Hekimlerden 14 Mart Açıklaması: Torba Kanun Maddeleri Kesinlikle Kabul Edilemez, Acilen Geri Çekilmelidir
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) öncülüğünde, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS), Hekim Birliği Sendikası, Genel Sağlık-İş Sendikası, Tabib-Sen Sendikası bir araya gelerek İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. İSTAHED Yönetim Kurulu üyesi Bilge Mehmetzade, "İdari mobbing en son 1 Mart 2024 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan Torba Yasa ile kendini iyice ayyuka çıkarmış ve adeta biz hekimler ve sağlık profesyonellerinin sözleşme feshi tehdidiyle bir gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Bu maddenin bu ülkede kanun düzeyinde bir mevzuatta geçmesi ülkemiz adına maalesef ki bir utanç kaynağıdır. Hukuksuz ve hiçbir mantıklı gerekçesi olmayan bu Torba Kanun maddeleri kesinlikle kabul edilemez olup acilen geri çekilmelidir" dedi.
EDDA SÖNMEZ
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) öncülüğünde, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS), Hekim Birliği Sendikası, Genel Sağlık-İş Sendikası, Tabib-Sen Sendikası bir araya gelerek İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. İSTAHED Yönetim Kurulu üyesi Bilge Mehmetzade, "İdari mobbing en son 1 Mart 2024 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan Torba Yasa ile kendini iyice ayyuka çıkarmış ve adeta biz hekimler ve sağlık profesyonellerinin sözleşme feshi tehdidiyle bir gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Bu maddenin bu ülkede kanun düzeyinde bir mevzuatta geçmesi ülkemiz adına maalesef ki bir utanç kaynağıdır. Hukuksuz ve hiçbir mantıklı gerekçesi olmayan bu Torba Kanun maddeleri kesinlikle kabul edilemez olup acilen geri çekilmelidir" dedi.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yapan hekim örgütleri adına hazırlanan ortak açıklamayı İSTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Dr Bilge Mehmetzade okudu. "Hekimlere reva görülen Anayasaya aykırı Ceza kanunu kabul etmiyoruz", diyen Mehmetzade, sözlerini şöyle sürdürdü:
"BİRÇOK MESLEKTAŞIMIZ ŞİDDET OLAYLARI SEBEBİYLE ÜLKESİNİ VATANINI TERK ETMEKTEDİR: Bugün 14 Mart 2024. Bundan 105 yıl önce cesaret ve direnişin meşalesini yakan Tıbbiyeli Hikmet'in ruhu ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkelerini benimseyerek mesleğini icra eden biz tıbbiyelilerin günü. Biz hekimlik mesleğini bu duygularla yapmaktan onur ve gurur duyuyoruz. Ancak bu onurlu mesleğin asla sarsılmaması gereken itibarını azaltma çalışmaları her geçen gün şiddetini arttırmaktadır. Bu durum bir ülkedeki en temel ve en vazgeçilmez kamu hizmeti olan sağlık hizmetinin baş aktörü olan bizleri artık dayanılması güç bir noktaya getirmiştir. Birçok meslektaşımız bu bilinçli itibarsızlaştırma ve bunun sonucunda her geçen gün katlanarak artan ve önlenmesi adına gerekli adımların atılmadığı şiddet olayları sebebiyle ülkesini vatanını terk etmektedir.
ÜLKEMİZDEKİ SAĞLIK HİZMETİNİN KALİTESİNİ ARTTIRMAK İSTİYORSAK ÖNCELİKLE BU HİZMETİ SAĞLAYAN BİZLERİN İŞİMİZİ HUZURLU YAPMASI GEREKTİĞİ AÇIKTIR: Bu terk edişlerin önüne geçilmesi siyasi idarenin en öncelikli konularında biri olması gerekirken maalesef tam tersi söylemlerle bu sorunun daha da alevlenmesine sebebiyet verilmektedir. Ülkemizdeki sağlık hizmetinin kalitesini ve etkinliğini arttırmak istiyorsak öncelikle bu hizmeti sağlayan bizlerin işimizi mutlu ve huzurlu yapması gerektiği açıktır. Bunun sağlanması için pozitif anlamda maaş artışları yapılıyor gibi görünse de yapılan artışların hepsi birer ek ödeme mahiyetinde olup belirli şartlara bağlanmış durumdadır ve bu şartların yerine getirilmediği durumlarda bu ödemelerin yapılmayacağı baskısıyla idari bir mobbing aracına dönüştürülmüş durumdadır.
