Hem Hobi Hem Ek Gelir: Çiviyle Telin Aşkı
Manisa'da ev kadınları, Ortadoğu'dan doğan ve Osmanlı döneminde önemli bir yer tutan çivi ve bakır tel kullanarak motiflerin ortaya çıkarıldığı filografi sanatı ile hem boş vakitlerini değerlendiriyor hem de ek gelir sağıyor.
Manisa'da ev kadınları, Ortadoğu'dan doğan ve Osmanlı döneminde önemli bir yer tutan çivi ve bakır tel kullanarak motiflerin ortaya çıkarıldığı filografi sanatı ile hem boş vakitlerini değerlendiriyor hem de ek gelir sağıyor. Unutulmaya yüz tutmuş sanatlar arasında yer alan filografi, Manisa Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi'nde yeniden hayat buldu. Ortadoğu'da doğan filografi Osmanlı'da da büyük bir öneme kavuşarak, özellikle şifahanelerde hastaların tedavisinde bir yöntem olarak kullanıldı. Osmanlı döneminde iple, şimdilerde ise bakır telle yapılan filografi sanatı büyük bir sabır gerektirdiği için ruh sağlığı tedavisi gören hastaların durumlarının tespit edilmesi amacıyla da kullanıldı. Günümüzde de halen ruh sağlığı hastanelerinde işlenen filografi sanatı, ev hanımları tarafından büyük ilgi görüyor. Tahta bir taban üzerine çakılan çivilere tellerle desenlerin işlenmesiyle oluşturulan bir sanat olan filografi kursunda 12 kadın kursiyer katılıyor. Manisa'nın Şehzadeler ilçesinde yaşayan kadınları filografi kursuna katılmaya davet eden Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi Müdürü Mehmet Kanca, "Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü olarak daha önce açmadığımız bir kursu açtık. İlknur öğretmenimizle başlayan bu filografi kursu gerçekten çok zahmetli, zaman alan, çok sabır isteyen bir kurs. Filografi Ortadoğu'da doğmuş Avrupa'dan Uzakdoğu'ya kadar yayılmış emek isteyen, uğraş isteyen ve sonucunda da çok güzel eserlerin ortaya çıktığı bir çalışma" dedi.
"STRESTEKİ İNSANLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİR SANAT"
Filografinin özellikle akıl ve ruh sağlığı hastalarının tedavisinde büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Filografi Sanatçısı ve Eğitmeni İlknur Kemahlı Doğan, "Ruh hastalarının, stresteki insanların tedavisinde kullanılan bir sanat. İyileşmede çok ciddi emeği olan bir sanat. Normalde de sabrı oturtan, dikkat dağınıklığını engelleyen çok güzel insanın kafasında matematiği, denklemi oturtan bir sanat. Aynı zamanda çok güzel görselliği olan bir sanat. Her şeye filografiyi uygulayabiliyoruz. Logolara uygulayabiliyoruz. Osmanlı hat sanatına uygulayabiliyoruz. Modern bayraklara, yazılara, insan siluetine uygulayabildiğimiz bir sanat. Kişilerin kendini geliştirmede, boş vakitlerini kaliteli zamana dökmede ve bununla birlikte ek gelir elde etmede faydalı olacağı bir sanat" dedi.
Filografi için kullanılan malzemeleri anlatan Doğan, "Normalde bir öğrenci 3-4 gün içinde çakıp, bir iki gün içinde çok rahatlıkla sarabilir. Bir haftalık bir emekle güzel bir tablo oluşturabilir. Özel filografi çivileri var. Bunlar normal çivilerden biraz daha farklı, biraz daha ince ve dirençli. Renkli bakır tellerimiz var. Her renk bakır telimiz var. Bakır tellerle işliyoruz" diye konuştu.
ULU CAMİ'DEKİ 'VAV'IN SIRRINI ANLATTI
Sanatçı ve Eğitmen Doğan, öğrencilerine ilk olarak özellikle Bursa Ulu Cami'de kullanılan 'Vav' motifi ve Türk bayrağı motifini öğretiyor. Bursa Ulu Cami'de bulunan 'Vav' motifinin sırrını anlatan Doğan, "Ulu Cami Vav Deseni'nin bir sırrı vardır. Ulu Cami yapılırken Somuncu Baba Hazretleri, Ulu Cami'ye somun taşırmış. Bir gün orada Hızır Aleyhisselam'ı görür ve ona diyor ki: 'Ben seni tanıdım. Seni herkese anlatacağım.' Hızır Aleyhisselam ise 'Olmaz. Söyleyemezsin. Peki ne istiyorsun benden' diyor. Somuncu Baba da diyor ki: 'Kıyamete kadar her gün bir vakit bu camide bu Vav'ın önünde namaz kılacaksın' Rivayet edilir ki Hızır Aleyhisselam her günün bir vakti Mekke'de bir vakti Medine'de bir vakti Bağdat'ta bir vakti Kudüs'te bir vakti de Bursa Ulu Cami'de bu Vav'ın önünde namaz kılar. İnsanlar evlerine iş yerlerine Vav desenini onun için yaptırırlar. 'Hızır bizim evimize de uğrasın. Biz de Hızır'la namaz kılalım' diye" ifadelerini kullandı.
"FİLOGRAFİYE AŞIK OLDUM"
Kurs öğrencilerinden emekli Seher Kumtepe ise filografiyi daha önce bir arkadaşında gördüğünü ve aşık olduğunu belirterek, "Ben emekliyim. Bu sanatı bir arkadaşımda gördüm. Çok beğendim. Aşık oldum. Bir kaç sene önce istedim bu kurs açılsın diye. Bugüne nasipmiş. Hocamızın sayesinde çalışmalarımızı yapacağız. Görselliği çok güzel bir sanat. Huzur veriyor. Desenlerin çıkması benim çok hoşuma gidiyor" diye konuştu.
Osmanlı'dan günümüze miras olan filografi sanatı, Manisalı ev kadınlarının ellerinde yeniden hayat buldu. Kadınlar aldıkları eğitimle hem boş vakitlerini değerlendiriyor hem de kendileri için ek gelir kapısı açma imkanı buluyor.
(Aykut Yeniçağ/İHA)