Türkiye Kamu Sen Başkanı Hanefi Bostan'dan Müdür Atamalarına Tepki
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, okul müdürleri atamalarına tepki gösterdi.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, okul müdürleri atamalarına tepki gösterdi.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Milli Eğitim ve okul müdürlerinin atamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yazılı bir açıklama yapan Bostan, "12 yıldan beri planlanan ve önceden hazırlıkları yapılan bilinçli bir operasyonla 21 Ağustos'ta 7 bin başarılı, liyakat sahibi okul müdürü Milli Eğitim Bakanı, Milli Eğitim Müsteşarı, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve onların görevlendirdikleri şube müdürlerinin ortaklaşa kurdukları kumpas sonucu görevden alındı. Sırada 60 bin okul yöneticisi daha var. Bu 60 bin yöneticinin büyük bir çoğunluğu okul müdür yardımcısı ve başmüdür yardımcısıdır. Bunların kadroları da cebren ve hileyle fiilen ellerinden alınmış bulunmaktadır. Daha doğrusu Milli Eğitim Bakanlığı'nın yönetici kadrolarının tamamı, hak yemeyi meşru ve her türlü ahlaksızlığı mubah görenlerin, hiçbir okul yöneticiliği sınavını kazanamayanların, bilgisizlerin, hiçbir yöneticilik deneyimi olmayan iktidar tetikçilerinin ellerine teslim edilmektedir. Başka bir ifadeyle hak, hukuk ve adaletten yana olan milliyetçi-muhafazakar, ahlak ve ilke sahibi, bilgili, deneyimli, liyakat sahibi ve ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana olan bütün yöneticiler kamuoyu yanıltılarak bir kumpas sonucu ya görevden alındı ya da alınmak üzeredir" dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak yaptıkları yoğun bilgilendirme, eylemlere ve suç duyurularına rağmen kamuoyunun yeterince aydınlanamadığına değinen Bostan, "Ulusal basın daha tehlikenin farkına varamadı. Anayasa Mahkemesi yaptığı yanlışın farkına varıp henüz derin uykudan uyanamadı. MHP ve CHP'deki birkaç milletvekili ve bazı MHP il ve ilçe başkanları dışında kıyımla ilgilenen olmadı. Saadet, Büyük Birlik, İşçi, Demokrat, Yurt Partisi gibi partilerden hala ses seda çıkmadı. AKP'de var olduğu iddia edilen milliyetçi ve muhafazakar kadrolardan da bir tepki gelmedi. Türk Ocakları, Aydınlar Ocağı, meslek odaları, dernekler ve vakıflar gibi sivil toplum kuruluşları vahametin farkına varamadı. Velhasıl göz göre göre 7 bin dürüst, bilgili, çalışkan, deneyimli, ahlak sahibi vatanperver milliyetçi-muhafazakar okul müdürü ahlaksızların, tetikçilerin elinde oyuncak haline getirildi" şeklinde konuştu.
"Konu hakkında bilgisi olmayanlara tekrar bilgi vermekte yarar var diye düşünüyoruz" diyen Bostan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"İktidar çeşitli entrika ve oyunlarla 12 yılda yöneticilikten tasfiye edemediği milliyetçi- muhafazakar kadroları, MEB Yasası ile birlikte paralel yapıyı bahane ederek ve büyük bir fırsat yakaladığının farkına varıp görevden almaya karar verdi. Bilindiği gibi MEB Yasası'yla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, MEB'de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Bakanlık Merkez Teşkilatı'nda bulunan şube müdürleri de görevlerinden alınarak, uzman yapıldı. Bu şekilde yıllarca bilgisi, tecrübesiyle Bakanlığı yönetenler geri hizmete alındı ve Bakanlığın hafızası sıfırlandı. Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği de tam anlamıyla kadrolaşmanın diğer adı oldu. Bir anda kariyermiş, liyakatmiş, beceriymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş hepsi yerle yeksan edildi. Yöneticiler kazanılmış haklarını kaybetti, hepsinin sosyal statüleri bir kanunla ellerinden alındı. Kısacası 20-25 yıldır yöneticilik yapan insanların hayatı adeta darmaduman edildi."
