Genelkurmay Çatı Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.
Sanık Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığında görevli eski Kurmay Binbaşı Ahmet Durmaz, savunmasında 15 Temmuz'da daire başkanının 20.00'de çıkışının ardından bir sonraki servis saatine kadar odasında beklediğini, hava almak için dışarı çıktığında ise birkaç askerin sosyal tesisler binası önünden koşarak geçtiklerini gördüğünü söyledi.
Ahmet Durmaz, kısa bir süre sonra da karargah bahçesinden bağrışmalar geldiğini, bu sırada karşılaştığı başka bir dairede şube müdürü Doğan Öztürk'ün "karargaha saldırı olacağını, nizamiye ve nöbet kulübelerinin takviye edilmesi gerektiğini" söylediğini belirtti.
Bunun üzerine nizamiyeye gittiğini belirten Durmaz, "Destek kıtaları silahlığından silah alan birilerini görünce ben de kendimi ve karargahı korumak için silahlıktan bir adet MP5 ve şarjör alarak nizamiyeye yöneldim. Maksadım, yalnızca emniyet ile görevli askerleri takviye etmek, karargahın güvenliğini sağlamaktı." savunmasını yaptı.
İddia edilenin aksine, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler'i kaçırmaya çalışan emir subayı Mehmet Akkurt'a yardım etmediğini savunan Durmaz, "Aksine onu engellemeye çalışırken yaralanan Muhafız Tabur Komutanı Osman Tolga Kılıçarslan ve Mehmet Akkurt'u vuran nizamiye nöbetçi subayı Muhammet Reşit Budak ile hareket ettiğim, nizamiyenin görüntüleri incelendiğinde görülecektir." dedi.
Nizamiyeyi kontrol altına almaya çalıştığı iddiasının da gerçek olmadığının görüntüler izlendiğinde ortaya çıkacağını ileri süren Durmaz, nöbet mevzisinde bulunduğu süre boyunca karargah emniyetini takviye etmekten başka bir eylemde bulunmadığını, saat 10.20 civarında gelen 8-10 kişilik özel harekat polisini karşıladığını anlattı.
Polise ve savcıya yardım etmiş
Doğan Öztürk'ü arayıp polislerin geldiğini bildirdiğini belirten Durmaz, saat 11.00 civarında 30-40 kadar özel harekat polisinin, 11.20 civarında da çevik kuvvetin geldiğini, daha sonra da savcıyı beklediklerini dile getirdi.
Merkez Komutanının da nizamiyeye geldiğini, 12.00 civarında savcının da gelmesiyle teslim olma işlemlerinin koordinesine başlandığını, nizamiyede bu işlemlere yardım ettiğini ileri süren Durmaz, kışladan 15.45'te ayrıldığını, taksiyle evine gittiğini, pazartesi günü başladığı normal mesaisine bir hafta devam ettiğini anlattı. Sanık Durmaz, 25 Temmuz Pazartesi 03.00'te gözaltına alındığını aktardı.
Sanık Ahmet Durmaz, savcılıkta daha önce verdiği ifadesini baskı altında, yönlendirici sorular üzerine verdiğini ileri sürerek, kabul etmedi. Durmaz'ın bu sözlerine duruşma savcısı Aytekin Cenikli, "Yönlendirici soru nedir? 'Savcı beni yönlendirdi' dediniz. Allah korusun bir Türk askeri olarak düşman eline düştünüz, orada da sorgulama yapılacak hemen çözülecek misiniz?" diyerek tepki gösterdi.
Darbe girişimine fiilen katılmamış
Duruşmada, hakkında olay günü karargahta bulunmamasına ve darbe giris¸imine fiilen katıldıgˆına yo¨nelik somut bir delil olmamasına ragˆmen, sözde atama listesinde göreve devam ve ayrıca Dışişleri Bakanlığı müsteşarı görevi verildiği belirtilen Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler Başkanlığında Yunanistan Denizcilik ve Havacılık Daire Başkanı eski Tuğamiral Mustafa Sözer de savunma yaptı.
