Hamalı Hristiyanlar, 1982'deki katliamda Esed rejiminin ayrım yapmadan herkesi hedef aldığını anlattı

Hamalı Hristiyanlar, 1982'deki katliamda Esed rejiminin ayrım yapmadan herkesi hedef aldığını anlattı
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Suriye'nin Hama ilinde yaşayan Hristiyanlar, Esed rejimi güçlerinin Şubat 1982'deki katliamda Müslüman-Hristiyan ayrımı yapmadan herkesi hedef aldığını belirtti.

Suriye'nin Hama ilinde yaşayan Hristiyanlar, Esed rejimi güçlerinin Şubat 1982'deki katliamda Müslüman-Hristiyan ayrımı yapmadan herkesi hedef aldığını belirtti.

Baas rejimi güçleri, Şubat 1982'de Hama'daki Müslüman Kardeşler Teşkilatını bahane ederek işlediği katliamda Hristiyanları da hedef aldı. 26 gün süren katliamda sayıları 5 ile 10 bin arası tahmin edilen Hristiyanlara ait birçok ev, iş yeri ve ibadethane zarar gördü.

İnşası 5. yüzyıla uzanan Seyyidet Duhul Kilisesi, tonlarca bomba yerleştirilerek patlatıldı. Katliamda yıkılan 3 kiliseden Seyyidet Duhul, 1993'te bağışçıların desteğiyle restore edildi.

Hristiyanların mahallesinde rejim güçlerince hedef alınan bazı evlerde halen saldırıların izleri duruyor.

AA ekibi, katliamın 43. yılında Hama'daki Medine Mahallesi'nde Hristiyanlarla görüştü.

Katliamın tanıklarından Hamalı Cihad Kerbuç, katliamda iş yerinden 7 Müslüman arkadaşını kaybetti.

O dönem bir devlet kurumunda müdür olan Kerbuç, arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsüyle görevinden istifa ederek yıllarca yurt dışında yaşadı.

Kerbuç, "Ordu, şehre indiğinde etrafımız roketatarlarla çevrildi. Gece boyunca havaya roketler fırlatıldı ve yakınlarımıza düştü. Hayatımızı kurtarmak için banyoya saklandık. Ordu, Hama'ya ilk olarak istasyon tarafından giriş yaptı. Bizim ev istasyona yaklaşık 200 metre mesafede bulunuyordu. Ekmek almaya giden genç ya da yaşlı fark etmeksizin herkesi alıkoyuyorladı." diye konuştu.

Ordunun ertesi gün mahallede arama yapmaya başladığını söyleyen Kerbuç, "Bir asker bana tokat attı, diğeri ise boynumdaki haçlı kolyemi zorla çekip almak istedi ancak annemi görünce durdu." dedi.

"Müslümanlarla aramızdaki dayanışma ve birlik daha da güçlendi"

Baas rejimi güçlerinin kiliselere yönelik saldırılarına dikkati çeken Kerbuç, şöyle devam etti:

"Büyük bir korku içinde yaşarken birden kiliseleri patlatmaya başladılar. Önce pencereleri açmamızı ve bölgeden uzaklaşmamızı istediler, ardından yeni kiliseyi patlattılar. Hemen ardından tarihi eski kiliseyi (Seyyidet Duhul) de havaya uçurdular. Patlamanın etkisiyle caddenin tamamı toz içinde kaldı. Kiliseye 16 ton dinamit yerleştirilmişti ancak tamamı patlamadı. Eğer hepsi infilak etseydi hiçbirimiz hayatta kalamazdık. Askerler, kilisenin çatısında silahlı kişilerin olduğunu iddia ediyordu ancak kilisede silahlı biri yoktu."

Katliamda çok sayıda kişinin de yakılarak öldürüldüğünü anlatan Kerbuç, hafızasından silemediği olayı şöyle anlattı:

"Neccarin Sokağı'nda ilerlerken bir köşede insan kemikleri ve yanmış cesetler gördüm. Oradan kaçtım ve başka bir sokağa girdim ancak sokaklarda tanklar vardı. Bir sonraki sokakta Miftah ailesine ait bina bulunuyordu. Onlar ayakkabı satıcısıydı. Binada 2 ceset vardı. Bu görüntüleri asla unutamıyorum."

