Grand Kartal Otel'de Hayatını Kaybedenlerin Yakınları "Yaşam Hakkı ve Travma Sempozyumu" Düzenledi.

Bolu Kartalkaya'da Grand Kartal Otel’de çıkan yangında yaşamını yitirenlerin yakınları tarafından kurulan Başka Canımız Yok Platformu tarafından “Yaşam Hakkı ve Travma Sempozyumu" düzenlendi. Mağdur avukatlarından Seda Yıldız, “Soruşturmanın bazı aşamalarında, sürece yeterince dahil edilmediğimiz dönemler oldu. Bilirkişi raporunu ve iddianameyi biz de herkesle birlikte medyadan okuduk” dedi.
HABER: Esra TOKAT - Kamera: Cemal Berk AYTEKİN
(ANKARA) - Bolu Kartalkaya'da Grand Kartal Otel'de çıkan yangında yaşamını yitirenlerin yakınları tarafından kurulan Başka Canımız Yok Platformu tarafından düzenlenen "Yaşam Hakkı ve Travma Sempozyumu"nda mağdur avukatlarından Seda Yıldız, "Soruşturmanın bazı aşamalarında, sürece yeterince dahil edilmediğimiz dönemler oldu. Bilirkişi raporunu ve iddianameyi biz de herkesle birlikte medyadan okuduk" dedi.
Bolu Kartalkaya'da çıkan yangında yaşamını yitirenlerin yakınları tarafından oluşturulan Başka Canımız Yok Platformu tarafından, Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsü'nde İhsan Doğramacı Konferans Salonu'nda beş farklı oturumdan oluşan "Yaşam Hakkı ve Travma Sempozyumu" düzenlendi.
Grand Kartal Otel'de yakınlarını kaybeden Zeynep Kotan, Ezgi Bağcı ve Hilmi Altın'ın katıldığı "Yas içinde adalet aramak" başlıklı oturumda, "Kaybettiklerimize borcumuzu ödemek, geride kalan çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğinin güvenliğini sağlamak için adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz" denildi.
"O gece bazı insanlar hayatta kaldıysa Yiğit'in orada oluşundan kaynaklıydı"
"Toplumsal travma ve iletişim" başlıklı oturumda, otelde meydana gelen yangında hayatını kaybeden Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi öğrencisi doktor adayı Yiğit Gençbay'ın arkadaşı İbrahim Koçer söz aldı. "Bu acının içinde filizleşen dayanışmayı büyütmek için buradayız" diyen Koçer, "Biz isimlerin unutulmasına izin vermemek için buradayız. Yiğit'i anlatmak kolay değil. O iz bırakan biriydi. Onun yanında huzur bulurdunuz. Yiğit 2000 yılında dünyaya geldi. Eğitim hayatı boyunca çok çalıştı. Doktorluğu insanlığa dokunmanın bir yolu olarak gördü. Onun en belirgin özelliği vicdanıydı. İnsanları güldürür, eğlendirir, onların yanında olduğunu hissettirirdi" şeklinde konuştu.
Kısa bir tatil için Grand Kartal Otel'e kız arkadaşı ile gittiğini ifade eden Koçer, "Yiğit aslında yangından kurtulmuştu, ilk çıkanlardan biriydi. Ama içeride olanlara yardım etti, onları dışarı çıkarmaya yardımcı oldu. O gece bir insan olarak ne yapması gerekiyorsa yaptı. O gece bazı insanlar hayatta kaldıysa Yiğit'in orada oluşundan kaynaklıydı. O, bu dünyada kısa süren ancak çok derin bir iz bırakan insandı. Biz hatırladıkça, anlattıkça o ışıkları hiç sönmeyecektir" şeklinde konuştu.
"Sessiz kalırsak belki de hiç var olamayacağız"
Moderatör Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver de "Depremde yıkılması beklenen çürümüş binalar gibi çürümüş bir sistemin aslında beklenen sonucu bir katliamın olmaması için mücadele veriyoruz. Sessiz kalırsak belki de hiç var olamayacağız" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Saime Özçürümez, oturumda yaptığı konuşmada, travmalarda kolektif bilinçlendirme geliştirilerek birlikte bir iyileşmenin sağlanabileceğini vurguladı. Özçürümez, "Travmalardan sonra temsil edilmeyenleri farketmek çok önemli oluyor. Travmalarımız etrafında örgütlenmek kolektif bilinci ortaya çıkarıyor. Toplumun her kesiminin travmalarını anlamak bu platformun önceliği" diye konuştu.
