Her Attıkları Kurşun Içimizden Birine Geldi"
İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine direnmek için gittiği Atatürk Havalimanı'nda yaralanan Halil İbrahim Koşdaş, vatan için gazi olmanın gururunu yaşıyor.
ŞAHİN OKTAY - İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine direnmek için gittiği Atatürk Havalimanı'nda yaralanan Halil İbrahim Koşdaş, vatan için gazi olmanın gururunu yaşıyor.
Derince ilçesinde ailesiyle yaşayan 19 yaşındaki Koşdaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul Florya'da bir inşatta fayans işçisi olarak çalıştığını söyledi.
Şantiyeleri Atatürk Havalimanı'nın yakınında olduğundan normalde uçak sesinden uyuyamadıklarını belirten Koşdaş, 15 Temmuz akşam havalimanına uçak inip kalkmadığını, bundan şüphelenmeleri üzerine televizyonu açtıklarını ve hain darbe kalkışmasından haberdar olduğunu kaydetti.
Koşdaş, "Hain darbe kalkışması" başlığını gördüğü anda tüylerinin diken diken olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yapsam diye düşünürken Cumhurbaşkanımızın 'sokağa çıkın' çağrısını gördüm. Ondan sonra şantiyeden çıkıp otostop çekerek havalimanına gittim. 6-7 kişi pistin içine doğru ilerledik. Sonra birden pist kapkaranlık oldu. Pistin ortasında telefon ışığı fark ettik. Işığa doğru giderken silah sesi geldi. Güçlü bir silahtı, yanımdaki çocuğun sol tarafı paramparça oldu. Onu gördüm. Yanımdaki 1-2 kişi daha vuruldu aynı şekilde. Bu sefer ben de taş atarken bir anda tak diye ses geldi, sol göğsüm paramparça olmuştu. Kelime-i şehadet getirdim, dizlerimin üzerine çöktüm. Öleceğimi anladım o anda. Kelime-i şehadet getirdikten sonra kendimi toparladım, vücuduma birden güç geldi."
G-3 piyade tüfeğiyle yaralandığını ve göğsünden girip sırtından çıkan merminin bazı iç organlarına zarar verdiğine değinen Koşdaş, tedavisinin tamamlandığını ama kontrollerin devam ettiğini, tam olarak iyileşmesinin 1-2 yıl süreceği bildirdi.
"Kafamda ölüm vardı ama korku yoktu"
Koşdaş, "Cumhurbaşkanımız, 'Havalimanlarını, meydanları dolduralım' dedi. Ben de ondan cesaret alarak çıktım ve Allah bana gaziliği nasip etti. O gün gerçekten öyle bir ilahi güç vardı ki kafamda ölüm vardı ama korku diye bir şey yoktu. Ölsem de ölmesem de o askerleri oradan çıkarmayı, elimden gelen her şeyi yapmayı göze almıştım. Yine olsa yine koşa koşa giderim, sonuçta söz konusu olan vatan." ifadelerini kullandı.
Darbeci askerlerin mahkemelerdeki ifadelerine ilişkin Koçdaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Bakanımız ziyaretime geldiğinde beni vuran askerin bir astsubay olduğunu ve mahkemesinin yakında başlayacağını söyledi. Ne uyarı ne de püskürtme atışı yaptılar, direkt bizim üzerimize nişan alarak sıktılar. Her attıkları kurşun içimizden birine geldi o an. Bunu yapanlar kalkıp 'Yanlışlıkla yaptım', 'Emir verdi yapmak zorunda kaldım' diyemezler. Deseler bile kendi vatandaşına mermi sıktı. Bunun bir açıklaması olamaz. 15 Temmuz, bir yandan çok kötü ve acı bir olay ama içimizdeki hainlerin ortaya çıkması ve ayıklanması açısından da hayırlı oldu. Benim gözümde ikinci İstiklal Savaşıydı. Kurtuluş Savaşı'nda elimizde kazma, kürek, bayrak vardı, 15 Temmuzda da bayrak vardı. 15 Temmuz bir kurtuluş ve süper güç olma yolundaki en büyük engelimizdi."