Haberler
Bahçeli, Öcalan çağrısını bir kez daha yineledi

Bahçeli, Öcalan çağrısını bir kez daha yineledi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Bakan Güler: Zap'ta kilit kapatıldı, toplamda 2 bin 564 teröristin etkisiz hale getirildi

"Zap'ta kilit kapatıldı" diyen Güler ses getirecek rakamı ilk kez paylaştı

Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı

Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı

Hatice Cengiz O Günü Anlattı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul DHASuudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, "Sıkı sıkıya bana isimleri tembih etmiş olsa ciddi endişeleri vardı anlamına gelir. Gerçekten hayati anlamda bir tehlike düşünmüyordu.

İstanbul DHA

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, "Sıkı sıkıya bana isimleri tembih etmiş olsa ciddi endişeleri vardı anlamına gelir. Gerçekten hayati anlamda bir tehlike düşünmüyordu. Bu bilgi bu anlamda önemli" dedi.

Öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, Habertürk televizyonunda konuştu.

"KISA BİR TANIŞMA FASLINDAN SONRA ÇOK VERİMLİ BİR SÖYLEŞİ YAPTIK"

Kaşıkçı'yla tanışmalarını ve olay günü de anlatan Cengiz'in özetle şunları söyledi:

"Rahmetliye, ailesine ve Suudi Arabistan halkına başsağlığı diliyorum. Üniversite öğrenimim dolayısıyla iyi derece Arapça biliyorum. Arap Baharı yıllarında, bildiğim dil ve bilgilerim doğrultusunda sahada olmayı tercih ettim. Çünkü bu alan karanlık bir alandı. Hakkında çok bilgi olmayan bir alan. Ben de sahada olup, bölgedeki ayrılıkların sebeplerini incelemek istedim. Arap bölgesindeki mezhep ayrılıkların nasıl insanları kutuplaştırdığını ya da ayrıştırmadığını öğrenmek istedim. O bölgede yaşanan Arap Baharı'ndan sonra körfez bölgesini daha sık takip etmeye başladım. Cemal Bey'le de bu şekilde tanıştık. Kısa bir tanışma faslından sonra çok verimli bir söyleşi yaptık. Avrupa'da ve Amerika'da çok tanınan Kaşıkçı söyleşisini yayınlayamadık. Ama mümkün olmadı. Sonra Cemal Bey'le tekrar iletişime geçtim. Türkiye'ye gelince daha detaylı konuşmak istedim"

"AMERİKA'YA DÖNDÜKTEN SONRA DA BENİMLE GÖRÜŞMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLEDİ"

"İlk tanışmamız o programda oldu. Söyleşinin yayınlanmasını arzu ettiğimi ve biraz genişletmek istediğimi söylediğimde, İstanbul'a geldiğinde görüşmeyi teklif etti. Akabinde Türkiye'ye geldi, görüştük. Çok hızlı bir görüşme oldu, o günkü programımız çok yoğundu. İlişkinin ilk başladığı görüşme, o görüşme oldu. Daha çok yüzde 70 özel sorular üzerine ilerledi. Arkasından gelen konuşmalar, bunun özel bir görüşme olduğunun göstergesiydi. Amerika'ya döndükten sonra da benimle görüşmek istediğini söyledi, zaten ilişkimiz başlamış oldu. Biz tanıştığımız zaman 1.5 yıldır Amerika'da yaşıyordu. O dönem bana Amerika'yı anlattığında, bu dönüşümün içinde yer alıp yıpranmaktansa, bu süreci orada kendi kendine geriye alıp üretmek için Amerika'ya yerleşiyor. Kısa süre sonra Washington Post'ta yazmaya başlıyor. Ancak ABD vatandaşı değil. Kısa süre önce başvuruda bulunmuştu. Suudi Arabistan vatandaşı olmasının pasaport gibi sebeplerden zorluk çıkaracağını bildiği için bu yönde isteği vardı. Suudi Arabistan vatandaşlarının çoğu şu an içeride. Bunun manevi bir sorumluluğunu hissediyordu üzerinde. Arkadaşlarım yazamıyor ve hapiste diyordu. Çok büyük bir yalnızlık, manevi bir sorumluluk hissediyordu."

