Hrant Dink Davası Ertelendi
Hrant Dink davası 18 Nisan'a ertelendi. Davayla ilgili tahliye talepleri reddedildi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili davanın Yargıtay'ın bozma kararından sonraki dördüncü duruşması bugün görüldü. Tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal getirilmedi. İki sanıkta tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemi ile davaya katıldı. Dava 18 Nisan'a ertelenirken tahliye talepleri de reddedildi.
DİNK AİLESİ AVUKATI BEYANLARINI SUNDU
Davada ilk olarak Dink ailesi avukatlarının beyanları alındı. 17 Aralık soruşturması sonrasında görevden alınan ve Dink cinayetinde sorumluluğu olduğunu iddia ettikleri emniyet görevlileri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer gibi isimlerin yeniden gündeme geldiğini belirten avukat Hakan Bakırcıoğlu, "Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek tarafından yardımcı istihbarat elemanı yapıldı. Akyürek'in cinayetin işlenmesinden sorumluluğu var. Ancak o dönemde görevden alınmadı. Hatta dava kapsamında dosyaya sorulan sorulara yetkili sıfatıyla yanıt verdi, belge sundu" dedi.
"SADECE AKYÜREK SORUMLU DEĞİL"
Cinayetin örgütlü bir yapı tarafından işlendiğinin gizlendiğini belirten avukat Bakırcıoğlu, Dink cinayetinde sadece Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in sorumlu olmadığını, dönemin emniyet görevlileri Celalettin Cerrah, Reşat Altay, Jandarma görevlileri Ali Öz ile bazı MİT görevlilerinde sorumluluğu olduğunu savundu. Avukat Bakırcıoğlu, soruşturmanın ve incelemenin yeniden yapılması gerektiğini vurguladı.
SAVCIYI ELEŞTİRDİ BAŞBUĞ'U ÖRNEK GÖSTERDİ
Dink ailesinin avukatının ardından sanık Erhan Tuncel'in avukatı Erdoğan Soruklu söz aldı. Müvekkillinin tutukluluk süresinin 5 yılı aştığını belirten Soruklu, "Uzun tutukluluk süresini müvekkilim çoktan aşmıştır. Duruşmalarda savcı bey mütalaasında sürekli tutukluluğun devamına demektedir. Ancak savcılıkta tutarlı olmadır. Bize tutukluluğun devamına diyen savcı bey, müebbet hapis cezası alan bir mahkumun tahliye olması yönünde mütalaa sundu. Eşitlik talep ediyoruz" dedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Zafer Koç, Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan İlker Başbuğ'un tahliye edilmesi yönünde mütalaa sunmuştu. Koç, bu mütalaadan bir süre sonra da TMK. 10. Madde ile yetkili savcılıkta görevlendirilmişti. Davanın sanıkları Erhan Tuncel ve Yasin Hayal de tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemi ile davaya katıldı.
18 NİSAN'A ERTELENDİ
Mahkeme duruşmaya verilen kısa aranın ardından ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Erhan Tuncel'in bu halinin devamına karar verdi. Mahkeme, TMK 10 maddeyle yetkili savcılıkça devam eden Dink cinayetiyle ilgili soruşturmanın hangi aşamada olduğu ve akıbetinin sorulmasına hükmetti. Mahkeme Yargıtay'ın bozma ilmIna uyulup uyulmaması hususunun aleyhine bozma yapılan sanık Ahmet İskender'in henüz yakalanamamış olması ve savunmasının alınmamış olması nedeniyle duruşmayı 18 Nisan saat 14.00'a erteledi.
HRANT'IN ARKADAŞLARINDAN AÇIKLAMA
Bu arada Duruşma başlamadan önce İstanbul Adliyesi önünde toplanan "Hrant'ın Arkadaşları", sorumluların tümünün yargı önüne çıkartılmasını talep etti. Agos gazetesi yazarı Karin Karakaşlı, bir 19 Ocak'ın daha, acı, özlem, hüzün ve öfkeyle geride kaldığını ifade ederek, "Bir yıl daha... Gözlerimiz o balkona her takıldığında sanki seni de bir anda arkadan beliriverecek gibi hissettik bazen. Sonra hemen etrafımıza baktık, Agos'un önünde toplanan on binlere. Umutlanmalı mıydık? Belki de.." diye konuştu. "Öbür cephede pek umut veren gelişmelerin olmadığını, 7 yıldır saklandıklarını, birbirlerini kolladıklarını ve işler sarpa sarınca aralarından birilerine ortaya atacak gibi yapıp sonra hemen geri çekildiklerini" aktaran Karakaşlı, şöyle devam etti:
"7 yıl kah suskunlukla kah devlet içindeki kanatların birbirlerini işaret etmesiyle geçti. Gayet iyi biliyoruz ki bu, aslında malum devlet geleneğinin bir devamıdır. Derin ya da paralel değil, en sığ, en bariz haliyle devlet. Bütün kademeleriyle bu cinayette pay sahibi devlet. Gördük ki, görüyoruz ki, perde arkasındaki oyuncular, tek bir kanattan ibaret değildir. Ve senin de son yazında işaret ettiğin, o 'büyük güç' sayesinde işlenen bir cinayetti bu aynı zamanda. O büyük gücün perde arkasında kalmaya devam ettiği her gün, biz de benzer bir tedirginlikle yaşamaya devam edeceğiz."
"DAVA KURBAN EDİLMEMELİ"
Karin Karakaşlı, yine "vur" diyenlerden hesabın sorulmadığı bir duruşmasının öncesinde olduklarını ifade ederek, "tetiğin arkasındaki, nispet gibi terfi ettirilen bütün isimlerin yargı önüne çıkartılması ve yargılanması istenen kamu görevlilerinin tümüyle ilgili acil adımlar atılması gerektiğini" söyledi.
Karakaşlı, "Bu davanın hukuki değil siyasi olduğu gerçeğinden hareketle içinden geçmekte olduğumuz şu ikinci süreç, kamuoyunu tatmin edecek biçimde yürütülmeli, dava devlet içindeki hesaplaşmalara kurban edilmemelidir. Biz bu talebimizi, her duruşmada, burada, bu meydanda söylemeye devam edeceğiz. Hakikat inkar edilemez hale gelene kadar devam edeceğiz. Biz 'bitti' demeden bu dava bitmez. Hrant Dink davası, yakın tarihin bütün kirli oyunlarının ifşa edilebilme ihtimalidir. Ortak bir yüzleşme simgesidir. Bu sınavdan geçemeyen bir devletin meşruiyeti yoktur. Bu dava çözülmeden barış yoktur" ifadelerini kullandı.