Haberler
Biden, ateşkesin yerel saatle 04.00'te yürürlüğe gireceğini açıkladı

Biden: Ateşkes yerel saatle 04.00'te yürürlüğe girecek

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

GÖRÜŞ- Suudi Arabistan Premier Ligi ne ifade ediyor?

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yusuf Bahadır Keskin, Suudi Arabistan'ın futbolcu transferlerinin arkasında yatan motivasyonu, Suudi modernleşmesine etkilerini ve Çin, Katar ve BAE örneklerine kıyasla ne derece başarılı olabileceğini AA Analiz için kaleme aldı.

Yusuf Bahadır Keskin, Suudi Arabistan'ın futbolcu transferlerinin arkasında yatan motivasyonu, Suudi modernleşmesine etkilerini ve Çin, Katar ve BAE örneklerine kıyasla ne derece başarılı olabileceğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Tüm dünya Suudi Arabistan'da son 7-8 senedir Krallık tarafından yönetilen çok boyutlu bir dönüşüme şahit oluyor. Ekonomik motivasyonların öne çıktığı bu strateji, temelde on yıllardır süregelen "petrole bağımlı modelden" kurtulma amacı taşıyor. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 200 milyar dolar cari fazla veren ve toplam ihracatının yaklaşık yüzde 80'ini petrol endüstrisinden sağlayan bir ekonomiden bahsediyoruz. Fakat Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ın fiilen başında olduğu mevcut yönetim, bu modelin sonsuza dek sürmeyeceğinin farkındalığıyla hareket ediyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken husus; Krallığın sahip olduğu petrol rezervlerinin tükenme riski değil. Unutmamak gerekir ki; Taş devri de dünyada taş kalmadığı için sona ermemişti. Petrol fiyatlarının tırmanışı Riyad'a ihracat rekorları sağlasa da küresel ekonomide yenilenebilir enerji girişimlerinin ivmelendiği bir dönemde Suudi Arabistan'ın da pozisyonunu gözden geçirmesi bir zorunluluk halini aldı. Mevzubahis ekonomik dönüşüm Suudi Arabistan için bir alternatif değil, mecburiyet olarak okunmalıdır. Bunun farkındalığıyla turizm, yenilenebilir enerji, lojistik ve teknoloji başta olmak üzere birçok alanda mega projeler geliştirildiğini görüyoruz.

Ekonomik dönüşüm teşebbüslerinin, sosyal boyuttaki hamlelerle desteklenmesi gerekiyor. Zira yabancı sermaye veya ziyaretçinin çekilebilmesi için sosyal altyapı büyük önem taşıyor. Bu yaklaşımla doğru bir adım daha atılarak sosyal alandaki dönüşüm projeleri de uygulamaya sokuldu. Suudi toplumu bilhassa kadın haklarıyla alakalı attığı adımlarla hızlı şekilde dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor. İşte yaşanan bu değişim ve dönüşümün tüm dünyaya sergilenebilmesi için spor, bilhassa futbol eşsiz bir araç. Zira 2023-2024 sezonunda Suudi Pro Ligi 150'den fazla platformda yayınlanacak. Böylelikle futbol, Suudi Arabistan'ın toplumsal dönüşümüne ve Krallığın yumuşak güç kapasitesine katkı sağlayacaktır. Futbolun bu noktada inanılmaz etkiler yaratabileceğini Newcastle taraftarları geleneksel Arap kıyafeti "kandura" giyip, Suudi Arabistan bayrakları salladıklarında net biçimde görmüştük. Böylesi kazanımlar, Müslümanlara ve Araplara yönelik ön yargının ağır şekilde hissedildiği şu dönemde büyük önem taşıyor.

Futbolcu transferlerinin Suudi modernleşmesine etkisi

Günümüz toplumlarında futbol yıldızları, tüm dünyada özellikle gençlerin yoğun ilgisini çekiyor. Suudi Arabistan'ın son senelerdeki sansasyonel futbol politikaları aslında toplumdaki modernleşmenin yansıtılmasını amaçlıyor ve aynı zamanda bu modernleşme çabalarına ivme katması da muhtemel. Krallık, 2030 Vizyonu bağlamında turizme büyük önem atfediyor ve yılda 100 milyon turist seviyesine ulaşmayı amaçlıyor. Dünyanın her köşesinden insanların zihnindeki "kapalı toplum" imajı yıkılmadıkça, Suudiler için 100 milyon turist hedefi hayal olarak kalabilir. Aynı amaç doğrultusunda Cristiano Ronaldo'ya Krallık tarafından özel olarak verilen evlilik dışı (nikahsız) birlikte yaşama izni örneğini görebiliyoruz. Batı'ya uyum sağlama noktasında kritik basamaklardan bir diğeri de LGBT konusu. Uluslararası etkinliklere ve yabancı turistlere ev sahipliği yapan Krallığın, LGBT politikasında bir yumuşamadan bahsetmek mümkün olsa da kısa vadede yüksek tolerans göstermesi pek mümkün görünmüyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan gençlerin tavrı, yönetimin LGBT konusunda takınacağı tavır noktasında da belirleyici olacaktır.

