Haberler

Hrant Dink Cinayeti Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı dava, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kapatılmasının ardından İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek ve dosyayı incelemek için duruşmayı 17 Temmuz 2014'e erteledi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı dava, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerini tümüyle kaldıran 6526 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinin ve bu mahkemelerden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kapatılmasının ardından, ilk kez farklı bir mahkeme olan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı

Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin verilen kararın Yargıtay tarafından kısmen bozulmasının ardından, 18 sanığın yeniden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve yeni kanun gereği davaya yeni bir esas numarasıyla bakacak olan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan 7. duruşmaya, hiç bir sanık katılmadı. Davanın sanıklarından Osman Hayal ve Yasin Hayal'in avukatı Fatma Aygören dışında diğer sanık avukatlarının da bulunmadığı duruşmada, davaya müdahil olan Dink ailesini ise avukatları temsil etti.

Dosyaya gelen tutanakların okunduğu duruşmada, hakkında yakalama emri bulunan firari sanıklardan Ahmet İskender'in henüz yakalanamadığı tutanağa geçirildi.

Trabzon'daki Ali Öz dosyası

Duruşmada söz alan müdahil avukatlardan Bahri Belen, hakkında yakalama emri çıkarılan sanıklardan Ahmet İskender'in 7 duruşma geçmesine rağmen henüz yakalanamadığını ve İskender hariç diğer sanıkların beyanlarının alındığını belirterek, Yargıtay'ın bozma kararına uyma ya da direnme kararı verilebilmesi için İskender'in beyanının alınması gerektiğini ve bu aşamada İskender ile ilgili dosyanın ayrılmasına ihtiyaç duyulacağını dile getirdi.

Müdahil avukatlardan Hakan Bakırcıoğlu da, Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, yargılanan eski dönemin Tarabzon İl Alay Komutanı Ali Öz'ün yargılandığı dosyanın Dink cinayeti dava dosyasıyla birleştirilmesi yönünde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinden muvafakat istediği ve mahkemenin de bunu kabul etmediğini hatırlattı.

Muvafakat verilip verilmeyeceğiyle ilgili bu mahkemenin karar vermesi durumunda görüş beyan etmek istediklerini aktaran Bakırcıoğlu, "Ali Öz hakkında Trabzon İl Jandarma komutanı olarak görevini yapmamak suretiyle, olaya sebebiyet verdiğinden dava açılmıştır. Dolayısıyla o dosya ile mahkemenize ait bu dava dosyası arasında mutlak suretle bağlantı bulunduğunu düşünüyoruz" dedi.

Davaların birleşmesine onay yok

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, davaya ilişkin verilen kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu hatırlatarak, bozma ilamıyla ilgili karar verilmesinin usulen uygun olmayacağı, sanıklardan Ahmet İskender'in henüz yakalanmaması ve bozma ilamına karşı direnme ya da uyma kararı verilmemesi gerekçeleriyle Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesine, davaların birleştirilmesi konusunda muvafakat verilmediğinin bildirilmesine hükmetti.

Firari sanıklardan Ahmet İskender'in yakalamalı halinin sürdürülmesine ve infazın çabuklaştırılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına da karar veren heyet, duruşmayı 17 Temmuz 2014 tarihine erteledi.

"Hrant'ın arkadaşları"ndan açıklama

Bu arada duruşma öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önündeki alanda toplanan "Hrant'ın arkadaşları" üyesi bir grup, "Müsamereyi bırakın asıl sorumluları yargılayın" pankartı açtı.

Çeşitli sloganlar atan grup adına bir açıklama yapan gazeteci Cüneyt Cebenoyan, "Devletin iki eski ortağı bugün birbirlerine karşı ölümüne savaşıyor. Dink cinayeti bu savaşta her iki siyasi çizgi tarafından da diğerine karşı bir silah, bir tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Bu tablo her iki siyasi gelenek için utanç vericidir ya da daha doğrusu utanç verici olmalıdır" dedi.

Dink'i katledenlerin tahliye edildiğini belirten Cebenoyan, "Dink'i kimin öldürdüğünü, sorumluların neden bir türlü ortaya çıkmadığını, 1915'te olanların hala nasıl inkar edildiğini birkez daha anladık. Biz bitti demeden bu dava bitmez" şeklinde konuştu.

Davanın geçmişi

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012'de verdiği kararla, 18 sanığın yargılandığı davada tutuklu yargılanan Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmek" suçundan 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.

Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırırken, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, yerel mahkemenin kararına itiraz etti. Savcı Usta'nın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçede, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in örgüt liderliği ve yöneticiliğini yaptığı, sanıkların Ergenekon soruşturmalarında yakalanan ve haklarında dava açılan sanıklarla amaç birliği içinde bulunduğunun, ana yapı Ergenekon ile Trabzon'daki hücresel yapının aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip olduğunun anlaşıldığı kaydedilmişti.