1 MART 2024 TARİHİNDE RESMİ GAZETE DE YAYINLANAN TORBA YASA ADETA BİZ HEKİMLER VE SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN SÖZLEŞME FESHİ TEHDİDİYLE BİR GÖZDAĞI VERİLMEYE ÇALIŞILMIŞTIR: Bu idari mobbing en son 1 Mart 2024 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan Torba Yasa ile kendini iyice ayyuka çıkarmış ve adeta biz hekimler ve sağlık profesyonellerinin sözleşme feshi tehdidiyle bir gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Mevcut ülke nüfusuna oranla ülkemizdeki hekim ve sağlık çalışanı sayısı gelişmiş ülkelere göre çok az sayıda iken bu asgari personelin insanüstü çalışmaları sayesinde sağlık alanında ülkemizin başarısı ile gurur duyanlar maalesef bizlere ceza verme noktasına geldiğinde çok cömert davranıp iş sözleşmelerimizi daha kolay nasıl sonlandırabileceklerinin hesabını yapmaktadırlar. Mevcut çalışanları da en ufak cezalarla bile işlerinden ederek bu ülke ne kazanacaktır. Amaçlanan nedir. 1 Mart'taki torba kanunla, sözde bizlerin bu özverili çalışmalarını teşvik etmek için verildiği belirtilen ek ödemelerin alınan en ufak cezalarda bile kesileceği hükme bağlanmıştır. Uyarı cezasında 1 ay, kınama cezasında 2 ay, aylıktan kesme cezasında 3 ay bu ek ödemelerin kesileceği belirtilmiş ve bu kesintiler 6 ay olursa sözleşmemiz fes olacağı kanunda açıkça belirtilmiştir. Disiplin cezaları neticesinde ek ödeme kesintisi yapılamayacağını vurgulayan Anayasa Mahkemesi kararına ve ayrıca; bir fiile birden fazla ceza verilemez şeklindeki evrensel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
TORBA KANUN MADDELERİ KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ OLUP ACİLEN GERİ ÇEKİLMELİDİR: Örneğin 2 yıllık sözleşme süresinde 3 kez işe geç kalan bir sağlık çalışanının sözleşmesi feshedilecektir. Bu gibi birçok absürt durumla karşı karşıya kalınmasının önü bu kanunla açılmış durumdadır. Bir çalışanın sözleşmesini feshetmek hiçbir kanunla bu kadar karşılaştırılmamalıdır. Afiliye hastanelerde görev yapan öğretim elemanlarıyla ilgili bu kanun ile sözleşme süresi 3 yıldan 2 yıla indirilmiş ve 3 kez yazılı olarak ikaz halinde sözleşmenin feshedileceği düzenlemiştir. Çalışana motivasyon olsun diye verilen bir ek ödemenin kesilmesinin bir iş akdi sonlanma gerekçesi olması akla ve mantığa uymamakla beraber ne hukuki ne de vicdanidir. Bu maddenin bu ülkede kanun düzeyinde bir mevzuatta geçmesi ülkemiz adına maalesef ki bir utanç kaynağıdır. Hukuksuz ve hiçbir mantıklı gerekçesi olmayan bu Torba Kanun maddeleri kesinlikle kabul edilemez olup acilen geri çekilmelidir. Mevcut maddelerle ilgili hukuki mücadelemize başlamış olmakla beraber örgütsel mücadelemizin de davam edeceğini kamuoyuna duyuruyoruz"