Haberler
Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde 4,6 büyüklüğünde deprem

Malatya'da şiddetli deprem! Sarsıntı çevre şehirlerden de hissedildi

Kabine sonrası Erdoğan'dan yetkisiz çakar kullananlara net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

Erdoğan'dan Kabine sonrası net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

Ailesini katleden Bahtiyar Aladağ berber dükkanında aylarca atış talimi yapmış

7 kişiyi öldüren cani, katliama aylar öncesinden hazırlanmış

11 ilde daha okullar tatil edildi

11 ilde daha okullar tatil edildi

Hollanda'nın Türkiye'ye Karşı Tutumu Düşmanca"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü Müdürü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.

EMRE AYVAZ - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü Müdürü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Hollanda'nın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrına ilişkin, "Yaşananlar hem Türkiye'deki iç siyasete nüfuz etme çabası hem de Hollanda'nın kendi iç seçimleri çerçevesinde ırkçı siyasetçilerle girmiş oldukları yabancı düşmanlığı yarışı içerisinde değerlendirilebilir diye düşünüyorum." dedi.

İnat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hollanda'nın skandal tavırlarının uluslararası ilişkiler ve diplomatik açıdan skandal olduğunu söyledi.

Hollanda'nın NATO üyesi, Avrupa değerlerinin temsilcisi ve Türkiye'nin müttefiki olduğunu belirten İnat, "Böyle bir ülkenin Türkiye'nin Dışişleri Bakanına uçuş izni vermemesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının konsolosluğa ulaşımının engellenmesi hiçbir şekilde ne diplomatik nezaketle ne uluslararası hukuk kurallarıyla ne de devletler arası ilişkilerle açıklanacak bir şey değil. Hollanda'nın Türkiye'ye karşı tutumu düşmanca." diye konuştu.

Türkiye'ye karşı bu tutumun sadece Hollanda ile sınırlı olmadığını vurgulayan İnat, Hollanda'nın bunu en üst düzeye, skandal boyuta taşıdığını ancak başka Avrupa ülkelerinde de benzer tartışmalar yaşandığını ve Türkiye'nin Almanya'da da aynı sorunlarla karşılaştığını vurguladı.

İnat, dolayısıyla burada münferit bir tutumun söz konusu olmadığını, Almanya ve başka Avrupa ülkelerinin içinde bulunduğu ortak tutumun söz konusu olduğunu bildirdi.

"Hollanda, Türkiye ile ilişkilerini seçim malzemesi yaptı"

Hollanda'nın Türkiye ile ilişkilerini seçim malzemesi olarak kullandığını, bunun aşırı sağcı, ırkçı, İslam düşmanı Geert Wilders ve partisinin yapmasının Türkiye açısından şaşkınlık yaratmadığını ancak Mark Rutte'nin Wilders ile aynı çizgiye ayak uydurmasının Türkiye açısından şaşkınlık verici olduğunu vurgulayan İnat, "Ama neden böyle bir tutum izlediğini de az çok anlıyoruz. Wilders ile girmiş olduğu bir yabancı düşmanlığı yarışı, iç politik kaygılar söz konusu." dedi.

Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde de aynı tutumun söz konusu olduğuna dikkati çeken İnat, uzun zamandır Avrupa'daki bazı çevrelerin Türkiye'nin iktidarını dizayn etme çabası içerisinde olduğuna değindi.

İnat, Avrupa'nın Türkiye'nin iç işlerine birtakım mazeret ve bahaneler bularak müdahale etmeye çalıştığını, bunun için de insan haklarını ve demokrasiyi gerekçe gösterdiğini fakat burada ciddi çarpıklıkların söz konusu olduğunu, bir yandan demokrasiyi bahane edip Türkiye'ye müdahale ederken diğer taraftan ise Türkiye'de gerçekleşen darbelere karşı çıkmadıklarını ifade etti.

