Eski Uzman Çavuşa, Erdoğan'a Hakaretten 6 Yıl Hapis İstemi
Osmaniye'de geçen yıl yerel seçim kampanyasında AK Parti mitinginde pankart açan eski uzman çavuş İbrahim Alıcı hakkında, 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Osmaniye'de geçen yıl yerel seçim kampanyasında AK Parti mitinginde pankart açan eski uzman çavuş 36 yaşındaki İbrahim Alıcı hakkında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin tüzel kişiliğine hakaretten 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Alıcı, kendisini miting alanındaki minibüste dövdükleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu Başbakanlık korumaları hakkında takipsizlik kararının verilmesinin ardından, hakkında dava açılmasıyla şoke olduğunu belirtirken; avukatı Tugay Bek de Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak takipsizlik kararına itiraz ettiklerini söyledi.
PARTİLER TARTAKLADI, POLİS GÖZALTINA ALDI
İbrahim Alıcı, Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Mart 2014'te Osmaniye'de düzenlediği mitinge üzerinde ampul bulunan ve 'Dikkat. İtinayla yürütme yapılır' yazan tişörtle gitti. Alıcı, bir süre sonra yanında getirdiği pankartı açtı. Partililerin tartakladığı Alıcı, polislerce gözaltına alındı. 'Kamu görevlisine hakaret'ten hakkında işlem yapılan İbrahim Alıcı, emniyete götürülmeden önce miting alanında platformun arkasında kapalı bir minibüste Başbakanlık korumalarının kendisine işkence ettiğini öne sürdü.
"İNANDIRICI DELİL ELDE EDİLEMEDİ"
Alıcı daha sonra aldığı doktor raporu ve platformun arkasına götürülürken kaydedilen güvenlik kamerası görüntüleriyle Başbakanlık korumaları ve Osmaniye Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bazı polisler hakkında Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı'nda suç duyurusunda bulundu. Görüntülerde, bir kişi miting alanındaki platformun arkasında götürülüyor ve o sırada polisler de olay yerine geliyor. Bir saat sonra İbrahim Alıcı'nın "Bana içinde işkence yaptılar" dediği beyaz renkli bir minibüsün kameralar önünden geçtiği görülüyor.
Alıcı'nın suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda savcılık, 'Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturur net ve inandırıcı delil elde edilmediği, düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleme suçunun unsurlarının oluşmadığı, polislerin eylemleri hukuka uygunluk sınırında kaldığı' gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararı için Osmaniye Sulh Ceza Mahkemesi'ne yapılan itiraz da reddedildi.
PANKART KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ MAHİYETTE
Ardından İbrahim Alıcı hakkında Başbakan Erdoğan'a ve AK Parti'nin tüzel kişiliğine hakaret ettiği iddiasıyla sürdürülen soruşturma da sonuçlandı. Alıcı hakkında 6 yıl 5 aya kadar hapisle cezalandırılması istemiyle iddianame hazırlandı. Osmaniye 6'ncı Asliye Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede Alıcı'nın açtığı pankartının ifade özgürlüğünü kullanmanın ötesine geçtiği belirtilerek, "Pankarta yazılı sözün incitici, küçük düşürücü ve mağdurun toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olduğu, o tarihte Başbakan olan mağdur Recep Tayyip Erdoğan'a somut fiil isnat edildiği, şüphelinin bu eyleminin kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret suçunu oluşturduğu, 'Dikkat. İtina ile yürütme yapılır' yazılı tişörtün üstündeki AK Parti amblemi nedeniyle ibarenin anılan siyasi partiyi hedef aldığı yazılı sözün incitici, küçük düşürücü ve partinin toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olduğu, AK parti tüzel kişiliğine somut fiil isnat edildiği, şüphelinin bu eyleminin kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret suçunu oluşturduğu soruşturma dosyası kapsamında anlaşılmıştır" denildi.
