Hrant Dink Cinayeti Davası
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 35 kişinin yargılandığı davanın duruşması, sanık Engin Dinç'in sorgusunun tamamlanmasının ardından 13 Ekim'e ertelendi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 35 kişinin yargılandığı davanın duruşması, sanık Engin Dinç'in sorgusunun tamamlanmasının ardından 13 Ekim'e ertelendi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın akşamki bölümünde, sanıklar tarafından dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç'e sorular yöneltildi.
Sorular başlamadan önce söz alan tutuklu sanık Ramazan Akyürek, bir açıklama yapmak istediğini söyledi.
Akyürek, "Ben F4'ü ilk defa okuyunca heyecanlandım. 'Engin bunu topluyor muyuz?' diye sordum. Önemli bir bilgiyi başkana yazıyoruz, ben de üst yazısını imzalıyorum. İlk önce operasyonel konuları konuştuk. 'İstanbul ayağı ne olacak' dedim. Engin 'Ya sorun etmeyin ben telefon ile bildirdim' dedi. Bir de yazı ile yazacağını öğrendiğimde 'valinin imzasıyla yazalım' demedim. O gün Engin Dinç'in vakıf olduğu bilgiler neticesinde, biz ajanın durumunu değerlendirmedik." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar da "(Şuralara yazılsın) diye talimat verdiniz mi?" diye sordu. Akyürek, "(Haber notu yapıyor muyuz?) dedim. Engin ise 'Uygun değil. Yazı ile İstanbul'a bildireceğiz' dedi." cevabını verdi.
Alınan istihbari bilginin olduğu gibi İstanbul'a yollanacağını bildiğini söyleyen Akyürek, "Yazıda, öldürüleceği değil ses getirileceği tabiri kullanıldı. Engin'in yazısında 'Green Peace üyesi İstanbul'a gitmiyordu. Şu kişi geliyor' denildi. Ses getirici eylem, Türklere hakaret ettiği iddiası olan kişiye yönelikti." ifadelerini kullandı. Söz alan sanık Engin Dinç de "Elimize gelen bilgiyi aynen aktardık. Ben şahsım adıma görevimizi yaptığıma inanıyorum." dedi.
Sanıklardan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da bir valinin ilin asayişinden sorumlu olduğunu, Dink gibi birinin öldürüleceğini bilmek zorunda olduğunu anlatarak, "Vali, ikisini de açığa almak zorundadır. Benim ilimde olsaydı ikisini de açığa alırdım. İstanbul'a neden 'öldürülecek' diye açıkça yazılmadı. Planlı operasyon dosyası açılmak zorundadır. Trabzon'da neden TEM şube ve savcı dahil edilmedi." diye sordu.
Engin Dinç de Cerrah'a "Beni hangi anlamda suçluyorsunuz? Biz hangi anlamda suçluyuz? İstihbarat Şube Müdürü direkt vali ile muhatap olmayabilir. Emniyet müdürleri istemez bazen. Önce emniyet müdürüne aktarırız, o isterse valiye bildirir." dedi.
Bunun üzerine Cerrah da sarı bir zarfa bilgi notu konulup ilgili makamlara gönderilmesi gerektiğini anlatarak, "Trabzon'daki Trabzon'a gönderir. Ne istihbarat şube, ne il saklayabilir. Hedefi vuracak kişi Trabzon'da, bu nedenle teknik takibi Trabzon yapıyor." değerlendirmesini yaptı.
Mahkeme Başkanı: "Biz dinlemiyoruzdur inşallah"
Söz alan eski İstihbarat Daire Başkanı sanık Sabri Uzun da "Sanık Dinç ifadesinde, ilk önce yazıyı gönderdiğini, sonra telefon ile bilgi verdiğini söylemişti. O zaman ki daire başkanı bendim. Benimle veya başkan yardımcılarıyla herhangi bir muhaberesi olmuş mudur?" sorusunu yöneltti. Dinç, soruyu "Şube müdürü daire başkanını 24 saat aramaz. İlgili büro amirlikleri kendi aralarında haberleşir. Aramadım." şeklinde yanıtladı.
