Görevi Başında Öldürülen Dr. Ersin Arslan İçin Hazırladığı Afişler Hastane Yönetimince Toplatılan Asistan Hekim Aykut Koç: "Hastanelere 'Dr. Ersin...
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görevli asistan hekim Aykut Koç, 11 yıl önce bugün bir hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan’ı anmak için hastanenin çeşitli yerlerine astığı afişlerin hastane yönetimi tarafından izinsiz olduğu gerekçesi ile toplatıldığını söyledi. Koç, “Bir sürü öldürülen hekimimiz var. Bunların kanı hepimizin ellerinde. Çünkü biz onların öldürülmesine engel olamadık. Hastanelere ‘Dr. Ersin Arslan, bilmem ne hastanesi’ ismi verilerek bu iş çözülmez. Gerçekten samimilerse Bakanı’ndan, Cumhurbaşkanı’ndan, bu konuya özen gösterip açıklama yapmasını istiyoruz” dedi.
Haber : MERVE GÜVEN - Kamera: AZİZ METİN TURAN
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan hekim Aykut Koç, 11 yıl önce bugün bir hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan'ı anmak için hastanenin çeşitli yerlerine astığı afişlerin hastane yönetimi tarafından izinsiz olduğu gerekçesi ile toplatıldığını söyledi. Koç, "Bir sürü öldürülen hekimimiz var. Bunların kanı hepimizin ellerinde. Çünkü biz onların öldürülmesine engel olamadık. Hastanelere 'Dr. Ersin Arslan, bilmem ne hastanesi' ismi verilerek bu iş çözülmez. Gerçekten samimilerse Bakanı'ndan, Cumhurbaşkanı'ndan, bu konuya özen gösterip açıklama yapmasını istiyoruz" dedi.
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nin üroloji kliniğinde asistan hekim olarak görev yapan ve Ankara Tabip Odası (ATO) Asistan Komisyonu üyesi olan Aykut Koç, 17 Nisan 2012'de bir hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan'ı, çalıştığı hastanede farkındalık yaratmak için hazırladığı afişler ile anmak istediğini, ama hastane yönetimi tarafından engellendiğini savundu. Bu süreçte yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı'na anlatan Koç, şunları söyledi:
SAĞLIKTA ŞİDDETE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN ASTIĞI AFİŞLER HASTANE YÖNETİMİNİN TALİMATIYLA TOPLATILDI
"Benim, bunun daha fazla hekim arkadaşımın dikkatini çekmesi ve hastalarımızın da bu konuda bilincinin artması için, sağlıkta şiddete bir nebze de olsa belki bir faydası olabilir mi düşüncesi ile Dr. Ersin Arslan'ın resminin olduğu ve 'Onu unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız' yazılarının yazdığı bir afişi hastanemizin görünen yerlerine asmak için bir girişimim oldu. Yaklaşık 30-40 tane çıktı astım. Çıktıları asarken bana bir haber geldi güvenlik görevlilerince, 'Bize yönetimden kesin talimat var, bunlar toplanılacak' şeklinde. Hastane yönetimine gittim, durumu izah ettim, bunun dernek logosuz ve tamamen masum, sağlıkta şiddete dikkat çekmek adına yapılmış bir afiş olduğunu, insanların bu konuyu bilmesini istediğimi ilettim. O ise bu konuda çok sert bir tavırla bunun bir izin silsilesinden geçmesi gerektiğini söyledi.
"BİR SÜRÜ ÖLDÜRÜLEN HEKİMİMİZ VAR. BUNLARIN KANI HEPİMİZİN ELLERİNDE. ÇÜNKÜ BİZ, ONLARIN ÖLDÜRÜLMESİNE ENGEL OLAMADIK"
Ben, burada çok şaşkınım. Biz sağlıkta şiddet için ilk önce hastane yönetimlerimizden destek beklerken bu anlayış yüzünden hala bir sürü hekim arkadaşımıza şiddet devam ediyor. Bir hafta 10 gün önce Ankara Atatürk Sanatoryum Hastanesi'nde asistan hekim arkadaşımız darp edildi. Bir o kadar da yansımayan Beyaz Kod davaları var. Bir sürü öldürülen hekimimiz var. Bunların kanı hepimizin ellerinde. Çünkü biz, onların öldürülmesine engel olamadık. Bizim onlara, yakınlarına bir can borcumuz var. Bunu da bundan sonra olanları engelleyerek yapabiliriz. 'Sağlıkta şiddet' deyip duruyoruz; yasalar, belli şeyler konuşuluyor ama bitmiyor, daha fazla artıyor. Bunun çözümünün şu olduğunu düşünüyorum: Şu an bizi yöneten zat, televizyona çıkacak ve açıklama yapacak; 'Doktora kalkan eller bize kalkmıştır. Karşısında bizi bulur'. Burada 200 bin hekim var, bir milyonluk sağlık ordusu var etkilenmiş, aileleri ile belki 4-5 milyon insan etkileniyor. Lütfen seçim öncesi bizim sesimize kulak versinler."
