Hdp'nin Diyarbakır Mitingindeki Patlamaya İlişkin Dava
HDP'nin 7 Haziran'daki milletvekili genel seçimi öncesi Diyarbakır'da 5 Haziran 2015'te düzenlediği mitingde 4 kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda kişinin yaralandığı patlamalara ilişkin 5 sanığın, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "nitelikli öldürme", "nitelikli...
HDP'nin 7 Haziran'daki milletvekili genel seçimi öncesi Diyarbakır'da 5 Haziran 2015'te düzenlediği mitingde 4 kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda kişinin yaralandığı patlamalara ilişkin 5 sanığın, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "nitelikli öldürme", "nitelikli öldürmeye teşebbüs" ve "tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma veya el değiştirme" suçlarından yargılanmasına devam edildi.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan Ankara'ya nakledilen davanın Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmasına, tutuklu sanık Orhan Gönder, bazı şikayetçiler, müşteki yakınları ve tarafların avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar Mustafa Kılınç, İsmail Korkmaz ve Burhan Gök, duruşmaya sesli ve görüntülü sistemle katıldı.
Mahkeme başkanı, miting alanında patlayan bombayı bırakmakla suçlanan Orhan Gönder'in yanında görünen mavi kıyafetli kişinin kimliğinin tespit edilemediğine dair Emniyetten yazı geldiğini belirterek, bu konuda başka araştırma yapılmasına gerek olmadığına karar verildiğini söyledi.
Duruşmada bazı müştekilerin avukatı Mehtap Sakinci Coşgun, 10 Ekim 2015'te Ankara Tren Garı'nda yaşanan patlamanın ardından kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneğinin tüzel kişilik olarak davaya müdahil olma talebinde bulundu.
HDP'nin avukatı da bir önceki duruşmada mahkeme üyesi Hakim Fatih Yıldız'ın sanıklardan Orhan Gönder'i kastederek, "ne kadar delikanlı, terbiyeli" ifadelerini kullandığını iddia ederek, sanıklara yönelik bu ifadeler üzerine sanıkların avukatların sorduğu sorulara cevap vermediğini, susma haklarını kullanmaya başladıklarını, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Mahkeme heyetinin, davaya müdahil olan kişi ve HDP avukatlarının taleplerinin yüzde 80'ini reddettiğini, bunun da gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediğini öne süren HDP avukatı, duruşmaya ses ve görüntü sistemiyle bağlanan sanıkların duruşma salonunda hazır edilmesini ve sorulara cevap vermelerini istedi.
Bunun üzerine sanık Mustafa Kılınç, avukatların hiçbir sorusuna cevap vermeyeceğini belirterek, "Başkanım, sizin sorularınız başımız gözümüz üstüne." dedi. Duruşma salonunda bulunan sanık Orhan Gönder de avukatların sorularına cevap vermeyeceğini, sadece mahkeme heyetinin sorularını yanıtlayacağını kaydetti.
Sanık Kılınç, cep telefonunda bulunduğu iddia edilen ses kayıtlarının dökümlerini kabul etmedi. Ses kayıtlarının kendisine dinlettirilmesini isteyen Kılınç, dökümlerde yer alan ifadelerin kesinlikle kendisine ait olmadığını savundu. Kılınç, incelemesi yapılan telefonun kendi telefonu olmadığını iddia etti.
Cumhuriyet savcısı da 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneğinin davaya müdahil olma talebinin reddine, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanık Burhan Gök'ün üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimalinin ortaya çıkması üzerine, tahliyesine karar verdi. Heyet ayrıca 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneğinin müdahillik talebi ve sanıkların duruşma salonunda hazır edilmesi talebinin reddine hükmetti.
Sanık Burhan Gök'ün tahliye kararı üzerine, müşteki avukatları, mahkeme heyetine tepki gösterdi. Bazı müşteki avukatları, sanığın birçok soruşturma dosyasında adının geçtiğini öne sürerek, yeni terör eylemlerinde bulunabileceğini iddia etti.
Mahkeme başkanı, tahliyeye karşı yasal itiraz yollarının açık olduğunu belirterek, duruşmayı erteledi.
İddianame
HDP'nin, 5 Haziran 2015'te Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlediği seçim mitingindeki patlama sonucu 4 kişi ölmüş, açık kimliği belirlenen 210 kişi yaralanmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin Orhan Gönder, İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Burhan Gök ve İçişleri Bakanlığının "aranan teröristler" listesinde "kırmızı kategoride" bulunan İlhami Balı hakkında dava açmıştı.
Diyarbakır'da açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti.
İddianamede, sanıkların "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "nitelikli öldürme", "nitelikli öldürmeye teşebbüs", "tehlikeli maddeleri i·zinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.