Görmez: "İyilik Ödüllerini Vermeye Başlamamızın Sebebi Sadece Kötülükle Mücadele Değil, İyiliğin...
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Uluslararası İyilik Ödülleri’ne ilişkin olarak, “Bu iyilik ödüllerini vermeye başlamamızın sebebi, iyilik üzerinde durmamızın sebebi; sadece kötülükle mücadele değil, aynı zamanda iyiliğin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerdir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Uluslararası İyilik Ödülleri'ne ilişkin olarak, "Bu iyilik ödüllerini vermeye başlamamızın sebebi, iyilik üzerinde durmamızın sebebi; sadece kötülükle mücadele değil, aynı zamanda iyiliğin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerdir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından gerçekleştirilen Uluslararası İyilik Ödülleri'nin bu yılki sahiplerini açıkladı. Görmez, "Evrensel bir iyilik hareketine dönüşen Türkiye Diyanet Vakfımızın Din Şubesi ve hizmet götürdüğü 135 ülkedeki iyilik paydaşlarıyla birlikte bu sene üçüncüsünü tespit etmek üzere yaptıkları ortak çalışmada dünyada büyük iyilik hareketleri içerisinden, iyilik hikayeleri içerisinden bin 200 iyilik hikayesi Türkiye Diyanet Vakfımızın merkezine ulaşmış ve jüriler marifetiyle bütün dünyadaki bu iyilik hikayeleri, iyilik hareketleri etraflıca ele alınmış, incelenmiş ve jürimiz tarafından bunların içerisinden 7 tanesinin hem milletimize, hem de insanlığa duyurulmasına karar verilmiştir. Aslında iyiliğin ödülünü Allah verir. İyiliğin sahibi Allah'tır ve her iyilik karşılığını bizzat Yaratıcıdan bulacaktır. Ancak neden biz böyle bir şey düzenliyoruz? Bir iyilik hareketine dönüşen, bir evrensel iyilik hareketine dönüşen Türkiye Diyanet Vakfı, kendi kuruluş yıldönümlerini neden İyilik Haftası olarak ilan etti? Neden uluslararası ölçekte iyilik hareketlerini ödüllendirmeye başladı, kısaca birkaç cümleyle buna değinmek istiyorum" diye konuştu.
"Bu ödül, bu tören sıradan bir ödül töreni değildir"
Bu ödülün sıradan bir ödül töreni olmadığına dikkat çeken Görmez, "Sadece iyileri tespit edip onlara birer plaket vermekten ibaret değildir. Bizim amacımız; kötülüğün insanları, insanın kalbini, ruhunu kuşattığı bir zaman diliminde, kötülüğün coğrafyamızı kuşattığı bir zaman diliminde, coğrafyamızın bütün başkentlerinden kötülük dumanlarının yükseldiği bir zaman diliminde, küresel ölçekte kötülüğün egemen olmaya çalıştığı bir dünyada iyiliği alt ederek kötülüğün iyiliğin önüne geçtiği bir dünyada iyiliği öne çıkarmak, iyilik üzerinde durmak, iyilik konusunda her zihinde, her kalpte bir farkındalık oluşturmaktır; bizim asıl gayemiz bu. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki aslında kötülük çok zayıftır. Güçlü görünür, ama kötülük çok zayıftır, iyilik çok güçlüdür. İyiliğin gücü kendisindedir. Ancak kötü ve kötülük daha çok haber konusu olduğu için, kötülük yaydığı şerriyle daha çok ortada göründüğü için iyilik gölgede kalıyor, iyilikler gölgede kalıyor. Tek tek her insana eğildiğimizde, en küçük bir köye, en küçük bir kasabaya, en küçük bir haneye eğildiğimizde, ele aldığımızda aslında her an bütün insanlığı kuşatacak büyük iyilikler var yeryüzünde. Ama geçen senelerde de ifade ettiğim gibi, basın mensubu dostlarımız da alınmasınlar, üzülerek belirteyim; kötünün ve kötülüğün haber değeri hala çok daha yüksek. Biz aslında haberlerimizle iyiyi ve iyiliği öne çıkarırsak, aynı zamanda kötülükle de büyük mücadele etmiş oluruz" ifadelerini kullandı.
