Haberler
Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 2015 öncesine ait yaklaşık 2 milyar TL'lik Genel Sağlık Sigortası prim borcu silinecek

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 400 bin kişinin borcu siliniyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

Ifc: Özel Sektör Türkiye'nin İtici Gücü

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Dünya Bankası Grubu'nun sadece özel sektöre odaklı kuruluşu IFC (Uluslararası Finans Kurumu) Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos, IFC'nin 52 yılda Türkiye'de özel sektör projelerine 14.2 milyar dolar yatırım yaptığını ve özel sektörün Türkiye'nin itici gücü olduğunu söyledi.

Dünya Bankası Grubu'nun sadece özel sektöre odaklı kuruluşu IFC (Uluslararası Finans Kurumu) Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos, IFC'nin 52 yılda Türkiye'de özel sektör projelerine 14.2 milyar dolar yatırım yaptığını ve özel sektörün Türkiye'nin itici gücü olduğunu söyledi.

Dünya Bankası Grubu üyesi IFC, kuruluşunun 60'ıncı, Türkiye ofisinin açılışının 30'uncu yıldönümlerini "Türkiye'de Özel Sektör: Sürdürülebilir Kalkınma" isimli bir panelle kutlandı. Panelin moderatörlüğünü yapan IFC Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos, Türkiye'nin IFC için önemli bir stratejik ortak olduğunu ve özel sektör ile yıllardır Türkiye'nin kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi. IFC'nin kurulduğu 1964 yılından bu yana Türkiye'de yaklaşık 350 özel sektör projesine toplam 14.2 milyar dolar yatırım yaptığını belirten Tsitsiragos, sözlerine şöyle devam etti: "Geçmişimizde olduğu gibi bugün de Türkiye'nin kalkınma serüveninde stratejik önceliklerimiz doğrultusunda özel sektörü destekleyerek, Türkiye ile çalışmaya devam ediyoruz. IFC, Türkiye'ye uzun vadeli bir perspektif ile bakmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kısa vadeli değişiklikler IFC'nin yatırım kararlarında tek başına belirleyici faktör değildir. Bizim faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde öncelikli hedefimiz sürdürülebilir ve toplumsal katılımı önemseyen bir ekonomik büyüme dinamiği yaratmak. Bu doğrultuda özel sektör ile işbirliğimizi devam ettiriyoruz."

Tsitsiragos'un verdiği bilgiye göre, IFC Türkiye'de öncelikle sürdürülebilir enerji, altyapı yatırımları ve sürdürülebilir şehircilik, sermaye piyasaları gelişimi ve Türk şirketlerinin rekabetçi gücünü yükseltme ile yurt içi ve yurtdışındaki operasyonlarını desteklemeye odaklanıyor. IFC finansman sağlamak dışında ayrıca özel sektör ve kamuda danışmanlık yaparak, özel sektörün büyümesini destekleyecek çalışmalar gerçekleştiriyor. IFC'nin stratejik önceliklerinden birisi özel sektörün rekabetçi gücünü artırmak ve Türk özel sektöründe bölgesel ve küresel birer güç olan şirketlerin dünyaya açılmasını desteklemek. IFC tüm Türkiye'de geçtiğimiz 10 yılda bu alanda 1 milyar dolardan fazla yatırım yaparak, onlarca Türk şirketinin yurtdışında bölgesel ve küresel güç haline gelmesine destek oldu.

IFC Türkiye'de ilk yatırımını 1964 yılında gerçekleştirdi. İlk kez Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası (TSKB) ile imzalanan bir kredi anlaşmasının ardından IFC, Türk özel sektörüne desteğini yıllar içerisinde artan bir hızla sürdürdü. 1986'da ilk ofisini İstanbul'da açan IFC, bugün merkezi Washington DC dışında, dünyadaki en büyük ofis olarak İstanbul'dan Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi'nde 50'den fazla ülkeye hizmet veriyor. Türkiye ayrıca IFC'nin tüm dünyada en fazla yatırım yaptığı ikinci ülke konumunda. 1 Temmuz 2016'da başlayan mali yılda IFC bugüne kadar toplam 7 projeye 502 milyon dolar uzun vadeli kaynak sağladı ve 145 milyon dolar ticaret finansmanı desteği temin etti. Geçen mali yılda IFC Türkiye'de 18 projeye toplam 1.8 milyar dolar tutarında uzun vadeli finansman, sermaye yatırımı, vadeli faiz oranı takası ve kısa vadeli ticaret finansmanı sağlamıştı.

