Haberler
Ankara'da FETÖ operasyonu! 7'si aktif görevde 35 Emniyet mensubu için gözaltı kararı

Ankara'da operasyon! Çok sayıda emniyet mensubu için gözaltı kararı

Kayapınar Belediye Başkanı Cengiz Dündar gözaltında

Belediye başkanı terör soruşturmasında gözaltına alındı

50 ülkeden İsrail'i yıkacak bir hamle daha: Tasarı resmen kabul edildi

50 ülkenin "Evet" dediği İsrail karşıtı karara 4 liderden "ret" oyu

Kilisedeki yoga seansı Süryanileri küplere bindirdi

Türkiye'de çekilen fotoğraf Süryanileri küplere bindirdi

Hızfı Topuz'un Tablosu Basın Müzesine Asıldı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yazar Hıfzı Topuz'un yağlı boya tablosu, Basın Müzesi'nde bulunan Gazeteci Portreleri Galerisi'ne asıldı.

Yazar Hıfzı Topuz'un yağlı boya tablosu, Basın Müzesi'nde bulunan Gazeteci Portreleri Galerisi'ne asıldı. 67 yıl önce gazeteciliğe başlayan Hıfzı Topuz, Basın Müzesi'nde düzenlenen toplantıda " Ben gazeteciliği basamak yapmadım. Gazetecilikten hiç çıkar beklemedim. Gazeteci olarak dik durmak lazım. Yandaş olmamak ve asla bildiği yoldan şaşmamak lazım" dedi.

TGC, basına hizmet veren ustaların portrelerini yaptırarak müzenin içeriğini zenginleştirmeye devam ediyor. TGC Onur Kurulu Önceki Başkanı usta gazeteci Hıfzı Topuz'un  yağlı boya tablosunu, TGC'nin katkılarıyla ressam Ebülfeyz Ferecoğlu, yaptı. Basın Müzesi'nde düzenlenen ve Hıfzı Topuz'un eşi Ayşe Topuz'un da katıldığı  törende konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto şunları söyledi:

"Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, iki ustamız Ara Güler ve Hıfzı Topuz'un yağlı boya portrelerinin yapılıp müzeye asılması kararını almıştı. Basın Müzesi'nde atölye açan ve resim öğrenmek isteyenlere ders veren ressam Ebülfeyz Ferecoğlu; iki ustamızın resimlerini çizdi. Daha önce Ara Güler'in tablosunu düzenlediğimiz törenle astık. Aslında Ara Güler ile Hıfzı Hocanın tablolarını beraber asmayı istiyorduk ama o sırada Hıfzı Hoca, Paris'te olduğu için aynı anda yapma olanağı bulamadık. Hıfzı Hoca için söylenecek çok şey var. Ben Hıfzı Hoca ile yeniden moral buluyorum. Aynı zamanda Hıfzı Hoca dostum olduğu için de onur duyuyorum. Çok sevdiğim bir insan. Bu işin yaşı yok. Rahatlıkla diyebilirim ki bugün en gencimiz Hıfzı Topuz. Hıfzı Hoca, hem iyi bir gazetecidir; hem de bugüne kadar gazete çalışanları için ne kadar olumlu iş varsa onların arkasında imzası vardır. 1952'de 5953 sayılı kanunun çıkartılmasındaki katkısı unutulamaz. O açıdan kendisine gazeteci topluluğu adına teşekkür etmek durumundayım.

ORHAN ERİNÇ: HIFZI TOPUZ BAB-I ALİ'NİN AĞABEYİSİDİR

TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç de, Hıfzı Topuz'un Bab-ı Ali'nin ağabeylerinden biri olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Bizim kuşağın gazetecilikte tanıdığı en son mertebe ağabeyliktir. Bab-ı Ali'de insanlar genel yayın yönetmeni olur, patron olur ama ağabey olmak en zor iştir. Ağabeylik, saygı, sevgi hem de örnek alma anlamlarını da içerdiği için diğer hitaplardan çok daha değerlidir. Hıfzı ağabeyim, benim aynı dönemde gazetecilik yapmakla övündüğüm ustalarımdan biridir. Hem gazeteciliği hem de mesleğe verdiği önem, hem de meslek örgütlenmesindeki katkıları açısından çok değerli bir ustamızdır. Aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın 25 kurucusundan hayatta olan ve mesleğini sürdüren tek kişi olması da bizim için ayrıca bir önem taşımaktadır. Ustanın anlatacakları, deneyimleri, yaşadıkları, izlenimleri bizler içinde çok değer taşıyor.