"İyilik üzerinde durmamızın sebebi; sadece kötülükle mücadele değil, aynı zamanda iyiliğin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerdir"
"Bu iyilik ödüllerini vermeye başlamamızın sebebi, iyilik üzerinde durmamızın sebebi; sadece kötülükle mücadele değil, aynı zamanda iyiliğin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerdir" diyen Görmez, şunları kaydetti:
"Yine daha önceki yıllarda da ifade ettiğim gibi iyiliğin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikelerden bir tanesi iyiliğin insanın bireyselleşen dünyasında bir fayda ve menfaate dönüşmesi. İnsanın sadece kendisine, rahatına uygun olanı, sadece kendi faydasına, kendi menfaatine uygun olanı iyi ve iyilik olarak değerlendirmeye başlaması, iyiliğin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikedir. İyiliğin karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlikelerden ikincisi; özellikle iyiliğin kaynağı konusundaki tereddütlerdir. İyiliğin aşkın boyutunu kaybetmesi, iyiliğin ilahi kaynağını kaybetmesi, insanların Rabbimizin, kainatı yoktan var edenin iyiliğin yegane sahibi olduğunu unutması ve o iyiliği insanın fıtratına yerleştirdiğini unutması, iyiliğin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikelerden bir tanesidir. İyilik, bizim medeniyetimizde var oluşumuzun gayesidir. Bizim var oluşumuzun en temel gayesi, yeryüzünde iyiliği egemen kılmaktır. Bir'i, ihsanı marufu, sıtkı, iyiliği, doğruluğu, güzelliği egemen kılmak, yeryüzümüzde var oluşumuzun sebebidir. Onun için iyilik kavramı üzerinde duruyoruz. Bizim medeniyetimiz iyilik kavramını vakıflar marifetiyle kurumsallaştırmıştır. Sadece Anadolu topraklarında gayeleri bakımından 7 bin sayısına ulaşacak vakıf çeşidimiz olmuştur. Kuşlara yem hazırlamak için kurulan vakıflar vardır, sokak hayvanlarına, kedilere-köpeklere su içirmek için kurulmuş vakıflarımız vardır. Kuş evleri yapmak için kurulmuş vakıflarımız vardır. Yetim kız çocuklarına çeyiz hazırlamak için sadece amacı bu olan vakıflarımız olmuştur. 7 bini bulan, 7 bin çeşidi bulan vakıflarımızla biz iyiliği kendi medeniyetimizde kurumsallaştırmışız. İşte Türkiye Diyanet Vakfımız da kurumsallaşmış bu iyilik hareketlerinin en önemlilerinden biri olarak kuruluşunun 42. yılını idrak ediyor ve biraz sonra da sizlerle bazı hususları paylaşmak isteyeceğim, gerçekten Allah'a hamdolsun hem ülkemizin her ilinde, her ilçesinde, her kasabasında artık hem de 135 ülkede insanlığa iyilik dağıtan, milletimizin iyilik elini, hayır elini dünyaya ulaştıran bir evrensel iyilik hareketine dönüşmüştür."
"Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle atılan adımların savaşın ve zulmün mağdur ettiği, yoksullukla ve cahillikle boğuşarak ayakta kalmaya çalışan nice kadına umut olmasını yüce Mevla'dan niyaz ediyorum"
Konuşmasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne de değinen Görmez, "Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak insanlığın önemli meselelerini, annelerimizin, babalarımızın, insanlarımızın, kadınlarımızın meselelerini öyle dünyada bir gün tahsis edilerek çözülebileceğine doğrusu inanmıyoruz. Eğer büyük sorunlarımız varsa, bunlara böyle sadece göstermelik olarak senede bir gün tahsis ederek kusurlarımızı telafi edebileceğimiz zannedilmesin. Ancak buna rağmen müspet bir katkı olarak değerlendirerek bu konudaki yanlışlıkların ortadan kalkması için küçük bir fırsat olarak değerlendirerek ben hassaten bir iki hususa işaret etmek istiyorum. Bugün dünya kadınlarını, eşlerimizi, annelerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Dün elim bir trafik kazasında hayatını kaybeden Türk Metal Sendikası üyesi hanımefendilere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle atılan adımların savaşın ve zulmün mağdur ettiği, yoksullukla ve cahillikle boğuşarak ayakta kalmaya çalışan nice kadına umut olmasını yüce Mevla'dan niyaz ediyorum. Bizim dinimiz, kadına iyi davranmayı, iyilikte bulunmayı iyi olmanın ölçüsü olarak kabul etmiştir. Kötü davranmayı da, kötü olmanın ve kötülüğün ölçüsü olarak kabul edilmiştir. Çocuk, genç kız, eş ya da anne, hangi yaşta olursa olsun kadının her türlü değer ve saygı görmeyi hak ettiğini insanlığa öğreten bir dinin mensupları olarak bugün kadının insan olarak, Allah'ın yeryüzünde halifesi olarak onurunu ve haklarını koruma konusunda ciddi eksiklerimiz olduğu aşikardır. Biz Müslümanların da bu hakikatleri insanlığa anlatmakla mükellef olan biz Müslümanların, biz İslam coğrafyasının da bu konuda çok ciddi hatalar ve kusurlar içerisinde olduğunu ifade etmek isterim. Bu eksiklikleri tekrar ifade etmek gerekirse, senede bir günü kadınlar günü ilan etmekle insanlık telafi edemez. Kadının iyilik eli kötülüğü yeryüzünden kaldırmaya muktedir bir eldir, hepimizi büyüten, hepimizi yetiştiren rahmet elidir aynı zamanda kadının eli" açıklamasında bulundu.
