Araştırma: İnsanların yüzde 78'i malnütrisyonun anlamını bilmiyor
Türkiye Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon (KEPAN) Derneği tarafından, Abbott'un koşulsuz desteğiyle düzenlenen basın toplantısında, yetersiz beslenme konusundaki farkındalığı ortaya koymak amacıyla hazırlanan Medikal Beslenme Farkındalık Araştırması'nın sonuçları açıklandı.
Türkiye Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon (KEPAN) Derneği tarafından, Abbott'un koşulsuz desteğiyle düzenlenen basın toplantısında, yetersiz beslenme konusundaki farkındalığı ortaya koymak amacıyla hazırlanan Medikal Beslenme Farkındalık Araştırması'nın sonuçları açıklandı. Rapora göre katılımcıların yüzde 78'i daha önce malnütrisyon tanımını duymadığını, yüzde 95'i iyileşme sürecinde beslenmenin etkili bir rol oynadığını düşündüğünü belirtti. Kadınlarda medikal beslenme ve malnütrisyon bilincinin ise erkeklere göre daha yüksek olduğu görüldü.
4 Kasım Dünya Nütrisyon Günü nedeniyle düzenlenen basın toplantısına Türkiye Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon (KEPAN) Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Gündüz, KEPAN Genel Sekreteri Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, KEPAN 2. Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, KEPAN yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Toplantıda yetersiz beslenme, tedavi ve tedaviye uyumu olumsuz etkileyen malnütrisyonun, hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini de önemli oranda azaltıldığı açıklandı. Türkiye Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon (KEPAN) Derneği tarafından Abbott'un desteğiyle Türkiye çapında binden fazla kişinin katılımı ile yapılan Medikal Beslenme Farkındalık Araştırması'nın sonuçlarında 'malnütrisyon' tanımını bilen kişi sayısının oldukça az olduğu, katılımcıların yüzde 78'inin daha önce malnütrisyon tanımını duymadığını bildirdiği, yine aynı grubun yüzde 95'inin beslenmenin hastalıkların iyileşme sürecine olumlu etkisi olduğunu belirttiği görüldü.
BESLENME VE KAS GÜCÜ ASLINDA BİRBİRİYLE BAĞLANTILI
Raporda beslenme ve kas gücünün aslında birbiriyle bağlantılı olduğu, kas kaybının solunum güçlüğü dahil olmak üzere güçsüzlük, hareketlerde yavaşlama, yatalak hale gelme gibi sorunlara yol açtığı ve medikal beslenme tedavisi ile bu sorunlara çözüm üretilebileceği konularında farkındalık ölçüldü. Rapora bakıldığında malnütrisyon ya da yetersiz beslenme dendiğinde ilk akla gelenin daha çok gelişme geriliği olan bebek ve çocuklar olduğu görülüyor. Özellikle kanser, inme, Alzheimer ve demans gibi uzun ve yorucu bir sürece sahip hastalıklarda yetersiz beslenmenin çok ön planda olduğu ve hastalığın gidişatını hatta hayatta kalmayı etkileyecek öneme sahip olduğu gözden kaçıyor. Bu nedenle bu tür durumlarda medikal beslenme desteği ile tedavi başarısını, hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini yükseltmenin mümkün olduğuna yönelik farkındalığı artırmaya ihtiyaç bulunuyor.
'MEDİKAL BESLENME BİR TEDAVİDİR'
Toplatıda açıklamalarda bulunan KEPAN Başkanı Prof. Dr. Murat Gündüz, 'Yetersiz beslenme ile ilgili toplumun farkındalığını artırmak ve bu duruma dikkat çekmek amacıyla ülkemizin klinik beslenme derneği olan KEPAN tarafından bir dizi faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Önceki yıl Türkiye genelinde 21 şehir ve 50 merkezde, genel cerrahi, geriatri, nöroloji, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji polikliniklerine başvuran hastalardaki beslenme durumu kesitsel olarak değerlendirilmiştir. Bu araştırmaya göre her beş hastadan birinde beslenme tedavisinde planlama gerekli olduğu ortaya konulmuştur. Yetersiz beslenme ve hastalıklara bağlı yetersiz beslenme 2 ayrı soruna yol açmaktadır. Bu sorunlardan birincisi, yetersiz beslenmenin iyileşmeyi geciktirmesi, enfeksiyonlara eğilimi artırması, hastanede kalış süresini uzatması ve ölüm oranlarını yükseltmesidir. Sorunlardan ikincisi ise yetersiz beslenmenin ciddi ekonomik kayıplara neden olmasıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre yetersiz beslenmenin Avrupa'ya getirdiği ekonomik yük yılda yaklaşık 170 milyar avrodur. KEPAN Derneği olarak hem insanlarımızın sağlığıyla hem de ülke ekonomisiyle ilgili bu durumu daha da iyi bir konuma getirebilmek için sağlık profesyonellerine yönelik çok sayıda eğitim toplantıları ve halka yönelik farkındalık aktiviteleri yapıyoruz' dedi.
