Gönül Sesi" ile Aradaki Engelleri Kaldırdılar
Erzurum'da, Palandöken Gençlik Merkezinde yürütülen "Gönül Sesi" projesiyle işitme engelli öğrenciler, sosyalleşmek için çeşitli eğitimler alırken aynı zamanda kendileriyle iletişim kurmak isteyenlere işitme dili öğretiyor.
MUHAMMET MUTAF - Erzurum'da, Palandöken Gençlik Merkezinde yürütülen "Gönül Sesi" projesiyle işitme engelli öğrenciler, sosyalleşmek için çeşitli eğitimler alırken aynı zamanda kendileriyle iletişim kurmak isteyenlere işitme dili öğretiyor.
Palandöken Gençlik Merkezinde resim yapma, buz patenine gitme, bisiklete binme, okçuluk gibi faaliyetlerle sosyalleşen 18 işitme engelli öğrenci, engellilere yardımcı olabilmek, onlarla daha iyi iletişim kurabilmek için 2 yıl önce, gençlik merkezindeki bir gençlik liderinin fikri ile "Gönül Sesi" projesini hayata geçirdi.
Engelli öğrencilerin topluma kazandırılması ve çeşitli faaliyetlerde bulunmaları amacıyla yürütülen proje ile engelli öğrenciler, kendileriyle iletişime geçmek ya da bu dili öğrenmek isteyenler ve aralarında öğrenci, eğitimcilerin de bulunduğu kişilere işitme dili öğretip engellilerle aradaki engelleri kaldırıyor.
Palandöken Gençlik Merkezi Müdürü Mehmet Gözütok, AA muhabirine, projenin gençlik lideri bir kişinin fikri sonucu oluştuğunu söyledi.
Projenin, engellilerle daha iyi iletişim kurmak ve engellilerden yardım alınması fikrinden çıktığını anlatan Gözütok, "Öğrencilerimiz buraya gelip resim yapıyorlar, resim yaparken de bize işaret dilini öğretiyorlar." dedi.
Gözütok, projeyle engelli öğrencilerin sosyalitelerinin arttığını, aralarındaki ilişki ve bağın kuvvetlendiğini belirterek, şunları dile getirdi:
"Biz onlarla gönül sesiyle buluşuyoruz. Gönlümüzü açıyoruz, onlar da bize gönüllerini açıyor, böylece anlaşıyoruz. Bu şekilde ileride kardeşlerimizin daha iyi şeyler yapacağına inanıyoruz. İki yıl boyunca özellikle üniversitemizde topluma hizmet özel eğitim bölümünden gelen öğrencilerimiz var. Buraya geliyorlar ve işaret dili öğreniyorlar. Projemize üniversite öğrencilerinin yanında lise öğrencileri, bazen de ne yapabilirim diye düşünüp gelenler oluyor ve çocuklarla iletişime geçiyorlar."
Gözütok, proje kapsamında 18 işitme engelli öğrenciden 50-60 kişinin işitme dili öğrendiğini söyledi.
Geçen sene öğrencilerden sorumlu Aslıhan Daşdemir hocanın işaret dilini hiç bilmediğini ve sene sonunda işaret dilini öğretecek seviyeye geldiğini aktaran Gözütok, şöyle devam etti:
"Proje sorumlusu olmama rağmen ben de işaret dilini öğrendim. Çocuklarımızla anlaşırken işaret dili üzerinden anlaşıyoruz. İlk başlarda çok zor oldu. Çünkü muhataplarımız her zaman bizi işitir. Bunlarla kelimeler ve cümleler anlamalarını yitiriyor, işaretler anlam kazanıyor. Gözlerinize, elinize, kolunuza bakıyorlar ve oradan anlam çıkarıyorlar. Bu çocuklar çok özel çocuklar. Biz keyif alıyoruz. İşaret dilini öğrendikten sonra aramızdaki iletişim güçleniyor ve her geçen gün bizden daha farklı şeyler istiyorlar. Onlarla buz patenine gidiyoruz, bisiklete biniyoruz, okçuluğa gidiyoruz. Farklı alanlarla da kendilerini gösteriyorlar. Öğrenciler bizim isimlerimizi birbirlerine söyleyemiyor. Mesela benim ismimi söylerken bir hareketimden etkilenerek bana isim takmışlar. Langırt oynarken ben onları nasıl yendim diye önümü ilikledim, ismim bu hareketim oldu. Bir öğretmenimizin kaşında çok hafif bir kırık vardı, bizim göremediğimiz bir kırıktı. Öğretmeni tarif ederken kaşı kırık öğretmen diye tarif ediyorlar."