"Son Halep'te insanlık ölmesin kampanyasına milletimiz 150 milyon katkıda bulundu"
Türkiye Diyanet Vakfının 135 ülkede çalışmalarıyla eğitimden kültüre, sosyal hizmetlerden hayri hizmetlere, din hizmetlerini destekleme faaliyetlerine kadar din, dil, ırk, renk ayrımı yapmadan dünyanın her tarafına milletin iyilik elini taşımaya devam ettiğini vurgulayan Görmez, "Ülkemizde ve 7 kıtada insanlığın hizmetinde olmak ve yeryüzünde iyiliğin egemen olması için çalışmak, Türkiye Diyanet Vakfının ana gayesi olarak kabul edilmiştir. Bugün ülkemizden ve yurt dışından binlerce öğrenciye verdiğimiz eğitim desteğiyle yurt dışı ve yurt içine yönelik insani yardım faaliyetleri kapsamında ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığımız yardımlar, Ramazan ve Kurban Bayramlarında bütün dünyayı kuşatan iyilikler devam etmektedir. Son Halep'te insanlık ölmesin kampanyasına milletimiz 150 milyon katkıda bulunarak, ki yardım kampanyası hala devam ediyor. Çünkü El-Bab'dan sonra hassaten aylık Türkiye Diyanet Vakfı, 50 bin koli gıda yardımını, asli ihtiyaçları buradaki kardeşlerimize taşımaya devam edeceğini taahhüt etmiştir. İnşallah bütün şubelerimizle birlikte il ve ilçe müftülerimizle birlikte her ay sınırımızdaki kardeşlerimize, sınır ötesinde kendi ülkelerinden kovulmuş, mazlum, zor durumda olan kardeşlerimize yardımı ulaştırmaya devam edeceğiz. Şu anda Arakan'da bir grup arkadaşımız ki dünyadaki bütün hayır faaliyetleri vakıflar içerisinden, yardım kuruluşları içerisinden Arakan içerisine girebilen tek kuruluş Türkiye Diyanet Vakfı olmuştur. Bir taraftan Arakan'a yardımlarımız devam ediyor. Bazı arkadaşlarımız Filipinler'de, bazı arkadaşlarımız Gazze'de, bazı arkadaşlarımız Cerablus'ta, bazı arkadaşlarımız Halep'te, nerede bir gözyaşı varsa, nerede bir mazlumiyet, bir mahrumiyet var ise Türkiye Diyanet Vakfı milletimizin iyilik elini bu kardeşlerimize taşımaya devam ediyor, devam edecektir inşallah. Biz iyilik için yaşamayı var oluş sebebi olarak görüyoruz. Bu noktadan hareketle iyiliği yaymak, iyiye ve iyiliğe olan farkındalığı arttırmak için her yıl vakfımızın kuruluş yıldönümü vesilesiyle ülkemizde ve dünya genelindeki iyilik öncülerine ödül takdim etmek üzere biz bu töreni düzenliyoruz" şeklinde konuştu.