Çalıştığı hastanede Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla herhangi farkındalık çalışması yapıldığını görmediğini belirten Koç, şöyle devam etti:
"HASTANELERE 'DR. ERSİN ARSLAN, BİLMEM NE HASTANESİ' İSMİ VERİLEREK BU İŞ ÇÖZÜLMEZ"
"Ben, elinden ve belinden bıçaklanan ortopedi doktoru Ertan İskender'in hastanesinde geliyorum. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi poliklinikler devam etti. Şu an kendisi hekimliği bıraktı. Hiçbir şekilde destek olunmadı. Sadece sözde destekler, ziyaretler… Biz, bunları istemiyoruz. 2022 Ocak ayında nörolog Dr. Ebru Ergin'in odasının kitlenerek başının defalarca masaya vurulduğu hastaneden geliyorum. Bunların hepsi bizim hastanemizde oldu ve 3'üncü, 5'inci bir olayın olmayacağının garantisi yok. Hastanelere 'Dr. Ersin Arslan, bilmem ne hastanesi' ismi verilerek bu iş çözülmez. Gerçekten samimilerse Bakanı'ndan, Cumhurbaşkanı'ndan, bu konuya özen gösterip açıklama yapmasını istiyoruz. Bizim ciğerimiz yanmış, lütfen sizler de bizim sesimiz olun."
Öte yandan, Ankara Diş Hekimleri Odası, Ankara Tabip Odası (ATO), Birlik ve Dayanışma Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, bugün ATO'da, Dr. Ersin Arslan'ın öldürülmesinin ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından ilan edilen Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında ortak açıklama yaptı. Açıklamadan önce Arslan ve görevi başından şiddete uğrayan, katledilen sağlık emekçileri için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Ortak açıklamayı, Ankara Diş Hekimleri Odası Başkanı Dr. Serkan Er okudu. Er, şiddet sonucu yaşamını yitiren sağlık emekçilerini anımsatarak şunları dile getirdi:
"SADECE ŞİDDET GÖRME ENDİŞESİ DAHİ ÇALIŞANLARIN TÜKENMİŞLİĞİNE VE VERİMSİZLİĞİNE NEDEN OLMAKTADIR"
"Sağlıkta şiddeti sadece öfkeli hasta ve hasta yakınlarının saldırılarından ibaret bir toplumsal olgu olarak görmüyoruz. Toplumumuzda günden güne yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet eylemleri, sağlık kurumlarını ve çalışanlarını ciddi biçimde etkilemekte, sadece şiddet görme endişesi dahi çalışanların tükenmişliğine ve verimsizliğine neden olmaktadır. Sağlıkta şiddetin önlenmesinde sağlık çalışanlarına yönelik hakların, şiddet uygulayanlara yönelik yaptırımların ve güvenliğe yönelik önlemlerin hepsinin birlikte artırılması gerekmektedir. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ve sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasının bir sonucu olarak sağlık alanında yaşanan sorunlar sağlık çalışanı-hasta ilişkisini zedeledikçe, sağlık çalışanları yaşanan olumsuzlukların sorumlusuymuş gibi hastalarla karşı karşıya getiriliyor.
"HER 24 SAATTE 30'DAN FAZLA SAĞLIK ÇALIŞANI GÖREVİ BAŞINDA SÖZLÜ VEYA FİZİKSEL ŞİDDETE UĞRUYOR"
Sağlıkta şiddet önlenebilir bir olgu olmasına karşılık ortalama her 24 saatte 30'dan fazla sağlık çalışanı görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğruyor. Meclis'te cevaplanan soru önergelerinden öğrenebildiğimiz kadarıyla 2021 sonu itibariyle Beyaz Kod sistemine 100'binden fazla şiddet bildirimi yapıldı. Bunların 27 bin 560 tanesi 2021 yılı içinde ve de üçte biri ise hekimlerin ve sağlık çalışanlarının canına kastedebilecek fiziksel şiddetten oluşuyor. Bu ağır tabloya karşın, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik etkili bir önlemin alındığını görmüyoruz. Sağlıkta şiddeti önlemek, öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğundadır. Ancak sağlıkta şiddeti azaltmak yerine şiddeti besleyecek bir yönetsel tutumda ısrarcı olunuyor. Sağlık çalışanlarına hakaret, küfür, tehdit, aşağılama, darp ve hatta cinayet, sorunlar karşısında başvurulan genel geçer bir yöntem halini aldı.
"ARTIK HİÇBİR SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİSİNİN KILINA ZARAR GELMESİNE TAHAMMÜLÜMÜZ KALMAMIŞTIR"
Sağlıkta yaşanan şiddeti, Türkiye'deki kutuplaştırıcı siyasi iklimden ve toplumsal şiddetten de ayrı düşünmüyoruz. Sağlık ortamındaki şiddet sıklıkla hasta ya da hasta yakınlarından sağlık çalışanlarına yönelse de aslen sorunun sağlık sistemi olduğu açık olarak görülebilir. Bu nedenle uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan gösterilecek hiçbir yaklaşım, sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik etkili bir çözüm ortaya koyamayacak. Şiddetin önlenmesi için yapılması gereken, sağlık çalışanlarına mesleki itibarının tekrar kazandırılmasıdır. Ayrıca Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası'nın şiddeti önleyici ve caydırıcı olarak düzenlenmesi gerekir. Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yapılacak bir düzenlemede sağlık çalışanlarına yönelik her tür şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet faillerinin cezalandırılacağı düşüncesi yerleştirilmelidir. Sağlık emek ve meslek örgütleri defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunarken siyasi iktidar, bu önerilere kulaklarını tıkayarak yanıt verdi. Sonuç ortadadır; iflas eden sağlık sistemi, sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Artık hiçbir sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır. Sağlıkta şiddetin sona ermesi için vereceğimiz mücadeleyi, sonuç alıncaya kadar sürdürmekte kararlıyız. Sağlıkta şiddet sona Ersin!"