HDP'ye açılan kapatma davasında 600'den fazla isim hakkında siyaset yasağı istendi
HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı. İddianame Yüksek Mahkeme'ye gönderildi. İddianamede, aralarında Mithat Sancar, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da bulunduğu 600'den fazla HDP'li hakkında siyaset yasağı istendi. İddianamedeki HDP'ye verilen hazine yardımlarının durdurulması da yer alıyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin'in, HDP'nin kapatılması istemiyle açtığı davanın iddianamesindeki detaylar ortaya çıkma başladı.
İddianamede, 600'ün üzerinde HDP'li hakkında siyasi yasak istendi. Siyaset yasağı istenen isimler arasında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da var. Anayasanın 69. maddesine göre, kapatma davasına bakacak Anayasa Mahkemesi, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebiliyor. Temelli kapatılan bir parti, başka ad altında kurulamıyor.
5 YIL SÜREYLE SİYASİ FAALİYETTE BULUNAMIYORLAR
Anayasa Mahkemesi'nin, siyasi yasak istenen kurucuları dahil partililerin, beyan ve eylemleriyle partinin temelli kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde, bu kişiler Anayasa Mahkemesi'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete'de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak, 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamıyor.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, HDP üyelerinin beyan ve eylemleriyle devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, ortadan kaldırmayı amaçladıkları belirtildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, yazılı açıklamasında, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan siyasi partilerin, toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sunmayı amaçlayan kurumlar olduğunu belirtti.
Siyasi partilerin bu amaçlarını evrensel ve demokratik hukuk kuralları çerçevesinde barışçıl yollarla gerçekleştirmelerinin esas olduğunu vurgulayan Şahin, bununla birlikte Anayasa'nın 68/3. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası'nın 90. maddesinde, siyasi partilerin faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde sürdürmeleri gerektiğinin düzenlendiğini hatırlattı.
Yine Anayasa'nın 14. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlayan" faaliyetler biçiminde kullanılamayacağının öngörüldüğünü anımsatan Şahin, şunları kaydetti:
"Anayasanın 69. maddesinin 6. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesinde, bir siyasi partinin Anayasa'nın 68. maddesinin 4. fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak bu nitelikteki fiillerin işlendiğinin ve odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği belirtilmiş, fıkranın devamında da bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin tüm organlarınca zımnen veya açıkça benimsendiği, yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılacağına işaret edilmiştir."
Başsavcı Şahin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin 1. fıkrasında, 'herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkı'na sahip olduğunun belirtildiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu hakların kullanılmasına, ulusal ve kamusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla kanunla kısıtlama getirilebileceği ilkesinin kabul edildiğini vurguladı.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE İLİŞKİLERİ VURGULANDI
Şahin, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu: "Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etmiştir. Siyasi parti yönetici ve üyeleri demokratik ilkeler çerçevesinde faaliyetlerine devam etmeli, terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olmamalı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamamalıdır. Bu bağlamda, Halkların Demokratik Partisi yönetici ve üyelerinin beyan ve eylemleriyle demokratik ve evrensel hukuk kurallarının kabul etmeyeceği şekilde davrandıkları, PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri, örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladıkları anlaşıldığından, adı geçen siyasi partinin kapatılması Anayasa Mahkemesinden talep edilmiştir."