"ÇOK YALNIZDI"

"Suudi Arabistan'daki ailesine dair çok fazla bilgim yok. Evliliğinden çok bahsetmek istememişti, ben de çok sormak istememiştim, çünkü çok yalnızdı. Olgun bir yaşa geldiğinde siyasi, duygusal bir yalnızlığı vardı. İstediklerini tek başına yapması onun için zordu. Tek başına hissetmesi, arkadaşlarından haber alamaması, içinde bulunduğu aşamadığından bahsediyordu sıklıkla. Cemal Bey'in duruşunu muhalif olarak tanımlamak ne kadar doğru bilemiyorum. Ülkesinde bir dönüşüm var. Yeni yapılanmadan, reformlardan, Veliaht Prens'ten bahsediyorum. Bir o kadar endişe ve heyecanla takip ediyordu. Çok eleştirdiği, ancak çok mutlu olarak yazdığı makaleleri de var. Çok vatansever olduğu yazılarından anlaşılıyordu takip ederseniz. İçerideki arkadaşlarının sorumluluğu vardı. Günün birçok kısmını bu üzüntü ve düşüncelerle geçiriyordu."

"İSTANBUL'U TÜRKİYE'Yİ ÇOK SEVEN BİRİSİYDİ"

"Karşımızda duygusal anlamda yapayalnız bir insan var, bir gurbet hayatı var ve yaşça olgun bir kişi var. Sahip olduğu tecrübeyi güzel bir çalışmayla geçirmek isteyen bir insan var ve bir hayat arkadaşı arıyordu. Ailesinden uzaktı, bu bir yara açmıştı. Biz tanıştığımız zamanda sürecin hemen duygusallığa yönelmesinin nedeni bence Cemal Bey'den kaynaklanıyor.  Türkiye'ye geldi birkaç defa, daha yakından görüştük, birbirimizi tanıdık.

İstanbul'a çok sık gelen birisiydi. İstanbul'u Türkiye'yi çok seven birisiydi. Cumhurbaşkanı ile de bir dostluğu var. Evlilik düşüncesi oluşunca zaten gidip geldiği bir ülkede ev almak kötü bir fikir gibi gelmedi. 10 Eylül tarihinde geldiğinde o tarihten 2 Ekim'e kadar geçen sürede hummalı bir şekilde evlilik hazırlığına başladık. Zamanı iyi kullanmamız gerekiyordu. Onun orada da işleri vardı çünkü. Ailemle görüşmesinin ardından hızlı bir şekilde evlenme hazırlıklarına başladık. Evin eşyalarını ufaktan almaya başladık. Bu en azından bir yere kadar gelsin, sonra düğün yaparız diye düşünüyorduk.2 Ekim süreci de bu şekilde gerçekleşti. Ev yeri seçildi, ev alındı, arkasından da resmi olarak belediyeye gittik."

"GERGİNLİK ÇIKAR DİYE KONSOLOSLUĞA GİTMEK İSTEMEDİ"

"Konsolosluğa gitme sebebi, Türkiye'de hukuki kaideler var. Evli olmadığına dair evrak alması gerekiyordu. Cemal Bey'le bu evrağı sormak için Fatih Belediyesi'yle görüştük. Gerginlik çıkar diye konsolosluğa gitmek istemedi. Ben bunu burada yapmasam, evliliği burada gerçekleştirmesem diye sordu. Çünkü gitmek istemiyordu. İstemiyordu bu topa girmeyi, konsoloslukta gergin bir hava olmasını istemiyordu. Bir sorgu, ülkesine dönmesiyle ilgili bir talep gibi bir takım şeyler olabilirdi ve bunu yaşamak istemiyordu, buna hazır olmadığını söylüyordu. Başka bir ülkeye bile gitse yine Suudi Konsolosluğu'ndan alması gerektiğini öğrenince Türkiye'deyim, Türkiye diğerlerine nazaran daha kolay olabileceğini düşünüyordu."