"Hiçbir şekilde iletişim kuramazken bir anda iletişim kurmaya başladık"
Palandöken Gençlik Merkezi Gençlik Lideri Zeynep Erdoğan, engellilerle nasıl çalışma yapılabilir, onlara ne yapılabilir, topluma nasıl kazandırılabilir diye düşünürken herkesin bir şeyler yaptığını, farklı olarak engelli öğrencilerden işaret dili öğrenme fikri oluştuğunu söyledi.
Projeyi çeşitli etkinliklerle geliştirdiklerini belirten Erdoğan, "Eğitim ortamında değil de daha interaktif şekilde onların bize işaret dili öğrettiği, bizim de onlara resim yapma veya başka oyunlar oynatma gibi ortamlar oluşturduk. Bu şekilde öğrencilerimizden işaret dili öğrendik." dedi.
Erdoğan, ilk başlarda hiçbir şey bilmediğini, onların adını bile soramadığını aktararak, şöyle devam etti:
"Hiçbir şekilde iletişim kuramazken bir anda iletişim kurmaya başladık. Hani derler ya gönülden gönüle yol vardır görünmez. Biz bu yolu yürümeye talip olduk. Allah'a şükürler olsun Rabb'im de önümüze çıkan engelleri aşmamıza sebep oldu. İşaret dilini öğrenirken ilk başlarda çok zordu. Çünkü soru soramıyorum ki bir şey öğreneyim, bir şey alayım. O kadar istekliler ki insanlarla iletişim kurmaya, bir anda öğretmeye başladılar. O bağ bir şekilde kuruluyor. Kimse ben bu işi asla yapamam demesin. Çünkü adım atınca gerisi çorap söküğü gibi geliyor. İşaret dili de bizim için böyle oldu."
"İletişimin sadece konuşma ve yazıyla değil, resimle ve vücut diliyle olduğunu da gördüm"
Resim öğretmeni Şeyma Subaşı ise öğrencilere resim öğretirken onların da engellilerle nasıl iletişim kurabileceğini kendisine öğrettiklerini söyledi.
Öğrencilerin kendisine karşı ilgili olduklarını ve işaret dili öğrettiklerini bildiren Subaşı, "Aramızdaki iletişim çok değişik. Daha önce tecrübemin olmadığı bir iletişim. Bizim aslında onlara öğretebileceğimiz bir şey olduğu kadar onların da bize öğretebileceği bir şey olduğunu bize öğretiyor. Bu anlamda çok güzel bir şey." ifadelerini kullandı.
Subaşı, öğrenme konusunda öğrenciler anlatırken zorlandığını ve bu esnada aralarında komik etkileşimler olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bu sayede hem kelime hem de iletişim konusunda daha kolay iletişim sağlar oldum. Normalde bu eğitimle verilen bir şey ama ben kursa gitmeden de iletişim kurabildim. Öğrenmekte zorlandığım en zor nokta genelde kendinizi anlatma konusunda her kelimeyi uygulayamıyorsunuz. Onu da bir şekilde yaptılar. Özellikle bana bir şeyler öğretmeye çalışırken kendi aralarında konuşup ikisi birlikte anlatmaya çalışıyorlar. Bu kurstan önce iletişimin sadece dille olduğuna inanıyordum ama bundan sonra farklı düşüncelerim oldu. İletişimin sadece konuşma ve yazıyla değil, resimle ve vücut diliyle olduğunu da gördüm."