"Rejim, bize hiçbir özel muamele yapmadı"

Katliamı işleyenlerin adalet karşısında yargılanmadığına dikkati çeken Kerbuç, "Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkeleri ne yaptı? Hama'daki katliamda yakınlarını kaybedenlere hiçbir destek sağlamadı. Sadece birkaç kişiyi siyasi mülteci olarak ülkelerine kabul ettiler." şeklinde konuştu.

Kerbuç, "İş yerinde 7 memur arkadaşım hayatını kaybetti. Sadece anılar kaldı. İşe döndüğümde anılar içimi parçaladı ve dayanamayarak istifa edip Lübnan'a gittim." dedi.

Hama'da Müslümanlarla her zaman iç içe yaşadıklarını anlatan Kerbuç, "(Katliamda) Gözaltına alınan kişilerin arasında hiçbir din ayrımı yapılmadı ancak Hama'daki Hristiyan nüfusunun sadece 6 bin kişi olması nedeniyle çok fazla kayıp vermedik. Rejim bize hiçbir özel muamele yapmadı. Hama halkı ne yaşadıysa biz de aynılarını yaşadık. Bu olaylar sırasında Müslümanlarla aramızdaki dayanışma ve birlik bağları daha da güçlendi." ifadelerini kullandı.

"Birçok kişinin kanına girdiler"

Saint George Ortodoks Rum Katedrali Başrahibi Arşmandrid Sefroniurs da 1982'deki katliamın "sistematik bir saldırı" olduğunu söyledi.

Katliama çocuk yaşındayken tanıklık eden Sefroniurs, rejim güçlerinin Hama halkının tüm kesimlerini ayrım yapmadan hedef aldığını ve insanların bunu korkudan 43 yıl boyunca dile getiremediğini anlattı.

Sefroniurs, "İnsanlarla inatlaştılar, birçok kişinin kanına girdiler. İnsanlar, (rejim güçlerini) onları nefretle anıyor." dedi.

Katliamda dini yapılara kasıtlı saldırılar düzenlendiğini kaydeden Sefroniurs, "Bu eski kiliseyi patlatıcılarla 2 kez patlattılar. İçerisinde altın ve gümüş mumluklar gitti. Kilisemizin yapısının kimliğini bozdular. Vakfımızı yağmaladılar." diye konuştu.

Sefroniurs, bölgedeki kiliselerin patlatılmasının ardından 150 tarihi parçadan sadece 20'sinin kaldığını belirtti.

Kiliseye ait birçok arsaya da rejim güçlerince el konulduğunu ifade eden Sefroniurs, devrik Baas rejimini bölgenin yapısını değiştirmekle suçladı.

1982'deki Hama Katliamı

Hafız Esed döneminde rejim güçleri, Hama ilindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının rejime karşı başlattığı ayaklanmayı bastırmak bahanesiyle 1982 yılının ocak ayı sonunda şehri kuşatmaya başladı. Kenti çevreleyen yüksek noktalara ve tepelere topçu birlikleri ile tanklar yerleştirildi.

Rıfat Esed komutasında 2 Şubat'ta başlayan katliamda kentteki yerleşimler önce havadan bombalandı, daha sonra yoğun topçu atışlarıyla hedef alındı.

Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) tahminlerine göre, Hama Katliamı'nda yaklaşık 40 bin sivil, rejim güçlerince saldırılar ve toplu infazlarla katledildi. Ölenlerin nerelere defnedildiği bilinmiyor.

Rejim güçlerinin evlere baskınlar yaparak alıkoyduğu 17 binden fazla sivilden ise bir daha haber alınamadı. Humus'taki Tedmur Hapishanesi'ne götürüldükleri sanılan ve kendilerinden haber alınamayan kişilerin aileleri, yakınlarının öldürüldüğünü düşünüyor.

SNHR verilerine göre, rejim güçlerinin havadan ve karadan düzenlediği saldırılar ve bombalamalarda es-Sahhane, el-Keylaniyye, el-Asida, eş-Şimaliyye, ez-Zenbakiy ve Beyn Hiyrin mahalleleri büyük ölçüde yerle bir olurken el-Barudiyye, el-Başuriyye, el-Emiriyye ve Manah mahallelerinin ise yüzde 80'i tahrip edildi.

Saldırılarla birlikte birçoğu Keylaniyye'de olmak üzere çok sayıda tarihi eser de tahrip edildi. Katliamda 88 cami ve 3 kilise yıkıldı veya zarar gördü.

Camiler, okullar ve fabrikalar alıkoyma merkezlerine dönüştürüldü.

Kaynak: AA / Ahmet Karaahmet - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title