Panele onur konuğu olarak katılan ve açılış konuşmasını yapan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, döviz geliri olmayanların döviz cinsinden borçlanmasına ilişkin "Kısıtlama gelecek demiyoruz. Ancak buna da bakmalıyız. Tartışmalıyız" dedi. Şimşek,  geçen hafta açıklanan EKK kararlarının ardından ikinci aşama olarak kur riskinin ve açık pozisyonların yönetilmesi konusunda çalışmalara başlayacaklarını kaydetti. "Bu özel sektör, bizi ilgilendirmez diyemeyiz. Aşırı risk almayı kurala ve ölçüye bağlayacağız" diye konuşan Şimşek, gelecek dönemin gündeminden söz ettiğini bu konuda bir çalışmadan bahsedilebileceğini söyledi. Şimşek, "Makro ihtiyati bir çerçevede bir taraftan finansal hedgeing yapılmasının önünü nasıl açarız. Nasıl teşvik ederiz. Ona bakacağız. Ama bir taraftan da tabi ki özellikle döviz geliri olmayanların döviz cinsinden borçlanması hususunu tekrar bir takım kurallara bağlama gibi çalışmalar yapabiliriz. 2017 gündemi bu."

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 2017'de otomatik katılımla devam edecek olan BES'ten elde edilecek gelirlerin de bankalara bir yıl veya daha uzun süreli olarak vadeli mevduatlar şeklinde yatıracaklarını kaydetti. Böylece bankaların hem mevduat vade yapısını iyileştirip hem de kredi mevduat oranı üzerinden sistem üzerindeki baskıyı sınırlayacaklarını anlatan Şimşek, "İşsizlik fonunda ilave birikimler de kullanılabilir. BES ile ilgili gelirlerin önemli ölçüde banka mevduatına yatırılması söz konusu. Sadece kamu bankaları olmayacak şirketler üzerinden yönetilecek. Cüzi bir kısmı da nakit ihtiyacını karşılaması için reverse repo, bir kısmı da hazinenin çok kısa vadeli enstrümanlarına yani maksimum 180 güne kadar olan kısma yatırılabilir. Büyük bir kısmı yani yüzde 60 ve fazlası mevduata gidebilir" bilgisini verdi.

Düşük tasarruf ve reel sektörün dış borcunun Türkiye'nin önünde önemli bir problem olarak durduğunu kaydeden Mehmet Şimşek,  Londra'ya ya da New York'a gidildiğinde, "Türkiye'nin piyasaya erişimi devam edecek mi? Türkiye borçlarını çevirebilecek mi? Kimse artık devleti konuşmuyor" sorularıyla karşılaşıldığını aktardı. Şimşek, yeni dönemde reel sektörün dış finansman ihtiyacı ve mevcut dış borçlarının yönetimi noktasına odaklanacaklarını söyledi. Şimşek, "Yani küresel risk iştahında azalma, küresel şartlardaki değişiklikler bizi çok etkilemeye başladı. Bizim bu etkiyi sınırlamamız lazım. Aslında ideali tasarruflarımızı artırmak, cari açığı azaltmak, Türk bankacılık sektörünün dışa bağımlılığını azaltmak..."

Uluslararası Finans Enstitüsü Başkanı Philippe Le Houerou, Türkiye'nin IFC için kilit bir ülke olduğuna dikkat çekti. Philippe Le Houerou, geçen mali yılda 18 projede 1.5 milyar dolar yatırım yaptıklarını kaydetti. Küresel anlamda zorlu zamanlardan geçildiğini ve Türkiye'nin de küresel çevrelerden etkilendiğini anlatan Houerou, "Büyüme yüzde 4'e kadar yavaşladı. Yabancı yatırımlarda azalama var. Zayıflayan para birimi, enflasyonun artması gibi tehditler var. Bu koşullar altında da Türkiye'ye olan bağlılığımız her zaman kuvvetlidir. Türkiye 10 yılda başarıyla gerçekleştirdiği gibi küresel entegrasyon ve rekabetçiliği geliştirme konusundan devam etmeli. Genç nüfusu istihdam etmek için yatırım yapmalı. Yatırımcının güvenini canlandıracak kalıcı reformlarla istenilen başarılabilir" diye konuştu.