İnat, Avrupalı ülkelerin terör örgütlerine destek verdiğini de belirterek, şöyle devam etti:

"Özellikle Türkiye'nin iç siyaseti açısından önemli bir dönemeç söz konusu. Avrupa'daki bazı çevrelerin açık açık 'hayır' kampanyaları başlattıklarını görüyoruz. Oy kullanacak vatandaşlarıyla buluşmaya gitmek istedikleri için engellenenler kimler? AK Parti'nin bakanları neyi savunacaklardı? Orada halktan 'evet' oyu vermelerini isteyeceklerdi, tam da bunun engellendiğini görüyoruz. 'Hayır' sonucu çıkmasını arzulayan bir tutum söz konusu. Dolayısıyla yaşananlar hem Türkiye'deki iç siyaset ve iç siyasete nüfuz etme çabası hem de Hollanda'nın kendi iç seçimleri çerçevesinde ırkçı siyasetçilerle girmiş oldukları yabancı düşmanlığı yarışı içerisinde değerlendirilebilir diye düşünüyorum."

"Gerekli tepkiler verildi"

İnat, Hollanda'nın skandal tavırlarına cevapsız kalınmadığını, bakanlara karşı uygulanan eşi benzeri olmayan uygulamanın karşısında Türkiye'nin tepki verdiğini hatırlattı.

Verilen tepkilerin ölçülü, hem Türkiye hem Hollanda'da yaşayan Türkler hem de Hollanda hükümeti açısından bir anlamı olması gerektiğini vurgulayan İnat, "Hollanda hükümetinin şu mesajı alması gerekiyor, 'Türkiye karşısında böyle politikalar izleyemezsiniz, izlememeniz gerekir. Bunun mutlaka bir yaptırımı olur.' Oradaki Türk vatandaşlar açısından baktığımızda Türkiye'nin onlara sahip çıktığının gösterilmesi gerekiyordu. Zaten büyükelçilik ve konsolosluktan bu konuda vatandaşlara yönelik çağrılar yapılarak vatandaşlara güven hissi verildi." şeklinde konuştu.

Devletlerin kendilerine bu şekilde davranılmasına razı olmaması gerektiğini dile getiren İnat, Hollanda Büyükelçisinin Türkiye'ye gelmesinin istenmemesinin temsil düzeyinin düşürüldüğü anlamına geldiğini ve yapılması gereken bir adım olduğunu kaydetti.

İnat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer yetkililerin Hollanda'nın tutumuna karşı söylem ve diplomatik düzeyde tepki gösterdiğini fakat Hollanda halkıyla karşı karşıya gelecek kararların alınmaması gerektiğini, buna da dikkat edildiğini aktardı.

"İslam düşmanlığı söylemleriyle prim yapıyorlar"

Lüksemburg merkezli AB Adalet Divanı'nın, "işverenlerin, çalışanların iş yerlerinde iç kurallar gereği herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembolün görünür kullanımını yasaklamasının doğrudan ayrımcılık teşkil etmediğine" hükmetmesini değerlendiren İnat, uluslararası mahkemelerin zaman zaman siyasi kararlar verebildiğini belirtti.

İnat, Avrupa'nın siyasal ortamında aşırı sağın yükseldiğini vurgulayarak, bu partilerin İslam, yabancı ve mülteci düşmanlığı söylemleriyle prim yaptığını, oy oranını arttırdıklarını ifade etti.

Müslümanlar Avrupa'da çoğalırsa yabancı sayısı artarsa kendi kültürlerini kaybedecekleri yolunda ırkçı kesimler tarafından korku tohumları ekildiğini vurgulayan İnat, "Şimdi bu ektiklerinin hasadını yapmaya çalışıyorlar. Yabancı, Müslüman ve mülteciler üzerinden inşa ettikleri korkuları oya devşirmeye çalışıyorlar, bu konuda ciddi bir çaba söz konusu" diye konuştu.

"Yabancı düşmanlığını öne çıkaran siyasi figürler cirit atıyor"

Avrupa'da yabancı ve İslam düşmanlığının artmasının Avrupa'nın geleceğiyle ilgili sorunlara işaret ettiğini anlatan İnat, "Avrupa Birliği çoğulculuğu, özgürlüğü ve demokrasiyi temsil eden bir birlik olarak kuruldu. Şimdi ise Avrupa Birliği, toleranssızlığı, tahammülsüzlüğü, yabancı düşmanlığını öne çıkaran siyasi figürlerin cirit attığı bir alana dönüşmeye başladı." ifadesini kullandı.

İnat, yabancı karşıtlığının artması sonucunda Avrupa ülkelerinin kendi aralarında da sorunlar yaşayamaya başlayabileceğini kaydetti.

Kaynak: AA / Güncel
title