"Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi" Paneli
Bülent Ecevit Üniversitesi Karadeniz Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (KARSAM) düzenlediği, "Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi" başlıklı panel, Prof.Dr.Arif Amirov Konferans Salonu'nda yapıldı.
Bülent Ecevit Üniversitesi Karadeniz Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (KARSAM) düzenlediği, "Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi" başlıklı panel, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu'nda yapıldı. Panelde konuşan tarihçi Mustafa Çolak, Ermeni meselesinin sadece tarihçilerin çözebileceği bir mesele olmadığını vurguladı.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Mustafa Çolak, Doç. Dr. Erkan Göksu ve Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen'in konuşmacı olarak katıldığı paneli, akademik ve idari personel ile öğrenciler izledi.
Karabağ Savaşı'nda, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ Bölgesi Hocalı köyünde 613 Azeri'nin Ermenistan'a bağlı silahlı birlik tarafından katledilişinin 21. yılı dolayısıyla düzenlenen ve KARSAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu'nun yönettiği panelde, Doç. Dr. Mustafa Çolak, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan sorunları ve 1915 olaylarının temel nedenlerini içeren bir sunum yaptı. Doç. Dr. Çolak'ın ardından söz alan Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen, Ermeni terör örgütlerinin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin günümüze uzantıları konusunda bilgi ve belgeleri izleyicilerle paylaştı. Doç. Dr. Erkan Göksu ise 1992 yılında meydana gelen Hocalı Katliamı özelinde, Azerilere yönelik sürdürülen sistemli şiddet politikaları hakkında bilgi verdi.
Panel yöneticisi Nurettin Hatunoğlu, Hocalı katliamının siyasetçilerin ağzına sakız olduğunu, bu sebeple doğru şekilde insanlara anlatılmadığını savunarak, "Haklı olduğumuz bir davada maalesef tarihçilerden çok siyasetçilerin ağzına sakız olmasından dolayı, maalesef kendi ülkemizde dahi doğru şekilde anlatamıyoruz. İnsanlar doğru şekilde algılamıyorlar. Hem bu yönüyle hem de sadece tarihin değil insanlığın yüz karası denilecek bir şekilde 20. yüzyılda, yakın tarihte, bilgisayarın sosyal iletişimin olduğu bir tarihte biz bir soykırıma şahit olduk. Bu soykırım maalesef insanlar tarafından görmemezlikten geliniyor" diye konuştu.
"YALNIZCA TARİHÇİLER YETMEZ"
Sözde Ermeni soykırımının yalnızca tarihçiler tarafından araştırılması önerisinin mantıksız olduğunu savunan Doç. Dr. Mustafa Çolak; sanatçı, bilim adamları ve iktisatçılara da görev düştüğünü vurguladı. Çolak, "1914'te Revan'ın yani bugünkü Erivan'ın nüfusunun yüzde 65'i Müslüman yani Ermeni yok. Bugün Erivan'ın nüfusunun yüzde 95'i Ermeni'dir. Yani göçler yaşandı. Avrupa'da 1 milyonun üzerinde Ermeni diasporası yaşıyor. Yani göçlerle gitti. Bu göçler sadece Ermenilere has bir şey değil. 20. yüzyılın başlarında ulus devleti kuran uluslar o ulusa mensup olanlar o ülkeye göç ediyor. Ermeni meselesi bugün sadece tarihi bir mesele olmaktan çoktan çıktı. Ermeni meselesinin ekonomi, sanat boyutu var. Siyasi boyutu ve iktisat boyutu var. Temel mantık şurada yanlış. Zaten bizim en çok ızdırap çektiğimiz nokta, özellikle Avrupa ülkelerindeki parlamentoların karar almasıdır. Parlamentolar bilimsel karar almaz, siyasi karar alır. Fransa parlamentosu Ermeni soykırımıyla ilgili bir yasa tasarısı onaylarken, kabul ederken bilimsel olarak düşünmez. Fransa parlamentosu aldığı kararlar çıkarlarına uygun mu değil mi ona bakar. Çünkü her ülkenin parlamentosu o ülkenin çıkarlarını gözetir. Doğal olan da budur. Dolayısıyla parlamentoların aldığı kararları tarihçilerin çürütmeye kalkması, tarihçilerin buna karşı çalışma yapması hem makul değil hem de mantıklı değildir. İktisadi boyutu var. Ambargo uygulanıyor. Sanat boyutu var. 1920'lerden beri batıda Ermeni soykırımı tezlerini destekleyen romanlar var. Bir tarihçi romana karşı ne yapsın. Dolayısıyla mesele çok boyutlu ele alınmalıdır. Sadece tarihçilerin çözebileceği bir mesele değildir" diye konuştu.
ORGANİZASYON BOZUKLUĞU
Türk ve Azeri diasporasının yurt dışında ortak çalışması yönünde önerisini sunan Doç. Dr. Mustafa Çolak, "Türk ve Azeri diasporası yurt dışında ortak çalışmalıdır. Sayı olarak özellikle Avrupa'da Türklerin sayısı 4 milyona yaklaşıyor. Avrupa'daki Ermenilerin nüfusunun yaklaşık dört katıdır. Buna Azeri diasporasını da eklediğiniz zaman bu sayı 4.5-5 milyona çıkar. Ama inanılmaz bir organizasyon bozukluğu var. Buna Türkiye ve Azerbaycan ortak çalışırsa güçlü olur. Türkiye Ermeni meselesi konusundaki bilimsel çalışmaları yaparken bahsettiği 1915 olaylarından biraz daha uzaklaşması lazım geliyor. 1915'te bizim tezimizi destekleyen çok fazla bir şey yok" şeklinde konuştu.
"ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ 1980'DE TAKTİK DEĞİŞTİRDİ"
Ermeni terör örgütlerinin faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen de, "Ermeni terör örgütleri dış dünyanın tepkileri üzerine 1980'li yıllarda taktik değiştiriyor. PKK terör örgütü ile işbirliğine giriyor. 1984 Şemdinli baskınlarıyla PKK sahneye itiliyor. Ermeni PKK ile ilişkisi ile bir başka çarpıcı örnek ortaya çıkıyor. 9 Ocak 1993 tarihinde Beyrut'ta iki ayrı kilisede düzenlenen Ermeni Ortodoks Başpiskoposu 150 genç ile birlikte toplantı gerçekleştiriyor. Şu hedefler alınıyor. PKK terör örgütünün Ermenistan'daki yayın organları ile PKK terör örgütünün propagandası yapılıyor" dedi.
Doç. Dr. Erkan Göksu ise, Ermenilerin; Türk ve Azeri varlığını ortadan kaldırmak amacıyla bilinçli olarak harekete giriştiklerini söyledi. Hocalı katliamının soykırım olduğunu ifade eden Göksu, şunları kaydetti:
"Hocalı'da öldürülen 613 tane erkek, kadın çoluk ve çocuğun tamamı Türk olmaları hasebiyle, Azeri Türk'ü Müslüman olmaları hasebiyle öldürüldü. Ermeniler Türk varlığını, Azeri varlığını ortadan kaldırmak amacıyla bilinçli ve istekli olarak böyle bir harekete giriştiler. Bu bakımdan soykırım ifadesini kullanmamız hatta bunu hukuki platformda da dile getirmemiz icap eder."
Panelin sonunda, konuşmacılara plaket takdim edildi. - ZONGULDAK