Romantik filmlerdeki çarpışma sahnelerinin yaşanması ihtimali sıfır değil
Harvard Üniversitesinin Nobel karşıtı geleneksel "Ig Nobelleri"nde Fizik Ödülü'ne layık görülen araştırmacılardan Alessandro Corbetta, yaya ve toplu insan hareketlerini inceleyen ödüllü çalışmasından hareketle romantik filmlerdeki çarpışma sahnelerinin yaşanmasının ihtimal dahilinde...
Harvard Üniversitesinin Nobel karşıtı geleneksel "Ig Nobelleri"nde Fizik Ödülü'ne layık görülen araştırmacılardan Alessandro Corbetta, yaya ve toplu insan hareketlerini inceleyen ödüllü çalışmasından hareketle romantik filmlerdeki çarpışma sahnelerinin yaşanmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyledi.
Kalabalıkların, bireysel ve topluluk hareketlerine dair bazı özellikleri açıklayan matematiksel modellemelerin mümkün olduğuyla ilgili araştırmayı yürüten Corbetta, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
İnsanların yürürken birbirinden kaçınma içgüdüsüyle hareket ettiğini ancak çarpışma ihtimalinin hiçbir zaman ortadan kalkmadığını kaydeden Corbetta, "İstatistiksel konuşursak 80 bin kişide 60 kişi birbiriyle çarpışır. Aşk filmlerindeki çarpışma anının ihtimali sıfır değil. Büyük bir ihtimal değil ama sadece bir kez şanslı olmanız yetiyor. Yani bence bunun ihtimali var." dedi.
Corbetta, yayaların kalabalıkta nasıl davrandığını anlamak için matematiksel modeller oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, insanların yürüdükleri yolu bilinçli seçtiklerini düşündüklerini ancak bunun doğru olmadığını kaydetti.
Dış etkenlerin insanların seçimlerini farkında olmadıkları kadar etkilediğini dile getiren Corbetta, "Beklenti, her insanın istediği şekilde hareket etmesi yönündedir. Yani ofisinizdesiniz, kapıya ulaşacaksınız, istikametinizi seçmeyi bekliyorsunuz. Bu doğru. Çünkü seçimlerinizin yüzde 100'ünü kendiniz yaptığınızı düşünüyorsunuz ancak bu doğru değil." ifadesini kullandı.
Kalabalıktaki ikili çarpışmaları ölçmeye çalışıyorlar
Araştırmacılardan Federico Toschi de sekiz yıl önce araştırmaya başladıklarında kitle dinamiklerini tanımlamanın mümkün olup olmadığını merak ettiklerini ve buradan yola çıktıklarını kaydetti.
Toschi, insanların farklı durum ve bağlamlarda nasıl davrandıklarını gösteren çok sayıda veri olduğunu düşündüklerini belirterek, "Birçok nedenden çok fazla veri olmadığını gördük. İnsanların dinamiklerini kaydetmek istediğinizde mahremiyet sorunları oluyor, istasyonlara sensörler veya kameralar kurmak kolay değil." diye konuştu.
Tek bir kişinin davranışının tahmin edilemez olduğunu aktaran Toschi, şöyle devam etti:
"Ama ortak davranışlar var. Bir tren istasyonu düşünün. Perona girmek ve trene binmek isteyen insanların çoğu, en kısa ya da en uygun yolu takip etmek için dönerler. Örneğin, yağmur yağıyorsa, istasyonun yağmur almayan kısmında kendinizi korumaya çalışabilirsiniz. Bu anlamda, herkes tahmin edilebilir olmasa ve farklı davransa bile, bazı ortak davranışlarımız var. Ancak dikkatimizi dağıtan şeyler de var, belki telefonumuz çalar, dururuz. Hepsi istatistiklerin bir parçası. Bazı ortalama davranışlar ile yaygın davranışlarda değişkenlik var. İşte bu çalışma, elde edilen bilgilerle yalnızca en olası veya en doğal yolun ne olduğunu değil, aynı zamanda insanların durması veya sonunda geri gitmesi gibi farklı şeylerin ne sıklıkla gerçekleştiğini görmek için yapıldı. Bulduğumuz şey, insanların geri döndüğü gerçeğinin istatistiksel olarak tekrarlanabileceği. Neden geri dönmek isteyebileceğinizi bilemeyiz, herkesin farklı bir motivasyonu olabilir. Bir şeyi unutmuş veya fikrini değiştirmiş olabilir. Ancak dikkati çeken, bunun tekrarlanabilir bir özellik olmasıdır. Bunu da üniversitemizde, tren istasyonunda veya diğer mekanlarda yapılan bir gözlemsel deneyde fark ettik."
Toschi, gözlemleri sırasında bir yöne giden ve duran veya geri giden insanları düzenli olarak gördüğünü aktararak, "Bu ödülü alan çalışmada yaptığımız şeyin temeli, mümkün olan en basit duruma odaklanmak. Yani temelde, bir kişi tek başına çalışıyor ve sonunda ters yöne giden başka bir yayayla, başka bir yolcuyla karşılaşıyor. Bu karşılaşmalar bazen başka birine çarpmakla sonuçlanıyor. Araştırdığımız şey, başka bir insanla çarpışmamak için yaptığımız bu manevranın nasıl olduğu! Bu nasıl olur? Bu tekrarlanabilir mi ve ne zaman olmaya başlar? Yani, kalabalıktaki ikili çarpışmaları ölçmeye çalışıyoruz." ifadesini kullandı.
Ig Nobel Ödülleri
İlk kez 1991'de düzenlenen ödüllerin adı, "aşağılık", "bayağı" anlamına gelen İngilizce "ignoble" kelimesinden geliyor.
Önceleri saçma sapan çalışmalarla alay etmek için verilen ödüller, zaman içinde popülaritesinin artmasıyla insanları önce güldüren, sonra da düşündüren bilimsel araştırmalara verilmeye başlandı.
Ig Nobel Ödülleri, bilim dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan Nobel Bilim Ödülleri'nin açıklanmasından yaklaşık bir ay önce, eylülde veriliyor.
Törende ödüllerini, gerçek Nobel ödülü sahiplerinin elinden alan araştırmacılara teşekkür konuşmalarını yapmaları için 60 saniye süre tanınıyor. Konuşma sırasında sahneye çok sayıda kağıt uçak atılıyor.
Ig Ödüllerinin kurucusu Marc Abrahams, her yıl binlerce kişinin ödül için başvuruda bulunduğunu ifade ediyor.