Haberler
Biden, ateşkesin yerel saatle 04.00'te yürürlüğe gireceğini açıkladı

Biden: Ateşkes yerel saatle 04.00'te yürürlüğe girecek

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Gezi Parkı Odaklı Gelişmeler

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Olaylar sırasında kamuoyunda ''kırmızılı kadın'' olarak gündeme gelen Ceyda Sungur'a biber gazı sıktığı gerekçesiyle hakkında, ''görevi kötüye kullanma'' suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan polis memurunun yargılanmasına başlandı.

Taksim Gezi Parkı olayları sırasında kamuoyunda "kırmızılı kadın" olarak gündeme gelen Ceyda Sungur'a biber gazı sıktığı gerekçesiyle hakkında, "görevi kötüye kullanma" suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan polis memurunun yargılanmasına başlandı.

İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, şikayetçi Ceyda Sungur hazır bulundu. Duruşmaya gelmeyen sanık Fatih Z'yi avukatı Funda Sadıkahmet Alp temsil etti.

Duruşmada beyanı alınan Sungur, kanunsuz olarak girildiğini ve yıkım yapıldığını savunduğu Gezi Parkı'na, durumu protesto etmek için araştırma görevlisi olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin Taşkışla yerleşkesinden Taksim'e gittiğini söyledi.

Polise herhangi bir şekilde direnişte veya eylemde bulunmadığını iddia eden Sungur, "Olay günü, kanuni protesto hakkımı kullanmaktan başka bir şey yapmamama rağmen orantısız şekilde, hatta sırtımı döndüğümde sırtıma gelecek şekilde yüzüme ve gözüme doğru gaz sıkıldı" dedi.

Sungur, olayda yaklaşık 150 protestocunun bulunduğunu belirterek, polisin herhangi bir uyarı yapmadan gaz sıkmaya başladığını öne sürdü.

Arbede yaşandığını aktaran Sungur, "Polisin göstericileri ittirmesi ve gaz sıkmasıyla karmaşa sırasında yere düştüm. Ayağa kalktığımda, şikayetçi olduğum sanık polise yarım metre kadar yakın bir konumdaydım. Bu polis memuru, biber gazını herhangi bir uyarı yapmadan, bir şey söylemeden bana doğru sıktı. Yüzümde yanmalar oldu, solunumda zorlandım" diye konuştu.

Sungur, polisin gaz sıkmasında, talimatı veren kişinin elinde telsiz olması nedeniyle "amir" olduğunu düşündüğünü ve savcılıkta "bilinmeyen bir şahıs" olarak geçen ifadenin "amir" olarak düzeltilmesi gerektiğini anlatarak, görevli polis memurunun o an yanında bulunan kişinin tespit edilmesini ve cezalandırılmasını talep etti.

Diğer ayrıntılarla ilgili savcılık ifadesinin doğru olduğunu kaydeden Sungur, şöyle devam etti:

"Olay sonrası olayın şokuyla rapor almayı düşünemedim. Bana gaz sıkılması halinde vurma gibi bir eylem olmadı. Gaz sıkılması nedeniyle sonradan herhangi bir kontrole gitmedim. Ancak bugüne kadar hastaneye gitmediğimden, o günden sonra gaz sıkılması nedeniyle herhangi bir rahatsızlanmam olmadı. O gün gaz sıkılmasından itibaren 1 saat boyunca acı çektim."

Sungur, daha önce herhangi bir hastalık geçirmemiş olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na sevk edilerek rapor alınmasını talep ettiğini belirten Sungur, sanığın cezalandırılmasını istedi.

Ceyda Sungur'un avukatı İlkay Bahçetepe de suç vasfının yanlış belirtilmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini kaydederek, biber gazının yakın mesafeden sıkılmasının işkence suçunu da oluşturabileceğini belirtti.

Sanık Fatih Z'nin avukatı Funda Sadıkahmet Alp ise olaya ilişkin farklı kamera kayıtlarında şikayetçi ile müvekkili arasındaki mesafeyi belirleyecek görüntülerin bulunduğunu belirterek, bunları mahkemeye sunmak için süre istedi.

Adli Tıp Kurumu raporunda bir yanlışlık yapıldığını ve bu yanlışın düzeltilmesi gerektiğini söyleyen Alp, müvekkilinin bir dahaki duruşmaya katılacağını bildirdi.

Çevik kuvvete tespit yazısı gönderilecek

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme, suçtan zarar görme ihtimaline binaen şikayetçi Ceyda Sungur'un davaya katılmasına karar verirken, görevsizlik talebini ise yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle reddetti.

Sungur'un muayenesinin yapılması ve olay sırasında sıkılan biber gazı nedeniyle kesin raporun aldırılmasına da hükmeden mahkeme, olaya ilişkin ulusal kanal görüntü kayıtlarının bulunduğu CD'lerin emanete alınıp alınmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulmasına karar verdi.

Bu kayıtların mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine, kayıtların emanette olmaması halinde ise ön inceleme yapan İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile Mülkiye Müfettişliği'nden istenilmesinin değerlendirilmesini kararlaştırıldı.

Mahkeme, İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne yazı yazılarak, gaz sıkan, tekme atan "model beş" kullanıcısının, bu davanın sanığı Fatih Z. olduğunun ne şekilde tespit edildiğinin sorulmasına ve bununla ilgili belgelerin tamamının mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddiana, Gezi Parkı eylemleri sırasında, 28 Mayıs 2013 günü İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Kampüsü civarında çok sayıda göstericinin katılımıyla eylem yapıldığı belirtilerek, gösteriye katılmak amacıyla olay yerine giden Ceyda Sungur'a ve etraftaki bazı kişilere, herhangi bir uyarı yapılmadan Fatih Z. tarafından biber gazı sıkıldığı kaydediliyor.

İddianamede, şüphelinin biber gazını kullanırken "toplumsal olaylarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatlarına" aykırı hareket ettiği savunularak, eylemin bir bütün halinde "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturduğu aktarılıyor.

"Şüphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına aykırı olduğu ve bu nedenle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır" ifadesi yer alan iddianamede, polis memuru Fatih Z'nin "görevi kötüye kullanmak"  suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

İddianameyi kabul eden İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın "görevi kötüye kullanmak"tan Türk Ceza Kanunu'nun  257/1 maddesi kapsamında 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılmasının istendiği ve 8 Aralık 2010 tarihinde maddeye ilişkin değişiklik yapılarak ceza üst sınırının 2 yıla indirildiğini belirterek, bu durumda davaya bakma görevinin Sulh Ceza Mahkemesi'nde olduğunu kaydetmişti.

İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı vererek dosyayı gönderdiği İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi, davayı kabul ederek sanığı, 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılamaya başladı. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel
title