"Sadece bir defa iyilik yapıp bırakmayı değil, ayrıca başka toplumlara, başka insanlara iyilikte örnek olmayı esas aldık"
12 Mart 2017'de saat 1'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da teşrifiyle İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde iyilik ödülünün sahiplerini bulacağını ifade eden Görmez, şöyle konuştu:
"Kısaca iyilik ödülünü belirleyen temel kriterlerimizi de ifade ederek ben ödül sahiplerini ilan edeceğim. Dünyada ve yaşadığı toplumda iyi bir çığır açan insanlara öncelik tanıdık. Sadece bir defa iyilik yapıp bırakmayı değil, ayrıca başka toplumlara, başka insanlara iyilik de örnek olmayı esas aldık. İyilik konusunda çığır açmayı en büyük kategori olarak değerlendirdik. Bireyleri iyilikle harekete geçirenleri esas aldık. Çevresine iyilik konusunda ilham verenleri esas aldık. Farklı dil ve kültürde yaşayan insanları güzellikte bir araya getirenleri esas aldık. Yaradan'ın hatırına tüm yaratılmışları koruyan ve kuşatan iyilikleri konu olarak seçtik. ve bu şartları taşıyan iyilik hikayelerini bin 200 iyilik hareketi içerisinden seçmeyi tercih ettik. 2017 Uluslararası İyilik Ödülleri için ulusal ve uluslararası alanda 8 farklı dilde yaşanmış bin 200 hikaye oluşturulan komisyonlar tarafından titizlikle değerlendirilmiştir. Bu çerçevede arkadaşlarımız ayrıca bu sene 'İyiliğe Netliyoruz' başlıklı bir fotoğraf yarışması ile ki Beyoğlu'nda Beyoğlu Posta ve Telgraf Merkezinde sergisi devam ediyor. Bu konuda da özellikle genç kuşaklar arasında iyilik konusunda bir farkındalık oluşturmak için bir çaba içerisinde oldular."
"Büyük vefa ödülünü bu sene milletimizin şahsi manevisine tevdi edeceğimizi ifade etmek istiyorum"
"Her sene biz aynı zamanda bir vefa ödülü veriyoruz" diyen Görmez, "Bu seneki vefa ödülünü 15 Temmuz'da ortaya koyduğu kahramanlıkla milletimizin şahsi manevisine tevdi etmeyi arkadaşlarımızla uygun gördük. Aslında bu ödülün, bu büyük iyiliğin ödülü sadece Allah'ın katındadır. Ancak bir vefa olarak 15 Temmuz gecesinde kötülüğün bu topraklara girmesine izin vermemek için canlarını tanklara siper eden milletimizin her ferdi bu büyük ödülü hak etmiştir diye düşünüyoruz. Onun için biz büyük vefa ödülünü bu sene milletimizin şahsi manevisine tevdi edeceğimizi ifade etmek istiyorum" dedi.
"Bizzat kendisi yaklaşık 1 milyon tohumu toprakla buluşturmuş"
Bu seneki iyilik ödüllerinin sahiplerinden birinin Kayseri'den Mustafa Göçer olduğunu belirten Görmez, "Mustafa Göçer kardeşimiz kendisi hayatını iyiliği toprağa ekmekle, toprağı iyilikle bulaştırmak ve iyilik tohumlarını serpmekle geçirmiş bir kardeşimiz. Bugüne kadar 60 binden fazla insanı tabiatla buluşturmuş, bizzat kendisi yaklaşık 1 milyon tohumu toprakla buluşturmuş. Aslında sadece ağaç ve toprakta değil, aynı zamanda gezdiği yerlerde vahşi hayvanlar yesinler diye ekmek kırıntılarını serpen, farklı yerlerde kuşlar beslensin diye yem serpen bir kardeşimiz. Ama kendi bölgesinde sadece tek başına 1 milyon ağaç dikmiş, hayatını tamamen buna vakfetmiş, iyiliği toprağa ekmekle hayatını geçirmiş bir kardeşimiz. Onun için bu seneki iyilik ödüllerimizden birisini Mustafa Göçer kardeşimize veriyoruz" şeklinde konuştu.