Sabri Uzun'un, sanıklardan Muhittin Zenit, Ercan Demir ve kendisinin sahte isimlerle 2009 yılında dinlendiklerini, kendilerinin birileri tarafından kontrol altına alınmak istediğini söylemesi üzerine, Mahkeme Heyeti Başkanı Rüzgar da "Biz dinlemiyoruzdur inşallah. Bunları duyunca bunu söylemek zorunda kaldık." dedi. Başkanın bu ifadeleri, salonda gülüşmelere neden oldu.
Sanık Engin Dinç de "Davanın eski hakimi ve Muhittin Zenit'in dinlendiğini biliyoruz. Fetullahçı Terör Örgütü'nün kendine gelecek bir zarar var mı diye her davayı dinlediklerini gördük. İstanbul'da çok hassas davalar var. Bakıyoruz dinlenmişler. Bu konuları adli makamlara ilettik." diye konuştu.
Erhan Tuncel'in yazdığı mektup
Duruşmada söz alan sanık Erhan Tuncel de 2013 yılında sanık Engin Dinç'e hitaben yazdığı, "Sen ağabeyiliğini yap, ben de gardaşlığımı" şeklindeki ifadelerin yer aldığı mektuba ilişkin açıklamalarda bulundu.
Mektubun öyküsünün eskiye dayandığını, yazılma nedeni olarak da 25 Aralık sonrası görevden ihraç edilen savcı Muammer Akkaş ile görüştükten sonra kaleme aldığını söyledi.
Kendisinin Ergenekon soruşturmasında sorgulanan birisi olduğunu ve kamuoyunun Hrant Dink'in öldürüleceğini ilk kendisinden duyduğunu anlatan Tuncel, şöyle devam etti:
"Jandarma ve emniyet bağlantısını ortaya çıkaran kişiyim. 5 yıla yakın yargılandım. 17-18 defa ifadem alındı, didik edildi, sonunda tahliye edilmedim. 2012 yılında Trabzon'un Ergenekon hücreleri olduk. 2013 yılında Yargıtay 9. Ceza Dairesinden bir karar çıktı. Kararda, 'Erhan Tuncel McDonals eylemini Yasin Hayal ile birlikte yapmış, kasım ayında da örgüte katılmıştır' şeklinde belirtildi. Kararın ardından da tutuklandım. Bir hücreye alındım, ardından da 25 Aralık'tan sonra görevinden ihraç edilen savcı Muammer Akkaş beni ifadeye çağırdı. Savcı Akkaş, Muhittin Zenit, Engin Dinç ve Türkiye'deki derin yapılarla ilgili sorular sordu. Sonra kendi kendime 'Cezaevinden çıkmam lazım, ben bir üniversite öğrencisiyim bana derin yapıları soruyor' dedim. Dosyanın çözülme amacı yok. Birçok sahte kayıtlar ortaya çıkarıldı. Türkiye'de sahte belge üreten bir çete var. Bunun mahkemedeki varlığını hissediyordum. Yapı beni sanık yapmış, bunu sorgulamak zorundaydım. Engin Dinç'e evraklarımı göndermeleri için mektup yazdım, çünkü tahliyemi mahkemeden isteyecektim. O dönem İstihbarat Daire Başkanlığının başında Engin Dinç olduğu için ona yazdım. O dönem başka biri olsa ona gidecekti. Mektubu hür irademle yazdım. Yönlendirme yoktur."
Erhan Tuncel'in bu ifadeleri üzerine sanık Engin Dinç de bu beyanlarının önemli olduğunu ifade ederek, kendileriyle ilgili haberler yapılmaya başlandığını anlattı. Tuncel'in mektubunu kullandıklarını söyleyen Dinç, "Bu yapı bizimle ciddi anlamda uğraştı, algı operasyonunda kullanıldı. Erhan Tuncel'in mektubu neden yazdığı ortada, bu mektubu kim sızdırdı, neden sızdırdı? Erhan Tuncel ile buradaki karşılaşmam ikinci görüşmemiz oldu. Fetullahçı Terör Örgütü, ben İstihbarat Daire Başkanlığına atandıktan sonra, çok ciddi dezenformasyona başladı. Israrla şunu yaptılar, 'İstihbarat Daire Başkanı korunuyor' şeklinde belli internet sitelerinde haberler yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.
Mahkeme heyeti, Dinç'in çapraz sorgusunun bitmesinin ardından duruşmayı perşembe gününe erteledi.