Hatip Dicle: Çözüm Sürecinde Son Sözü Erdoğan ve Öcalan Söyler
DTK Eş Genel Başkanı Dicle, çözüm sürecinde son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Abdullah Öcalan'ın söyleyeceğini belirterek, "Bu süreç devam edecektir." dedi.
Dep eski Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Hatip Dicle, çözüm sürecinde son sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan'ın söyleyeceğini belirterek, "Son sözleri hala barış umudu yönünde söylüyorlarsa, bu süreç devam edecektir. Onun için bence insanların tedirgin olmasına gerek yok" dedi.
Son olaylardan sonra gündeme gelen PKK-Hizbullah çatışması ile ilgili de Dicle, "Bugün paralel devlet denen bu mekanizma bölgede bir PKK-Hizbullah çatışması adı altında karanlık eylemler tezgahlamak istiyor" iddiasında bulundu.
Kapatılan DEP eski milletvekili ve DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle, Kobani protestosu ile başlayan ve insanların yaşamını yitirmesine neden olan olaylar, PKK-Hizbullah çatışması ve çözüm süreci ile gazetecilere açıklamalarda bulundu. Dicle, hayatını kaybeden insanların kendi insanları olduğunu, hepsine başsağlığı dileğinde bulunduğu belirtti. Dicle, "Ne yazık ki son 30-40 yılda çok acılar yaşadık, 40 bine yakın insanımızı kaybettik. Geçmişten kaynaklı durumdan dolayı insanlar tedirgin olmakta haklıdır. 1990'lı yıllarda JİTEM gibi kurumların bu çatışmaları provoke ettiğinin canlı tanıkları olan insanlarız. 1992'de Silvan'da sadece NATO'da bulunan ve askerin kullandığı bir yangın bombası ile önce HEP'li bir esnafın işyeri yakıldı, sonra Hizbullah yanlısı bir esnafın işyeri yakıldı. O zaman PKK-Hizbullah çatışması yoktu bile. Milletvekilimiz Mehmet Sincar'ın öldürülmesi olayı da aynen öyle oldu. Rahmetli Gaffar Okan olayı çok önemlidir. O bile Hizbulllah'a yıkıldı" dedi.
"PKK-HİZBULLAH ÇATIŞMASI ADI ALTINDA EYLEMLER TEZGAHLANIYOR"
Provokasyonlar ile ne kadar acı günler yaşandığını kendilerinin bildiğini ama genç nesillerin bilmediğini söyleyen Dicle şöyle dedi:
"Bildiğim için çok net söylüyorum PKK ve bütün birimleri Hüda-Par'ı hedef alan bir politikamız yoktur diyorlar. İkincisi Hüda-Par'ı IŞİD ile aynı tutmuyoruz, aynı kefeye koymuyoruz diyorlar. Oysa şimdi Diyarbakır'da duyuyorum ki o gün bazıları şu propagandayı yapmış, 'Hüda-Par ile IŞİD aynıdır' diye. Düşün halkın tepkisi, kitlenin tepkisini nerelere yöneltiyorlar. Dolayısıyla ortada ben bundan çok ciddi şekilde şüpheliyim. Nasıl ki 1990'lı yıllarda JİTEM bunu yapmayı sağlayıp çatıştırdıysa bugün de paralel devlet denen bu mekanizma bölgede bir PKK-Hizbullah çatışması adı altında karanlık eylemler tezgahlamak istiyor. Bizim tabanımız bu oyunlara düşmemeli, hükümet te bunları açığa çıkarmalıdır."
"HÜKÜMETİN İNSANİ YARDIMINI GİZLEMİYORUZ"
Kürt siyasetçilerin ve Öcalan'ın devlet müzakere heyetine sürekli Kobani için bir katliamın yaşanmaması için yardım koridorunun açılması yönünde görüşmeler yaptığını söyleyen Dicle, "İnsani yardımlar konusunda hükümetin yardımları oldu, yaralıları alıp tedavi etti, insani yardım gönderdi ve sınırlarını açtı. Hükümetin yaptığı insani yardımları gizleyerek vicdansızlık yapmıyoruz. Ama sonuç şu: Gerek PYD eş başkanı, gerek Güney Kürdistan yönetimi açıklamalarda bulundu. Silahların gönderilmesi için koridor açılmasını istediler."
"IŞİD VE PKK AYNI" SÖZLERİ GÜVENSİZLİK YARATTI
Hatip Dicle, Türkiye'de bazı bakanların "IŞİD ile PKK'nın farkı yoktur" diye gelişmeleri seyretmesinin Kürtlerde derin güvensizlik ve kırılmalar yarattığnı ifade ederek, "Bu kırılmayı onarmak için çok geç değil, üsluba dikkat etmek lazım, Biz üslubumuza dikkat ediyoruz, dikkat etmeliyiz, Ama lütfen hükümet, muhalefet ve siyasetçiler de üsluplarına dikkat etsin. Sayın Arınç'ın kullandığı dünyayı başlarını yıkarız söyledi. Bu kabadayıların sokakta birbirlerine söyleyebileceği sözler olabilir" dedi.
"ÇÖZÜM SÜRECİ İLE DÜNYADA MODEL YARATMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Dicle, bir milim bile barış umudu varsa kendilerinin bunu büyütmeye çalışacağını ifade etti. Dünyada bütün çözüm süreçlerinde uluslararası arabulucular olduğunu, ilk defa dünyaya bir model yaratmaya çalıştıklarını belirten Dicle, şöyle devam etti:
"Kendi sorunlarını kendi çözebilecek olgunluğa gelmiş iki taraf olarak dünyaya bakın biz Türkler ve Kürtler olarak kendi aramızdaki sorunu kendimiz çözebildik mesajını vermek istiyoruz. Başarırsak bu dünyada ilk örnek olacak.
Dünyada hiçbir süreç böyle tek düze ilerlememiş. Hep inişli, çıkışlı ve zaman zaman tıkanan zaman zaman arabulucuların araya girdiği ve çözdüğü süreçler olmuş. Onun için sayın Öcalan arabulucular istiyor. Uluslararası olmayabilir ama kendi içimizden 25-30 kişilik bir izleme kurulu istiyor. Barışa varmak için çok uzun bir yolumuz var ama barışta karşılıklı irade devam ediliyorsa ki ben iradenin devam ettiğine inanıyorum. Sayın Öcalan'ın son mektubu, gerekse Cumhurbaşkanının sert üslubuna rağmen, 'Ben bu yola baş koydum devam edecek çözüm süreci' bu sürecin devam edeceği anlamına gelir. Son sözü söyleyenler devlette sayın Cumhurbaşkanı, Kürt tarafından Sayın Öcalan, son sözü hala barış umudu yönünde söylüyorsa bu süreç devam edecektir. Onun için bence insanların tedirgin olmasına gerek yok."