İddianamede ayrıca, pankartı ve Alıcı'nın giydiği tişörtü hazırlayan 40 yaşındaki Murat Yılmaz'ın da Başbakan Erdoğan'a ve AK Parti'nin tüzel kişiliğine hakaret ettiği iddiasıyla 6 yıl 5 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
DOKTOR RAPORUNA RAĞMEN İŞLEM YAPILMADI
Adliyeden gelen çağrı pusulasıyla şok yaşadığını belirten Alıcı, davanın iddianamesini Başbakanlık korumalar hakkında takipsizlik kararı veren aynı Cumhuriyet Savcısının hazırladığını kaydetti. Alıcı, hakkında dava açılmasını şu sözlerle değerlendirdi:
"Recep Tayyip Erdoğan'ın korumaları tarafından işkence görmemiştir diyen, bu iddianameyi hazırlayan savcının AKP'nin adına karar verdiği alenidir. Ben, AKP'nin savcısına, yargısına güvenmediğim gibi, bu tür kararlar benim için yok hükmündedir. Olay sonrası dört doktorun imzası bulunan işkence raporum mevcuttur. Buna rağmen herhangi bir işlem yapılmadı. Daha sonra hakkımda hakaret suçundan ve 'Birçok haklardan mahrum bırakılsın' diye iddianame hazırlanmış. Ben bu iddianameyi hazırlayanı, hiçbirini kabul etmiyorum. Ben bundan sonra hiçbir şey yapmayacağım, kendileri yapıyor yapacaklarını. Herkes ne yapıyorsa yapsın."
"YARGININ DURUMUNU ÖZETLİYOR"
Alıcı'nın avukatı Tugay Bek ise, müvekkiline yapılan işkenceye takipsizlik kararı veren Cumhuriyet Savcısının hakaret suçundan dava açmasının yargının siyasal baskı altında olduğunu gösterdiğini öne sürdü. Alıcı'nın işkence boyutunda kötü muamele gördüğü, darp edildiğinin adli tıp kurumu raporlarıyla sabit olduğunu ifade eden Bek, şunları söyledi:
"Müvekkilime yönelik eylemi ölçülü, orantılı ve hukuk çerçevesinde olduğunu değerlendiriyor savcılık ancak bizim müvekkilin pankart açmasını ise ifade özgürlüğü sınırları dışına taştığı şeklinde yorumluyor. Cumhuriyet Savcısının ifade özgürlüğü sınırlarıyla vatandaşa yönelik kötü muameleme ve işkence uygulamasının sınırlarına yaklaşımını gösteriyor. Tabi biz burada büyük bir siyasal baskının neticesi yönünde karar verdiği düşüncesindeyiz. Burada yalnızca bireysel olarak bir savcının vermiş olduğu karar gözüyle bakılamaz. Ülkemizdeki yargının içinde bulunduğu durumu özetliyor bence bu iki karar. Yani, Cumhurbaşkanının kendisinin ve iktidarın yargı üzerinde büyük bir baskısı var. İstediği yönde kararlar veren hakimler, savcılar veya bürokratlar mesleklerinde hızla yükselirken, o yönde karar vermeyenler ise görevden alınıyor, uzaklaştırılıyor, sürülüyor veya istemedikleri yerlere gönderiliyor."
"AYM'YE BAŞVURDUK"
Bek ayrıca, İbrahim Alıcı'ya işkence yaptığı iddia edilen Başbakanlık korumaları ve polis memurları hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırılması için başvurdukları mahkemenin verdiği ret kararını da Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Adil yargılama hakkı ihlal edilmiştir, işkence, kötü muamelede bulunulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan hükümleri ihlal edilmiştir. Düşünce ve ifade hürriyeti de ihlal edilmiştir. Müvekkilimin vücut bütünlüğüne yönelik bir müdahale söz konusudur ve bu müdahale hukuk sınırları çerçevesinde kabul edilmez. Bu nedenle takipsizlik kararı da tekrar değerlendirilip bozulması gerekir diye başvuruda bulunduk."