Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki Darbe Faaliyetlerine İlişkin Dava
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanığın yargılandığı davada sanık savunmaları alındı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda gerçekleştirilen duruşmada meslekten ihraç edilen kurmay yarbay tutuklu sanık Fatih Şayin savunma yaptı.
Şayin, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü'nde "Darbeye yönelik bireysel bilgilendirme görüşmelerine" ve "Darbeye yönelik son koordinasyon toplantısına" katıldığı, ikinci toplantıda odanın kapısını içeriden kilitlediği, darbe gecesi görevlendirme evraklarını olduğu tahmin edilen belgeleri bir çöp poşetine koyup binadan çıkarılmasını sağlayarak imha etmeye çalıştığı, sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve Öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kağıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolmasından sorumlu kişi olduğu iddialarına yanıt verdi.
15 Temmuz 2016'da çağrılması üzerine, 23.30 civarında akademiye gittiğini, Genelkurmay'dan "Terör eylemi olabilir" şeklinde mesaj geldiğini ve Akademi Öğretim Başkanı Levent Özüarap'ın ( tutuklu sanık) emriyle yanına 4 öğrenci alarak Hava Harp Okulu'na doğru yola çıktıklarını anlatan Şayin, "Rastgele 4 öğrenciyi yanıma alarak 00.15'de normal bir şekilde akademiden çıktık. Yolda telefondan başbakanın açıklamasını gördüm. Ne olduğu tam net değildi, o yüzden öğrencilere bir şey söylemedim. Sonrasında ise dönüş yolu çok uzundu. Hava HArp Okulu'na saat 01.10 gibi vardık. Normal bir şekilde kayıtlarımızı yaptırarak içeri girdik. İçeri girdiğimizde öğretmenler televizyon karşısında oturmuş, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasını izliyorlardı." dedi.
Bunun üzerine öğrencilerin akademiye dönmek istediklerini ancak bulundukları yerde herhangi bir olumsuzluk olmaması nedeniyle öğrencilere "Burada kalacağız" diye talimat verdiğini savunan Şayin, şunları kaydetti:
"Sabaha kadar orada kaldık. Kimseye bir zarar vermedik. Darbe girişimine iştirak etmedik. Sabah olunca öğrencileri gönderdim. Kendim de akademiye gittim. Birkaç gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldım. Görevime döndüm. Eylül ayının başlarına kadar çalıştım. Savcılıkça bir başka soruşturma için istenen evrakları 3 kişiden oluşan bir kurul olarak hazırladık. Birtakım evrakları imha ettiğim doğru değildir. Çöp poşetindekiler gerçekten çöptür. Sorumluluğum altındaki evrak ve cihazların kaybolduğu iddia edilmiştir. Bu evraklar ve cihazlar benim sorumluluğumda değildir. Mesele 1 ve Mesele 2 adlı evraklar ise kaybolmamıştır. Talep üzerine Harp Akademileri Karargahı'na gönderilen bu evraklar, oradan da savcılığa gönderilmiştir. Kollukta verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum."
"TSK'nın sıkıyönetim emrini hiç duymadım"
Hava Harp Okulu'na tutuklu sanık Fatih Şayin ile giden öğrenci subay üsteğmen tutuklu sanık Mehmet Paçacı, yoklamaya çağrılması üzerine akademiye gittiğini öne sürdü.
Akademide Şayin'in bir yere gideceklerini söylediğini, kendisiyle yola çıktıklarını anlatan Paçacı, "Yolda Şayin'e nereye gittiğimizi sordum. Güvenlik makasıyla burayı terk ettiğimizi söyledi. Sonrasında gideceğimizi yer söyledi. Emniyeti sağlamak için Hava Harp Okulu'na gittiğimizi düşündüm." dedi. Hava Harp Okulu'nda birkaç öğretmenin televizyonda Cumhurbaşkanının açıklamasını izlediğini, darbe girişimini bu şekilde öğrendiğini savunan Paçacı, binadan ayrılmak istediğini ancak Şayin'in güvenli olmayacağını söylemesi üzerine sabaha kadar binada kaldıklarını belirtti.