"LGBT dostu" olarak bilinen Liverpool'un kaptanı Jordan Henderson'ın Suudi Pro Lig ekiplerinden Al-İttihad'a transferinin duyurulduğu videoda İngiliz yıldızın eski takımındaki gökkuşağı temalı kaptanlık pazubendi montajlanarak, siyah beyaza dönüştürüldü. Bu durum aslında Suudilerin, LGBT konusunda taviz vermeye pek de açık olmadığının bir göstergesi. Hatta bu kararlı duruşu sürdürebilirse, özellikle Avrupa'da LGBT lobisinin baskısından kaçan futbolcular için Suudi Pro Lig alternatif bir destinasyon dahi olabilir.

Sürdürülebilir bir strateji mi?

Futbolun saha dışı amaçlara hizmet ettiği bir diğer örnek Çin'de görülmüştü. Pekin yönetimi uluslararası arenada insan hakları ihlalleri dolayısıyla yoğun eleştirilere maruz kaldığı bir dönemde futbolu siyasi arayışlar doğrultusunda kullanmaya yönelmişti. Yapılan sansasyonel transferler bir anda dünya futbol piyasasını karıştırmış, "Çin" ve "futbol" kavramları artık birlikte anılır hale gelemeye başlamıştı. Aslında bu strateji Devlet Başkanı Şi Cinping'in talebiyle ve dev emlak firmalarının inisiyatifinde yürütüldü. Komünist Parti, Batılı menajerlere kontrolsüz şekilde akıtılan devasa rakamlardan rahatsız olduğu için lisans çıkartılabilecek yabancı oyuncu sayısına ve ödenecek maaşlara limit uygulaması getirildi. Bu denkleme çoğu kulübün büyük hissedarlarının finansal göstergeleri iç açıcı olmayan emlak şirketlerinden oluşması da eklenince Çin'in futbol alanında başarısızlığı kaçınılmaz hale geldi.

Suudi Arabistan gerek ekonomik gerekse sosyolojik yapısı dolayısıyla Çin'den çok farklı bir örnek. Suudi Arabistan'da futbola dair politika, devletin en üst otoritesinin sıkı kontrolüyle ilerliyor. Mukayese yapmak gerekirse benzer sportif girişimleri olan Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) daha rasyonel örnekler olacaktır. Zira bu 3 Körfez ülkesi arasındaki rekabet futbol alanında da açıkça görülebiliyor. Katar 2023'te Dünya Kupası'na kusursuz bir ev sahipliği organizasyonu yaptı ve küresel imajına olumlu katkı sağladı. Kupa töreninde Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin, Şampiyon Arjantin'in kaptanı Lionel Messi'ye "bişt" giydirmesi tüm dünyada geniş yankı uyandırmıştı. Ayrıca Katar sermayesi Paris Saint Germain'i, BAE ise Manchester City'i satın alarak benzer başarılar yakaladı. Buradan hareketle Suudi Arabistan yönetimi öncelikle Newcastle United'ı satın aldı. Ardından Suudi Kamu Yatırım Fonu (PIF) ülkedeki dört kulübün (Al-İttihad, Al-Ahli, Al-Hilal ve Al-Nassr) ve devletin petrol şirketi Aramco da bir başka kulübün (Al-Qadisiyyah) çoğunluk hissesini aldı ve bu ekiplere devasa transfer bütçeleri sunuldu. Mevcut kazanımlardan hareketle, futbola dair strateji istikrarlı şekilde devam ettirilebilirse, başarıya ulaşma olasılığı yüksek görünüyor.

Siyaset ve ekonomi dışındaki diğer bazı faktörleri de hesaba katmak gerekiyor. Girişimlerin başarıyla sonuçlanıp, Suudi kulüplerinin 2025 itibarıyla özel davet (wild card) ile UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmesi durumunda, hedefe doğru çok büyük bir adım atılmış olacaktır. Ayrıca toplumun futbola olan tutkusunun her daim yüksek tutulabilmesi bir diğer gereksinim. Zira yıldızlarla dolu bir ligin, boş ya da tutkusunu yitirmiş tribünler önünde oynanması, maddi ve manevi tüm emeklerin heba olması anlamına gelecektir.

Futbola dair girişimler Suudi Arabistan'ın global bilinirliğini artıracak ve 2030 Vizyonu'nu doğrudan destekleyecektir. Dünyaca ünlü yıldızların sosyal medya paylaşımları sayesinde yüz milyonlarca insana doğrudan ve çok hızlı biçimde ulaşılabilecek; ülkedeki dönüşüm dünyanın dört bir yanındaki kitlelere duyurulabilecektir. Geçtiğimiz haftalarda Brezilyalı yıldız Neymar'ın Al-Hilal ile imzaladığı sözleşmede Suudi Arabistan ile ilgili her bir sosyal medya paylaşımı için 500 bin avro kazanacak olması aslında Krallığın futbol stratejilerinin amacını ortaya koyuyor. Yıldız futbolcuların kandura ile görüntülenmesi veya Arapça konuşmaya başlamaları global imaja ve yumuşak güce katkı sağlayacaktır. Tüm bu olumlu unsurlara ilaveten riskler de yok değil. Krallık'ta bundan sonraki dönemde yaşanabilecek insan hakları ihlalleri, yıldız futbolcuların tepkisi eklendiğinde çok daha geniş kitlelere ulaşacaktır. Yani Suudi Arabistan'ın futbola dair stratejileri, olumlu adımlar için olduğu kadar olumsuzluklar noktasında da çarpan etkisi yaratacaktır.

[Dr. Yusuf Bahadır Keskin, Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: AA / Güncel
title