"Pakistan'dan Muhammed Eyup, inşallah pazar günü İstanbul'da olacak ve iyilik ödülünü teslim alacak"
İkinci diğer bir iyilik kahramanının ise Pakistan'dan Muhammed Eyup olduğunu söyleyen Görmez, "Muhammed Eyup, aslında bir itfaiye görevlisi. Ancak kendisi sokak çocuklarına parklarda eğitim vererek hayatını geçiren, zamanını bu şekilde kullanan, binlerce sokak çocuklarını parklarda kurduğu bir sistemle açık havada cehaletin karanlığından kurtarmak için çaba göstermiş. ve adeta kendisi müstakil bir okul olmuş, bir mektep olmuş, başka yerlerde de örnek olarak alınmış, kabul edilmiş bir insan. Onun için Pakistan ve Asya'dan gelen iyilik hikayeleri içerisinden biz bu sene ödüle layık bulduğumuz kardeşimiz Pakistan'dan Muhammed Eyup, inşallah pazar günü İstanbul'da olacak ve iyilik ödülünü teslim alacak" dedi.
"Diğer bir iyilik ödülü sahibi Amerika'dan Suzanne Barakat"
Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğer bir iyilik kahramanımız, iyilik ödülü sahibi; İstanbul Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci iken kitap ayraçları yaparak ve onları dağıtarak bir bütçe elde etmiş ve sonra o bütçeyle de Afrika'da gözlerini kaybetmiş insanların katarak ameliyatı ile gözlerinin açılmasına vesile olmaya başlamış, sonra örnek olmuş, grup kurmuşlar, başka yerlerde de örnek alınmış, büyümüş ve Afrika'nın pek çok yerinde yetimhaneler açmış bir kardeşimiz, Merve Çirişoğlu kardeşimiz de iyilik ödüllerinden birisinin sahibi olacak. Onun şahsında bu iyiliğe katkıda bulunan bütün kardeşlerimize vereceğiz. Diğer bir iyilik ödülü sahibi Amerika'dan Suzanne Barakat. Suzanne Barakat, önce en yakınlarını İslamofobik nefret suçlarından dolayı kaybediyor ve sonra bu İslamofobik nefrete karşı başlattığı muhteşem bir mücadelesi var. Bu mücadelesinden dolayı bu kötülüğü, ki bugünün dünyasını kuşatan en büyük kötülüklerden birisi olarak kabul ediyoruz, İslamofobik kin ve nefreti ortadan kaldırmak için ev-ev, kapı-kapı, üniversite-üniversite, salon-salon gezerek insanların yüreklerinden bu nefreti silip atmak için gösterdiği çaba ve gayretten dolayı yine bu sene iyilik ödüllerimizden birisinin sahibi olarak kabul ettik. Geçen sene de aynı kategoriyle Avustralya'dan bir hanımefendi, hatırlarsanız ismi Suzan Karlant Hanımefendi, o da sosyal medya marifetiyle İslamofobik nefret suçu işleyen, kendisine yönelen her hakarete karşı 1 dolar sadaka vererek Kur'an-ı Kerim'in ayetinin gereğini yerine getirmek için, kendisine yönelen her kötülüğe, kötü söze bir sadakayla karşılık vererek adeta bir müessese olmuş, parası bitince de kendisine inanan-inanmayan, Müslüman olan-olmayan vicdan sahibi her insan yardımcı olmaya başlamış ve sonra bu konuda çok önemli başarılar kazanmış bir hanımefendiye vermiştik hatırlarsanız."
"Bin 174 kan davasını sonlandıran bir barış elçisi olmuş"
Diğer bir iyilik ödülü sahibinin Diyarbakır'dan bir sosyal bilgiler öğretmeni olduğunu açıklayan Görmez, "Bu öğretmenimiz sadece öğrencilerine sosyal bilgiler dersi vermekle kalmamış, aynı zamanda bin 174 kan davasını sonlandıran bir barış elçisi olmuş. Hayatını kendi bölgesinde yaygın olan kan davalarını ortadan kaldırmak, küsen insanları barıştırmak için sarf etmiş bir kardeşimiz. Bu barış çabalarından dolayı ödül sahiplerinden birisi de Yahya Kamçı kardeşimiz olacak" ifadelerini kullandı.