Tutuklu sanık eski Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürü Hava Pilot Kurmay Albay Özcan Korhan ise savunmasında, iddianamede adeta darbe girişiminin idare edildiği bir harekat merkezi olarak kullanıldığı değerlendirilen Şube Müdürlüğü binasının kontrollü bölge olmadığını ileri sürdü.
Yaklaşık 2 yıldır bu birimde müdürlük yaptığını anlatan Korhan, bina girişindeki kameraların konumunu kendisinin ayarlattığını, kapısındaki demir parmaklıkları kendisinin taktırdığını söyledi.
"Burada darbe toplantısı yapılsa kameraların kayıt yaptığını bilmiyor muyum?" diyen Korhan, "Ayrıca kamera kayıtlarını bizzat ben teslim ettim. TSK'nın sıkıyönetim emrini hiç duymadım, bu iddianameyle birlikte öğrendim." savunmasını yaptı. Sanık Korhan, hiçbir belgeyi imha etmediğini, kaybolduğu belirtilen resmi evrakların sorumluluğunun kendisine ait olmadığını ve darbe girişiminden haberdar olmadığını savundu.
14 Temmuz 2016'da 21.00 sıralarında, iddianamede "Darbeye Yönelik Hazırlık Toplantısı" olarak değerlendirilen toplantıyı kendisinin düzenlediğini, toplantıya katılanları da kendisinin davet ettiğini, ancak bu toplantıda eğitim-öğretim planının yapılacağını belirterek, "Binanın kapısını içeriden kilitlemem reflekstif bir harekettir. Yapılan toplantılar rutin ve olağan işleyişler içindir. Toplantıya dışarıdan gelenler zile basarak içeri girebilir. " şeklinde konuştu.
Kimseye görevlendirme kağıdı dağıtmadığını söyleyen sanık Korhan, olay gecesi davanın tutuklu sanıklardan Kerime Kumaş Yıldırım'ı (Helikopter pilotu, üsteğmen) arayarak, bazı askeri personelin işgal bölgelerine taşınması hususuna dair de savunma yaptı. Korhan, "Hava Harp Akademisi personellerinden biri beni aradı. Zor durumda olduğunu, kara yoluyla akademiye gelemediğini söyledi. Personelin güvenliği için Kerime Yıldırım'ı arayarak alıp alamayacağını sordum. Bir müddet sonra kabul etti. Olay bundan ibarettir." ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanıklardan öğrenci subay üsteğmen Tanju Uysal ise, olay günü çağrı planının devrede olduğunun bildirilmesi üzerine akademiye gittiğini, yarbay Yakup Ayaydın'ın (tutuklu sanık) talimatı ile akademiden çıktıklarını belirterek şöyle savunma yaptı:
"Ayaydın elinde Genelkurmay'dan geldiğini söylediği bir kağıdı göstererek, ülke genelinde terör saldırısı olabileceğini, gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini söyledi. Yolda nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Safir AVM önünden geçerken büyük ekranda Ümit Dündar'ın açıklamasını gördük. Darbe girişimi olduğunu bu şekilde öğrendik. Ben ve diğer öğrenciler akademiye geri dönmek istedik ancak Ayaydın akademiye dönüş yolunun vatandaşlarca kapatıldığını söyledi. Bunun üzerine öğrenci arkadaşlardan biri ailesinin Okmeydanı'nda oturduğunu, oraya gidebileceğimizi söyledi. Okmeydanı'ndaki eve giderek sabah kadar orada kaldık. Sabah olunca akademiye döndük. Bizi akademiden çıkarak kişi Yakup Ayaydın'ındır. Bu gönül rızasıyla veya bilerek isteyerek yaptığım bir eylem değildir. Dışarı çıkarken darbe girişimine katılmak ya da katılanlara destek olmak gibi bir amacım yoktu. Emri veren kişi sorumludur."
Duruşmaya yarın sanık ifadelerinin alınmasıyla devam edilecek.