Gezi Parkı Olaylarına İlişkin Davada 5 Yıl Sonra Beraat
Gezi Parkı olaylarına ilişkin 5 yıldır yargılanan bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek'in de aralarında bulunduğu 19 sanığın beraatine karar verildi.
Gezi Parkı olaylarına ilişkin 5 yıldır yargılanan bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek'in de aralarında bulunduğu 19 sanığın beraatine karar verildi.
İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi, 29 Haziran tarihli duruşmasında davaya ilişkin kararını açıkladı ve gerekçesini hazırladı.
Gerekçeli kararda, sanık Mehmet Yalçın'ın "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", sanık Nuray Gündüz'ün "görevli memura görevini yaptırmamak için direnme ve toplantı, gösteri yürüyüşüne silahlı katılma", diğer tüm sanıkların da "kanuna aykırı veya gösteri yürüyüşlerini silahlı katılma ve memura görevini yaptırmamak için direnme" suçlarını işledikleri öne sürülerek yargılanmalarının talep edildiği hatırlatıldı.
Sanıkların yargılanma aşamasındaki savunmalarında suçlamaları reddettikleri ve el konulan eşyaların kendilerine ait olmadığı beyanlarında bulundukları aktarılan kararda, iddianamede, Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yol açma çalışmaları sırasında, Gezi Parkı'ndaki bazı ağaçların sökülmesinin toplanmaya neden gösterildiği, tweet ve çağrılarla pek çok insanın bir araya geldiğinin belirtildiği dile getirildi.
Toplanma sürecinin 11 gün içine yayıldığı ve 27 Mayıs'ta başlayan bu sürecin 6 Temmuz 2013'e kadar devam ettiği kaydedilen kararda, söz konusu toplanma alanının tünel girişi, İstiklal Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı, Taksim Meydanı ve bunlara çıkan sokaklar olmak üzere çok geniş yer olduğuna da dikkat çekildi.
"Birbirlerini tanımayan sanıkların ortak sosyal yapıları yok"
Sanıkların savunmalarında, iddianamede belirtilen bu alanlar dışında yakalandıklarını öne sürdükleri, tutanaklar ve CD kayıtlarının da bunun yer ve zamanını tartışmasız kılar biçimde net olarak saptamadığı aktarılan kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Bu toplanma, bir araya gelmenin, anlatımdaki neden çerçevesinde barışçıl olmadığını söylemek mümkün değildir. Avrupa Sözleşmesinin 11. maddesinde, 'herkes barışçıl olarak toplanma hakkına sahip olduğu için önceden bir alınma zorunluluğu bulunmadığı' ifade edilmiş, AHİM kararlarında bu hak teslim edilmiştir. Sözleşmelere bağlılık kuralı nedeniyle demokratik bir toplumun temeli olarak ifade edilmiştir.
Sanıklar birbirlerini tanımamaktadır. Ortak bir sosyal yapıları ve beraberlikleri yoktur. Sosyal medyada çağrı ve bildirimlerin başlangıcındaki amaç meşrudur pek çok sıradan her kesimden insan bir araya gelmiştir. Ayağından yaralandığı söylenen polis memuru mağdur, 'kendisine taş atan kişiyi tanımadığını' ifade etmiştir. CD görüntüleri akıcılık ve bütünlük arz etmekte, sanık davranışlarının sürecini belirleyici değildir. Kesik ve farklı yerlerdeki kareleri sanıkların eylemi bakımından bütünleştirmek elverişli olmamıştır. Görüntüler, yer, zaman ve biçimlerinden çok gözaltına alınmaya ilişkindir. El konulan emanete alınan eşyalar gaz maskesi, baret gözlükleri, eldiven ve yüz kapamaya elverişli kumaş parçaları, saldırı aleti olmayıp, savunmadan kullanılan ölçü ve niteliktedir, dolayısıyla savunma amaçlıdır."
"Basit 4 taşı silahtan saymak mümkün değil"
Gerekçeli kararda, sanıklardan Nuray Gündüz'den ele geçtiği söylenen basit 4 taşı, münferit olarak silahtan saymanın mümkün olmadığı da belirtilerek, "Kaldı ki bu sanık, 'taşların üzerinde ele geçmediğini' söylemiştir. Gelişen olay içerisinde, bunun, bulunulan çevrede ani olarak getirme elverişlidir, başkası tarafından atılmış olması mümkündür. Buna ilişkin bir kamera tespiti, görüntü kaydı bulunmamaktadır." ifadelerine yer verildi.
İddianamenin 20 sanık hakkında düzenlendiği ve aynı olaylar nedeniyle gözaltına alınan, soruşturmaya dahil edilen 40 kişi hakkında da takipsizlik hükmü kurulduğu hatırlatılan kararda, "Eylem alanında yüzlerce kişi vardır, yüzlerce kişi soruşturma konusu yapılmış, ayrı ayrı münferit benzer davalara konu oluşturmuştur. Bu kovuşturmalarda benzer olaylarda beraat kararları verildiği anlaşılmıştır." bilgisi verildi.
"Şüpheden sanık yararlanır"
Söz konusu çokluk içerisinde sanıkların davranışının somutlaştırılmadığı, bu geniş alan içerisinde hangi yerde, hangi harekette atılı suçları işlediklerinin, savunmalarının aksine yenilenmediği ve sanıklara yöneltilen şüphenin, kovuşturmaya da taşınmasının elverişli görülmediği vurgulanan kararda, "Şüphenin sanıklar yararına yorumlanması evrensel bir kuraldır. O halde tüm kabul ve benimseme çerçevesinde sanıkların ayrı ayrı atılı suçlardan beraatlerine karar vermek gerektir." ifadesi kullanıldı.
Gerekçeli kararda, bayrak satıcı Ali Sarıçiçek'in de aralarında bulunduğu 17 sanığın, "toplantı, gösteri yürüyüşleri kararına aykırılık ve kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraatine hükmedildiği belirtilirken, sanıklar Nuray Günzün ve Mehmet Yalçın'ın da diğer suçlardan yine aynı gerekçeyle beraatine hükmedildiği aktarıldı.
Kararda, kısmen tutuklu yargılanan, Ali Sarıçiçek'in de aralarında bulunduğu 8 sanığın, tazminat talep etme hakkı bulunduğu da hatırlatıldı.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nazmi Okumuş tarafından hazırlanan iddianamede, bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek hakkında "görevi yaptırmamak için direnme" ve "2911 sayılı kanuna muhalefet" suçlarından 1 yıl 2 aydan 7 yıla kadar hapis cezası talep ediliyordu.
İddianamede, aralarında İtalyan uyruklu fotoğrafçı Mattia Cacciatori'nin de bulunduğu 19 sanık hakkında ise "görevi yaptırmamak için direnme", "2911 sayılı kanuna muhalefet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" ve "ulaşım aracının hareket etmesini engellemek" suçlarından 1 ila 17 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezası isteniyordu.
Yargılama sürecinde İtalyan uyruklu sanık Mattia Cacciatori'nin dosyası ayrılmıştı.