Hayko Bağdat'tan Dobra Açıklamalar
Duruşu ve dobra üslubuyla tanınan Taraf Gazetesi köşe yazarı Hayko Bağdat, Kehkeşan Dergisi'ne gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.
İlk kitap denemesi Salyangoz'u neden yazdığını ve gördüğü tepkileri anlatan ünlü köşe yazarı, siyasete gireceğine dair mesajlar verdi.
Daha önce radyoculuk yapan ve köşe yazarlığına devam eden Hayko Bağdat, matbaacılığa da devam ettiğini belirtirken gazetelerde çalıştığını, çeşitli eylemlere katıldığını, televizyon kanallarına çıktığını ancak bunların hiçbirini kendisine sıfat olarak kullanmadığını ifade etti. Bağdat, bütün bunları daha iyi yaşabilmek için verdiği mücadelenin enstrümanları olarak gördüğünü anlattı.
Çok konuşulan Salyangoz kitabı için merak edilenleri anlatan Bağdat,"Kitap aslında yayınevinin icadıdır. Yayınevim benden 'Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı' anlatmamı istedi. Bunun Türkiye'de dikkat çekeceğini söylediler. İlk başta bunu anlamsız buldum. Ancak yayınevim ısrar etti ve kitabı oluşturmaya başladık." dedi.
Kitabı için gelen tepkilere değinen Hayko Bağdat, "Kitap yayınlandıktan sonra, ulusalcı Beyaz Türkler'den, Gülen Cemaati'nden, AKP, hatta MHP tabanından, Kürtlerden, Alevilerden, aslında herkesten bir tepki geldi ve bundan da mutluyum. Demek ki kimlik meselesini kimliksizce karşı tarafa anlatabilmenin bir yolunu bulmuşum." şeklinde konuştu.
Siyasete geçme arzusunun olduğunu ve bundan vazgeçmediğini belirten Taraf Gazetesi köşe yazarı, "Ben siyasetten hiç ayrılmadım. Parlamenter düzeyde değil de, farklı biçimde siyaset yaptım. Yani benim için TÜBİTAK'a katılmak da, CNN'e çıkıp gündemle ilgili konuşmak da, bir eyleme gitmek de, polisten gaz yemek de siyaset. Zamanım el verdiği ve elimden geldiği sürece, mücadelemi daha da etkinleştirip, daha çok insana ulaşmak için siyasetin içinde yer alabilirim." dedi.
Çözülememiş Hrant Dink dosyası için "katilleri partilerin arka bahçesinde saklıyorlar" diyen ünlü yazar, "Bu cinayetin bir devlet organizasyonu olduğu konusunda yoldaki bir adamı bile çevirseniz, size 'Ya o münferit bir şey değildir zaten' diye cevap verir. Burada cinayeti işleyen mekanizmanın devlete uzanan ayağını bulma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Bizim vekalet verdiğimiz, hak adına, adalet adına talepte bulunduğumuz bütün kesimler kendisini katile yakın hissetmektedir ve beyaz berelidir. Ergenekon operasyonları başlatılacağı zaman en büyük kurumsal destek Hrant Dink cinayetinden alındı. Bu cinayete göz yumuldu. Dönemin belirli bürokratlarının hepsi halen gözümüzde şüphelidir, çünkü soruşturulmamışlardır." açıklamasında bulundu.
Son yılların yaşanmış önemli olaylarından Gezi için "önümüzdeki yirmi yılın en önemli olayıdır" diyen Bağdat, "Değişim yukardan aşağıya olmaz, aşağıdan yukarıya mücadeleyle olur. Dünyaya referans verecek kadar kıymetli olan Gezi döneminde, devletten arındırılmış park meydanındaki on beş günde, kimsenin öbür kimliklerin gırtlağına yapışma gereksinimi duymadığı ve devletin-polisin olmadığı o alanda farklı bir deneyim yaşadık. İşte biz bunu inşa etmeye çalışıyoruz. O kültür ve iklim Türkiye'de bir uygarlık iddiasıdır. O günlerdeki en önemli heyecan, oradaki gençlerin bize önerdiği yaşam formudur. Gezi'nin etkilemediği hiçbir toplumsal kesim, siyaset ve kuruluş kalmadı. Türkiye'nin yakında batıya ihraç edeceği en büyük ürünü Gezi ruhudur…" dedi.
Yaşanan süreçte medyanın duruşunu Kehkeşan'a değerlendiren Hayko Bağdat, "Medya çığırından çıktı. Türkiye'de iktidara yakın olan gazete ve gazeteciler ile muhalifler her zaman vardı ama aynı gazetede Özal'ı çok sevenler ile Özal'a küfredenler de bulunurdu. Şuan da medya organları artık bir parti bülteni gibi yayın yapıyor. Yani Erdoğan sussa neredeyse yazı yazamayacaklar. Hiçbir objektiflik yok hiçbir eleştiri yok. Yani bir siyasi iktidarın her şeyi bu kadar mükemmel yapması mümkün olabilir mi? Hiç mi düzeltilecek, olumlu yönden de olsa, pozitif olacak 'Bir dakika yanlış yapıyorsun' diyecek bir şey olmaz? Editörler bir cümle kaçırsa işini kaybediyor, korkunç bir şey bu. Dolayısıyla bugün medya bulvar gazeteciliğine dönüş yaptı. dedi ve ekledi "Şunu söyleyin bana, 12 yıldır baştalar, her seçimi kazandırlar, niye bu kadar bağırıyorlar? Niye bu kadar kızgınlar? Niye bu kadar tedirginler? Her şey tamam işte ne kaldı geriye, çünkü bir canavar yönetiyorlar. Canavarı ellerinden kaçırdıkları anda canavar dönüp onları yiyecek."
Son dönemde Etyen Mahçupyan'la yaşadığı tartışmadan da bahseden Bağdat, şunları söyledi. "Ben Etyen Ağabey'in 10 yıla dair öngördüğü Türkiye'ye fazlasıyla aşık olduğunu ve o aşkın gözünü ve vicdanını körelttiğini, bu arada başımıza gelen bütün felaketleri 'Yol kazası' olarak tarif ettiğini ve giderek gerçeklikten uzaklaştığını görüyorum. Umarım dediği gibi olur, onun dediği gibi olmayan bir on yıl yaşarsak bu süreçte olan her şeyin vebali boynuna yapışır."
Son olarak birçok Suriyelinin Türkiye'ye sığınmasına da değinen ünlü yazar, "Her şeyden önce Allah razı olsun. Kapıları açtık, her geleni aldık. Bu insanları ülkemizde barındırmak, kamplar açmak bile insani olarak gurur duymamız gereken bir davranış bence. Ancak sınır bölgemizde yaşanan felaketi görmezden gelemeyiz. Türkiye burada, ilk defa uluslararası bir alanda, bütün dünyanın gözlerini çevirdiği çok kritik bir noktada. Bazı acemilikler yapıldı tabi burada… Esad'ı devirme paranoyası ve takıntısı, Esad'ın başta kalmasını sağladı." dedi.