Havacılığın unutulmaz ismi Vecihi Hürkuş'la 4,5 yaşındayken uçan Atamert, o anları unutamıyor
Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden Vecihi Hürkuş ile daha 4,5 yaşındayken beraber uçma fırsatı yakalayan Özcan Atamert, o anları hiç unutamadığını söyledi.
Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden Vecihi Hürkuş ile daha 4,5 yaşındayken beraber uçma fırsatı yakalayan Özcan Atamert, o anları hiç unutamadığını söyledi.
16 Temmuz 1969'da hayata gözlerini yuman Türk havacılığının öncü isimlerinden Hürkuş, vefatının 52. yılında hayırla anılıyor.
İstanbul'da, 1929 yılında doğan TRT eski spikeri Atamert, 1934'de Hürkuş ile uçma fırsatını elde etti.
Farklı zamanlarda da Hürkuş ile görüşen Atamert, Türk havacılığın duayeni ile ilgili anılarını AA muhabirine anlattı.
Atamert, ailesiyle Kalamış'ta yaşarken uçağın sesini duyduklarında sahile koştuklarını, Hürkuş'un yere inişini izlediklerini söyledi.
Hep birlikte Vecihi Bey'i alkışladıklarını dile getiren Atamert, "O da bizi kanadın üzerinden gülerek selamlardı. Aşağıya indiğinde, yaşlarımız büyük-küçük demeden bizlerle konuşurdu. Türk havacılığını kuran bir kişi olduğu için hepimiz ona hayrandık. Kadıköy'de bütün halk onu çok severdik. Ben çok gördüm Vecihi Hürkuş'u. Çok kıymetli bir kişiydi, babacan, hoş, yakışıklı, mükemmel bir insandı." dedi.
Hürkuş'un Kadıköy sahilinde büyük bir hangarı olduğunu kaydeden Atamert, daha 4 buçuk yaşındayken onunla birlikte uçtuğunu belirtti.
Kadıköy sahilden başlayarak, Adalar, Kartal ve Yalova üzerinden geçtiklerini ifade eden Atamert, şöyle devam etti:
"Yine bir gün uçağın sesini duyduğumuzda hepimiz alkışlıyorduk ve orada oynuyorduk. Ağabeyim ve ben oyun oynarken topumuz Vecihi Bey'in hangarına düştü. Ben de hemen hangara koştum, 'Topumuz düştü bize verebilir misiniz?' dedim. Vecihi Bey de sanırım bir yere gidecekti, çizmesi, şapkası, gözlüğüyle duruyordu. Bana, 'Küçük hanım ben onu alıp veremem ama istersen seni uçurayım, yukarıdan topu da görürsün' dedi. Teyzeme yalvardım 'Ne olur uçalım' diye. Sonra teyzem, ben ve Vecihi Bey uçağa bindik. Uçak iple iskeleye bağlıydı. Uçağı çektiler, biz ön tarafa oturduk. Anlatılmaz, unutulmaz apayrı bir anıydı. Uçak indikten sonra beni kucağına aldı ve iskeleye atladı. Yüzümü yıkadı ve bana su verdi. O anı hiç unutamıyorum. Kızı Gönül Hanım benden 4-5 yaş büyüktü. Daha sonra onunla da çok iyi arkadaş olduk."
Farklı zamanlarda Hürkuş'la karşılaştıklarını dile getiren Atamert, onunla ilgili 2 şiir yazdığını anlattı.
Hürkuş'a "Göklerin korkusuz pilotu" olarak hitap eden Atamert, yazdığı mısraları ise şöyle aktardı:
"Hürkuş, 1930 yılında adını tarihe yazdırdı, sevgiyle pilotluğa bağlandı. Kurtuluş Savaşı'nda göklerde de zaferler yazdı. Şanslıyım ben de 4 buçuk yaşında uçtum Vecihi Beyin uçağıyla. Unutulmaz bir anı kaldı o minicik kalbimde."
Her uçağa binişinde Hürkuş ile uçtuğu zamanları anımsadığını dile getiren Atamert, her seferinde "Bulutların üzerinde uçtum Vecihi Bey, ruhun şad olsun" şeklinde dua ettiğini ifade etti.
Atamert, Hürkuş'u anma günü yapılmasını talep ederek, "Vecihi Bey zorluklar içerisinde, azmiyle, cesaretiyle, bilgisiyle hiç yılmadı. Elinden parasını aldılar, uçaklarını aldılar ona rağmen vatanımız için çalıştı. Gençleri yetiştirdi. Hatırası her zaman kalbimizdedir." ifadelerini kullandı.
Her zaman pilot olmak istediğini ancak babasının mesleği nedeniyle tayinleri çıktığı için Güzel Sanatlar Fakültesi'nde gittiğini, sonrasında spikerlik yaptığını ve TRT'den emekli olduğunu kaydeden Atamert, bir havalimanına Hürkuş'un isminin verilmesini çok arzu ettiğini sözlerine ekledi.