Geri Dönüşlerin Önündeki Engeller ve Koruculuk Sistemi
Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, TBMM'de yaptığı konuşmada, koruculuk sisteminin güvenlik kaygıları oluşturduğunu ve geri dönüş süreçlerini zorlaştırdığını vurguladı. Göç mağdurlarının yaşadığı travmalar ve ekonomik sorunlar üzerinde durarak, toplumsal barış için kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.
(TBMM) - Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısında konuşan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, "Koruculuk sisteminin yaratmış olduğu militarist ortam, geri dönüşlerin önündeki en somut engeldir. Korucuların kontrolündeki köylerde geri dönün yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır. Korucuların geçmişteki ihlalleri nedeniyle toplumsal barışın sağlanması zorlaşmaktadır" dedi.
TBMM Tören Salonu'nda toplanan komisyonun 11. toplantısına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri dinleniyor.
Terör sorunu nedeniyle bölgeden göç etmek zorunda kalan yerel halkın sorunlarını dile getiren ve güvenli geri dönüşün temel şartlarını açıklayan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, şöyle konuştu:
"Göç sürecinin psikososyal ve kültürel etkileri kaçınılmazdır. Elbette ki bu sürecin yarattığı birtakım travmalar mevcuttur. Bu travmalar, zorunlu göçün bireylerde anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlara yol açmıştır. Göçün yaratmış olduğu birtakım kültürel uyum problemleri beraberinde gelmiştir. Kültürel uyum problemleri ve göç edilen yerlerde dil ve kültür farklılıkları uyum sorunları yaratmıştır. Bu süreçten en çok etkilenen kesimler, kadınlar ve çocuklar olmuştur. Göç eden kadınlar, kentlerde düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmış, sosyal izolasyon ve aile içi şiddet gibi sorunlarla karşılaşmıştır. Bu süreçte işsizlik ve ekonomik sorunlar da sürecin beraberinde gelmiştir. Bu kişilerin gittiği yerlerde sosyal uyumsuzluklar da ortaya çıkmıştır.
Geri dönüşler önündeki temel faktörleri de ele almak gerekir. Askeri güvenlik bölgelerinin bulunması başta faktörlerden biridir. Mayınlı alanlar, özellikle Türkiye-Suriye sınırı gibi bölgelerde köyler arasına mayınlar döşendi. Bu durum, hem yaşam hem geçim kaynaklarını tehlikeye attı. Mayınlı alanların bölgede yaratmış olduğu tahribatlar bilinmektedir. Ottawa Sözleşmesi'nin yürürlüğe konmasından sonra birtakım gelişmeler sağlandı fakat bunun şeffaf ve yasal zeminde yapılması kaçınılmazdır geri dönüşlerin önündeki bu engelin kaldırılabilmesi adına.
"Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça gibi isimlerin iadesi gerekli"
Geri dönüşün önünde hala ciddi, güvenlik, mülkiyet ve altyapı sorunları bulunmaktadır. Siyasi irade eksekliği sürecin kalıcı şekilde çözülmesini engelliyor bu doğrultuda. Barış sürecinin inşası noktasında 90'lı yıllarda zorla yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü yönündeki engellerin kaldırılması ve bu sürecin bu şekilde inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu bir yüzleşmedir de aynı zamanda. Koruculuk sisteminin yaratmış olduğu militarist ortam, geri dönüşlerin önündeki en somut engeldir. 90'larda boşaltılan köyler ve zorunlu göç mağdurları yönelik etnik bir geri dönüş süreci sadece bireysel hakların iadesi açısından değil, aynı zamanda Türkiye'de demokratikleşme, toplumsal barış ve adaletin tesisi açısından da yaşamsaldır. Bu nedenle kapsamlı bir yasal düzenleme yapılmalı. Geçmişte yaşanan mağduriyetler kabul edilmeli, giderilmeli ve bu süreç insan haklarına dayalı bir yaklaşımla yeniden inşa edilmelidir.
Koruculuk sistemi bilindiği üzere 1980'li yıllarda kuruluşu olan bir sistemdir. Zorla yerinden edilen kişilerin bulunduğu bölgelerde uygulanan bir politikadır. Korucuların kontrolündeki köylerde geri dönün yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır. Korucuların geçmişteki ihlalleri nedeniyle toplumsal barışın sağlanması zorlaşmaktadır. Köy koruculuğu aynı köyden ve akraba grupları arasında kutuplaşmaya yol açtı. Bazı korucuların keyfi güç kullanımı, zorla göç ettirme ve işkence gibi suçlara karıştığı raporlandı. Silahlı güç sahibi olmaları yerel düzeyde adalet mekanizmalarının bozulmasına yol açtı.
Hak ihlallerinin tanımlanması ve araştırılması temel taleplerimizdendir: Köylerin asıl isimlerinin iadesi; Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça gibi isimlerin iadesi gerekli. Geri dönüşün önündeki engeller kaldırılmalı. Toplumsal onarım ve yüzleşme süreci... Demokratik katılım güvence altına alınmalı. Koruculuk sistemi lağvedilmeli, silahların toplanması gerekmektedir. Köye dönüş programlarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Hakikat ve adalet komisyonunda zorla göç ettirilenlerin tanıklıklarının alınması ve zararlarının telafisi talebimizdir."