HIFZI TOPUZ: SAĞLIĞIMDA MÜZEYE KONDUM

TGC Önceki Onur Kurulu Başkanı gazeteci yazar Hıfzı Topuz ise şunları dile getirdi:

"Beni bugün çok şımarttınız. Çok duygulandırdınız. Bugün hayatımın en büyük ödülünü almış oluyorum. Şimdiye kadar birçok ödül aldım ama bu ödül hakikaten benim için çok önemli. Sağlığımda müzeye kondum. Turgay Olcayto, resmimin yapılacağını söylediğinde şaka yaptığını düşündüm. Şaşırdım ama gerçekleşti. Ben sıradan bir insanım. Bakıyorum da telefon defterime gazeteciliğe başladığım dönemden sağ kalan yok. Gazeteciliğe başlayalı 67 sene oluyor. Mesleğe, 1947 yılında başladım. Gazeteci olacağım dedim, aklıma koydum ve gazeteci oldum. 1948'de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne üye oldum. Şimdi iki numaralıyım. Bir Bedii Faik Akın. Ondan sonra ben geliyorum. Bedii'ye Allah uzun ömür versin. Ondan sonra kalırsam sıra benim olacak.

CEMİYETİN VE SENDİKANIN ÖNEMİ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne çok önem verdim. Sonra sendika kuralım, dedim İhsan Ada, Burhan Arpad, ben üçümüz kapı kapı dolaştık adam topladık. 20 kişilik bir komite kurduk ve sendika kuruldu. Biz o zaman her şeyi göze aldık, çalışıyorduk. İyi bir takım işler yaptık. 5953 sayılı kanunun çıkmasında rolümüz oldu. Sendika kuvvet haline geldi. Sonra da Menderes sendikayı kapattı. Menderes, patronlarla iyi olursa bütün basınla iyi olacağını zannetti. Aylık basın yemekleri düzenlemeye kalktı. Patronlar yemeklere katılıyordu. "Çocuklar siz bilmiyorsunuz, bu adam çok iyi destek olalım. Aleyhine yazılar istemiyorum gazetede" diyorlardı. Her gün onları dinliyorduk. Köşe yazarları da ne istihbarat alırsa bildiği gibi yazıyordu, özgürlüğü de sürdürüyordu. Bu sefer patron basına karşı önlemler almaya başladı. Ondan sonra köprüler atıldı. 1953'ten sonra tutuklamalar başladı.

GAZETECİ OLARAK DİK DURMAK LAZIM

Ardından doktora yapmak için Fransa'ya gittim. Hayatıma yeni bir yön verdim. Ama yine iletişimin, gazeteciliğin içinde kaldım. Dışarıdaki mücadelem yine iletişim sahasında, gazetecilik sahasında geçti. ve sürekli de yazı yazdım. Evvela Vatan'a sonra Cumhuriyet'e sonra Milliyet'e sonra yeniden Cumhuriyet'e yazdım. Cumhuriyet'e 30 sene yazı yazdım galiba. Yani dışarıdan yazı gönderdim. Ondan sonra işi yazarlığa verdim. İyi ki vermişim. Yazarlıktan çok memnunum. Şimdi ben gazetecilikten ziyade yazar olarak tanınmaya başladım. Gazeteciliğim unutuldu. Yazar olarak başka bir kariyer yaptım ama mesleğin yine içindeyim. Şimdi yine aklım gazetecilikte. Gazetecilerin olaylarını takip ediyorum, gazetecilere yapılan işkenceleri izliyorum. Kalbim yine gazetecilikte. Hayatım hep böyle geçti. Ondan hiçbir zaman kopmadım. Gazeteciliği seçmiş olmakla çok iyisini yaptığım kanısındayım. Ben gazeteciliği basamak yapmadım. Gazetecilikten hiç çıkar beklemedim. Gazetecilikten para kazanmaya kalkmadım. Hiç ödün vermedim meslek hayatımda. Ödün vermemek lazım. Gazeteci olarak dik durmak lazım. Dik duranlara, ödün vermeyenlere hayranım. Yandaş olmamak lazım ve asla bildiği yoldan şaşmamak lazım. Sonuna kadar dimdik yürümek lazım. Burada bulunan arkadaşlar öyle yapıyorlar. Aynı yolda yürüyorlar. Onlarla da iftihar ediyorum."

Hıfzı Topuz'un yağlı boya tablosu konuşmaların ardından Portreler Galerisi'ndeki yerini aldı. - İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title