IFC'nin Türkiye'deki en uzun süreli işbirliği yaptığı kurumları temsil eden Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince panelde "60 yılda kalkınma bankacılığından sanayiye, ticari bankacılıktan sermaye piyasasına İş Bankası Grubu - Dünya Bankası Grubu ilişkisi. Yerelden yöresele, yöreselden globale" konulu bir değerlendirme yaptı. TSKB IFC'nin Türkiye'de ilk yatırımını temsil ediyor. Şişecam Grubu ile IFC ise yaklaşık 40 yılı aşkın bir zamandır 30 projede birlikte çalıştı. IFC yatırımlarının da desteği ile Şişecam Rusya, Bulgaristan, Gürcistan ve Bosna-Hersek'de faaliyetlerini genişletti.

Sektörde bugüne kadar yaklaşık 5 GW kapasitenin finansmannı sağlayan ve toplan 3 milyar dolardan fazla yatırım yapan IFC, yenilenebilir enerji kaynaklarını en etkin şekilde kullanması için özel sektöre destek oluyor.  Bu doğrultuda IFC 2016'da Akfen Yenilenebilir Enerji'ye hissedar oldu. Panelde bu işbirliğini anlatan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, "Yenilenebilir enerji yatırımlarının istikbalinin parlak olduğunu düşünüyoruz ve ülkemizin enerji sektöründeki bu potansiyeline yatırım yapmak istiyoruz. Enerji sektöründeki hedeflerimize ulaşabilmek amacıyla Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş. bünyesinde bu yıl içinde IFC ile 16.67'şer oranında ortaklık sözleşmesi imzaladık. Türkiye'nin hızla artan enerji talebine katkı sağlayabilmek adına HES, GES ve RES projelerimizi çeşitlendirerek yatırımlarımıza devam ediyoruz. Son olarak kasım ayı içinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından ihalesi yapılan Elektrik Üretim A.Ş.'ye (EÜAŞ) ait toplam 178 MW gücündeki Menzelet ve Kılavuzlu hidroelektrik santralleri için 1 milyar 250 milyon TL ile en yüksek teklifi verdik. İlgili santrallerin grubumuza en kısa sürede devri için gerekli çalışmaları sürdürüyoruz. Akfen olarak 2017'de temiz enerji alanında 1.5 milyar liralık yatırım yapacağız. Orta ve uzun vadede tamamı yenilenebilir kaynaklardan oluşan sürdürülebilir üretim yapacak 1.000 MW kurulu güce sahip yepyeni bir yenilenebilir enerji platformu oluşturmayı hedefliyoruz" dedi.

Kadınların gücünü ekonomiye katmak

IFC'nin düzenlediği panelde kadınların ekonomideki payının artması konusundaki görüşlerini aktaran Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, kadınlara toplumsal ve ekonomik alanda eşit haklar tanımayan toplumlar ve kurumları "tek kanatla uçmaya çalışan kuşlara" benzetti. Boyner; "Toplumsal cinsiyet eşitliği sorunsalı aslen bir demokrasi meselesidir. Kadınların ekonomiye güçlü şekilde katılması da eşit haklara sahip olmaları kadar önemli. Bu meselenin kamu, özel sektör ve sivil toplum işbirliğiyle sürekli gündemde tutulması gerekiyor. IFC ortaklığıyla özel sektörde bir ilke imza atarak gerçekleştirdiğimiz "İyi İşler: Boyner Grup Tedarik Zinciri Kadın Girişimcileri Güçlendirme Programı"yla, toplumsal cinsiyet eşitliği bakışımızı yaygınlaştırmaya önce kendi tedarik ağımızdan başladık. Sürdürülebilir, kapsayıcı ekonomik ve toplumsal gelişme konusunda Türkiye ve dünyada farklı kurumlara da iyi bir örnek oluşturacağını ümit ediyorum." dedi.

Krediye erişimi sağlamak

Türkiye'de bankacılık sektörünün duayenlerinden olan Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, bankacılık sektöründe yatırım yaptığı ilk günden itibaren IFC'nin birçok "ilk"e imza attığını belirtti. Özyeğin, şunları söyledi: "Türk bankalarıyla birlikte gerçekleştirdiği ve ön ayak olduğu sayısız projelerle ekonominin gelişimine, özellikle de finansal desteğe erişimi sınırlı olan kadın girişimcilerin ve az gelişmiş bölgelerdeki KOBİ'lerin daha fazla kredi imkanlarına kavuşmasında çok önemli katkılar sağladı."

- İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title