" 'TAMAM BİZ SEN GELENE KADAR HAZIRLARIZ' DEMİŞLER"

"Bir Suudi vatandaşının istediği bir evrakı alabilmek için konsolosluğa girdi, endişeliydi. Ondan daha fazla ben endişeliydim, beni içeri almadılar. Konsolosluğun binası, arkadaşım çıkmadı ben girip bakayım diyebileceğiniz bir yer değil. Onun içeriden girdikten sonrası ben kimler çıktı, hangi arabalar çıktı diye baktım. İkimiz de endişeliydik. ve bir saat geçti, şunu düşündüm, 'Eğer bir 10- 15 dakika daha çıkmazsa benim gibi sormam gerekiyor' diye düşündüm. Ben bunu düşünürken Cemal çıktı, mutlu çıktı. Her şey yolunda dedi, ona içeriden bu evrakın birkaç gün içinde hazır olabileceğini söylemişler. İçeriden bu evrakın birkaç güne hazır olacağını söylemişler. Salı günü döneceğini söylemiş. Arkasından  'tamam biz sen gelene kadar hazırlarız' demişler. Bunu ben de aynı kendisi gibi düşündüm. Önünü arkasını düşünemiyorsun. Bu olumlu gelişmeler içeride olanlar kendisini inanılma rahatlattı. Kendisi havalimanına bıraktım. Londra'da 3 günlük bir programı vardı."

"ONU O GÜN YALNIZ BIRAKMAMAM GEREKTİĞİNİ HİSSETTİM"

"2 Ekim gerçekten çok çok zor bir gün. Anlatması değerlendirmesi halen benim anlamadığım çok fazla sorunun olduğu işin içinde bilemediğim, bir yerde acaba bir şey ihmal mi ettik diye kendime sorduğum bir gün. 2 Ekim'de normal bir şekilde Londra'dan dönüyor. O gün neler yapacaklarımızı konuştuk. Ben onu o gün yalnız bırakmamam gerektiğini hissettim. Konsolosluk yetkililerini aradı. Arayan kişi saat 13.00'de uygun olduklarını söyledi, biz konsolosluğa yöneldik, gündelik hayata dair şeyler konuştuk. O gün hiç endişeli değildi. Konsolosluğa vardık, bu kez hiç beklemedik. Hemen telefonları bana bıraktı, beni burada bekle dedi. Bekleyiş başladı. O uzun bekleyiş başladı. Bu meselenin üzerinden çok zaman geçti ama bunu söylemek faydalı; Cemal Bey'e buradayken bir programa katılmıştı ve rahatsızlanmış rahatsızlanması nedeniyle programı bile yapamayacak dereceye gelmişti. Eğer burada Cemal Bey'e bir şey olursa kimi ararım diye düşündüm. ve ona sordum sana bir şey olursa kimi aramam lazım dedim. Bu olay konsolosluktan 3-4 gün önce oldu. Yasin Hoca'yla (Yasin Aktay) konuş dedi. Ben de tamam dedim. Sıkı sıkıya bana isimleri tembih etmiş olsa ciddi endişeleri vardı anlamına gelir. Gerçekten hayati anlamda bir tehlike düşünmüyordu. Bu bilgi bu anlamda önemli"

"ÇOK BÜYÜK KORKU YAŞADIM, NE YAPACAĞIMI BİLEMEDİM"

"Kapıdan hiç ayrılmadım. Ben Cemal'in içeridekilerle konuştuğunu, onları özlediğini düşündüm. Ama uzun bir süre çıkmadı. Elim ayağım titremeye başladı, hemen kardeşimi aradım, "Suudi Arabistan Konsolosluğu'nun mesaisi kaçta bitiyor bakar mısın" dedim, "15.30" dedi ve saat 16.00'da. Çok büyük korku yaşadım, ne yapacağımı bilemedim. Dünyanın bütün renkleri, her şeyi hızlı bir şekilde kafamdan indi. İnanılmaz bir endişe ve bağırma ihtiyacı hissettim. Konsolosluğu aradım dışarıda olduğumu, Cemal Bey'in çıkmadığını söyledim. Bu kişi dışarı çıktı ve bana içeride kimsenin olmadığını söyledi. Cemal Bey buradan çıkmadı dedim. Çok büyük bir korku oluştu içimde, ne olmuştur diye düşündüm. Sonra Yasin Aktay'ı aradım, birkaç kişiyi daha aradım Duran Kışnakçı'yı aradım. Eğer içerideyse, sorguya çekildiyse beklerim dedim. Böyle bir şey olacağını bilseydim, benimle evlenmesini hiç istemezdim, içimde çok büyük bir manevi sorumluluk kaldı. Evlenmek isteyen birinin başına böyle bir şey gelmesi hangi dilde açıklanır. Cemal Kaşıkçı gibi dünyaya mal olmuş, vatansever, milliyetçi birine böyle bir şey yapılması aklıma uzaktan yakında aklıma gelmedi. Takiben günlerde gitmeye devam ettik, çünkü böyle bir şeyin gerçek olması kadar olmama ihtimali de vardı. Dışarı çıkmış olsaydı kamera görüntüleri vardı, emniyet görüntülerinde görürdük. Bu bana çok büyük bir umuttu. Ta ki, Suudi Arabistan'dan özel uçakların geldiği haberi Türk medyasında çıktığı haberler bende başka bir duygu oluşturdu. İşin içinde benim sandığımdan çok daha büyük bir hadise olduğunu o gün anladım. O gün konsolosluğa gitmeyi bıraktım. Bu konuyla alakalı soruşturma açıldı, Fatih Emniyet'e ifade verdim. Bilgisayarını evden alıp götürdüm. Evde kullandığı özel eşyalarından seçerek götürdüm, saç vs istenmişti."