"Amaç çok açıktı. Siyasi erk, kendisine biat etmeyenleri, kendinden taraf olmayanları bertaraf etmek istiyordu. Bakınız; görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Değerlendirmede ne yazılı sınav var ne de başarı, bilgi, tecrübe var. Değerlendirmede ne var biliyor musunuz, adam kayırma var, emek hırsızlığı var, usulsüzlük var, kişiye özel puanlamalar var, gayri ciddilik var" diyen Bostan "Değerlendirmede; öğretmenlerin, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının ve öğrencilerin görüşü göstermelik olarak dikkate alındı. Çünkü mesai arkadaşlarının değerlendirmeye etki eden puanların toplamı sadece 40'dı. 60 puanlık ağırlık değerlendirmeyi ise okul müdürlerini hayatında bir kere bile görmemiş olan, onların çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmayan ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürleri yaptı. Daha 2-3 ay önce atanan ve atamaları haksız ve hukuksuz olduğu Danıştay kararıyla sabit olan şube müdürleri, okul müdürünün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığından bihaber ilçe milli eğitim müdürleri okul müdürlerine puan verdi. Hemen söyleyelim, listeler havada uçuştu. Birilerinin emir erliğini yapan bu sözde yetkililerin önüne isimler liste halinde geldi. Bu isimlerin bazılarının bertaraf edilmesi, bazılarının da görevde kalmaları konusunda talimat verildi" dedi.
"Onlarca başarı belgesi ve ödül almış, mesai arkadaşları tarafından başarılı bulunan ve 40 tam puan verilen bir okul müdürüne ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verildi" diyen Bostan açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İnce hesap yapanlar, bu şekilde 7 bin civarında yöneticiyi bertaraf etti. Bunun tam tersi de yaşandı. Mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan alan okul müdürlerine, ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından yüksek puanlar verilerek bu kişilerin okul yöneticisi olarak devam etmesi sağlandı. Değerlendirme sürecinde öyle şeyler yaşandı ki; vefat etmiş, emekli olmuş, kurum değiştirmiş insanlar bile değerlendirmeye tabi tutuldu. Bunlar nasıl değerlendirmelerdir? Böylesine ciddiyetten uzak, insanlarla alay eder şekilde değerlendirme yapılabilir mi? Bu yaşananlar adam kayırmanın, hilenin, arsızlığın, kata kullinin, dönen dolapların, usulsüzlüğün, gayri ciddiliğin ve ahlaksızlığın açık bir ispatıdır. Ortada işlenen bir cinayet vardır. Bu cinayetin failleri; hakkı, hukuku ve adaleti katletmiştir. Çok açık söylüyoruz ki; bu değerlendirmeler hükümsüzdür ve derhal iptal edilmelidir. İlan ediyoruz ki; sözde değerlendirmede yüksek puan alarak okul yöneticiliğine devam etmeye hak kazananların büyük kısmı iktidarın emir kulu olanlar, yandaş sendikaya üye olanlar, iktidarla siyasi ve ideolojik tercihleri örtüşenler, arkası sağlam olanlar, torpil ile iş yaptıranlar olmuştur ve ilişkileri sayesinde o makamda devam etmeye hak kazanmıştır. Kısacası iktidarın yan kuruluşu gibi çalışanlara, başka sendikaya üye olan ya da hiç sendika üyesi olmayan, siyasi duruşu, ideolojisi iktidara ters düşen, birilerinin kapısında yatmayan onurlu okul müdürleri cezalandırılmıştır. Dolayısıyla okullarımızın önemli bir bölümü artık başarılı okul müdürlerine değil, objektif olmayan değerlendirmelerle koltuklarını koruyan kapı kullarına emanettir. MEB'de güzel ahlak yerine ahlaksızlığın kol gezdiğinden haberdar değil misiniz? Hileli, usulsüz, subjektif, gayri ciddi değerlendirme yapanlara herhangi bir yaptırım uygulamayacak mısınız?"
"Okulları hak etmeyen, bilgi ve tecrübesinin gücüyle değil, torpilin gücüyle o makamlara getirilen kişilere teslim ederken hiç mi uykunuz kaçmayacak?" diyen Bostan açıklamasını şöyle sonlandırdı:
"Biz bundan sonra çocuklarımıza yalanı, dolanı, hileyi mi öğreteceğiz? Yandaş kayırmacılığını bu ülkenin çocuklarının koluna altın bilezik olarak mı takacaksınız? Çocuklarımız, bu örneklerle mi iyi, dürüst ve ahlaklı bireyler olarak yetişecek? Çocuklarımızın böyle kişilere emanet edilmesini, yüz akımız olan öğretmenlerimizin sevk ve idaresini bu beceriksiz, ehil olmayan kişilerin yapmasını içinize nasıl sindireceksiniz? Uyanmak ve harekete geçmek için 7 bin okul müdürünün kıyımı yetmedi mi?" - İSTANBUL