Haberler
Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama! Yangına müdahale devam ediyor

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde 4,6 büyüklüğünde deprem

Malatya'da şiddetli deprem! Sarsıntı çevre şehirlerden de hissedildi

Kabine sonrası Erdoğan'dan yetkisiz çakar kullananlara net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

Erdoğan'dan Kabine sonrası net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

İşte 7 kişiyi öldüren Bahtiyar Aladağ'ın son görüntüleri

İşte 7 kişiyi katleden caninin son görüntüleri

Her Dem Toprak İçin" Projesi 2020'ye Kadar Sürecek

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Her Dem Toprak İçin" projesini 2 yıl daha devam ettireceklerini belirterek, "Bu yeni dönemde ise önceliğimizi sürdürülebilir çay tarımı için doğru toprak yönetimi teknik...

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Her Dem Toprak İçin" projesini 2 yıl daha devam ettireceklerini belirterek, "Bu yeni dönemde ise önceliğimizi sürdürülebilir çay tarımı için doğru toprak yönetimi teknik ve uygulamalarının gösterilmesine ve yaygınlaştırılmasına veriyoruz." dedi.

Ataç, TEMA Vakfı ve Doğuş Çay iş birliğiyle sürdürülebilir çay tarımının temelini oluşturan toprak sağlığının korunmasına yönelik 2016'da Rize'de başlatılan, "Her Dem Toprak İçin" projesi bilgilendirme toplantısında, Türkiye'de çayın sürdürülebilir üretiminin önündeki en büyük engelin çay bahçelerinde kullanılan kimyasal gübrelerden kaynaklı toprak bozulumu ve toprağın aşırı asitlenmesi olduğunu belirtti.

Türkiye'de 1960'lı yıllarda bahçelerin yüzde 89'unun çay bitkisi için uygun asitlik derecesindeyken, 1970'li yıllardan itibaren yaygınlaşan kimyasal gübre kullanımı nedeniyle 2011'de bu rakamın yüzde 14'e gerilediğini aktaran Ataç, asitleşme arttıkça topraktaki bitkinin besin elementlerinden yeterince yararlanamadığını ve verimliliğin azaldığının altını çizdi.

Bu durum karşısında üreticinin daha fazla gübre kullanmaya başladığını ve tahribatın kısır bir döngüye girdiğini anlatan Ataç, "Toprak yoksa çay da yok' diyerek, konuya çözüm getirmek başlattığımız 'Her Dem Toprak İçin' projesi kapsamında, ilk 2 yıl boyunca, üretici ve bölge paydaşları nezdinde kimyasal gübrenin toprağa verdiği tahribat konusunda bir farkındalık programı başlattık. Üreticilerin asitlik yaratan kimyasal gübre kullanımını azaltmayı hedefledik. Rize'deki çay üreticisine ve sosyal çevrelerini oluşturan öğretmen, din adamı, muhtar, kadın, öğrenci gibi toplumun farklı kesimlerinden 10 bin kişiye eğitim verdik." diye konuştu.

-"Önceliğimiz sürdürülebilir çay tarımı için doğru toprak yönetimi"

Ataç, projeyi bölgenin ihtiyaçlarına cevap vermek için 2020 yılına kadar uzattıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her Dem Toprak İçin" projesini 2 yıl daha devam ettireceğiz. Bu yeni dönemde ise önceliğimizi sürdürülebilir çay tarımı için doğru toprak yönetimi teknik ve uygulamalarının gösterilmesine ve yaygınlaştırılmasına veriyoruz. Üreticilere yüz yüze eğitim vermeye devam ediyor, ayrıca uygulamaları yerinde görüp deneyimleyebilmeleri için örnek çay bahçeleri kuruyoruz. Üreticiler örnek bahçelerde çapalama, tarım kireci, çay atıklarından kompost uygulaması gibi uygulama metotlarını görüyor. Budama tekniklerinin olumlu etkisini gözlemliyor. Projenin bu döneminde iki örnek bahçeyi hayata geçirdik."

Rize'de örnek bahçe sayısını 6'ya çıkaracaklarının altını çizen Ataç, toprağın yanında çay bitkisinin kalitesine de önem verdiklerini, üstün nitelikli çay bitkisi klonlarından bir çeşit bahçesi oluşturup, verimli çay bitkisi türlerini üreterek yaygınlaştırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

"Çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuz"

Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karahan Baltalı, çay tutkularının bölgedeki çay tarımının sürdürülebilirliği konusunda ellerini taşın altına koymalarını sağladığını dile getirdi.

Çayın Türkiye ekonomisinde, tarımında ve bölge insanının hayatında çok önemli bir yere sahip olduğuna dikkati çeken Baltalı, Türkiye'nin dünyada çay tüketiminde birinci, çay üretiminde ise beşinci sırada olduğunu aktardı.

Rize'nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın, en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için bilinçlendirmenin ve sürdürülebilir tarımın önemini anlatmanın zorunlu hale geldiğini ifade eden Baltalı, şunları kaydetti:

"Doğduğumuz topraklarda çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuz. Bu proje, Doğuş Çay olarak bölgeye duyduğumuz hassasiyetin de bir yansıması. 3 yıldır süren projemizin merkezinde çay üreticileri yer aldı. Biz bu üreticilerin her birini birer 'mikro aile işletmesi' olarak tanımlıyoruz. Proje süresince, üreticilere özel olarak kurgulanan bir eğitim programı uygulandı. TEMA vakfı tarafından hazırlanan eğitim programlarında çay bitkisinin ekolojisine uygun toprak koşulları, bitki besleme, gübreleme, budama, hasat ve toprak yönetimi konuları yer aldı. Devam eden üretici eğitimlerinin yanı sıra, örnek bahçelerde uygulamalara başlandı. Geçen 3 yıl boyunca olduğu gibi bu yıl ve önümüzdeki dönemde de hız kesmeden projemize devam edeceğiz."

Kaynak: AA / Güncel
title