Yayınlanan Medikal Beslenme Farkındalık Araştırması'nın özellikle malnütrisyonun kaslar üzerindeki etkisini ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Murat Gündüz, sözlerine şöyle devam etti:
'Rapora göre katılımcıların yüzde 52'si yetersiz beslenmenin kas kaybına neden olduğunu düşündüklerini belirtti. Nefes alma ve yutma gibi doğal reflekslerin zarar görmesi genellikle kas kaybının bir sonucu olarak kabul edilmiyor. Kas kaybının neden olduğu problemler arasında hareket edememe yüzde 77, güçsüzlük yüzde 84, hareketlerde yavaşlama yüzde 83 gibi hareket sistemi sorunları daha sık görülüyor.'
'YAŞLILARDA MOTTOMUZ: YETERLİ BESLEN, SAĞLIKLI YAŞLAN OLMALIDIR'
KEPAN Genel Sekreteri Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, 'Yaşlılar altta yatan ek hastalıkları olmasa bile yaşlanma ile oluşan değişiklikler nedeniyle malnütrisyonun sık görüldüğü gruptur. İdeal beden kitle indeksi yaşlılarda gençlere göre belirgin olarak daha yüksektir. Yani yaşlıların biraz daha kilolu olmaları, daha uzun ve bağımsız yaşamak için daha avantajlı bir durumdur. Yaşlılarda mottomuz yeterli beslen sağlıklı yaşlan olmalıdır' diye konuştu.
'SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SAĞLIK SİSTEMİ İÇİN MALNÜTRİSYONUN ERKEN TANI VE TEDAVİSİ ÇOK ÖNEMLİDİR'
Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Hastalarında, kanser tipine bağlı olarak, tanı anında kilo kaybının yüzde 15-20, hastalığın ileri aşamalarında yüzde 80, son dönem kanser hastalarında ise bu oranın yüzde 80-90 olduğunu ifade eden KEPAN 2. Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay ise, 'Bütün hastalıklarda olduğu gibi, beslenme yetersizliğinin de tanısı erken konulmalı ve tedavisine erken dönemde başlanmalıdır. Kanser hastalarının dörtte biri tümörün kendisinden ziyade, yetersiz beslenmenin sonuçları nedeniyle kaybedilmektedir. Yetersiz beslenme yaşam kalitesini ve cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi tedavilerin yan etkilerini olumsuz etkilemektedir. Beslenme tedavisi iyi yapılmış hastaların yara enfeksiyonu gibi komplikasyonları azalmakta, hastanede yatış süreleri kısalmakta ve tedavi maliyetleri ciddi miktarlarda düşmektedir. Bu nedenle, bu hastalarda beslenme bozukluğunun gerçek bilimsel değerlendirmesi yapılmalı, beslenme bozukluğu olan hastaların beslenme tedavilerine hemen başlanmalıdır. Özellikle kanser hastalarında medikal amaçlı beslenme ürünleri ihtiyaca göre başlanmalı, aynı zamanda uygulanan tedaviler nedeniyle ortaya çıkan tat kaybına karşı, bu ürünlerle tat hafızası yaratılmalıdır. Beslenme sorunları uygun şekilde yönetilmezse, en iyi tedavilere olan cevapları sınırlamaktadır. Gerek cerrahi gerek kemoterapi ve radyoterapi öncesi hastanın nütrisyonel depoları doldurularak, olumsuzluklara karşı savunma silahlarımızın ana yakıtı olan beslenme ile tedavi başarımızı artırmalıyız. Sürdürülebilir bir sağlık sistemi için, malnütrisyonun erken tanı ve tedavisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük önem arz etmektedir' ifadelerini kullandı.
KATILIMCILARIN YÜZDE
Bin 213 kişinin katıldığı Medikal Beslenme Farkındalık Araştırması'ndan öne çıkan veriler şöyle:
'Katılımcıların yüzde 78'i daha önce malnütrisyon tanımını duymadığını belirtti. Katılımcıların yüzde 95'i iyileşme sürecinde beslenmenin etkili bir rol oynadığını düşündüğünü belirtti. Kadınlarda medikal beslenme ve malnütrisyon bilincinin erkeklere göre daha yüksek olduğu görüldü. Katılımcıların yüzde 68'i medikal beslenmenin daha çok gelişme geriliği olan bebek ve çocuklarda kullanıldığını düşündüklerini ifade etti. Kanser yüzde 39 ve Alzheimer yüzde 35 durumları ilk akla gelenler olmamış ve son sıralarda yer almıştır. Katılımcıların yüzde 72'si medikal beslenme ürünlerini bildiğini ifade etti. Katılımcıların yüzde 88'i bunun bir tedavi olduğunu ya hiç bilmiyor ya da çok az biliyor. Medikal beslenme desteğinin bir tedavi olduğunu bilenler sadece yüzde 12.
"Medikal beslenme ürünlerini bilenlerin yüzde 75'inin kadın olduğu görüldü. Medikal beslenme ürünlerini bilenlerin yüzde 79'u ise 45 yaş ve üzerinde. Katılımcıların yüzde 52'si yetersiz beslenmenin kas kaybına neden olduğunu düşündüklerini belirtti. Katılımcılar, kas kaybının yüzde 84 oranında güçsüzlüğe, yüzde 83 oranında hareketlerde yavaşlamaya ve yüzde 77 oranında ise hareket edememeye yol açtığını belirtti. Yine kas kaybının sık görülen ve ciddi sonuçlarından nefes almada güçlük yüzde 33 ve yutkunmada zorluk yüzde 33 durumları en son sıralarda düşünüldü.?