Hakimler Tepkili: 'Kaç İsmail Kaçın Gereği Neden Yapılmıyor'
Çağlayan Adliyesi'ndeki 'kaç İsmail kaç' olayına, hakim ve savcılar tepki gösterip HSYK'yi göreve çağırdı.
Polislerin yargılandığı Çağlayan Adliyesi'ne giden CHP milletvekili Mahmut Tanal'ın ziyareti sırasında odadaki esrarengiz şahsa 'kaç İsmail' diye bağıran hakim İslam Çiçek'e meslektaşlarından tepki yağdı. Yargının tümüne zarar verildiğine dikkat çeken hakim ve savcılar HSYK'yı göreve çağırdı. Yargı mensuplarının internet sitesi 'adalet.org'da konuya ilişkin görüşlerini paylaşan hakim ve savcılar, yolsuzluk soruşturmaları ile Adana'daki MİT TIR'ları soruşturmasına atıf yaptı. Bu olaylarda görev alan meslektaşları hakkında tedbir kararları veren HSYK'ının 'kaç İsmail kaç' skandalına sessiz kalmasına tepki gösterdiler.
"BAŞBAKAN'A SEVGİLERİNİ SUNAN HAKİMLER, HEM SORGUYA HEM İTİRAZA BAKIYOR"
Zaman'ın haberine göre, sitede, 'HSYK Göreve' konu başlığıyla oluşturulan forumda Diyarbakır Adliyesi Hâkimi Ahmet Türkeri, HSYK 1. Dairesi'nin üyelerine seslendi. Yaşanan hukuksuzları ise şöyle sıraladı:
"Çağlayan adliyesinde sorgu yapan hâkimin odasından, polis veya MİT personeli fark etmez, vatandaş koşarak kaçıyor. Yasal gözaltı süreleri açıkça ihlal ediliyor. Daha önce verdikleri kararlar ortada olan, kişisel paylaşım sayfalarında başbakana sevgisini açıkça ilan eden hâkimler hem sorguya hem itiraza bakıyor. HSYK 1. Daire başkanı bu meslektaşların yetkileri ile ilgili hata yaptık diyor."
"HUKUKTA ÇİFTE STANDART OLMAZ"
Bütün bunlara HSYK'nın neden sessiz kaldığını soran Türkeri şöyle devam etti: "Önceki soruşturmalardaki duyarlı tavrınızı şimdi niye göstermiyorsunuz? Yoksa bilmediğimiz ve açıklayamadığınız bir durum mu var? Bir hukukçu bu kadar açık çifte standart tasarruflarda bulunamayacağına göre baskı mı görüyorsunuz? Bu gidişle hepimiz adaletin yüksek hızlı treninin arkasından Vali Hüseyin Avni Coş gibi bakıp kalacağız farkında değil misiniz? Arkadaşlar kimse bu soruşturma yapılmasın demiyor. Peşin peşin meslektaşlarımız taraflı karar verecek de demiyor. Gerek 17 - 25 Aralık, gerekse bu soruşturmalar, aşağı yukarı benzer iddia ve savunmaları içeriyor. O zaman aynı tedbirler burada da uygulanmalıdır. 4 günde ifade alma işlemleri yapılamamışsa, dün sorgusu yapılan bugün tutuklanıp tutuklanmadığını bilmiyorsa, hakim de yoruldum diyorsa, o zaman bu meslektaşlar gerçekten zor durumda. Başka meslektaşlar niye görevlendirilmiyor? Atanacak başka meslektaşlar hukuki karalar veremeyecek mi?"
"GÖZALTI SÜRESİ DOLDU, SUÇ İŞLENİYOR"
Sungurlu Adliyesi Hakimi Cüneyt Uysal da, "Bilmediğimiz bir durum var... Ama açık olan bir şey var ki İbrahim Okur bey 'baskı gördük' diyemediği zaman 'hata yaptık' şeklinde açıklama yapıyor." dedi.
Düzce Adliyesi'nden Savcı Halil Polat, gözaltı süresi geçmesine rağmen polislerin serbest bırakılmamasını eleştirdi. Polat, bunu görevi kötüye kullanma suçu olarak olarak nitelendirdi. İzmir Adliyesi'nden Hakim Murat Kopal, gözaltı süreleri dolan polislerin 'muhafaza' adı altında zorla alıkonulmalarına değindi. Şu soruları yöneltti:
"Bu iddianın doğru olması halinde bu hürriyeti tahdit suçu oluşmuyor mu veya en azından insan hakkı ihlali yapılmış olmuyor mu? Sırf bu yönüyle dahi HSYK'nın olaya müdahale etmesi gerekmez mi? 'Kaç İsmail kaç' kısmı hakkında da en azından olayın muhatabı hakimden bilgi alınıp kamuoyunun aydınlatılması doğru olmaz mı? İsmail 'ben resmi görevliyim' demiyor da niye kaçıyor?"
HSYK'nın yaşanan hukuksuzluklara seyirci kalmamasını isteyen Eskişehir Adliyesi Hakimi Kemal Karanfil de, "Yoksa hem hukuk hem de Hak katında sorumluluktan kurtulamaz..." uyarısında bulundu. İstanbul'dan hakim Birol Bilen ise operasyonun farklı bir yönüne dikkat çekti. Selam Tevhid terör örgütü soruşturmasını devralan savcıların bir an önce soruşturmayı neticelendirmelerinin önemine işaret etti: "Ellerindeki dosyanın akıbetini 'TBMM'nin yolsuzluk komisyonu kurmaktaki hızına' benzetmeden belirsizliğin ve hukuki kaosun bitirilmesi adına neticeye bağlamaları gerekir."
İBRAHİM OKUR: YANLIŞ OLDU
HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur geçen hafta bazı gazete ve televizyonlarda önemli açıklamalarda bulunmuştu. Polislerle ilgili soruşturmaya bakan hakimlerin özel seçildiği iddialarını değerlendirirken şunları söylemişti:
"Sadece Hulusi Pur'un 17 Aralık soruşturmasında tutuklanan 6 kişinin tahliyesi kararını verdiğini biliyorduk. Aynı soruşturmada 3 hâkimin, sanıklar lehine karar verdiğini bilsek farklı bir tablo olabilirdi. Bu, hâkimlerin taraflı oldukları, olacakları anlamına gelmez ama yine de yanlış oldu."
Okur, hakimlerin taraflı davrandıklarının somut şekilde ortaya konulması halinde ise resen harekete geçeceklerinin altını çizmişti. HSYK 1. Daire Başkanı'nın sözlerinde yer alan somut delilin en dikkat çekici örneği iki gün önce hakim İslam Çiçek'in odasında yaşandı. Polislerin yargılanmasına verilen arada Hakim Çiçek'in odasına giden CHP milletvekili Mahmut Tanal, içeride 3 kişiyle karşılaştı. Bunların kim olduğunu sordu. TEM Şube Müdürü Kayhan Ay, Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı'nın yanında esrarengiz bir kişi daha vardı. Bu sırada hakim İslam Çiçek, söz konusu mavi tişörtlü ve silahlı şahsa 'Kaç İsmail' diye bağırdı. Şahsın MİT mensubu olduğu gündeme gelirken, İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu, İsmail'in polis memuru olduğunu açıkladı. Ancak Savcının İsmail'e neden kaç diye bağırdığı sorusu cevapsız kaldı.