiye her şeyden önce bölgedeki insanların daha fazla zarar görmesini engelleyecek bir takım adımlar atıyor. Bu anlamda uzun vadede buradan kazançlı çıkacak olan Ortadoğu'da bugün bu acıları yaşayan insanlar ve Türkiye olacaktır. Bu bölgenin kaybedenleri de bugün bu acıların ortaya çıkmasına sebep olan bölge ülkeleri ve bölgesel güçler olacaktır."
"Türkiye'yi uçurumun kenarına taşımaya çalışıyorlar"
Türkiye'deki artan terör saldırılarını değerlendiren Erhan, "Türkiye, çok büyük badireler atlatan her birinden de güçlenerek çıkan bir ülke. Bunun arkasındaki de en büyük etken Türkiye'nin beşeri ve moral gücüdür. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı'nın da ifade ettiği gibi ülkemizde teröre karşı bir milli seferberlik ilan edilmiş durumda. Sadece güvenlik güçleri değil halkımızın tüm kesimleri bu milli duruşu gösterdiği takdirde Türkiye her türlü badireyi atlatma gücüne sahip. Burada önemli olan bu oyunun farkında olmaktır. Bakın dünyada başka hiçbir ülke yok ki aynı anda dört tane terör örgütü ile aynı anda mücadele etsin; FETÖ, DHKP C, PKK ve DEAŞ. Türkiye bunların dördü ile aynı anda mücadele ediyor. Dışarıdan da birileri ekonomik spekülasyon yapmak yolu ile Türkiye'yi bir uçurumun kenarına taşımaya çalışıyor ama Türk halkı bütün bunların farkında ve el ele vermek suretiyle moral gücünü diri tutarak Türkiye'nin ilerlemesinin önüne set çekmeye çalışanları, bütün bu oynanan oyunları boşa çıkartacak."
"Dünya yeni bir katliamla karşı karşıya"
Son bir haftadır Halep'te yaşananların daha çok İran ve denetimindeki Şii gruplarının mezhepçilik üzerinden Halep'teki masum insanlara yönelik başlattığı gayri bir insani kampanya olduğunu ifade eden Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Bütün dünyanın gözü önünde 20 - 25 yıl önce Avrupa'nın göbeğinde yaşanan Srebrenitsa katliamına benzer yeni bir katliamın arifesinde bulunuyoruz. O zamanlar 'Bir daha asla' diye slogan atılıyordu. Öyle görünüyor ki bu slogan artık pek bir anlam ifade etmiyor. Bugün dünya yeni bir katliamı daha canlı yayında seyretmek ile karşı karşıyadır" dedi.
"Türkiye yanı başımızda olan bitene hiçbir şekilde kayıtsız kalamaz"
Ortadoğu'da bölgesel aktörlerin oluşturduğu bir tehdit olduğunu belirten Ataman, "Son zamanlarda Ortadoğu'da devletlerden ziyade devlet dışı aktörlerin siyaseti yönlendirdiğini görmeye başlıyoruz. Bu hem Şiiler ve Sünniler noktasında hem de etnik olarak böyledir. Yani Suriye'deki ya da Irak'taki aktörlerin aynı zamanda Türkiye uzantıları var. Bunlar Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor. Son zamanlarda Türkiye'nin farklı yerlerinde yaşanan bu terör hadiseleri bunu çok ciddi bir şekilde maalesef gözler önüne seriyor. Dolayısıyla biz şu anda iç ve dış siyasetin ayrımının anlamını tamamen yitirdiği bir dönemde yaşıyoruz. Yanı başımızda dediğimiz yer aslında tam içimizde bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye yanı başımızda dediğimiz komşu ülkelerde olan bitene hiçbir şekilde kayıtsız kalamaz. Öyle bir lüksü yoktur. Bunu bir şekilde siyasi irade yönetmek zorundadır" şeklinde konuştu.
Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya mı?
Halep'te yaşanan son gelişmelerin yeni göç dalgalarına etkisini değerlendiren Ataman, "Türkiye bu sefer daha tedbirli davranacağa benziyor. Bir defa bölgede oluşturulan çadır kentler var. Bu insanların buraya yerleştirilmeleri söz konusu. Öbür taraftan Cerablus operasyonu ve Fırat Kalkanı operasyonu sonrası ele geçirilen, belli bir güvenli bölge oluşturulmaya hazır bir arazi var. Bu insanların önemli bir kısmı eğer oraya aktarılırsa onları orada tutma imkanı var. İnsani gerekçelerle yaralılar, çocuklar başta olmak üzere Türkiye içine dahil edilecek bir grup da mutlaka olacak. Dolayısıyla bu siyasi iradenin vereceği bir karar" dedi. - İSTANBUL