İçimizi Sızlatan Bir Sevinçle Karşıladık"
Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 28 Şubat sürecinde başörtüsüne yönelik baskıların arttığını anımsatarak, "Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay olarak görev yapacak kadınların da artık inançları gereği başını örtebileceği haberi çıktığında, bunu içimizi sızlatan bir...
ŞAHİN OKTAY - Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 28 Şubat sürecinde başörtüsüne yönelik baskıların arttığını anımsatarak, "Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay olarak görev yapacak kadınların da artık inançları gereği başını örtebileceği haberi çıktığında, bunu içimizi sızlatan bir sevinçle karşıladık." dedi.
Sema Ramazanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat'ın tarihin en uzun Milli Güvenlik Kurulunun ardından açıklanan kararlarla başlayan bir süreç olduğunu bildirdi.
O dönemde "28 Şubat'ın bin yıl süreceğinin" iddia edildiğini fakat 5 yıl sonra milletin kendi içerisinden çıkardığı bir partiyi iktidara taşıdığını vurgulayan Ramazanoğlu, "Burada bir kurgu vardı. Bürokratik ve askeri oligarşi, milletin iradesine rağmen başka bir vesayet alanı oluşturmak istemişti." ifadesini kullandı.
Ramazanoğlu, laiklik üzerinden suni bir gündem oluşturulduğuna dikkati çekerek, milletin o güne kadar hiç görmediği medya aktörlerinin televizyonlarda yer aldığını, daha önce hiç görmediği "Aczmendiler" denen grupların sokaklara çıktığını anlattı.
"İçimizi sızlatan bir sevinçle karşıladık"
Milletin inancının gereği olan başörtüsünün hedef tahtasına oturtulduğuna işaret eden Ramazanoğlu, şöyle devam etti:
"Özellikle üniversiteler, okullar ve çalışan kesim üzerinde adeta bir başörtüsü avına çıkılmıştı. O süreç içerisinde kimseye yaşam hakkı tanınmadı. Ben de devletin bir doktoru olarak bir hastanede çalışıyordum. O süreçten ben de etkilendim. O şekilde çalışmam mümkün olamadı. O sürecin sonucu olarak istifa edip işimden ayrılmak zorunda kalmıştım. 28 Şubat'ı özetlersek, askeri ve bürokratik oligarşinin milletin iradesini yok sayarak yeni bir vesayet alanı oluşturma sürecidir."
Ramazanoğlu, 28 Şubatçıların kendi kurguladıkları bir toplum mühendisliğini amaçladığını belirterek, "Bu toplum mühendisliğinin sonucunda kendi kurguladıkları bir yaşam alanı oluşturacaklardı. Yani insanlar bunların istedikleri kadar dindar olacaklar, onların istedikleri şekilde ibadetlerini yapacaklar, onların istedikleri şekilde toplumun diğer alanları dizayn edilecekti." değerlendirmesinde bulundu.
Ramazanoğlu, Türkiye'de demokrasinin bedelini ödediğini vurgulayarak, şu görüşlere yer verdi:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay olarak görev yapacak kadınların da artık inançları gereği başını örtebileceği haberi çıktığında, bunu içimizi sızlatan bir sevinçle karşıladık. Artık özgürlük alanı Türkiye'de bütün alanlara yayılıyor. Kurumsal demokrasinin, ileri demokrasinin gereği budur. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz."
"FETÖ, bu mücadeleyi değersizleştirmeye çalıştı"
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in o dönemde bir televizyon kanalına verdiği demeçte milletin kendi iradesiyle iş başına getirdiği iktidar için mealen "Çekip gitmesi lazım. Vesayet alanı oluşturmak isteyenlerin isteklerine kulak vermeleri lazım." dediğini aktaran Ramazanoğlu, birileri başörtüsü mücadelesi verirken Gülen'in "başörtüsünün füruat olduğu" konusunda fetvalar verdiğine dikkati çekti.
Ramazanoğlu, "Biz bir taraftan başörtüsü mücadelesi verirken 'Başınızı açın, okulunuza gidin, işinizi yapın.' dediler. Toplumda bir ikilem oluşturulmaya ve bu mücadeleyi değersizleştirmeye kalktı, FETÖ'nün yaptığı buydu." diye konuştu.
Tarihin en uzun MGK'sının ardından başlayan sürecin 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar geldiğine değinen Ramazanoğlu, o sürecin yasaklarının, o vesayetin ülkenin üzerinden bir anda kalkamadığını bildirdi.
Ramazanoğlu, 14 Ağustos 2001'de kurulan AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldığı bilgisini vererek, "Ben de o partinin kurucusuydum, mücadele eden biriydim ama başörtülü olduğum için seçilebilme özgürlüğümü 1 Kasım 2015'e kadar kullanamadım. Bu süreç, bütün bu mücadeleyi de özetliyor." ifadesini kullandı.
"Çitlerin arkasından konuşmak zorunda kalmıştık"
O dönemin yasakları arasında çok basit uygulamaların da olduğunu belirten Ramazanoğlu, şunları kaydetti:
"Herhangi bir devlet kurumuna, bir askeri alana girmek de böyle bir şeydi. Bundan 12 yıl önce oğlumun öğretmenini ziyaret etmek istemiştik, kendisi askerliğini yapıyordu. Başörtüsüyle çitin öbür tarafına geçemediğim için çitlerin arkasından konuşmak zorunda kalmıştık."