"Karar 'örgüt yok' anlamına gelmez"

Kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryılmaz ise davanın sanıklarıyla ilgili örgüt yöneticiliği veya üyeliği konusunda yeterli delil bulunamadığından, beraat kararı verdiklerini söylemişti.

Eryılmaz, "Verdiğimiz karar, 'örgüt yoktur' anlamına gelmez. Verdiğimiz karardan rahatsız değiliz. Sadece tatmin edici olmadığını belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz" açıklamasını yapmıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayeti davasında, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının, "sanıkların atılı suçları örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği" gerekçesiyle bozulmasını istemişti.

Tebliğnamede, "Sanıkların mensubu bulundukları silahlı terör örgütünün yöneldiği ve gerçekleştirmek istediği amaç açısından elverişli fiili gerçekleştirdikleri tarih itibarıyla, ülke genelindeki toplumsal etkinliğinin olup olmadığını aramaya gerek yoktur. Zira, devletin birliğini bozma suçu bir tehlike suçudur ve gerçekleştirilen eylemlerin sonuncusu ile de bu tehlike gerçekleşmiştir" ifadesine yer verilmişti.

- Yargıtay'ın bozma kararı

Yargıtay 9. Ceza Dairesi örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuştu. Daire, sanıkların silahlı terör örgütü değil, suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti.

"Kasten öldürmeye azmettirme" ve Orhan Pamuk'u "tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararı ise onanmıştı. Hayal hakkında "Silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma" suçundan verilen beraat kararı ise "suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan mahkumiyet gerektiği için bozulmuştu.

Sanıklardan Ersin Yolcu'nun "kasten öldürmeye yardım suçundan" mahkumiyet hükmü onanırken, "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan beraatinin ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyet gerektirdiği için bozulmasına karar verilmişti.

Sanıklardan Erhan Tuncel'in "patlayıcı madde imal etme" suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "Kasten öldürmeye azmettirme" suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. Tuncel hakkında "silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan beraat kararı da "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu.

Tuncel'in, Trabzon'da 24 Ekim 2004 tarihinde McDonalds'ın bombalanması olayında, "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama" suçlarından verilen mahkumiyet kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Tuncel'in bu eyleminin "6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağına karar vermişti.

Sanıklardan Ahmet İskender hakkındaki "kasten öldürmeye yardım" suçundan verilen mahkumiyet kararı onanırken, İskender'in "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan beraatı ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu.

Sanıklardan Salih Hacısalihoğlu'nun "Silahlı terör örgütüne yardım" suçundan beraat kararı onanmış, 6136 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyet kararı, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı için, "beraat" kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu.

Sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz ile Tuncay Uzundal'ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan beraatlarına ilişkin kararlar da "suç örgütü üyesi oldukları" gerekçesiyle bozuldu. Sanıklar Yavuz ve Uzundal hakkında 'kasten öldürmeye yardım' suçundan beraat hükümleri de, sanıkların Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmeleri sebebiyle mahkumiyetleri gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildi.

Sanıklardan Mustafa Öztürk'ün de "silahlı terör örgütü üyesi olma", "kasten öldürmeye yardım" suçlarından beraat kararlarını onayan Yargıtay, sanıklar Halis Egemen ile Yaşar Cihan hakkında da "silahlı terör örgütüne yardım" suçundan kurulan beraat hükümleri de onamıştı.

Sanıklardan Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında da "kasten öldürmeye yardım" suçundan kurulan beraat hükmü, eksik soruşturma sebebiyle bozulmuştu. Sanıklardan Veysel Toprak, Alper Esirgemez, Osman Alpay, Erbil Susaman, Şenol Akduman, İrfan Özkan ve Numan Şişman'ın "silahlı terör örgütüne yardım yataklık", "suç işleyeni saklama" suçlarından verilen beraat kararlarının, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında dava zaman aşımının dolduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmişti.

Dava İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde

Yargıtay'ın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış ve bu mahkemede 6 duruşma yapılmasının ardından dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin, 6526 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi sonucu tümüyle kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel
Rusya yeni füzesine çok güveniyor: Dünyada kimsede yok, Avrupa'da her yeri vurabiliriz

Rusya cephesinden yeni tehdit: Avrupa'da her yeri vurabiliriz

Dışişleri Bakanı Fidan: Nükleer savaş riski var, bu bir şaka değil

Bakan Fidan'dan tedirgin eden savaş çıkışı

Fırat Sarı'dan çelişkili ifadeler! Bebek ölümlerini sordular, konuyu değiştirdi

Bebek ölümlerini sordular, konuyu değiştirdi

Bahis operasyonunda tutuklanan fenomenlerden paylaşım başına dudak uçuklatan kazanç

Fenomenlerin paylaşım başına aldıkları para ağızları açık bıraktı

title