Sözer, 2015 Ağustos ayında albaylıktan tuğamiralliğe terfi ettirildiğinde 15 Temmuz'da yaptığı görevine atandığını ifade ederek, görevi gereği Dışişleri Bakanlığı ile koordineli çalıştıklarını söyledi.
15 Temmuz'un kendi için rutin bir gün olduğunu anlatan Sözer, o gün öğle yemeği için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahına geçtiğini, cuma günleri Ankara bölgesindeki amirallerin geleneksel olarak öğle yemeğini burada yediklerini aktardı.
Öğleden sonra Genelkurmay Başkanlığındaki ofisinde mesaiye devam ettiğini dile getiren Sözer, mesaisini 19.30'da bitirerek Batıkent'teki lojmanına gittiğini belirtti.
Sözer, geceyi Bursa'dan gelen bacanağı ve ailesi ile geçirdiğini, yaşanan hareketlilikten ise saat 22.30 civarında kayınpederinin aramasıyla haberdar olduğunu bildirdi.
Evde televizyondan gelişmeleri takip ettiğini, Başbakan Binali Yıldırım'ın bir kalkışma olduğu açıklamasını da izlediğini belirten Sözer, gece boyunca evden ayrılmadığını iddia etti. Sözer, "Darbe ile alakalı kimseden emir almadım, emir vermedim." dedi.
Mustafa Sözer, 18 Temmuz Pazartesi günü karargaha gittiğini ve 25 Temmuz günü sözde atama listesinde adına görevlendirme yapıldığı gerekçesiyle gözaltına alınıncaya kadar normal mesaisine devam ettiğini dile getirdi.
Meslekten hemen ihraç edildiğini, 29 Temmuz'da ise tutuklandığını anlatan Sözer, şöyle konuştu:
"Bu darbe girişiminin öncesinde hiçbir şekilde haberim olmadığı gibi darbecilerin atama listesindeki pek çok general amiral gibi görevlendirme yapıldığından da haberim olmamıştır. Genelkurmay Karargahında mevcut görevine devam ve Dışişleri Bakanlığı müsteşarı şeklinde iki görevlendirme yapıldığını ilk kez 18 Temmuz'da Karargaha gidince öğrendim. Evdeyken ne Genelkurmayda ne de Dışişleri Bakanlığında hiçbir faaliyetim olmamıştır. Bu durum, iddianamede aynen teyit edilmiş, olay günü karargahta bulunmadığım ve darbe girişimine fiilen katıldığıma yönelik bir delil bulunmadığı açıkça ifade edilmiştir.
Darbe girişiminden önceki herhangi bir zamanda, mekanda, herhangi bir kişi tarafından sözde atama listesindeki görevlendirme hakkında bana teklifte bulunulmamış, bilgilendirme yapılmamış, talimat verilmemiştir. Buna ilişkin tek bir delil gösterilebilmesi mümkün değildir. Çünkü yoktur."
Tutukluluğunun üzerinden 11 ay geçmesine rağmen hakkında en ufak bir delile rastlanmadığını iddia eden Sözer, yargısız infaz yapıldığını öne sürdü.
Sözer, sözde atama listesinde böyle bir göreve verilmesinin çalışma alanıyla ilgisi olduğunu düşündüğünü dile getirerek, "Darbecilerin niyeti ne olursa olsun ve bu niyet ne kadar mantıklı veya mantıksız olursa olsun bu görevlendirme benim bilgim ve iradem dışında yapılmıştır. Faturasının bana kesilmesi adil değildir." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in bu darbeyi kimin yaptığını sorduğu Sözer, "Ümit ediyorum bulacaksınız. Şimdiye kadar kimse kabullenmedi, umarım çıkar." dedi.
Dik'in, "Size bu kötülüğü kim yaptı?" şeklinde sorusunu değiştirmesi üzerine ise Sözer, "Bu darbeyi kim organize etti, kim hazırladıysa onun yaptığını düşünüyorum. İddianamede bu darbenin FETÖ tarafından yapıldığı söyleniyor, benim de bundan daha makul bir cevabım yok." diye konuştu.