"Bir başka ödül sahibi Cavit ve Hafize Etleç çifti"
"Bir başka ödül sahibi Cavit ve Hafize Etleç çifti. Bu büyüklerimiz Ankara'nın Önder Mahallesi'nde oturuyorlar" diyen Görmez, şunları kaydetti:
"Ankara'da 70 bin Suriyeli muhacir misafir yaşıyor, sadece 30-40 bini o bölgede yaşıyor. Bu aile, bu çift tamamen evlerini, kapılarını 24 saat bu insanlara açmışlar. Onunla da yetinmemişler, kendileri adeta müstakil şehrimize, Ankaramıza sığınan bütün Suriyeli kardeşlerimize her türlü imdadına yetişen bir vakfa dönüşmüşler adeta. Vakıfları yok, ama her biri bir vakıf olmuş. Hakikaten Türkiye Diyanet Vakfının da beraber çalıştığı ailelerden bir aile. Suriyeli muhacirlerden artık Cavit amcayı ve Hafize teyzeyi tanımayan yok. Kimin ne derdi varsa önce Cavit amcaya, Hafize teyzeye gidiyor ve onlar da onların bu dertlerini çözmeye çalışıyorlar. Onun için ödüllerimizden birisi de inşallah Cavit ve Hafize Etleç ailesine verilecek."
Ödül alacak bir sürpriz isim 12 Mart Pazar günü ödül töreninde açıklanacak
Ödül alan bir kahramanın daha olduğunu, onu çeşitli sebeplerle ödül töreni anına kadar sakladığını ve sürpriz olarak kalacağını söyleyen Görmez, "O da yine kendi alanında gerçekten bütün dünyayı kendisine hayran bırakan, hepimizin de hikayeleri dinlerken ve bu iyilik hareketlerini incelerken dikkatimizi çeken çok önemli bir kahraman. Aslında küçük bir çocuk, ama yaptıkları, yaptığı işler, verdiği mücadele çok büyük bir mücadele. Onun için onu inşallah pazar günü hep birlikte öğrenmiş olacağız" açıklamasında bulundu.
"Bizim gayemiz, iyiliği ayağa kaldırmak hep birlikte"
Görmez, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Bizim gayemiz bir salon toplantısı ve orada gelen insanlara birer plaket vermek değil. Bizim gayemiz, iyiliği ayağa kaldırmak hep birlikte. Zaten Rabbimizin fıtratımıza, kalbimize, vicdanımıza yerleştirdiği o iyiliğin ayağa kalkmasını sağlamak. Kötülükleri ülkemizden, coğrafyamızdan kovabilmek, iyiliği öne çıkarmak. Onun için bu İyilik Haftası münasebetiyle inşallah Cuma günü de bütün camilerimizde iyilikle ilgili Kur'an-ı Kerim'in iyilik mefhumuna yüklediği manalar ele alınacaktır. Ben geçen seneki konuşmamı şöyle bitirmiştim: Kur'an dilinde iyiliğin adı birdir. Bir harekesini değiştirdiğiniz zaman ber olur, toprak olur. Bir harekesini değiştirdiğiniz zaman dır olur, buğday olur, nimet olur. Aslında insanlığın yapacağı şey bere dırı ekmektir. Yani toprağa ki Allah toprağa, insanın da toprağına iyiliği yerleştirmiştir. Bere dır ektiğimiz zaman, bütün toprağa nimeti ektiğimiz zaman, insanın fıtratına ve kalbine iyiliği yerleştirdiğimiz zaman yeryüzünde iyilik egemen olur. Vakfımızın kabul ettiği slogan; dünyayı iyilik değiştirecek, biz dünyayı iyiliğin değiştireceğine inanıyoruz. O zaman gelin her birimiz bir iyilik yapalım. Kendimize iyilik yapalım, arkadaşımıza iyilik yapalım, sokağa terk edilmiş insana iyilik yapalım. Unuttuğumuz bütün insanlara, hastaya, çocuğa, engelliye, bütün iyiliğe muhtaç olan bütün insanlarımıza, bütün kardeşlerimize iyilik yapalım ta ki iyilik ayağa kalksın, ta ki yeryüzünde iyilik egemen olsun."
Basın mensuplarından da bir istirham olduğunu ifade eden Görmez, "Bu hafta her biriniz bir iyilik haberi yapın, her biriniz bir iyi bir haber yazın. Bir yerden bir şey, yani siz bu gözle baktığınızda her yerde bir iyilik bulursunuz. Her biriniz bir iyilik haberi yapan bir iyi haber yapın. Her köşe yazarı bir iyilik yazısı yazsın. Her insan hiçbir şey yapamıyorsa iyi bir söz söylesin" diye konuştu. - ANKARA