"AİLEMİN DIŞINDA YANIMDA KİMSE YOKTU"

"Bu süreçte ailemin dışında kimse yoktu yanımda, özellikle babama çok teşekkür ederim. Meselenin hem siyasi hem hukuki hem insani boyutu var. Meselenin siyasi yönünde şahsım ve ailemle alakalı bir koruma durumu oldu. Bundan sonraki sürecin daha sağlıklı ilerlemesi açısından ailesiyle ilgili konuları geçsek daha iyi olur diye düşünüyorum. O güne kadar resmi açıklama gelmediği için biz her gün öldük. Öldüğü haberi gelmiyor, ama yaşadığı haberi de gelmiyor.  Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere konuyla ilgilenen herkese çok teşekkür ediyorum. Bu süreçte bana destek oldular. Sürecin vefat ettiği kısmına kadar olan kısmı çok zordu. Hayatımda hiç okumadığım kadar haber, tweet'ler, mesajlar okudum. Psikolojik anlamda çok zordu. İnsanları bilgilendirmek istiyorsunuz ama bilgilendiremiyorsunuz. Alışmaya çalışıyordum ben. Evin kurulması, uzun süre yaşadığınız evden ayrılıp bir eve geçmeye alışma sürecindeydim. Ben o süreçteydim, bir anda o kesildi. Şokla gelen, ifade edemeyeceğim kadar büyük bir karanlığa gömüldüm.

Beklentim sorumluların yakalanıp cezalandırılması."

"EVLİLİK BÖLÜMÜNÜ ÖN PLANA ÇIKARMAK BANA DOĞRU GELMEDİ"

"Amerika'da yaşıyor ve yazıyor olması, ABD kamuoyunu harekete geçiren ABD basını oldu. Bu haberi taki etmek için çok ciddi basın ordusu geldi. Medyadan uzak kalmaya çalıştım, çünkü bu bir cinayet, suikast. Sadece Cemal Kaşıkçı'nın Cemal kısmında hayatında olan biri olarak endişe ettim. Olayı bir aşk hikayesi, evlilik bölümünü ön plana çıkarmak bana doğru gelmedi. Hukuki ve siyasi kısmında hükümet yetkilileri ilk günden ele almaya başladı. Evlilikle sonuçlanmayan bir süreç var, ben Cemal'in önüne geçmek istemedim."

"TRUMP'IN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUM"

"Trump, Amerika'ya davet ettiği sürecin ilk günlerinde, sonrasında yaptığı açıklamalar birbiriyle zıttı, tamamen kamuoyunun sempatisini kazanmak için yaptığı açıklamalardı. Bir adım atması halinde Beyaz Saray'a gideceğimi söyledim, bunu New York Times'a yazdım. Trump'ın davetinden birkaç gün sonra Mike Pompeo aradı, bu kısımları kendisine söyledim. Şu ana kadar hiçbir şey bilmediklerini, konuya vakıf olmadıklarını söyledi, açıklamaları çok siyasiydi, baş sağlığı diledi. Kendisine bana verebileceği yeni bir bilgi, belki, kamuoyuna söyleyemedikleri bir bilgi olup olmadığını sordum, hiçbir bilgilerinin olmadığı yanıtını verdi. Aramaları, sanırım Trump'ın konuşmalarından sonra ciddi olduklarını göstermek içindi. Amerika'ya gitmeyi düşünmüyorum. Beklentim sorumluların yakalanıp cezalandırılması."

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title