"Yaşam hakkının korunması" başlıklı oturumda ise ailelerin avukatlarından Seda Yıldız ve Burcu Cılız, soruşturma sürecinde yaşananları ve oteldeki ihmalleri anlattı.
Seda Yıldız: "Soruşturma sürecinde gerek bilirkişi raporuna gerekse iddianameye ilk elden ulaşamadık"
Seda Yıldız, "Bir devletin vatandaşlarına sağlamak zorunda olduğu en temel hak yaşam hakkıdır. Bu hak yok sayılamaz. Ölümüne yönelik riskler doğduğunda da bu riskleri bertaraf etme yükümlülüğü vardır devletin. Beş aydır gerek devlet kurumlarının gerek özel işletmenin teşebbüsünün ihlalleri, ihmalleri ve sonucu insan canına mal olan pek çok eksiklik söz konusu. Bu noktada 'Devlet 78 insanın canından vaz mı geçti' sorusu geliyor aklımıza. Ancak 21 Ocak akşamı bu vazgeçişi yaşadık" dedi.
Yangına ilişkin soruşturma sonucu hazırlanan iddianameye değinen Yıldız, "Soruşturmanın bazı aşamalarında, sürece yeterince dahil edilmediğimiz dönemler oldu. Bilirkişi raporunu ve iddianameyi biz de herkesle birlikte medyadan okuduk. Bu yargılamanın içine yeterince dahil edilmiyoruz. Belgeleri, gelişmeleri herkesle birlikte öğreniyoruz. Aileleri temsil eden avukatların belli noktalarda hakkımız olmasına rağmen bazı bilgi ve belgelere erişemiyoruz. Biz bu süreci en başından itibaren umutla yürütüyoruz. Eksik bir iddianame ancak iyi tespitlerin de fazlasıyla bulunduğu bir iddianame. Ama idari makamların sorumluluğuna ilişkin ne yazık ki etkin bir soruşturma yürütüldüğünü göremiyoruz. Önce bu otelin sahipleri, hissedarları ardından denetim konusunda sorumlulukları olan isimlerin yargılanması için adım adım ilerlemeye karar verdik en başında" şeklinde konuştu.
Bolu İl Özel İdaresi'ndeki bazı bürokratların dışında soruşturma açılan kimsenin olmadığını ifade eden Yıldız, "Ancak bu açılmayacak anlamına da gelmiyor. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ailelerin taleplerine sonradan katılmasıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı'ndaki sorumlular hakkında soruşturma izinlerinin talep edilmesi aşamasındayız. Soruşturma sürecinde gerek bilirkişi raporuna gerekse iddianameye ilk elden ulaşamadık. Bu da mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Bu ciddi bir anayasal hak ihlalidir" diye konuştu.
Burcu Cılız: "Bizim için önemli olan iddianamedeki şekilde sanıklara ceza verilmesi"
Burcu Cılız ise "Devlet vatandaşını tehlike ve risklerden korumak zorunda. Kartalkaya'da sorumlular kim? Otele ruhsatı verenler, oteli denetlemeyenler, personele gerekli eğitimi almayanlar, gerekli önlemleri almayanlar, yangının söndürülmesi gerekirken olay yerini terk edenler ve yangına seyirci kalanlar" şeklinde konuştu.
"Olası kast" konusuna da değinen Cılız, "Burada umursamamak söz konusu. Başına gelebilecekleri bilmek ve bunun sonuçlarını umursamamak. Kartalkaya'da iddianamenin esas aldığı bilirkişi raporunda 'gerçekleşen olayın öngörülebilir, basit önlemlerle engellenebilir ve sonuçları yok edilebilir bir yangın olduğu' ifadeleri yer alıyor. Aslında bu olay hiç olmayabilirdi ama bu olayın olacağı belliydi" dedi.
Cılız konuşmasında şunları kaydetti:
"Bu katliamdan yaklaşık bir ay önce otele bağlı bir kafetaryanın açılması için ruhsat başvurusu yapılıyor ve bunun üzerine yapılan denetimlerde yangına ilişkin eksiklikler tespit ediliyor. O eksiklikler zamanında giderilseydi bugün burada olmayacaktık. Yangını söndürmek üzere hiçbir şey yok otelde. Yangından kaçabilmek için yangın merdiveni yok otelde. Sonucu umursanmadığı için bu olayda da 'olası kast' suçu isnat ediliyor. Bu açıdan doğru bir iddianame. Bizim için önemli olan iddianamedeki şekilde sanıklara ceza verilmesi. Umarım adil bir yargılamayla gerekli cezalar sorumlulara verilir."